Ana Sayfa
Asala-Jcag Hocalı-Ermeni Terörü
Üçüncü Dönem Ermeni Terörünün İlk Eylemi Santa Barbara Suikastı

ÜÇÜNCÜ DÖNEM ERMENİ TERÖRÜNÜN İLK EYLEMİ SANTA BARBARA SUİKASTI

1. Üçüncü Dönem Ermeni Terörü'nün Neden Başladı?

Osmanlı Devleti tarafından millet-i sadıka olarak adlandırılan Ermenileri, büyük devletlerin kışkırtmalarıyla XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti'ne karşı başkaldırmaya başladılar. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Ermeniler için dönüm noktası oldu. Elde etmek istedikleri bağımsızlığın ancak silaha sarılarak isyan ve terör hareketleri ile gerçekleştirileceğini düşündüler.1882 yılında ilk terör eylemlerini başlayan Ermeniler  daha etkili ve organizeli eylemler gerçekleştirmek için 1887'de Hınçak ve 1890'da Taşnak komitelerini kurdular. Bu komiteler daha sonları birer parti olarak faaliyet gösterseler de kuruluşundan günümüze kadar terör faaliyetleri içerisinde oldular. Bu komitelerle birlikte daha organize olan Ermeniler 1890'lı yıllarda çok sayıda isyan hareketi gerçekleştirdiler. Her isyan hareketi ile birlikte terör eylemleri de beraberinde geldi. İsyanlarının amacı dünya kamuoyunun Ermeni meselesi üzerine eğilmesini sağlamaktı. Ermeniler bu sayede bağımsızlıklarını kazanabileceklerini ummaktaydılar. 1909 yılına kadar süren bu isyan hareketlerinden sonra ikinci dalga 1914'te I. Dünya Savaşı'nın  başlamasından sonra başladı. Ermeniler aradıkları  fırsatın geldiğini düşünerek Rusya'nın yanında savaşa katıldılar ve başta doğu vilayetlerinde olmak üzere Osmanlı Devleti'nin her tarafından isyan çıkardılar. I. Dünya Savaşı sonunda Sevr Barışı'nda istediklerini elde etseler de Ankara'da Mustafa Kemal Paşa etrafında teşekkül Kuva-yı Milliye hareketi sonucunda Sevr Barışı sadece kağıt üzerinde kaldı. Bu arada Ermeniler iddia ettikleri sözde soykırımın failleri olan eski İttihatçı liderleri 1920-1922 yıllarında öldürdüler.  

1973 yılında 50 yıldır uyuyan Ermeni terörizmi Santa Barbara suikastı ile yeniden hortladı. Böylece Üçüncü Dönem Ermeni Terörü başladı. Bunun nedeni ise 1915 yılında gerçekleştirildiği iddia ettikleri sözde soykırımın intikamı almak olarak açıkladılar. Bu sitede Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir, Georgen Mıgırdıç Yanıkyan adlı bir Ermeni tarafından nasıl öldürüldüğü,  olayın nedenleri ele alınacaktır. Ayrıca bu olayın 1970'li ve 1980'li yıllara damgasını vuran Ermeni terör olaylarını nasıl etkilediği de irdelenecektir. 

2. Santa Barbara'da Talihsiz Bir Gün  

22 Ocak 1973, Santa Barbara, Los Angeles...

Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir, Gourgen Mıgırdıç Yanıkyan adlı bir Ermeninin Biltmore otelindeki yemek çağrısına katılmak üzere yola çıktıklarında, Türkiye'yi yıllarca sarsacak bir terör eyleminin ilk kurbanları olacaklarını, kuşkusuz bilmiyorlardı. Yankyan, 77 yaşında, kalp ve ruh hastası bir Ermenidir. Uzun yıllar Rusya ve İran'da yaşadıktan sonra Amerika'ya göç ederek Kaliforniya'ya yerleşmiş birisidir. Türkler tarafından öldürüldüğünü ileri sürdüğü kardeşinin acısını kini ile besleyerek büyütmekte, intikam almayı, yaşamının tek amacına dönüştürmektedir. Telefon ederek yemeğe çağırdığı Baydar'a, Türkiye'yi ne denli sevdiğini ve elindeki çok değerli bir tabloyu, bu sevginin bir anısı olarak armağan etmek istediğini söyler...

Baydar ve Demir, Biltmore Oteline geldiklerinde, armağanları, Yanıkyan'ın tabancasından çıkan ve yaşamlarına son veren kurşunlardır.Yaşlı bir Ermeninin, intikam amaçlı bireysel eylemi, her ikisi de eski birer sadrazam olan Talat  Paşa'nın, 15 Mart 1921'de Berlin'de Soghomon Tehliryan ve Sait Halim Paşanın 5 Aralık 1921 'de Roma'da Arşavir Şıracıyan adlı Ermenilerce öldürülmesinden sonra, elli yıldır uyumakta olan Ermeni terörünü yetmişli yıllara taşıyacak süreci başlatmıştır.

Suikastın kurbanları Mehmet Baydar, hastaneye götürülürken ölmüştür. 30 yaşındaki Bahadır Demir ise kaldırıldığı St. Francis Hastanesinde ölmüştür. Demir’in başından 5 kurşun çıkarılmıştır.

 

Tuzak Nasıl kuruldu?

Baydar ve Demir, Erzurum doğumlu katil Yanıkyan tarafından bu otele Abdülhamid'in sarayından çalınmış bir tablonun Türkiye'ye armağan edilmesi için yapılacak küçük tören için davet edilmişlerdir. Fakat katil, cinayeti işledikten sonra Biltmore oteli müdürüne ve garsonlarına: "Benim ailemden 26 kişiyi Türkler ve Ruslar öldürdü. Onların İntikamını aldım" demiştir.

Olaydan üç önce Los Angeles Başkonsolosluğumuza mektupla başvuran Mıgırdıç, "Bende Abdülhamid'in sarayından çalınmış bir tablo var. Bunu Türkiye’ye, sizlere armağan etmek istiyorum. Santa Barbara şehrine sizleri bu maksatla davet ediyorum. Burada birlikte yemek yer, aynı zamanda bu tabloyu küçük ve samimi toplantıda sizlere armağan ederim" diye yazmıştır.

Bu daveti kabul eden Mehmet Baydar, Yardımcısı Bahadır Demir ile birlikte cumartesi günü mahalli Amerikan saatiyle 11:00'da Santa Barbara şehrinin Biltmore oteline gitmişlerdir. Samimi şekilde karşılanan Türk temsilcileri otelin özel davetler için ayrılmış küçük yemek salonuna alınmışlardır.

Otel garsonlarının anlattıklarına göre, Yanıkyan ve davetliler, masaya oturduktan sonra aralarında münakaşa başlamıştır. Bir süre sonra silah sesleri duyan garsonlar odaya girmişlerdir. Mıgırdıç Yanıkyan. Türk temsilcilerini öldürdükten sonra kaçmaya kalkmamış, Santa Barbara polisine telefon etmiş ve, "Bir münakaşa sonucu iki kişiyi öldürdüm. Beni gelip alın" demiştir.

 

3. İlk Şehit Diplomatlarımızın Kimlikleri 

Mehmet Baydar

Mehmet Baydar, 1924 yılında Üsküdar'da doğdu. Ailesinin tek çocuğudur. Evli ve iki kız çocuk babasıdır. Eşinin adı Güner.

İstanbul Robert Koleji, İstanbul Hukuk Fakültesi ve Paris Üniversitesi Instut d'Etudes Politiques mezunudur.

Meslek memurluğu sınavını kazanarak 27 Ocak 1950 tarihinde Dışişleri Bakanlığına girdi. Ticaret, iktisat ve Milletlerarası Ekonomik İşler Dairesi aday memur olarak göreve başladı. 7.9.1950'de asaleti tasdik edilerek Üçüncü Kâtip oldu.

1950-1951 yıllarında yedek subay olarak askerlik görevini yaptı. Terfi edilince 30 Ekim 1951’de Dışişleri Bakanlığına döndü. Ekonomik İşler Dairem Genel Müdürlüğünde tekrar Üçüncü Kâtip olarak işe başladı. 195l’de Kuzey Atlantik Paktı Antlaşması (NATO) nezdinde Türkiye Daimi Delegeliğinde Üçüncü Kâtip, 1955'te İkinci Kâtip, 1956'da Elçilik Başkâtibi, aynı yıl Dışişleri Bakanlığı NATO Dairesi Genel Müdürlüğünde Şube Müdürü oldu. 1960'ta Washington Büyükelçiliğine Başkâtip olarak atandı. 1962 yılında Orta Elçilik Müsteşarlığına terfi etti. 1966'da Merkezde ikinci Daire Genel Müdürlüğünde Şube Müdürü, Daire Reis Muavini oldu. Aynı yıl Merkez Antlaşma Teşkilatında (CENTO) Orta Elçilik Müsteşarlığına atandı.

Baydar, 1972 yılında, 22 yıllık bir diplomat olarak T.C. Los Angeles Başkonsolosu idi. Bu görevde iken, yardımcısı Bahadır Demir ile birlikte, 27 Ocak 1973 günü 49 yaşında şehit edildi.

 

Bahadır Demir

Konsolos Bahadır Demir, Hayri Demir ile öğretmen Neşide Kerem hanımın oğludur. 9 Mart 1942'de İstanbul'da doğdu. 1962'de Robert Koleji "iyi" derecede bitirdi. 1966 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyasi (diplomasi) Şubesinden mezun oldu. Açılan sınavı kazanarak 31 Ocak 1967'de Dışişleri Bakanlığı Aday Meslek Memurluğuna atandı. Temmuz 1967’de Üçüncü Kâtipliğe terfi etti. Eylül 1967'de silah altına alındı. Terhis edildikten sonra yine Dışişleri Bakanlığına döndü. Merkezde görev süresini tamamladıktan sonra Los Angeles Başkonsolosluğu'na Muavin Konsolos olarak atandı. Bu onun ilk dış göreviydi, iyi İngilizce biliyordu. Spora meraklıydı ve Galatasaray Spor Kulübü üyesiydi.

Bahadır Demir vurulduğu tarihte 30 yaşında bir delikanlıydı. 20 aylık evliydi ve eşi hamileydi.

 

4. Olay Dünya Kamuoyunda Nasıl Karşılandı? 

Dışişleri Bakanı Bayülken’in Açıklaması

Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve Yardımcısı Bahadır Demir’in öldürülmesi Ankara’da üzüntüyle karşılanmıştır. Dışişleri Bakanı Bayülken, yaptığı bir açıklama ile üzüntüsünü bildirmiştir. Dışişleri Bakanı Bayülken’in açıklaması şöyledir:

"Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydır ve Konsolosumuz Bahadır Demir dün (önceki gün) Los Angeles, Santa Barbara'da Biltmore Oteli’ne bir merasim için giderlerken menfur bir cinayete kurban gitmişlerdir. Washington Büyükelçiliğimizden bildirildiğine göre, Başkonsolosumuz Mehmet Baydar, olay yerinde konsolosumuz Bahadır Demir'in kaldırıldığı hastanede maalesef vefat etmişlerdir.

Cinayetin 77 yaşında Mıgırdıç Yanıkyan tarafından işlendiği ve mahalli polis tarafından tutuklandığı tespit olunmuştur. Başkonsolosumuz ve Konsolosumuz Biltmore Oteli'ne vazife ile gitmişlerdir. Washington Büyükelçimiz Amerika'daki görevli memurlarımızın can emniyetinin korunması için Amerikan hükümeti nezdinde derhal teşebbüste bulunmuştur. Bu konuda alınacak tedbirler peyderpey kamuoyuna duyurulacaktır. Türk dış işlerinin iki kıymetli mensubunun iki kıymetli mensubunun bu şekilde şehit oluşları camiamızda derin bir teessür uyandırmıştır"

Dışişleri Başkanı Bayülken dün öğleden sonra Amerika'nın Ankara Büyükelçisi Handly'i çağırarak, Türk hükümetinin olaydan duyduğu üzüntüyü bildirmiş. Amerika'daki vatandaşlarımızın can ve mal güvenliklerinin sağlanmasını İstemiştir.

Washington Büyükelçimiz Esenbel de, bugün Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcılarından Cisco'yu ziyaret ederek olay hakkında Türk hükümetinin tepkisini yazılı olarak iletecektir.

 

Amerika’nın Ankara Büyükelçisi William Handley Demeci 

Amerika’nın Ankara Büyükelçisi William Handley öldürülen konsoloslarımızla ilgili olarak dün verdim demeçte olaydan duyduğu teessürü bildirmiş, cinayeti "Manasız bir şiddet hareketi", olarak nitelemiştir. Büyükelçinin demeci şöyledir.

“Türk konsoloslarının öldürülmesini bu sabah büyük bir teessür hissederek öğrendim. Bu iki kişinin ailelerinin kederini paylaşmakta ve Türkiye halkına hizmet alanındaki parlak kariyerlerinin kısa kesilmesi trajedisinden üzüntü duymaktayım. Bütün vatandaşlarım gibi ben de bu manasız şiddet hareketini takbih etmekteyim. En derin teessürlerimi ve kalpten gelen derin taziyelerimi Türk hükümetine bildiririm.”

 

Türkiye Ermenileri Patriği Başpiskoposu Şinork Kalustyan'ın Demeci 

İki diplomatımızın Amerika'da bir Ermeni tarafından tabanca ile öldürülmesi üzerine, Türkiye Ermenileri Patriği Başpiskoposu Şinork Kalustyan cinayeti, "Şiddet ve nefretle" takbih etmiştir. Ermeni Patrikhanesinde, Ruhani Meclisi'nin bir saat süren toplantısından sonra, Başpiskoposu tarafından şu yazılı demeç verilmiştir: 

"Memleketimizin çok kıymetli iki evladının, iki diplomatımızın Amerika'da katledilmelerine dair kara haberi hüzünle duyduk. Kayıplar vatanın, acısı ise hepimizindir. Bütün yurttaşlar gibi, derin bir acıya garkolmuş bulunuyor ve bir manyak tarafından irtikâp olunduğu şüphesiz olan bu cinayeti şiddet ve nefretle takbih ediyoruz. Bu kıymetli evlâtlarımızın mensubu bulundukları ailelerin derin acılarını can ve gönülden paylaşırken, onlara başsağlığı diler ve aziz Türk milletinin ve Türk vatanının selâmet ve yücelmesi için dualar ederiz".

Türkiye Ermenileri Patriği Başpiskoposu Şinork Kalustyan

Santa Barbara Ermeni Kulübü Olayı Kınadı

Santa Barbara'daki Ermenilerin sayısı 100 kadar. Kulüpleri de politika ile uğraşmayan bir sosyal dernektir. Başındaki zat İstanbul'da doğmuş, Türkiye’de iken adı Onnik Akiskalyan olan 44 yaşında bir Ermeni, 1956 senesinde Amerika'ya gelmiş. Buradaki adı John Akiskalyan. Annesi ve küçük erkek kardeşi halen İstanbul'da yaşıyor. Konu ile ilgili şunları söylemiştir:

"Son derece üzgünüz. Çok utanıyoruz. Bu işi katiyen tasvip etmedik. Tersine, yerin dibine geçtik. Bu adamın iddialarına ve tutumuna da katılmıyoruz. Dünyada her yara kapanır. Türklerle Ermeniler arasında ne geçmişse geçmiş, artık bu yaranın da kapanması gerekir. Çok kısa zaman zarfında olan haksızlıkları değil, uzun yüzyıllar boyunca Ermenilerle Türklerin birlikte işbirliği yaparak birlikte bulunurken dünyaya verdikleri ahenk örneklerini düşünmeliyiz. Bu adara hasta ruhlu biri. Son derece de kavgacı. Burada aramıza karışmağa çalıştı, uzaklaştırdık. Bu akşam toplanıyoruz. Durum hakkında üzüntülerimizi dile getireceğiz. Türk Konsolosluğuna ve gerekli başka yerlere üzüntü ve taziye telgrafları çekeceğiz".

ABD Başkanı Richard Nixon, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a Başsağlığı Diledi

ABD başkanı Richard Nixon Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a başsağlığı telgrafı göndererek, iki Türk diplomatının öldürülmesi olayının kendisini "şoke ettiğini ve büyük üzüntü doğurduğunu" belirtmiş "Bu menfur şiddet hareketi ile ilgili soruşturmanın azami süratle yürütüldüğünden emin olmanızı rica ederim. İki değerli Türk diplomatının ölümüyle sonuçlanmış olan bu feci olay İçin derin teessürlerimi ve içten taziyelerimi kabul etmenizi saygılarla dilerim" demiştir.

Nixon, telgrafında Amerika'nın bu gibi olayları önlemek çabalarına da değinmiş ve şunları belirtmiştir:

"Malûmunuz olduğu veçhile, hükümetimiz, yabancı diplomatlara ve görevlilere karşı girişilen şiddet hareketlerini önlemek konusuyla çok yakından ilgilenmektedir ve Türk hükümeti dahil diğer ülkelerin hükümetleriyle, Birleşmiş Milletlerde ve diğer kurumlarda yakın işbirliği yaparak, bu konudaki milletlerarası tedbirlerin koordine edilmesine çalışılmaktadır."

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay da ABD Başkanı Nixon'a bir cevabi mesaj göndererek, "Türk milletinin iki kıymetli diplomatının film kaybının yasını tuttuğunu belirtmiş ve  bu elim olayın tahkikatının çabuk neticelendireceğine ve gereken bütün tedbirlerin alınacağına eminim" demiştir.

Dünya Ermenileri Patriği Vazken'in Taziyesi

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir telgraf gönderen Türkiye Ermenileri Patriği Şinork Kalustyan, Santa Barbara’da iki Türk diplomatının öldürülüşü olayını kınamış ve bütün Ermeniler Başpatriği Birinci Vazken'den almış olduğu bir taziyet telgrafını sunmuştur.

Merkezi Sovyet Ermenistanı'ndaki Eçmiyazin şehrinde bulunan dünyadaki bütün Ermenilerin Başpiskoposu Birinci Vazken’in Türk Ermenileri Patriği Kalustyan'a yolladığı telgrafta: "Los Angeles'te iki Türk diplomatının kurban gittiği çılgıncasına icra olunan fiille hüzünlendik" denilmekte ve şunlar kaydedilmektedir: "İnsanların hayatlarına kast olunarak işlenen cinayetler tanrı huzurunda ve tarihin hükmü muvacehesinde şiddetle takbih olunacak hareketlerdir. Bu facia dolayısıyla size ve Türkiye'deki mümin evlatlarımıza taziyetlerimizi bildirir, acımızın ve derin üzüntülerimizin müşfik hükümetiniz ricaline ve yaslı ailelere arz ve intikal ettirilmesini rica ederiz". Ermeniler Başpatriği Birinci Vasken'in telgrafı "Milletlerin dostluk ve sulh içinde bekalarının devam etmesi için duacıyız. Barış ve esenlik sizlerin olsun" diyerek son bulmaktadır. 

 

5. Yarı Meczup Bir Katil: Mıgırdıç Yanıkyan 

Katil Mıgırdıç Yanıkyan Kimdir?

Katil Yanıkyan 1970 yıllarında Amerika’da küçüklere sarkıntılık etmekten sanık olarak mahkemeye verilmiş, ancak jüri kendisini suçlu görmeyerek beraat kararı almıştı. Los Angeles'in 100 kilometre kuzeyinde 75 bin nüfuslu sayfiye şehri Santa Barbara'da Yanıkyan "ahlâksız bir manyak" olarak tanınmaktadır.

Katil Gourgen Mıgırdıç Yanıkyan

1896 yılında Erzurum'da doğan, İran, Filistin, Arap ülkeleri ve Rusya’da maceralı bir hayat yaşayan Yanıkyan, 1917 ihtlalinden önce Rusya'da Suzan adında Bir Rus doktor kadınla evlenmiştir. Daha sonra türlü Avrupa ülkelerinde yaşayan Mıgırdıç, 1948 yılında Amerika'ya gelmiş, Amerikan vatandaşlığına girmiş, Califonia'da arsa spekülasyonu yaparak kısa zamanda zengin olmuştur. Son zamanlarda Santa Barbara şehrine yerleşmiş olan Yanıkyan, kendisini roman, piyes yazarı ve filozof olarak tanıtmıştır.

 

Katil Mıgırdıç Yanıkyan'ın News Press Gazetesine Gönderdiği Mektup 

İki Türk diplomatını öldüren 77 yaşındaki Mıgırdıç Yanıkyan, cinayeti işlediği gün, Santa Barbara’daki News Pressgazetesine gönderdiği mektupta, dünyanın dikkatini Ermeni davasına çekmek için bu olayı tertiplediğini açıklamış ve "Suçu açıkça işleyeceğim, sonra da teslim olacağım" demiştir.

Yanıkyan'ın postaladığı zarfların üstündeki damga, cinayetin tek başına kendisi tarafından işlenmediği ve başka suç ortaklarının mevcut olabileceği ihtimalini ortaya koymuş ve bu Amerikan polisince tahkikat konusu olmuştur.

Yanıkyan, mektubunda bunun "yeni biçimde bir savaşın başlangıcı" olacağını ve dünyanın diğer yerlerinde Ermenilerin kendisini örnek alacaklarını da öne sürmüştür.

News Press gazetesine gönderilen mektupla birlikte bir de 119 sayfalık Ermenice bir kitap müsveddesi de postalanmıştır. Bunun kapağındaki İngilizce ve 26 aralık 1972 tarihini taşıyan notta da şunlar yazılıdır: "Ermenilerle ilgileniyorsanız bunları okuyun. Milyonlarca kelime yazdım ve söyledim. Amerikan Anayasasındaki eşitlik ve adalet ilkeleri yine de gerçekleşmedi. Belki de yapacağım hareket sayesinde çoğu kişinin uyuyan vicdanı uyanır, durum iyileşir, bütün insanlık bundan yararlanır".

 

Kitapta Neler Var?

Kitap müsveddesinde Ermenilerin çilesi, özgürlük, adalet, kendi ailesi, Hıristiyanlık, felsefe gibi konuları İşleyen Yanıkyan, Amerikalılardan da acı acı şikayet ediyor. Kitapta şöyle bölümler var:

"Hayatım boyunca düşündükten sonra bu sonuca vardım ki, dünyada ne özgürlük var, ne de adalet. Hatta gerçek diye bir şey de yok. Kainat başıboş. Ermeni ırkdaşlarımın Çingeneler gibi kapı kapı dolaşıp merhamet dilenmesine yüreğim dayanmıyor. Ben tek başımayım. Artık vaktim de kalmadı. Susacak veya taktik kullanacak halim yok. O noktaya vardım ki eyleme geçmek zorundayım. Ailem  mahvoldu, karım yatalak, yüzüme bakınca beni tanımıyor. Yakında ben de hastalanabilirim. Başladığım işleri bitirmeyebilirim. Artık vaktim kalmadı".

Başka bir yerde de Yanıkyan şöyle diyor: "Amerika'yı kuran kişiler memleketi pırıl pırıl bir pırlanta güzel temellere oturtmuşlar. Ama o özgürlüklerden yararlanarak her şeyi kötüye kullanan kimseler artık o pırlantanın ferini kaçırdılar. Her şeyin üstüne bir çamur tabakası düştü. Ülkemizdeki tek parlak nokta mahkemeler.

Bana bir çok kimseler deli diyecekler, aklını bozmuş diyecekler. Buna alışığım. Gerçekte her zaman kendisine deli denenler değil, akıllı geçinenler çılgındır. Bu menfi dünyada adalet arayanlara deli derler. Asıl deliler gerçekleri görmeyenlerdir.»

Yanıkyan daha başka kitaplar da yayınlamış. Basılmış olan kitaplarının adları: Karanlıktaki Ayna, Haç, Dirilen İsa, Hain Judas'ın Zaferi bu sonuncusundan yapılan senaryo filme çekilmiş.

 

Bir Mektup da California Courier'de Çıktı

San Francisco yakınlarındaki Presno şehrinde çıkan California Courier gazetesinin editörü George Mason, Yanıkyan'dan aldığı Ermenice mektubun zarfının cumartesi günü öğleden sonra damgalanmış olduğunu bildirdi ve metnini basına açıkladı. Bazı bölümleri şöyle:

"Sizler bu mektubu okuduğunuz zaman ben yeni bir savaş biçimi icat etmiş ve bunu uygulamaya koymuş bulunacağım. Önden gidiyorum, bütün Ermeniler peşimden gelsin. Bunu yapacaklarına eminim. Çağımız gösteriyor ki artık sonuç almanın tek yolu şiddet eylemlerinden geçiyor. Ermenilerin uzun uykudan uyanmalarının ve kaba Türklerden onların anlayacağı dille konuşarak haklarını almalarının vakti geldi. Türk hükümeti ile bu dünyada hiçbir ulus hiçbir ilişki kurmamalı. Türk hükümetinin temsilcisi sıfatıyla dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bütün kişiler yok edilmeli."

 

6. Yas Matem: Cenaze Töreni 

Olay sırasında Los Angeles'te bulunan Bahadır Demir'in eşi, haberi aldığı zaman buna inanmamış ve Santa Barbara'ya gittikten sonra bu faciaya inanmıştır. Olayı gördükten sonra da sinir krizi geçirmiştir. 

Öldürülen Başkonsolosumuz Mehmet Baydar’ın dul eşi Güner Baydar, basına yaptığı açıklamalarda, şunları belirtiyor:

"Buraya geldik geleli Ermeni tehlikesi Demoklesin kılıcı gibi tepemizdeydi. Hep kapılar kilitli yaşadık. Hep durumumuzu duyurduğumuz halde ne mahalli polis ne de Amerikan dışişleri bakanlığı güvenliğimizi sağlamak için gereken ilgiyi göstermediler. Son yıllarda gitgide artan Ermeni azgınlığına ve çıkarılan olaylara seyirci kaldık".

Los Angeles Belediye Başkanı Sam Yorty'nin Mehmet Baydar'a vermiş olduğu şehrin sembolik altın anahtarını Güner Baydar dün iade etti. Belediye Başkanının taziye için eve gelen temsilcisini bu anahtarla geri yolladı. 

Ermeni Mıgırdıç Yanıkyan tarafından öldürülen iki Türk diplomatının dini cenaze töreni Boverly Hilis'te, Başkonsolosluk ikametgahının önünde yapılmış, gri bir cenaze arabasına yerleştirilen ve Türk bayrağına sarılı bulunan naaşlar, Los Angeles'in ana caddelerinden geçirilerek havaalanına getirilmiştir.

Türk ve Amerikan bayraklarının çekildiği platformda yapılan törende Türkiye'yi Büyükelçimiz Melih Esenbel, Amerikan Dışişlerini büyükelçi rütbeli Armin Mayer, Los Angeles şehrini de Belediye Başkanı Sam Yorty temsil etmişlerdir. Törende bir askeri şeref kıtası da hazır bulunmuştur. Askeri bando önce Türk, sonra da Amerikan milli marşlarını çalmıştır, önce Sam Yorty, daha sonra Esenbel konuşarak üzüntülerini belirtmişlerdir. Yorty, konuşmasında suikastı bir delinin işi olarak nitelemiş. Büyükelçimiz ise bunun "uzun zaman planlanmış hunharca bir cinayet" olduğunu söylemiştir. 

Los Angeles havaalanındaki törenden sonra naaşlar askeri bir Boeing 707 uçağının ön kısmına konmuş, arka kısmında da yolcular için her türlü konfor sağlanmıştır. Uçağa bininceye kadar metanetini muhafaza edebilen Başkonsolosun eşi Güner Baydar ve kızları son dakikada fenalık geçirmişlerdir. 

Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Yardımcısı Bahadır Demir'in cenazeleri 3 Şubat 1973 günü Ankara'ya getirilmiştir. Dışişleri Bakanı Bayülken, Genel Sekreter Erez, Büyükelçi Handley ve Protokol Müdürü Kutbay, şehit diplomatların eş ve çocuklarını uçağın merdivenlerinde karşılamışlardır. Merdivenden ilk inen Güner Baydar ile Sina Demir’in bir haftalık üzüntüden bitkin bir durumda oldukları gözlerinden boşanan yaşlarla yakınlarının boynuna sarıldıkları görülmüş, alanda bulunanlar da gözyaşlarını tutamamışlardır.

Bayülken şehit ailelerine başsağlığı ve metanet dilemiş, Güner Baydar, "Bu feci olay dayanılır gibi değil, olmamalıydı bunlar, hiç olmamalıydı" diye ağlamıştır. Konsolos Bahadır Demir'in çok genç eşi Sina Demir, annesini karşısında görünce ağlamamak için sarf ettiği çabalara rağmen gözyaşlarını tutamamış "Sen buralara kadar geldin mi?" diye boynuna sarılmıştır.

Saat 10'a doğru dört trafik arabasının öncülüğünde hareket eden cenaze arabaları ve kortej, Mehmet Baydar'ın Genel Sekreter Yardımcısı olarak iki yıl çalıştığı CENTO binası önünde bir süre durmuş. CENTO mensuplarının saygı duruşundan sonra doğruca Dışişleri Bakanlığı önüne gelinmiştir.

Buradaki törende Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu, Cumhuriyet Senatosu, Millet Meclisi Başkanları, Başbakan, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay ikinci Başkanı, Bakanlar Kurulu Üyeleri, Senato ve Millet Meclisi üyeleri ile kordiplomatik hazır bulunmuşlardır.

AP Genel Başkanı, Demirel, CHP Genel Başkanı Ecevit, MGP Genel Başkanı Feyzioğlu ile BP Genel Başkanı Timisi de cenazeleri Dışişleri Bakanlığından Maltepe Camii'nde kılınan cenaze namazına kadnr izlemişlerdir. Cenaze namazı kılınırken cemaat içinde Diyanet İşleri Başkanı Lütfü Doğan da bulunmuştur.

Genelkurmay Başkam Orgeneral Faruk Gürler ve Kuvvet Komutanları törene Maltepe Camii önünde katılmışlar ve diplomatların cenazelerini selamlamışlardır.

Her iki diplomatımızın eşi de bütün yol boyunca ağlamışlardır. Cenazeyi yakından izleyen halk da zaman zaman gözyaşlarını tutamayarak ağlamıştır.

Konsoloslarımızın tabutlarını taşıyan uçak tam saat 14.30'da Yeşilköy Askeri Hava Limanına inmiştir. Bura da yapılan kısa bir törende şehitlerimizin eşleri ve yakınları kalabalık bir halk kütlesi hazır bulunmuştur. Askeri bando eşliğinde, bayrağa sarılı tabutlar havaalanı dışındaki taraflara konularak Zincirlikuyu Mezarlığın da toprağa verilmiştir. Cenaze törenini sonuna kadar Vali, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı ve Merkez Komutanı izlemiştir. Şehitlerimizin mezarlarının üstü, yüzlerce çelenkle örtülmüştür.

Milletvekili Memduh Ekşi, Amerika'da bir Ermeni tarafından öldürülen iki Türk diplomatının eş ve çocuklarına vatani hizmet tertibinden maaş bağlanması için bir kanun teklifi hazırlamış. Meclis Başkanlığına sunmuştur. Kanun kabul edilince Baydar ve Demir'in eş ve çocuklarına maaş bağlanmıştır. 

 

7. Suikastın Soruşturulması ve Katilin Yargılanması 

Olayın Soruşturulması 

Olaya, "Yabancı Temsilcilere Karşı İşlenen Suçlar Kanunu" gereğince FBI (Amerikan Federal Tahkikat Bürosu) el koymuştur. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce yabancı temsilcilere karşı işlenen bu tür suçların tahkikatını mahalli polis yapıyordu. Bir yetkili, California Ceza Kanununun 187. maddesine göre Mıgırdıç Yanıkyan'ın taammüden adam öldürme suçuyla yargılanması gerektiğini söylemiştir.

FBI, tahkikatı gizlilik içinde sürdürürken, Bu arada Türk konsolosluğuna tehditler gelmektedir. Türk Konsolosluğuna gönderilen son Ermeni bülteninde, "Yakında büyük şiddet olaylarına hazır olunuz" şeklinde bir tehdit bulunduğu öğrenilmiştir. Los Angeles polisi, şimdiye kadar bu konuya gerekli ilgiyi göstermemiştir. Beverly Hills’te, bütün isteklere rağmen herhangi bir koruma tedbiri sağlamayan yetkililer, dünden itibaren kapıya polis koymuşlardır. Şimdi polis, 24 saat nöbet beklemekte ve girip çıkanları kontrol etmektedir.

Cinayetin İşlendiği Oda 

Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar'ın bu görevde bulunduğu iki buçuk yıl içinde, Dışişleri Bakanlığına, Ermeni tehditleri ve şiddet olayları hakkında beş defa resmi yazı yazdığı ve bilgi verdiği, Türk hükümetinin de her defasında Amerikan hükümeti yetkililerine gerekli teşebbüslerde bulunarak durumu yansıttığı öğrenilmiştir. Bu ikazlar 29 ekim 1972 Cumhuriyet Bayramından bu yana üç defa Washington Büyükelçimiz Melih Esenbel tarafından bizzat yapılmıştır. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle Los Angeles Başkonsolosumuzun tertiplediği balonun, militan Ermenilerce basılması olayı, bunun ardından Mevlana ekibinin Los Angeles'teki gösterilerine engel olmağa çalışan Ermenilerin çıkardığı olaylar ve son olarak Kurban Bayramı sırasında Türklere karşı harekete geçileceği İhbarları üzerine. Büyükelçimiz Esenbel, Amerikan Dışişleri bakanlığı nezdinde gerekli uyanlarda bulunmuştur.

Los Angeles'teki Türk aileleri de canlarının korunması için tedbir istiyor. Kaliforniya'daki Türkler, 77 yaşındaki Mıgırdıç Yanıkyan'ın Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir'i öldürmesi olayının sadece bir delilik olmadığı, bunun bölgedeki Ermeni militan ve teröristlerinin faaliyetleriyle yaratılan ortamın bir sonucu olduğu kanısındadırlar. Los Angeles'te yaşayan Ermenilerin büyük kısmı, canlarının son derece sıkılmış olduğunu ve olayı hiç tasvip etmediklerini söylemektedirler.

Amerikan FBI polisi, olay üzerinde tam bir sır perdesi koymuştur. Olayın tahkikatı ile görevlendirilen FBI ekibinin başı Robert Ryan, "Tutuklananların ve ölenlerin isimleri ile cinayet saatinden başka birşey söyleyemeyiz. Konsolosları Santa Barbara’ya götüren otomobil bile gizlenen bir delildir" demiştir. Amerika'daki kanunlara göre, mahkeme önüne çıkmadan, sanık için yayın yapılırsa, jüri etkilendi diye duruşmanın sonucu geçersiz sayılır. FBI ajanı bu yüzden, "Gizillik tedbirlerini sanığı korumak için değil, duruşma sonucunu korumak için alıyoruz" demiştir. Aynı nedenle basın ve TV de hâlen yayın yapmamaktadır.

Mahkeye çıkacak olan Yanıkyan, önce kendi savunmasını yapmakta direnen katil, ısrar ürerine Vasken Minasyan adlı bir avukat tarafından savunulmağa nihayet razı olmuştur. Bu avukat dün Santa Barbara'ya gelip iki naaşın bulunduğu cenaze evine giderek cesetleri göreceğim diye tutturmuş, fakat gerekli izni alamamıştır.

Cenaze evine nakledilmeden önce cesetlere otopsi yapıldı. Bahadır Demir’in ensesinden bir, Mehmet Baydar'ın ise göğsünde ve başında birkaç kurşun bulunduğu dün sızan haberler arasında idi. Cinayette iki tabanca kullanıldığı ortaya çıkmıştır. 

Öte yandan, Türkiye’nin San Francisco Fahri Başkonsolosu Myron Goldsmith, polis tarafından korunmayı reddetmiştir. Büyük bir Türk dostu olarak tanınan ve bundan yıllarca önce Fresno bölgesinde, Ermenilerin Türklere karşı açtıkları iftira kampanyasına karşı koyarak Türkiye’de yıllar önce katledildikleri iddia edilen Ermeniler için ufak bir Amerikan kasabasında bir anıt dikilmesini önleyen Goldsmith, katil Yanıkyan'ın cinayetleri tek başına işlediğine kani olduğunu söylemiştir. Goldsmith, Yanıkyan’ın akli dengesini kaybetmiş biri olduğunu belirtmiştir.

 

Katil Mıgırdıç Yanıkyan'ın Yargılanması 

İki Türk diplomatının kaatili Mıgırdıç Yanıkyan 31 Ocak 1973'te ilk defa yargıç karşısına çıkarılmış ve “Suçu kabul ediyor musunuz.” sorusuna, “Masum olduğumu iddia ediyorum.” karşılığını vermiştir. Yanıkyan'ın bu şaşırtıcı cevabını, Türkler aleyhindeki düşünce ve duygularını dünyaya duyurmak için mahkemeyi bir propaganda aracı olarak kullanmak amacı ile verdiği anlatılmaktadır. 

Çok sıkı güvenlik tedbirlerinin alındığı mahkeme salonuna Yanıkyan başı açık, kravatsız, düz gri bir elbise giymiş olarak gelmiştir. Katil, sorgusu sırasında sakin görünmekte idi. İlk sorgusundan sonra yargıç, esas duruşmanın 16 şubat günü Santa Barbara’da başlayacağını açıkladı.

İki Türk diplomatını öldüren Mıgırdıç Yanıkyan'ın tahliye edilmesi için avukatları çareler aramaya başladılar. Amerikan Anayasası, bütün sanıklara, ne kadar ağır suç işlemiş olursa olsunlar, kefaletle tahliye hakkını tanımaktadır. Ancak böyle durumlarda kefalet ödenemeyecek kadar büyük meblağlara yükseltiliyor, örneğin Robert Kennedy’nln katili Sirhan 2 milyon dolar kefalete bağlanmıştı. Yanıkyan’ın kefaletinin de herhalde bir kaç yüz bin dolardan aşağı olmayacağı ve salıverilmesine imkan verilmeyeceği tahmin edilmektedir. 

Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir'i taammüden öldürmekten sanık Ermeni asıllı Amerikalı Mıgırdıç Yanıkyan, 27 Şubat 1973 günü çıkarıldığı Yüksek Mahkemede, suçlu olup olmadığı şeklinde sorulan soruya "Masumum" diye cevap vermiştir. Duruşma Yanıkyan hakkındaki soruşturmanın derinleştirilmesi için ileri bir tarihe bırakılmıştır.

Gerek Yanıkyan'ın avukatları ve gerekse duruşma savcısı ile duruşmaya müdahil avukat olarak katılacak kimseler, 30 Mart günü, Yüksek Mahkeme Başkanı Flovd Dodson ile mahkeme öncesinde bir toplantı yapacaklardır. 

Bu arada Amerika'nın en ünlü ceza avukatlarından Percy Foreman iki diplomatımızın katili Mıgırdıç Yanıkyan'ı savunacağını açıklamıştır. Avukatın çok yüksek olan ücretinin Californa’daki Ermeniler tarafından kurulan "Yanıkyan’ı Savunma Komitesi"nce ödeneceği bildirilmiştir.

Mıgırdıç Yanıkyan'ın yargılanmasına 1973 Haziran ayı içerisinde başlanmıştır. Davayı yönetecek olan Bölge Savcısı David Minier, ilk oturumda Yanıkyan’ın cinayeti işlediği gün "Amerika'daki Ermenilere" başlığı altında yazdığı mektupları okumuştur.

Minier, "Soğukkanlı bir katil" olarak tanımladığı Yanıkyan‘ın, bundan yıllarca önce Ermenistan adlı bölgede kardeşlerinin Türkler tarafından katledilişine tanık olduğunu ve cinayeti işlerken de bunun öcünü almayı düşündüğünü öne sürmüştür 

Savcı, "Ermeniler, Türklerin ülkelerini işgal ettikleri sırada kendilerinden üç milyonunu öldürmelerini unutamazlar" demiştir. Fakat savcı yanlış bildiği tarih ile hukuku karıştırdığını unutmuşa benzemektedir. 

Mıgırdıç Yanıkyan'ın 6 Haziran 19873'te sırasında dinlenen bir tanık, Yanıkyan'ın Türk diplomatlarına ateş ettiğini işittiğini söylemiştir.

Başkonsolos Mehmet Baydar ile yardımcısı Bahadır Demir'in öldürüldükleri otel odasının bitişiğindeki odada kalmakta olan Security Pasific National Bank ikinci müdürü George Herman, kendisinin ve üç arkadaşının, olay sırasında cinayetin cereyan ettiği odanın bitişiğinde domino oynamakta olduklarını belirterek şöyle demiştir:

"Yanıkyan'ı, genç bir adamı odasına davet ederken gördüm, çok kısa bir süre sonra bir ses işittim. Sanki birisi duvara vuruyor gibiydi. Bundan sonra altı veya yedi el ateş edildi. Bunu birkaç el ateş daha izledi. Daha sonra Yanıkyan ile otel muhafızının birlikte dışarı çıkışlarını izledim. Şerif Yardımcısı gelinceye kadar 20 dakika konuştular. Yanıkyan, iki kişiyi vurduğunu anlatıyor ve vurduğu kimselerin, Yanıkyan ailesinin yedi ferdini öldürdüklerini söylüyordu".

Duruşmasına ileriki günlerde edilen iki Türk diplomatının katili Mıgırdıç Yanıkyan'ın duruşmasının dördüncü gününde olayı anlatırken iki diplomata değerli bir resim armağan etme bahanesiyle onları konsolosluktan aradığını ve otelde bir oda ayırttığını söylemiştir.

Yanıkyan karşılaşmada Baydar'a yıllarca önce öğrenci birliğinden Orhan Karaganım’ın kendisine gönderdiği bir mektubu gönderdiğini de sözlerine eklemiştir. Bu mektupta, "Sizi dünya yüzünden sileceğiz. Bu bize kutsal peygamberimizden miras kaldı" denmektedir.

Yanıkyan iki diplomatla 15 dakika görüştükten sonra kendisinin Ermeni olduğunu açıkladığını, Baydar’ın bunun üstüne resmi verdiği için onu ödüllendireceklerini söylediğini belirtmiştir. Yanıkyan'ın ifadesine göre Baydar ayrıca "Artık dostuz" demiştir.

Yanıkyan sözlerine devam ederek "O anda erkek kardeşimin yüzünü gördüm. Ona 100 yıl önceki ataları gibi onun da bir vahşi olduğunu söyledim. Ancak Demir söze karıştı. Bunun üzerine hemen (Şimdi sizi geberteceğim) diyerek odadaki tabancalardan birini alarak ateşledim. Ben iki kişiyi öldürmedim. Sadece dünya yüzünden iki kötüyü sildim" demiştir.

Mahkeme devam ediyorken, Ekim 1973'te Kendisini "Yanıkyan Komandoları" örgütünün bir üyesi olarak tanıtan fakat asıl kimliğini saklayan bir şahıs telefonla bir basın ajansına yaptığı ihbarda. "Washington'daki Türkiye Büyükelçiliğini bombalayıp. Türk yetkilileri öldüreceğini" söylemiştir. Polisin bildirdiğine göre, bu şahıs aynı zamanda Washington'daki Türk Turizm Bürosuna bomba yerleştirildiğini açıklamıştır. Polis olayı doğrulamış, ancak bombanın sadece bir mektup olduğunu ve herhangi bir can ve mal kaybına sebep olmadığını açıklamıştır. Bir polis sözcüsüne göre, bombalı mektubun içinde "Yanıkyan Komandoları" imzasıyla bir mektup bulunmuştur. Mektupta şöyle denilmektedir: “Bu Türkiye Cumhuriyetine açılan bir savaştır. 24 nisan 1915 günü yapılan olayların öcü alınacaktır.”

Mgırdıç Yanıkyan, 2 Temmuz 1973'te günkü duruşmasında 12 kişilik jüri tarafından "birinci derecede cinayetten suçlu" bulunmuştur. Kaliforniya kanunlarına göre birinci derecede cinayet "taammüden ve hiç bir hafifletici sebep olmadan adam öldürme anlamına gelmektedir. Yine Kaliforniya kanunlarına göre jüri kararından sonra ceza, yargıç tarafından ayrı bir celsede verilecektir. 

20 Temmuz günü yargıcın kararı için son bir duruşma daha yapılacaktır.. Kanunlara göre Yanıkyan'ın cezasının müebbet hapis olması gerekmektedir. Kaliforniya'da idam cezası halen kaldırılmış bulunmaktadır.

Jüri kararının açıklanmasından sonra Yanıkyan’ın avukatları yeni bir duruşma isteyeceklerini, ayrıca o vakte kadar suçlunun cezasını kendi evinde çekmesi için müracaatta bulunacaklarını bildirmişlerdir. Yargıç, "Her iki bakımdan da isteklerinizin olumlu karşılanmasını uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Ancak gerekli resmi müracaatı yapabilirsiniz" cevabını vermiştir.

Karar okunduğu zaman Yanıkyan acı acı gülerek jüri üyelerinin her birine ayrı ayrı suçlayıcı bir ifade ile bakarak mırıldanmıştır. Yargıç hiç bir gösteri yapılmamasını, jüri salondan çıkana kadar kimsenin yerinden kımıldamamasını, en küçük bir taşkınlığa izin vermeyeceğini bildirmiştir. Çeşitli yerlerden Santa Barbara’ya gelen Ermeni militanları ve sempatizanları yargıcın uyarısı ve alınan çok sıkı güvenlik tedbirlerinden dolayı hiç bir taşkınlıkta bulunamamışlardır.

Bu arada Mıgırdıç Yanıkyan'ı iki Türk diplomatını taammüden öldürmekten suçlu bulan 12 kişilik jürinin üyelerinden üçü polise başvurarak meçhul bir şahıs tarafından tehdit edildiklerini bildirmişlerdir. Kararın verildiği 2 Temmuz pazartesi gecesi koyu yabancı şivesiyle konuşan, bir erkek, üç jüri üyesinin evlerine telefon ederek söyle demiştir "yanlış karar verdiniz. Hakkınızdan geleceğiz".

Tekrar 20 Temmuz'da mahkeme'ye çıkan Yanıkyan'a müebbet hapis cezası verilmiştir. Yanıkyan 7 yıl hapiste kaldıktan sonra cezasının geri kalan kısmının affı için başvurabilme hakkına sahip olacaktı.

Mıgırdıç Yanıkyan'ın müebbet cezası onaylandıktan soran Ermeni lobisinin faaliyetleri daha da hızlandı. Sonunda 1979 şubat ayında alınan kararla 1984'te affedilmesi öngörüldü. 1981 Haziran ayında Yanıkyan'ın cezasının 8 ay indirilmesine karar verildi. Fakat ilgili çevreler bu durum hakkındaki görüşlerini şöyle belirtmişlerdir: "Yanıkyan'ın giriştiği katliam, uluslararası Ermeni terörizminin Türk diplomatlarına yönelttiği acı ve kanlı saldırıların başlangıcı sayılmaktadır. Söz konusu ceza indirimi, günümüzde, mücadele edilmesi gereken uluslararası terörizme bir yönüyle prim ve taviz vermek anlamını taşımaktadır."

Mıgırdıç Yanıkyan, 1981 temmuz ayında ise cezasının geri kalan bölümünü çekmek üzere sağlık nedenleri ile bir hastaneye sevk edildi. Bu duruma ABD İçişleri Başkanlığı ve Türk yetkililerin itirazı bir sonuç değiştirmedi. 

1984 yılında da cezaevinden tamamen çıktı. Dışişleri Bakanlığı, Birleşik Amerika’da, Ermeni katil Mıgırdıç Yanıkyan’ın ilerlemiş yaşı nedeniyle serbest bırakılmasının dayandırıldığı gerekçenin "İnandırıcı olmaktan uzak olduğunu" bildirdi. Yanıkyan’ın serbest bırakılması ile ilgili olarak, Dışişleri Bakanlığı’nca yapılan açıklamada, "Verilecek düşüncesiz taviz, terörizm ile mücadelede, o ana kadar yapılmış olanları yıkmak suretiyle sadece terörü teşvik etmekten başka bir sonuç sağlayamayacaktır" denildi.

 

8. Yeni Bir Ermeni Terörünü Açan Suikast 

Mıgırdıç Yanıkyan adlı yarı meczup bir Ermeninin intikam hırsı ile Los Angeles Santa Barbara'da Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir'i öldürmesi ile 50 yıldır uyuyan Ermeni terör olayları yeniden canlandı. Bu cinayet bireysel olmakla birlikle fanatik Ermenilere örnek teşkil etti. 1974 ve 1975'li yıllarda ardı ardına Ermeni terör örgütleri kuruldu. Bu örgüler yüzlerce eyleme imza attılar ve onlarca Türk diplomatı yada sivil halkı öldürdüler. Bu gelişmelere örnek olan bir katilin müebbet hapis cezası almışken, aynı zamanda terör olaylarının en doruk noktasına ulaştığı 1981'de cezasının hafifletilerek hastaneye gönderilmesi ve 1984'te tamamen salıverilmesi ABD adlî tarihi açısından skandaldır. Bu durum ilk değildi. 140 yıllık Ermeni terörü tarihi buna benzer örneklerle doludur. Gelecekte de ve benzer durumlar söz konusu olacaktır. 

 

KAYNAKÇA

Süreli Yayınlar: 

Akşam

Cumhuriyet

Hürriyet

Milliyet

Tercüman

The Times

 

Kitap ve Makaleler: 

Armenian Terrorism: A Threat to Peace, Akdeniz University Research Center for the Study of Ataturk Reforms and Principles, Antalya, 1985.

ÇİTLİOĞLU, Ercan, Yedekteki Taşeron: ASALA, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1997

GAZİGİRAY, A. Alper, Osmanlılardan Günümüze Kadar Vesikalarla Ermeni Terörünün Kaynakları, Gözen Kitabevi, 1982.

GUNTER, Michael M., "Contemporary Aspect of Armenian Terrorism", Symposium on International Terrorism: Armenian Terrorism its Supporters The Narcotic Connection The Distortion of History, Ankara University Press,  Ankara, ss. 103-147, 1984.

GUNTER, Michael M., Pursuing the Just Cause of Their People: A study of Contemporary Armenian Terrorism, Greenwood Press, New York, 1986.

HYLAND, Francis P., Armenian Terrorism: The Past, the Present, the Prospects, Westview Press, Boulder, San Francisco, Oxford, 1991.

KARAKOÇ, Ercan, Geçmişten Günümüze Ermeni Komiteleri ve Terörü, IQ Yayınları, İstanbul, 2009.

KÜRŞAD, Cengiz, "Ermeni Terörü", Osmanlı Yıldız Arşivi Tasnifi-Ermeni Meselesi, C. I, edt. Ertuğrul Zekâi Ökte, Tarihi Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı, İstanbul, 1989.

LAÇİNER, Sedat, Türkler ve Ermeniler Bir Uluslararası İlişkiler Çalışması, 2. bsk. USAK, Ankara, 2005.

LAQUEUR Walter, A History of Terrorism, Transaction Publishers, 2001.

LOWRY, Heath W., "Nineteenth and Twentieth Century Armenaian Terrosim: Threads of Conrinuity", Symposium on International Terrorism: Armenian Terrorism its Supporters The Narcotic Connection The Distortion of History, Ankara University Press,  Ankara,  ss. 71-83, 1984.

LÜTEM, Ömer Engin, "Ermeni Terörü", Avrasya Dosyası, Cilt:12, Sayı: 3, ss. 21-74, 2006.

STERLING, Claire, Uluslararası Terörizmin Perde Akası, terc. Oya Alpar, Yüce Yayınları, İstanbul, 1981.

URAS, Esat, Tarihte Emeniler ve Ermeni Meselesi, 2. bsk, Belge Yayınları, 1987