Ana Sayfa
Asala-Jcag Hocalı-Ermeni Terörü
Ermeni Terör Örgütü Asala'nın En Kanlı Eylemi Paris Orly Havaalanı Katliamı

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ ASALA'NIN EN KANLI EYLEMİ PARİS ORLY HAVAALANI KATLİAMI

1. Ermeni Terörü ve ASALA'nın Ortaya Çıkışı 

Osmanlı Devleti tarafından "milleti sadıka" olarak adlandırılan ve yıllarca bu ülke topraklarında barış içerisinde yasayan Ermeniler, misyonerlerin faaliyetleri, Ermeni kilisesi,  ve büyük devletlerin müdahaleleri ile milliyetçilik akımları sonucunda bağımsızlıklarını kazanmaya çalıştılar. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra Berlin Anlaşması'nda umduğunu bulamayan Ermeniler, emellerine ulaşmak için Hınçak ve Taşnak ihtilal örgütlerini kurarak Osmanlı Devleti içerisinde sayısız isyan ve terör eylemleri gerçekleştirdiler. I. Dünya Savaşı'nı bağımsızlıkları için bir fırsat bilerek Rusya'nın yanında savaşa katılan Ermeniler, Anadolu'da bulundukları hemen hemen her yerde isyana kalkıştılar ve terör hareketlerine giriştiler. Osmanlı Devleti önlem olarak tehcir kararı almak zorunda kaldı. Savaştan sonra sözde soykırım olarak iddia ettikleri tehcir kararının sorumluları olarak gösterilen İttihat ve Terakki Partisi'nin ileri gelenleri, Ermenilerin kurduğu Nemesis adlı örgüt tarafından öldürüldü. 

1920'lerdeki terör faaliyetlerinden yaklaşık 50 yıl sonra, Ermeniler 1915 yılında Türklerin gerçekleştirdiğini iddia ettikleri sözde Ermeni sorununun intikamını almak için yeniden teröre başvurdular ve çok sayıda örgüt kurdular. Bu örgütler arasında ön plana  çıkan terör örgütü ise SSCB tarafından 1975 yılında Lübnan’da FKÖ kamplarında kurulan ve Marksist görüşe sahip ASALA (Ermenistan Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Örgütü) idi. ASALA’nın ilk hedefi Doğu Anadolu Bölgesi’ni Türkiye’den kopararak Sovyet Ermenistanı’na bağlamak, daha sonra ise tüm Ermenileri Sovyetler Birliği önderliğinde toplamaktı. 

IRA'dan sonra dünyada en fazla eylem yapan terör örgütü olan ASALA, tarihinin en kanlı eylemlerinden birini, 7 Ağustos 1983 tarihinde Paris'in Orly Havaalanı'nda gerçekleştirdi. Eli kanlı ASALA militanları, havaalanındaki Türk Hava Yolları Bürosu'nun önünde aralıklarla iki bomba patlatarak 8 kişinin ölümüne ve 21'i ağır olmak üzere 63 kişinin de yaralanmasına neden oldular. Olaydan sonra başta Fransa olmak üzere ASALA'ya sempati duyan Batılı ülkeler, bu tavırlarını değiştirdiler. Ayrıca bu olaydan sonra Türk hedefleri dışında eylemler gerçekleştirdiği için ASALA içinde bölünmeler başladı. Yani Paris Orly Havaalanı katliamı ASALA için bir dönüm noktası olmuştur diyebiliriz. 

Bu sitede ASALA'nın kanlı eyleminin detaylarını, Fransa'nın olay karsısındaki tutumunu, katillerin yakalanmaları ve yargılanmaları süreci anlatılacaktır. Bunun dışında ASALA tarihindeki en önemli eylemlerden birisi olan bu katliamdan sonra örgüt içindeki bölünmeler ve başta Fransa olmak üzere Batili ülkelerin ASALA'ya tavırlarının neden değiştiğine değinilecektir.

2. Saldırının Planı ve Uygulanması

Paris'in Orly Havaalanı'ndaki ilk patlama, 7 Ağustos 1983 günü THY'nin Paris'ten İstanbul'a, Türkiye saatiyle 15.10'da kalkacak olan uçağın bilet ve bagaj işlemlerinin sürdürüldüğü saat 14.17'de, ikinci patlama ise beş dakika sonra oldu.

Havaalanının bir anda kan gölü haline geldiği bu patlamalar sonucunda, ilk başta Türk yolculardan Halit Yılmaz, Fransız Jean Claude Blonchord ve Gregory Huges ile kimlikleri henüz belirlenemeyen biri kadın iki kişi yaşamını yitirdi. Olayda, çoğu yanık olmak üzere yaralanan 63 kişiden 40 kadarının Türk olduğu bildirildi. Yaralılar, olay yerine gelen itfaiye ekipleri ve sağlık görevlilerince, derhal Paris'teki askeri ve sivil hastanelere taşındı. Bir kısım yaralılar da özel yanık hastanelerine kaldırıldı.

ASALA'nın Orly'de giriştiği katliamda kullanılan patlayıcı madde, teröristler tarafından bir fotoğraf makinesi içine yerleştirilmiştir. Polis yetkililerinin verdiğe bilgilere göre, 300-500 gram arasında olduğu sanılan patlayıcılar bir fotoğraf makinesinin içine yerleştirildi. Daha sonra makinenin konulduğu valize, iki tane de piknik tüpü yerleştirildi. Patlayıcılar saatli mekanizmaya bağlandı. Aynı yetkililer, büronun hemen önündeki banklara konulan yolcu bagajlarının arasına yerleştirilen bombaların yanında gaz ya da benzin bulunduğunu, yanıkların bundan meydana geldiğini bildirdiler. Bu arada, Fransız polisi bombanın, erken patlamış olabileceğini, aslında yolcular uçağa bindikten ve uçak havalandıktan sonra patlatılmak istendiğini ileri sürdü.

Olaydan kısa bir süre sonra Fransız haber ajansı AFP'nin Paris'teki merkezine telefon eden bir kişi, hava limanındaki patlamanın sorumluluğunu "Ermenistan'ın Kurtuluşu İçin Gizli Ermeni Ordusu" ASALA'nın üstlendiğini söyledi. Adını vermeyen ve İngilizce konuşan kişi, "Türkiye'ye giden yolculara karşı yapılan saldırının tüm sorumluluğunu üstleniyoruz. Türk diplomatlarına ve kuruluşlarına saldırmaya devam edeceğiz, bu kişi ve kuruluşlar Ermenilerin hedefidir” dedi.

Olaydan sonra, Orly Havaalanı'na gelen Fransa Başbakanı Pierre Mauroy, "Hükümet olarak yapılan bu alçakça saldırılırı şiddetle kınıyoruz" dedi. Havaalanında 20 dakika kadar denetlemede bulunan Fransa Başbakanı daha sonra hastanelere giderek yaralıları ziyaret etti. Bu arada Fransa Devlet Başkanı François Mitterand da tatilini yanda keserek Paris'e döndü.

Paris Büyükelçilininiz Müsteşarı Cenk Duatepe, "Olayın meydana geldiği büromuzun önünde bekleyenlerin büyük bölümünün, Paris'ten Türkiye'ye dönecek olan Türk Hava Yolları'nın 92-4 sefer sayılı uçak yolcuları olduğu sanılıyor" şeklinde konuştu.

Müsteşar Cenk Duatepe, Orly Havaalanında meydana gelen olay konusunda şunları söyledi: "Olay yerinde büyük bir tahribat meydana gelmiştir. Hayatını kaybedenlerin kimlikleri henüz belirlenemedi. Ağır yaralılar da var. Terminal boşaltıldı. Yaralılar ikişer, üçer kişilik gruplar halinde değişik hastanelere kaldırıldıkları için bilgi alamıyoruz. Kimlik tespiti için çalışmalar yürütülüyor."

Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Ataşesi Selçuk Bakkalbaşı da, "Ermeni teröristlerin milliyet ayırımı yapmaksızın saldırdıklarını" söyledi.

Paris'te daha önce de benzer saldırılar meydana gelmişti. 24 Ekim 1975'te Paris'teki ilk saldırıda Türk Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şoförü, Ermeni tedhişçiler tarafından öldürüldü. 22 Aralık 1979'da bu kez Paris'teki Türk Turizm Bürosu Müdürü Yılmaz Çolpan, Champs-Elysees Caddesi'nde Ermeni kurşunlarına hedef oldu ve hayatım kaybetti. 26 Eylül 1980'de Selçuk Bakkalbaşı, Ermenilerin saldırısına uğradı ve başından iki kurşun yarası aldı. 4 Mart 1981'de Çalışma Ataşesi Reşat Moralı ve din görevlisi Tecelli Arı, Ermeni terörizminin kurbanı oldular. 24 Eylül 1981'de Türk Konsolosluğu güvenlik görevlisi Cemal Özen öldürüldü. 22 Ocak 1983 tarihinde de Paris'te bulunan Türk Hava Yollan Bürosu'na bombalı bir saldırı yapıldı, fakat hiç kimse yaralanmadı. Paris'te yapılan bütün bu saldırılar, çeşitli Ermeni grupları tarafından üstlenildi. 

3. Yaşayanlar Kanlı Olayı Anlatıyor

"Kan, ateş, yaralıların çığlıkları, cesetler... Allah bize bir daha o anları yaşatmasın."

Ermeni katillerce Paris'in Orly Havaalanı'nda gerçekleştirilen kanlı eylemden yara almadan kurtulan 75 yolcu, olaydan bir gün sonra sabaha karşı getirildikleri Yeşilköy Havaalanı'nda olayı böyle özetliyorlardı, korku ve gerilim dolu saatlerin belleklerde bıraktığı acı anılar. 75 yolcunun vatana ve yakınlarına kavuşmanın mutluluğunu gölgeliyordu. THY'nin "Menderes" uçağından inen 75 yolcunun gözlerinde halâ korku ve şaşkınlık okunuyordu. O gözler ki, daha 10 saat önce alevler içinde yanan insanlar görmüş, küçük bir kız çocuğunun yerde yaralı davranışına tanıklık etmişti.

75 yolcunun kulakları dikkat kesilmiş, çevreden gelen her sese başlarını çeviriyorlardı. O kulaklar ki, çok değil, kısa bir süre önce yaralıların çığlık seslerini duymuş, art arda patlayan iki bombanın gürültüsü ile çınlamıştı.

Fransa'da 14 yıldır işçi olarak çalışan Haşan Çabuk, Orly Havaalanı'nda yaşadıklarını şöyle anlatıyordu:

 "Kuveyt yolcularından sonra Türk Hava Yolcuları çağrıldı. Bagajları vermeye başlamıştık. Kimisi de pasaport işlemlerini yaptırıyordu Birden korkunç bir patlama sesi duydum. Ne olduğunu şaşırdım. Hemen yere yattım. O sırada yangın çıktı. Korku içinde herkesle birlikte dışarıya doğru kaçmaya başladım. Her tarafı duman kaplamıştı. Yerde tutuşmuş yanan üç kişi gördüm. Gözlerime inanılmıyordum. Her taraf yaralı doluydu. Allahıma gördüklerim rüya olsa diye yalvardım".

Bacağından hafif yaralanan Nurcan adlı sekiz yaşındaki kız çocuğu ise olayı şöyle dile getiriyordu:

"Türkiye'ye geliyoruz diye çok seviniyordum. Birden gürültüler, patlamalar oldu. Her taraftan ateşler çıkıyordu. Dışarı doğru koştum. Herkes bağırıyordu. Çok korktum, ağlamaya başladım. Annemi, babamı bulmak için hem ağladım, hem de etrafta dolaştım. Ama annemle babamı bulunca korkum geçti. Bacağımda yara vardı, doktorlar gelip ilaç sürdü."

Yolcular arasındaki Elif Bilgin, kanlı eylemi anlatırken şunları söylüyordu:

"THY yolcularına her zaman 7-8 gişe ayrılırdı. Bu sefer elektriklerin kesik olduğunu söylediler ve bizi 60, 61 ve 62 numaralı gişelere aldılar. Tabii, gişelerin önünde büyük yığılmalar oldu. Herkes işlemlerini bir an önce tamamlamak için uğraşırken, 62 numaralı gişenin önünde, büyük bir patlama oldu. Bombanın yanında piknik tüpü varmış galiba. Sonradan onun da patladığını söylediler, öyle büyük bir panik oldu ki anlatamam. Tabi bombayı atanlar bu kargaşadan yararlanıp rahat rahat kaçmışlardır. Ama, bana sanki bombanın patlayacağı daha önceden biliniyormuş gibi geldi."

Ermeni teröristlerin bombalı saldırısı sırasında başından hafif yaralanan 32 yaşındaki Lokman Demirel adlı işçi de, gördüklerini şöyle anlattı:

"Bagajımı kontrol ettiriyordum. 1.5 metre kadar yalanımda patlama oldu. Ne olduğunu tam kavrayamamıştım. Alevlerin üzerime doğru geldiğini gördüm. Ellerimle yüzümü kapattım, geri geri kaçmaya başladım. O sırada pek bir şey anlayamamıştım ama, başımdan yaralanmıştım. Yine de çok ucuz atlattım."

Uçak yolcularından Yugoslav asıllı Raska Kaçar, Yeşilköy Havaalanının İç Hatlar Yolcu Salonu'nda dinlenirken, hâla ağlıyordu. "Çocuklarıma bir şey olacak diye çok korktum" diyen Kaçar, aynı heyecanı bir kez daha yaşayarak şunları söylüyordu:

"Benim eşim Türk'tür. Ben de üç çocuğumla birlikte Türkiye'ye bir ziyaret yapacaktım. Gerekli işlemleri tamamlamak için uğraşırken, bir patlama sesi oldu. Hemen çocuklarımı topladım. Kaçmaya başladım, ama beceremedim. Yere düştük. Çevremizde yaralılar vardı. Yoğun bir duman içinde fazla bir şey göremedim. Gözlerimi kapadım, bir an önce her şeyin bitmesi için dua ettim."

Orly Havaalanı'ndaki kanlı saldırıdan yara almadan kurtulanlardan Yusuf Erkit de olayı şöyle anlattı:

"Patlamayla birlikte alevler yükselmeye başladı. Ortalık mahşer yerini andırıyordu. Kaçanlar, bağıranlar, yerde kıvrananlar, yardım isteyenler birbirine karışmıştı. Ama polis, olaydan 15 dakika kadar sonra geldi. Eğer ben yanlış bilmiyorsam, bu büyük bir ayıptır."

"Menderes” uçağı ile Yeşilköy Havaalanı'na inen Acantar Cent adlı Fransız öğrenci ise. yaşadıklarını şöyle özetledi:

"Bagaj kontrolüne geldiğimizde, yürüyen bant durmuştu. Bozulduğunu söylediler. Daha sonra tamirci geldi. Bagaj kontrolüne ilk olarak ben girdim. Kontrolden çıktıktan kısa bir süre sonra kulakları sagu eden bir gümbürtü koptu. Arkama baktığımda birkaç kişiyi kanlar içinde yerde yatıyordu. Panik doğmuştu. Herkes kapıya doğru kaçmaya başladı."

Gerardin Valerie adlı 19 yaşındaki Fransız kızı da, Orly Havaalanı'nda yaşadıklarını hayatı boyunca unutamayacağım söyleyerek olayı şöyle anlattı:

"Girişte dört sıra vardı. Herkes kontrol için sıraya girmişti. Ancak, bu sıraların birinde bilgisayar bozuk olduğu için diğer sıralara aktarma yaptılar. Birden korkunç bir gürültü duydum. Korktum. Patlamanın olduğu yer. THY'nin geçen hafta başka bir yere aktarılan bürosunun önünde olmuştu. Böyle bir olayı ilk kez yaşıyordum. Ermeni terörü ile ilgili olayları Fransız basınından görür, ancak o zamanlar hiç ilgilenmezdim. Şimdi olayı yaşadım. Ama her şeyi de kavradım. Elime fırsat geçsin, yine Türkiye'ye gelirim".

4. Saldırı Üzerine Yapılan Açıklamalar ve Gösterilen Tepkiler

Dışişleri Bakanı İlker Türkmen: "Türk Milletinin Sabrı Ne Kadar Büyükse, Sillesi de O Derece Ağır Olacaktır".

Dışişleri Bakanı İlker Türkmen, Orly Havaalanı'nda THY bürosunda meydana gelen ve üç kişinin ölümüne neden olan patlamayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Tarihi tahrif ederek Türkiye'ye karşı kanlı eylemlerine mesnet arayan Ermeni örgütleri, günümüzün en korkunç soykırım örneğini vermektedirler” dedi.

İlter Türkmen, "özellikle terörizmi destekleyen veya ona müsamaha edenlerin, tedhiş fiillerinin sonunda, kendilerine de ar zararlar verdiğini artık görmeleri gerektiğini" bildirdi.

İlter Türkmen açıklamasında şöyle dedi:

"Gerek önceki gün Brüksel'deki menfur suikastı, gerek Orly Hava Meydanı'nda vuku bulan bugünkü katliamı derin bir üzüntü ve infialle karşıladık. Bu iki feci ve insanlık dışı olayı Ermeni örgütleri üstlenmiş bulunmaktadırlar. Uluslararası terörizm konusunda şimdiye kadar yaptığımız uyanların dikkate alınmaması, son faciaların kuşkusuz başlıca nedenidir. Bu tedhiş hareketinin bütün insanlığa yönelik vahşeti ve uluslararası ilişkiler ve bütün ülkeler için oluşturduğu tehdit artık en açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Özellikle terörizmi destekleyen veya ona müsamaha edenlerin tedhiş fiillerinin sonunda kendilerine de ağır zararlar verdiğini artık görmeleri gerekmektedir. Tarihi tahrif ederek Türkiye'ye karşı kanlı eylemlerine mesnet arayan Ermeni örgütleri günümüzün en korkunç soykırım örneğini vermektedirler. Bu suçlarının cezasını en ağır bir şekilde ödeyecekleri muhakkaktır. Türk milletinin şimdiye kadar gösterdiği sabır ne kadar büyükse, sillesi de o derece ağır olacaktır."

Cumhurbaşkanı Kenan Evren: "Bilinmelidir ki Türk milletinin sabrı tükenmez değildir"

Ermeni terör örgütlerince Brüksel ve Paris'te ardı ardına girişilen canice saldırılar üzerine, Cumhurbaşkanı Kenan Evren, tüm ulusları bir kez daha terörizme karşı işbirliğine çağırdı. Cumhurbaşkanı Evren, “Bilinmelidir ki Türk milletinin sabrı tükenmez değildir. Masum İnsanlara yöneltilen acımasız katliam zinciri, tahammülü aşan boyutlara erişmiştir. Bu saldırıları salt Türkiye'ye yönelik eylemler olarak görmek, büyük bir tarihi yanılgı olacaktır” dedi.

Son saldırılara ilişkin olarak dün bir mesaj yayınlayan Cumhurbaşkanı Evren, Ermeni terörünün, uluslararası terörizmin bir parçası olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Şunu bilhassa vurgulamak isterim ki, uluslararası terörizmin bir uzantısı olduğu şüphe götürmeyen Ermeni terörizminin, müsamaha gören bir yöntem haline gelmesinden zarar görmeyecek ülke yoktur. Nitekim son katliam da bu terörizmin günümüzde insanlığın başına ne denli bir bela haline geldiğini açıkça kanıtlamaktadır. Bu saldırıları salt Türkiye'ye yönelik eylemler olarak görmek büyük bir tarihi yanılgı olacaktır”.

Dışişleri Bakanı İlker Türkmen: "Fransa ASALA'nın Merkezlerinden Biridir".

Dışişleri Bakanı İler Türkmen, Tercüman Gazetesine verdiği demeçte Orly Havaalanı'nda THY bürosuna yapılan saldırının ASALA'nın bir kısmının Fransa'da odaklandığını ortaya çıkardığını söyledi. Türkmen "Fransa, ASALA'nın merkezi veya kuvvetli bir şubesinin bulunduğu bir yer durumundadır. Bu muhakkaktır" dedi.  

Orly Havaalanı'na yapılan saldırıdan sonra Fransız hükümetinin Ermeni terörü konusundaki  tutumunu değerlendirmek için henüz zamanın erken olduğunu belirten Türkmen, “Fransa bugüne kadar uluslararası terörizmin at koşturduğu bir ülke halindedir. Bunu ben söylemiyorum bir Fransız yetkilisinin lafını tekrarlıyorum" şeklinde konuştu.

Türk Ermeni Patriği Şinork Kalustyan: Saldırıları Türk Ermenileri Olarak Nefretle Karşılıyoruz.

Belçika ve Fransa'daki Ermeni silahlı saldırılar nedeniyle dün Dışişleri Bakanı İlker Türkmen'e bir mesaj gönderen Türk Ermeni Patriği Şinork Kalustyan, "Bu insanlık dışı olayları Allah'ın bir hizmetkarı ve bir insan olarak ben ve tüm Türkiye Ermenileri nefretle kınıyoruz” dedi.

Başpiskopos Kalustyan mesajında daha sonra şunları söyledi:

"Sapık ve insanlık dışı ideolojik fikirlerle beyinleri yıkanmış beynelmilel terörizmin bir kolu olan Ermeni teröristleri tarafından hiçbir günahı olmayan vatandaşımıza, memleketimize hizmet etmek için dış ülkelerdeki hariciye mensuplarımıza karşı bu kez de Belçika'da tekrarlanarak Brüksel İdari Ataşemiz Dursun Aksoy'un görevi başında şehit olması ve memleketimize dönmek için uçak bekleyen vatandaşlarımızın Fransa'da Orly Havaalanı'nda kahpece öldürülmeleri beni ve tüm Ermeni cemaatini her zaman olduğu gibi tekrar büyük bir üzüntü ve mateme gark etmiştir. Bu insanlık dışı olayları Allah'ın bir hizmetkarı ve bir insan olarak ben ve tüm Türkiye Ermenileri nefretle kınıyoruz.

Şahsınızda tüm bakanlık mensuplarınıza şahsım ve Türkiye Ermenileri adına başsağlığı dilerim. Yaralılara acil şifalar temenni eder, Allahını ve insanlığını unutmuş gözü dönmüş katillere doğru yolu göstermesini ve memleketimizi hu gibi felâketlerden korumasını Yüce Tanrı'dan niyaz ederim.

5. Fransa ASALA'nın Orly Havaalanı'na Saldıracağını Biliyor muydu? 

Ermeni Teröristlerin Avukatı, THY'ye Saldırılacağım Beş Ay Önce Söylemişti.

Avrupa'da yakalanan Ermeni teröristlerin savunmalarını üstlenen Ermeni asıllı Avukat Patrick Deveciyan, bundan beş ay önce Fransa'da yaptığı açıklamada "ASALA'nın yeni hedefinin THY olduğunu" söylemişti. ASALA ile çok yakın ilişkisi olduğu bilinen Deveciyan'ın bu açıklamasını kulak arkası eden Fransız yetkili makamları, aradan geçen beş ay içinde THY bürolarında yeterli güvenlik önlemi de almadılar.

Orly Havaalanı'nda ASALA üyesi katillerce gerçekleştirilen son kanlı eylemle birlikte Ermeni asıllı avukatın mart ayında Nokta dergisine yaptığı açıklama sırasında savurduğu tehdidin de ne kadar ciddi olduğu böylece ortaya çıktı.

Ermeni asıllı avukat Patrick Deveciyan, ASALA'mn artık strateji değiştirdiğini ve Türk ekonomisini terörist eylemlerle sabote etmeyi amaçladığını açıklamıştı. Türkiye'ye baskı yapabilmenin tek yolunun, ekonomik hedeflere saldırmaktan geçtiğini söyleyen

Deveciyan, THY'ye saldırı planı ve amaçlarını da şöyle anlatmıştı:

"ASALA ilk aşamada THY'ye saldıracağını duyurdu. Burada amacın suikast olmasından çok, Türk Hava Yolları'na boykotun gerçekleştirilmesi hedefleniyor ve THY'ye binmenin tehlikeli olduğu kanısının yaygınlaştırılması amaçlanıyor. THY yolcular için caydırıcı bir havayolları durumuna gelecektir. Çünkü THY ile seyahat etmek tehlikeli olacaktır. Bu da Türk ekonomisi için bir zarar kaynağı olacak. Tabiî bu yol pek sevimli değil fakat ekonomik zarara da yol açacak"

Bütün Türk kuruluşlarının ASALA'nın hedefi olduğunu söyleyen Ermeni asıllı Deveciyan, Türk ekonomisini sabote edecek hedefler içinde "Tabi ki daha 1001 çeşit eylem biçimi var" demişti. Görüldüğü üzere daha sonra milletvekilliği ve bakanlık yapacak olan Ermeni avukat Deveciyan'ın ASALA militanlarından herhangi bir farkı yoktur. 

Frankfurter Allgemaeine: Fransız Polisi, Orly Katliamını Biliyordu.

Federal Almanya'da yayınlanmakta olan Frankfurter Allgemeine gazetesi, Ermeni teröristlerin Paris'in Orly Havaalanı'nda giriştikleri ve yedi kişinin ölümü, 50'den fazla kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olaydan. Fransa Gizli Servisi'nin haberdar olduğunu savundu.

Gazetede bu konuda yayınlanan bir yazıda, Orly Havaalanında girişilen saldırının, Cezayir savaşından bu yana Fransa'da meydana gelen en kanlı siyasi olay olduğu belirtilerek, "Fransa hükümeti, uluslararası terörizmle mücadele kabiliyeti konusunda üzerinde gene kuşkular doğmasını sineye çekmek zorunda kalıyor" denildi. Polisin gizli servisin de yardımıyla eylemi gerçekleştirdiği sanılan Garbisyan'ı beklenmedik bir şekilde süratle ele geçirdiğine dikkat çekilen yazıda, "Güvenlik kuvvetlerinin hareket sahası siyasî emir aldıkları için mi sınırlanmıştı" diye soruluyor. Polisin ASALA'dan kopmuş olanların ihbarları sonu geçen ilkbaharda Paris'te görülen ASALA'nın lideri Agopyan'ı izlediği ve ASALA'nın Paris ve çevresinde kurmuş olduğu ağı gördüğe belirtilen yazıda, daha sonra Orly baskınıyla ilgili olarak şöyle deniliyor:

"Agopyan gittikten sonra adamlarının izlenmesine devam edildi ve Garbisyan'ın Nayır adında birinden kendisine bir düzine gaz tüpü bulmasını istediği telefon konuşması da dahil olmak üzere ki bu konuşma suikasttan bir gün önce yapılmıştı tüm telefon konuşmaları dinlendi. Gaz tüplerinden üçü patlayıcı maddenin gücünü artırmak amacıyla kullanılmıştı. Aynı gün Brüksel'de bir Türk diplomatı öldürüldüğü halde, Fransız Gizli Servisi bir müdahalede bulunmak ya da önlemleri artırmak için bir neden görmemişti. Ancak, Orly'de kan döküldükten sonra bu gizli servis, polise bir rapor verdi. Böylece 50'den fazla kişinin tutuklanması ve silah depolarının ortaya çıkarılması zor olmamıştı. Güvenlik makamlarının hareket sahası siyasi emir aldıkları için mi sınırlanmıştı? Sosyalist hükümet, Korsikalı ayrılıkçılar ve Suriye başkentindeki rejimle yaptığı gibi ASALA ile bir ateşkes anlaşması imzalamıştı."

Yazının bundan sonraki bölümünde de Fransa için iç politikanın, iç güvenlikten daha önemli olduğu belirtiliyor ve Fransa'da sayılan 300 bini bulan Ermenilerin oturdukları bölgelere yer verilerek, halen İçişleri Bakanı olan Deferree'nin Savunma Bakam Hernu'nun ve Kamu Güvenliği Müsteşarı Franceschi'nin bu bölgelerde belediye başkanlıklarına seçildiklerine dikkat çekiliyor.

Fransız İstihbaratı'ndan Daniel Burdan: "Orly'den Fransa Sorumlu".

Fransız karşı casusluk örgütünde terörizmle mücadele bölümünde 9 yıl görev yapan Daniel Burdan Orly katliamını şöyle anlatıyor: "O günlerde Paris'te bulunan ASALA lideri Agopyan, Fransız hükümeti ile anlaşma içindeydi. O dönemin hükümeti, ASALA'yı bağımsız Ermeni örgütü sanma gafletine düştü. Benim varsayımım bu saldırıyı, Agopyan'la Paris arasındaki anlaşmayı engellemek için Suriye düzenledi".

Sabatey Varol ile Daniel Burdan arasındaki konuşma şu şekilde devam etmiştir:

Soru: Fransız makamları bu patlamayı önceden biliyordu, ama engellemek için hiçbir şey yapmadı düşüncesine sahip oldum. Siz ASALA'nın Fransa kolunu yakın takip altında tuttuğunuza göre benim bu düşünceme ne diyorsunuz?

Cevap: “Varujan Garbisyan yönetimindeki hücre en fazla on kişilikti. İçlerinden on kadarı "tehlikeli' şahıs sayılıyor ve yakından izleniyordu. Ancak aldığımız kesin emir, takibi yoğunlaştırmamak ve izlendiklerini fark edecekleri noktayı aşmamaktı. 7-8 aydan beri hepsini biliyorduk. Nerede kaldıkları, kimlerle görüştükleri artık izleyen görevli arkadaşlar için günlük rutine dönüşmüştü. Kısacası 8 kişinin ölümü 60 kişinin yaralanmasına yol açan suikastı engelleyebilirdik.” 

Soru: Servisiniz ASALA'nın Fransa'da büyük çaplı bir suikast girişiminde bulunacağını haber almış mıydı?

Cevap: Hayır tam tersine böyle bir şeyin olmayacağına inanılıyordu. Çünkü o günlerde kendi de Paris'le bulunan ASALA lideri Agop Agopvan, ilgili bakanımız Joseph Franceschi ile ilişkiye geçirilmişti. Franceschi bildiğiniz gibi Alfortville Belediye Başkanı'ydı. Ermeni nüfusun yoğun olduğu Alfortville'de, bakanın seçmenleri Agopyan ile temasa geçmesini sağladılar. ASALA, Fransız hükümeti ile bir anlaşma hazırlığı içindeydi. O dönemin hükümeti ASALA'yı bağımsız bir Ermeni örgütü sanma gafletine düştü. Benim varsayımım. Hagopyan'dan habersiz bu saldırıyı Suriye'nin düzenlediği. Agopyan'la Paris arasındaki uzlaşmayı engellemek için.

- Fransız hükümetinin davranışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

BURDAN - Bakan olduğunuz zaman bu işlerin nasıl olup bittiğini bilmemeye hakkınız yok. Safdillik bir noktadan itibaren suça iştirake dönüşüyor.

6. Fransız Basınının Katliam Yorumları

Ermeni Gizli Kurtuluş Ordusu ASALA adlı terör örgütünün önceki gün Paris'in Orly Havaalanında giriştiği ve altı kişinin ölümüne 20'si ağır 56 kişinin de yaralanmasına yol açan hunharca saldırısı Fransız basınında büyük tepkiyle karşılandı, önde gelen Fransız gazetelerinin büyük bir bölümü, birinci ve ikinci sayfalarının tümünü olaya ayırdılar.

Sol eğilimli Liberation gazetesi, haberi "Orly: Kör katliam..." şeklindeki başlıkla verdi. İlk üç sayfasını bu olaya ayıran Liberation ASALA'nın terörist bir örgüt olduğunu vurguladı. Liberation da, Selim Nassib imzasıyla yayınlanan yazıda, "Fransa'nın anlayışı sona erdi...” başlığı altında, Fransız makamlarının şimdiye kadar terörist Ermenilere hoşgörülü davrandığı, hatta bunlarla Fransa'da eylem yapmamaları konusunda gizli pazarlıklara giriştiği hatırlatıldı Bir Fransız'ın öldüğü son Marmara turizm saldırısından sonra meydana gelen Orly katliamının, artık bu pazarlığın sona erdiğini gösterdiğini belirten Liberation Fransa'daki hapishanelerde bulunan Ermeni teröristlere de gevşek davranıldığını vurguladı. Güvenlik işleriyle görevli Devlet Sekreteri Joseph Françeschi'nin teröristlerin "Gerektiği şekilde cezalandıracağını" söylemesinin, bu açıdan yeni bir unsur olduğunu da kaydeden gazete, Beyrut'tan ayrılmak zorunda kalan "ASALA” militanlarının bugün "iplerini koparmış bir cephanelik gibi ortalıkta dolaştıklarını" yazdı. Liberation, hükümetin, bu militanları temizlemek kararında olduğu şeklinde bir izlenim edin ildiğini de vurguladı. Aynı gazetede yayınlanan başyazıda da. olay, "canavarca bir katliam" olarak adlandırıldı.

Le Matin gazetesi de olayı ilk dört sayfasından verdi. "Orly'de dehşet..." başlıklı yazıda da, Fransız hükümetiyle Ermeni militanlar arasındaki pazarlıkla oluşan diyalogun artık "koptuğu" kaydedildi. İktidar yanlısı Le Matin Fransa-Ermeni ilişkilerinin saldırılar, müzakereler, ateşkesler, şantajlar, tehditler ve yeni saldırılar şeklinde gelişim gösterdiğini, ancak son olaydan sonra artık "ASALA" ile Fransa makamlarının bütün bağlarının koptuğunu yazdı.

İçişleri Bakanı ve Marsilya Belediye Başkanı Gaston Defferre'in 24 Nisan 1982 tarihinde yaptığı açıklamada, "Fransa hükümetinin Ermeni davasının zafere ulaşması için destek göstereceğini" söylediğini hatırlatan gazete. "Bilinçli olarak kullanılan ve dozu seçilmiş kelimelerle ifade edilen bu sözler daha ileri gitmeyecek ve Fransa soykırımı tanımayacaktır" dedi.

Sağ eğilimli Le Figaro gazetesi ise, manşetten verdiği haberde, "Ermeniler Orly'ye saldırdı, 5 ölü 60'tan fazla yaralı: Müsamaha edilemez..." başlığını kullandı.

Le Figaro'da Xavier Marchetti imzasıyla yayınlanan başyazıda Orly'de girişilen korkunç saldırının sosyalist iktidarı çok güç duruma düşürdüğüne işaret edildi. Dünyanın içinde yaşadığı dönemi, "ölüm saçan bir başıboşluk" olarak nitelendiren Le Figaro asıl mücadele edilmesi gereken sorunun bu eğilim olduğunu vurguladı ve ulusal düzeyde en yüksek sevi­yedeki görevlilere bu açıdan büyük sorumluluk düştüğünü bildirdi.

Fransa'nın en yüksek tirajlı gazetelerinden France Soir da olaya ilk sayfa dahil üç tam sayfa ayırdı. "Orly'de katliam.." başlığını kullanan gazete. "Ermeni terörizmi, 1975'den bu yana 200'üncü saldırısını yaptı..." demiştir. 

Fransa basınında Orly vahşetinin yankıları sürerken, ülkenin en büyük gazetelerinden Le Figaro'da yayımlanan Irina de Chikoff imzalı bir yazıda, Ermeni hareketine ve bunu el altından destekleme durumundaki Fransa yetkililerine karşı açık bir tavır alındı. Söz konusu yazıda, "Şantaj stratejisi, kana susamışlık ve cinayet deliliği" gibi nitelemelerle ele alınan son Orly ilayı karşısında içişleri Bakanlığı'nın aczi kadar Dışişleri'nin "bulanık" politikası da eleştiriliyor.

Muhafazakâr Qu Bitidien gazetesi ise, "Polis teröristleri yakalamak için neden Orly saldırısına kadar bekledi" şeklinde manşet atarken Le Monde gazetesi de Devlet Başkanı Mitterrand'ın da "belirgin bir asabiyetle" aynı soruyu güvenlik yetkililerine de yönelttiğini yazdı.

Fransa'nın Orly olayından sonra tanınmış Ermeni militanların evlerine baskın yapması, İngiliz basını tarafından "önemli bir tutum değişikliği" olarak değerlendirildi.

Fransa'nın tüm radyo ve TV istasyonları dön Ermeni suikastının failinin eylemi üslendiğine ilişkin haberi birinci haber olarak verdi. Bu arada, uluslararası terörizmle mücadele çerçevesinde Fransız polisinin "ilk kez" bir kanlı eylemin failini yakaladığı da vurgulandı.

7. Canilerin Akıbeti

Orly Canilerinin Yakalanmaları 

Fransa Başbakanı Pierre Mauroy Paris'in Orly Havaalanı'na düzenlenen saldırıyla ilgili olarak Başbakan Bülent Ulusu'ya mesaj gönderdiği mesajda, Fransız hükümetinin bu saldırının faillerini yakalamak ve adalete teslim etmek için gereken her şeyi yapacağını söylemekteydi. 

Gerçekte de öyle oldu. Fransız polisi kısa sürede olayın failleri ve yardım edenleri olarak 51 kişiyi gözaltına aldı. Bunlardan Suriye kökenli Ermeni Varujan Garbisyan, olayı planlayan kişi olduğunu itiraf etti. Garbisyan, itirafı sırasında bombalı çantayı, tanımadığı birine "Benim bagajım çok, siz bu çantayı benim yerime taşırmışınız?" diyerek verdiğini, ayrıca bagajı alan kişiye 500 frank verdiğini söyledi.

Garbisyan, çantanın uçak seyir halinde iken patlayacak şekilde ayarlandığını da iddia etti. Fransız hükümeti sözcüsü Max Gallo açıklamasında Garbisyan'ın ASALA'nın Fransa'daki askeri kanadının sorumlusu olduğunu belirterek, aralarında Garbisyan'ın da bulunduğu 11 kişinin dün tedhiş eylemlerinde bulunmaktan resmen tutuklandığını bildirdi.

Tutuklu Ermeniler Creteil'deki mahkemeye götürülürken militanların penceresiz zırhlı bir araca konuldukları ve bu araca, silahlı koruma görevlilerinin bindiği otomobillerin eşlik ettiği görüldü.

Orly katliamı sanıklarından Varujan Garbisyan Fransız yasalarına göre adam öldürme ve adam Öldürmeye teşebbüs, kamu huzurunu bozmak ve kamu mallarına zarar vermek, suç işlemek amacı ile yasa dışı örgüte üye olmakla ruhsatsız silah ve izinsiz patlayıcı taşımak suçlarından yargılanacak. Ölüm cezasının bulunmadığı Fransa'da, sanığa yöneltilen suçların sabit görülmesi halinde Ermeni terörist Varujan Garbisyan, ömür boyu hapse kadar varan ağır hapis cezasına mahkûm edilebilecek.

Orly Havalimanına baskın nedeni ile göz altına alınanlardan bazılarının ise Türk pasaportlu olduğu ortaya çıktı. Fransız polisi ilk etapta 41 kişiyi gözaltına aldı. soruşturmanın ardından bunlardan 20 si serbest bırakıldı. gözaltındakilerden 13'ü Türk pasaportunu taşımaktadırlar. Türk hükümeti bunların iadesi istemişse de Fransız hükümeti bunu reddetmiştir. bu kişiler ise şunlardır: Saldo Ozı, Elezia Semerciyan, Ohannes Semerciyan, Aida Semerciyan, Marie Bulutanı Askonyan, Bedros Halabiyan, Varadyan Garbisciyan, Roobık Avanasciyan, Antonie Askkoyan, Ohannes Askkoyan, Ohannes Katanistan, Avenis Atanashian. Katliamın elebaşısı ise Ohannes Sermerciyan ile Bedros Halabiyan idi. Fransız polisi, ayrıca Paris'teki "Ulusal Ermeni Hareketi'' MNA'nın lideri Ara Toranyan'ı gözaltına aldı. Ara Tora'yan ASALA'nın Fransa'daki siyasi kolu idi. 

Ohannes Semerciyan: 1954'de İstanbul'da doğdu. İlkokulu Bağlarbaşı Nersesyan Yermonya Ermeni okulunda bitirdi. daha sonra değişik yerlerde çalıştı. 1973 yılı başında Kudüs'e gitti. Kudüs Ruhban  okulunda üç yıl okuduktan sonra ASALA tarafından 1976 yılında Lübnan'da 6 ay terörist olarak eğitildi.  Aynı yıl Türkiye'ye döndü ve 3 yıl aileinin yanında kaldı. daha sonra 1979'da Paris'e giderek oraya yerleşti. burada ASALA'nın faaliyetlerine katıldı. 

Fransa'nın önde gelen yayın organlarından "Paris Match" Orly Havaalanı'nda THY bürosuna yönelik bombalı saldırının ardından Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Fransız polisine istihbarat konusunda yardımcı olduğunu öne sürmüştür. Bunun dışında Sovyet yanlısı ASALA'ya ideolojik yönden karşı olan Ermenilerden de bilgi alındığı vurgulanıyor.

Orly Hava Limanı'ndaki katliamda, bombanın üreticisi olarak polisçe saptanan, Türk uyruklu Ermeni terörist, 22 yaşındaki Soner Nayır da olaydan yaklaşık üç ay sonra Fransız güvenlik makamları tarafından Marsilya'da yakalandı.

Soner Nayır, Marsilya'da cinayet masası yetkililerince sorguya çekildikten sonra, uçak ile polis nezaretinde Orly Havaalanı'na getirildi. Daha sonra Creteil Savcılığı'na sevkedilen Nayır burada sorgu yargıcının önüne çıkarıldı. Sorgu yargıcı Nayır'ı, içlenmiş bir cinayete suç ortaklığı yapmak ve cinayete teşebbüsten suçladıktan sonra sanık Fresnes Hapishanesi'ne gönderildi.

Katillerin Yargılanmaları 

Orly katilleri Fransa'nın Creteil Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargıç önüne çıktılar. 29 Temmuz 1983'te başlayan duruşmada, Paris'in Orly Havaalanında 8 kişinin ölümüne ve çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan kanlı eylemi düzenlediğini bir süre önce polise itiraf etmiş olan ASALA mensubu Ermeni terörist Varujan Garbisyan, daha önce söylediklerini inkâr etti. Ermeni cani, eylemi gerçekten düzenlemiş kişileri korumak üzere bu şekilde hareket ettiğini iddia etmiştir. 

Orly katliamında zarar gören Türkler de davaya müdahil olmak istediler. Fakat, Türk vatandaşlarının avukatı Christian de Thezillat'nın mahkemeye başvurusu mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

Orly saldırısını gerçekleştirenlere yardım ve yataklık edenlerin yargılanmaları Aralık 1984'te sonuçlandı. Buna göre yargılanan altı Ermeni'den beşi, komploya katılma suçlamasıyla iki ile dört yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Ermeni teröristlerden 28 yandaki Avadis Katanasyan'a dört yıl hapis cezası verilirken, Bedros Halabliyan (29) üç, Nersez Taşçı (24) ve Ohannes Katanasyan (25) iki yıl, Antonie Aşkoyan (38) da 30 ay hapis cezasına çarptırıldılar. 26 yaşındaki Rubik Avanesyan ise beraat etti.

ASALA Lobisi'nin, şimdiye kadarki terör duruşmalarında başvurduğu usul, konuyu 1915 olayları ile ilgili iddialara çekmek ve o iddialar lehine konuşacak tanıkların dinlenmesini sağlamaktı. Fransız duruşma usulleri, buna imkân veriyordu. Böylece "uzman tanık" ya da "moral tanığı" adı altında dinlenen bazı kişiler, jüri üzerinde şu etkiyi yapmaya çalışıyorlardı:‘‘Bugün, bu terör fiili işlenmiştir ama, 1915'te de şunlar olmuş, şu kadar Ermeni ölmüştür. Sanığın, bir Ermeni olarak çektikleri düşünülürse, bu fiilini haksız görmemek gerekir". Bu metot ile çok sayıda Ermeni terörist salıverilmişti. 

Bu nedenlerden dolayı Türk mağdurları savunan avukatların duruşmalardaki hukuki stratejisi değişti."Uzman tanık", "moral tanıcı'' olarak, Türk tarafından da tanıklar mahkemeye sunuldu. 19 Şubat 1985'te başlayacak Orly duruşmasında Profesör Türkkaya Ataöv, Prof. Mümtaz Soysal'ın, Doçent Sina Akşin'in, Doçent Haşan Köni'nin "uzman tanık" olarak dinlenilmesine karar verildi. 

Buna karşı, teröristlerin avukatlarının "uzman tanık" ve "moral tanıcı" olarak gösterecekleri kişiler arasında, daha önce de aynı işi üstlenen Yvn Ternon, Gérard Chalian (Şalyan), Trevanonayan'ın da bulunmaktadır. 

Orly Olayı'nın sanığı olarak mahkeme önüne üç kişi çıkacaktır. Bunlardan Soner Nayır'ın bombayı imal etmekten başka, onu çantaya koyup olay günü Orly Havaalanı'na getirip bırakan kişi olduğu ilk tahkikatın sonuç belgesinde kaydediliyor.Olayı planladığı bildirilen Varujan Garbisyan da, grubun lideri durumunda. Savcılığın görüşüne göre olay günü Nayır'ı Orly Havaalanı'na götüren arabayı kullanan da Garbisyan... Bu iki kişiye malzeme temini açısından cürüm ortaklığı suçundan sanık sandalyesine oturacak üçüncü sanık ise Ohannes Semerciyan.

Orly Suikastı'nda mağdur olan Türk mağdurların avukatlığını Jean Loyrerte, Gilles de Poix ve Christian de Thezillat üstlendiler. Ayroca Türk mağdurların açtıktan tazminat davalarını takip etmek için kişisel avukatlar da davaya katılıyorlar. Ermeni teröristleri ise Jacqes Verges savunacak. 

Fransa basını da bu davayı yakından takip etmektedir. Fransız TV'si yayınladığı "Facia" programıyla jüriyi uyardı: Orly'de Akan Kanı Unutma. İlk kez 1915 Olaylarıyla ilgili Türkiye'ye karşı imzada bulunmadan yayım yapan Fransız TV'si 15 Temmuz 1983'teki patlamadan sahneler gösterdi ve "işte ASALA'nın amacının sonucu. Jüri bu sahneleri göz önüne alarak karar vermelidir" dedi.

19 Şubat 1985'te Orly saldırısı davası tekrar başladı. ASALA üyesi Varrujan Garbisyan, Soner Nayır ve Ohannes Semerciyan, "taammüden adam öldürmek, cürüm işlemek amacıyla örgüt kurmak, silah ve patlayıcı madde bulundurmak, bomba ile tahribatta bulunmak" suçlarından yargıç önüne çıkarıldılar. Artık bu duruşmalarda Ermenilere karşı Fransızların sempatisinin olmadığını görmekteyiz.

Orly Katliamı duruşmasının ilk celsesinde mahkeme, Ermeni canilerin avukatı Verges'in; Fransa Cumhurbaşkanı Françoise Mitterrand, İçişleri eski Bakanı Caston Defferre, Meclis Başkanı Mermaz ve eski Kamu Güvenliği, şimdiki Emekliler ve Aile işleri Bakanı Franceschi'nin tanık olarak dinlenmesi yolundaki isteğini reddetti. Ermenilerin ilk günkü aldıkları darbe bununla kalmadı. Türklerin avukatı Loyrette'n usule itirazı sonucu ASALA'nın Fransa sorumlusu Ara Toranyan başta olmak üzere, ASALA üyelerinin bazılarının dinlenmesini de mahkeme heyeti reddetti.

Creteil Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden "Orly Katliamı Davası"nda, ASALA üyesi sanıklar yeni bir taktik izlemeye başladılar. ASALA militanlarının bu yeni taktiği mahkemeye ve Fransız kamuoyuna karşı kendini acındırma taktiği olarak nitelendirilmektedir. Varujan Garbisyan, Ohannes Semerciyan ve Soner Nayır adlı sanıklar çocukluk yıllarında dedelerinden öğrendikleri sözde Ermeni soykırımı hikayelerini anlatarak mahkeme heyeti ile jüriye kendilerini acındırmaya çalıştılar. Fakat bu tür metotlar artık işe yaramayacaktı.  

İstihbarat Şef Yardımcısı Jean Baklouti, Garbisyan'ın ASALA'nın Avrupa şefi olduğunu örgütün askeri kanadını da yönettiğini delilleriyle mahkemeye sundu. 

Bununla da kalmadı, Fransa polisi, Orly canilerinden Ohannes Semerciyan'ın evinde yaptığı aramalarda 3 bavulun içinde silah, cephane, belge pasaport, mühür ve bombalar buldu. Bütün bunları mahkeme heyeti değerlendirmeye tabi tuttular. 

Bu delillerin sonucunda savcı Orly Katliamı'na katıldıkları delillerle ortaya çıkan 3 ASALA Militanı için Fransa'daki en ağır ceza olan "ömür boyu" hapis istendi.

Creteil mahkemesi, 2 Mart 1985'te 7 ay süren duruşma sonrasında kararı verdi. Garbisyan'a müebbet, Sonyer Nayır 15, Semerciyan ise 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Karar, Ermeniler tarafından tepkiyle karşılanırken, Türkler genellikle olumlu ve adil buldu. Tarafsız çevreler delillerin kesin olarak belirlenmesine rağmen, jürinin takdir hakkını kullandıklarını belirttiler.

8. ASALA'nın Fransa'yı Tehditleri 

Ermeni terör örgütü ASALA daha önceki olaylarda olduğu gibi Paris Orly Havaalanı saldırısında da gerek soruşturma sırasında gerekse katillerin yargılanmaları sırasında Fransız makamlarını tehdit etmeye devam ettiler. Bu tehditlerin dışında Fransız yetkilileri üzerinde etkili olabilmek için Fransız kurumlarına da saldırılar düzenlemeyi ihmal etmediler. 

20 Temmuz 1983'te Tahran'daki Fransız haber ajansı bürosuna telefon eden bir kişi, "Fransa hükümetini uyardıklarını" söyleyerek bu uyandan sonra terör örgütü ASALA'ya bağlı bütün sempatizanların serbest bırakılması halinde "kan döküleceğini" bildirdi.

Adını açıklamayan kişinin ASALA adına konuştuğunu belirterek, ‘‘Bu uyarının yayımlanmasından sonra şartsız olarak örgütümüzün bütün sempatizanları serbest bırakılmazca bütün Fransa ve dünyanın dört yanında kan dökeceğiz" dedi.

Fransa'nın Ermeni halkına karşı terör uygulamasına geçtiğini ileri süren ASALA sözcüsü, "Açıklamalıyım ki, bütün kuvvetlerimiz, bu kıyım için her türlü imkânlarıyla hazırdır ve bizim askeri emirlerimizi bekliyorlar" dedi.

Yine Tahran'daki Fransız haber ajansı bürosu, pazartesi günü verdiği bir haberde ASALA'nın Fransız hükümetini "ilk kez uyardığını" duyurmuştu.

Bu arada Fransız yetkililer, ASALA'nın Fransız, kuruluşlarına saldırıya geçecekleri yolundaki tehditlerini çok ciddiye alıyorlar. dünden beri Paris havaalanlarında çok sıkı güvenlik önlemleri alındı. ASALA'nın bir yanlış bomba ihbarı üzerine gece boşaltılan Lyon Garı'nda da polis güvenlik önlemlerini sıklaştırıldı.

Fransız gazetelerinin birçoğu polisin uzun yıllardan bu yana ilk kez terörle mücadelede açtığı soruşturmanın başarıya ulaştığını yazarken, tutuklananların ASALA ve Fransa arasında açık bir savaşın başlangıcı olabileceğini duyurdular.

ASALA çeşitli haber ajanslarına telefon ederek  Fransa'yı tehdit etmesinin çok fazla işe yaramadığını görünce Fransız kuruluşlarına karşı eyleme geçti. 22 Temmuz 1983'te İran başkenti Tahran'daki Fransız Ticaret Ataşeliği ve Fransız Havayolları "AIR France" bürosu, ASALA militanlarınca bombalandı. Saldırıda yaralanan olmamış ancak binalarda hasar meydana gelmişti. Ticaret Ataşeliğine saldırının bir motosikletten atılan iki el bombası ile gerçekleştirilmişti. Saldırıların ardından İran polisi, Tahran'daki Fransa Büyükelçiliği önünde güvenlik önlemleri aldı.

Bu kez, Beyrut'taki Fransız haber ajansı (AFP) bürosuna telefon eden bir ASALA militanı bir kişi "tutukluların serbest bırakılmaması halinde" Fransa ve Fransızlara karşı saldırılarım yoğunlaştıracaklarını söyledi. Telefondaki kişi, "Fransız hükümetini uyarıyoruz, tutuklular serbest bırakılmazsa, saldırılarımız çok sert olacaktır. Bütün Fransız kurumları dava savaşçılarımızın saldırılarına hedef olacak ve kan akıtılacak" dedi.

Nitekim bu saldırıdan bir kaç gün sonra ASALA teröristleri tarafından Tahran'daki Fransız Ticarî Temsilciliği'ne yeni saldırı yapıldı. Bu saldırıda da can kaybı olmamış fakat maddi hasar meydana gelmiştir. 

Şubat 1985'te Orly katliamı sanıkları Creteil mahkemesinde tekrar yargılanmaya başladıklarında ASALA, mahkemenin yargıcını bile açıkça tehdit etmişti. 

Ermenilerin bu tehditlerine rağmen mahkeme Garbisyan'a müebbet, Sonyer Nayır 15, Semerciyan ise 10 yıl hapis cezasına vermiştir. Mahkemenin bu kararından sonra ASALA'nın baş hedefi Fransa haline gelmişti. 

9. Katil Soner Nayır'ın Ailesinin Tepkisi 

Paris Olry katliamın canilerinden Soner Nayır'ın ailesi Türkiye'de yaşamaktadır. Sivas'ın Gemerek ilçesinde oturan Nayır'ın Babası Serkiz Nayır kendisi ile röportaja giden basın mensuplarına ise içini dökmektedir. Serkiz Nayır ""Onbir çocuğum içinde en sakin olanı oydu. Bir eksiğimiz vardı da çok mu konuştuk, başımıza bunlar geldi. Belli ki kafasını yıkadılar. ASALA kâfirlerinin Allah belasını versin. Ne diyeyim?” diyor ve sözlerine şu şekilde devam ediyor: "Büyük utanç içindeyiz. Komşuların yüzüne bakamıyoruz. Bizim özgürlüğümüz için savaşıyorlarmış. Bunlar kimin özgürlüğü, kimin vatanı için kime karşı savaşıyorlar. Gözü kapalı silah çekenleri, arkadan adam vuranları insan saymıyorum."

Soner Nayır'ın dayısı Sefer Polat ise "Bu vatan bizim. Babam Kazım Karabekir Paşa komutasında şark cephesinde 9 yıl gönüllü askerlik yaptı. Yazık onun kemikleri sızlamıştır" demiştir. 

Serkis Nayır daha sonraki bir başka gazeteciyle yaptığı röportajda ise "Benim en büyük isteğim bu hainlerin gerekli dersi almalarıdır. Dünyadaki tüm Ermenilere sesleniyorum ve özellikle ASALA adlı cinayet şebekesini uyarıyorum. Sizleri kendi pis emellerine âlet etmesinler. Bir Türkiye Cumhuriyeti topraklarında hür şekilde yaşıyoruz. Bu ülkenin vatandaşı olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. ASALA köpeklerinin bütün çabaları çabalan boşunadır" şeklinde konuştu. Bu arada terörist Nayır'ın annesi Hatun Nayır oğlunun çocukluğunun aklı başında bir çocuk olduğunu söyleyerek, "Şimdi o yoldan çıktı. Türk milletine zarar veren herkes gibi o da cezasını çekmelidir. Benim artık öyle bir evlâdım yok " diyerek ağladı..

Soner Nayır'ın babası Rasim Serkiz Nayır, daha sonra Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'a bir mektup yazarak, "Oğlunun cezalandırılmasını ve Türkiye'ye iade edilmesini” istedi.

Oğlu'nun yakalanması üzerine gerekli cezaya çarptırılması ve Türkiye'ye iade edilmesi için böyle bir mektup yazma gereğini duyduğunu söyleyen Rasim Serkiz Nayır'ın Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'a yazıp taahhütlü olarak postaya verdiği 16 Ekim 1983 tarihli mektubu şöyle: 

"Sayın François Mitterrand Ben, Orly Havaalanında patlayan bombayı yapmaktan sanık olarak yakalanan Simon Soner Nayır'ın babasıyım. Oğlum demeye utandığımız Soner'in ülkenizde yakalandığını öğrendim, sevindim. O benim için çoktan öldü, ölüm haberinin delmesi bizler için bir müjde olacak. İnsanlık adına oğlum Soner'in hak ettiği cezaya çarptırılması ve Türkiye'ye iadesini sizden rica ediyorum.

Bu olay ve ülkenizdeki ASALA eylemleri biz Türk Ermenilerini tedirgin etmekte ve utandırmaktadır. Her türlü güvenceye sahibiz. Adaletin yerini bulmasını ve gereken cezanın verilmesini isterim. Aynı ASALA denilen canilerin hepsinin ağır ceza ile kökünün kazınmasını saygılarımla rica ederim."

Papaz Okuluna gönderdiği çocuğunun ASALA militanı olmasını ve vatana kastedenlerle birlikte hareket etmesini bir türlü içine sindiremediğini söyleyen 56 yaşındaki Rasim Serkiz Nayır, bir soru üzerine "Fransa'nın Ermeni terörü yönünden bir merkez durumunda olduğu için Fransa Cumhurbaşkanı'na mektup yazdığını, başka bir ülkede olsa adaletin gerçekleşmesinden kuşku duymayacağım" da sözlerine ekledi.

Sonyer Nayır'ın Fransa'da yaşan ve duruşmalara katılan ablası ise gazetecilere buluşmasında aslında bütün Ermeni militanlarının problemi olan "beyinlerinin yıkanması" meselesine değinmişti. Nayır'ın ablası, "Suç işleyenlerin hak ettikleri cezayı çekmelerini istiyorum. Ancak bu, yeni yaralara yol açmamalı. Ermeni ve Türk toplumu arasına düşmanlık sokmayalım, çünkü bir arada yaşamak zorundayız. Yüz yıllarca yaşadık, yine yaşayacağız" dedi.

Türkiye'de doğup büyüdüğünü ve Fransız vatandaşı olmasına rağmen Türk vatandaşlığından da çıkmadığını ifade eden Ermeni terörist Soner Nayır'ın ablası, daha sonra şöyle devam etti:

"Soner, birtakım güçlerin kurbanı oldu. 14 yaşındayken gittiği Kudüs Ruhban Okulu'nda beyni yıkandı. Onun giriştiği bu eylemden, bütün Ermeni camiasını sorumlu tutmamak gerekir. Bizim yerimiz Türkiye'dir, yüz yıl bile kalsak, Fransa'da yabancı olmaktan kurtulamayız. Türk basınının biz Türkiye'yi seven Ermenileri boy hedefi olarak göstermemesini istiyoruz."

Böylece ASALA'nın militanlarına nasıl katliamları yaptırdıkları da ortaya çıkmaktadır.  

10. Terör Neye Yarar?  

ASALA  en kanlı eylemini 7 Ağustos 1983 tarihinde Paris'in Orly Havaalanı'nda gerçekleştirdi. ASALA militanları, Türk Hava Yolları Bürosu'nun önünde aralıklarla iki bomba patlatarak 8 kişinin ölümüne ve 21'i ağır olmak üzere 63 kişinin de yaralanmasına neden oldular. Paris'in Orly Havaalanı’ndaki saldırıdan sonra polisin çalışması sonucu tutuklanan 51 kişiden Suriye kökenli Ermeni Varujan Garbisyan, olayı planlayan kişi olduğunu itiraf etti. Fransız polisi tutuklananların 13'ünün Türk pasaportu taşıdığını bildirdi. Ohannes Semerciyan da Türk uyruklu kişiler arasındadır. Orly'de patlatılan bombanın yapımcısı olduğu iddia edilen 22 yaşındaki Soner Nayır da olaydan 3 ay sonra 8 Ekim'de Fransız güvenlik makamları tarafından Marsilya’da yakalandı. Teröristlerin yargılanması Creteil Mahkemesi'nde başladı. Savcı 3 Emeni teröristi için ömür boyu  hapis cezasını istedi. Mahkeme 2 Mart 1985'te 7 ay süren duruşma sonrasında kararını verdi. Buna göre Garbisyan'a müebbet, Soner Nayır'a 15, Semerciyan'a ise 10 yıl hapis cezası verdi. Ermeniler bu kararı şiddetle kınarken, Fransa'ya karşı da tehditlerini yinelediler. 

Orly saldırısı ASALA için bir dönüm noktası olmuştur. Bu saldırıya kadar Avrupa'daki devletler arasında Ermeni teröristlere en fazla destek veren Fransa olmuştur. Eylemler sırasında tutuklanan Ermenilerin hemen salıverilmesi yada az cezalar alması Ermeni teröristler açısından Fransa'nın eylem mekanı olarak seçilmesinde önemli bir etken olmuştur. 1975-1985 yılları arasında  158 eylem gerçekleştiren ASALA bunun 36'sını Fransa'da gerçekleştirmiştir. Fransa açısından Ermeni teröristlere bu şekildeki tavır Orly Havaalanı katliamından sonra değişmiştir. Sadece Fransa'da değil bütün Avrupa'da ASALA militanları tutuklanacak ve 1984'ten sonra örgütün eylemlerinde azalma olacaktır. 1985'ten sonra ise örgüt tamamıyla eylemlerine son verecektir. 

10 yıllık sürede ASALA eylemleri sonucunda 70 kişi hayatını kaybetmiş ve 340 kişi de yaralanmıştır. 1915 yılında gerçekleştiğini iddia ettikleri sözde soykırımın cezasını henüz o tarihte doğmamış olan insanlardan kesen ASALA sonunda kendi kanlı eylemleriyle sonunu hazırlamıştır. 

 

KAYNAKÇA

Süreli Yayınlar: 

Cumhuriyet

Hürriyet

Milliyet

Tercüman

The Times

 

Kitap ve Makaleler: 

Armenian Terrorism: A Threat to Peace, Akdeniz University Research Center for the Study of Ataturk Reforms and Principles, Antalya, 1985.

ÇİTLİOĞLU, Ercan, Yedekteki Taşeron: ASALA, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1997

GAZİGİRAY, A. Alper, Osmanlılardan Günümüze Kadar Vesikalarla Ermeni Terörünün Kaynakları, Gözen Kitabevi, 1982.

GUNTER, Michael M., "Contemporary Aspect of Armenian Terrorism", Symposium on International Terrorism: Armenian Terrorism its Supporters The Narcotic Connection The Distortion of History, Ankara University Press,  Ankara, ss. 103-147, 1984.

GUNTER, Michael M., Pursuing the Just Cause of Their People: A study of Contemporary Armenian Terrorism, Greenwood Press, New York, 1986.

HYLAND, Francis P., Armenian Terrorism: The Past, the Present, the Prospects, Westview Press, Boulder, San Francisco, Oxford, 1991

KARAKOÇ, Ercan, Geçmişten Günümüze Ermeni Komiteleri ve Terörü, IQ Yayınları, İstanbul, 2009.

KÜRŞAD, Cengiz, "Ermeni Terörü", Osmanlı Yıldız Arşivi Tasnifi-Ermeni Meselesi, C. I, edt. Ertuğrul Zekâi Ökte, Tarihi Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı, İstanbul, 1989.

LAÇİNER, Sedat, Türkler ve Ermeniler Bir Uluslararası İlişkiler Çalışması, 2. bsk. USAK, Ankara, 2005.

LOWRY, Heath W., "Nineteenth and Twentieth Century Armenaian Terrosim: Threads of Conrinuity", Symposium on International Terrorism: Armenian Terrorism its Supporters The Narcotic Connection The Distortion of History, Ankara University Press,  Ankara,  ss. 71-83, 1984.

LÜTEM, Ömer Engin, "Ermeni Terörü", Avrasya Dosyası, Cilt:12, Sayı: 3, ss. 21-74, 2006.

STERLING, Claire, Uluslararası Terörizmin Perde Akası, terc. Oya Alpar, Yüce Yayınları, İstanbul, 1981.

TAŞDEMİR, Fatma, Uluslararası Terörizme Karşı Devletlerin Kuvvete Başvurma Yetkisi, USAK Yayınları, Ankara 2006.

URAS, Esat, Tarihte Emeniler ve Ermeni Meselesi, 2. bsk, Belge Yayınları, 1987