Web Sayfası Bilgi Formu
Konu | İçerik |
Site Domain Adı (Alternatifli olabilir) | Ermenilerin Paris Baskını, ASALA'nın Paris Türk Konsolosluğu Baskını |
Site Ana Başlığı | Ermeni Terör Örgütü Asala’nın Paris Türk Başkonsolosluğu Baskını |
Site Konu Özeti | Osmanlı Devleti'nin sadık millet yani "milleti sadıka" olarak nitelediği Ermeniler, XIX yüzyılın son çeyreğinde bu barış ortamına son vererek silahlarını çektiler. Ermenilerin silaha sarılmalarının en önemli nedeni 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra imzalanan Berlin Anlaşması'nda bağımsızlıklarını kazanamamalarıydı. Ermeniler Balkan devletlerinin isyan hareketleriyle Osmanlı Devleti'nden ayrılarak bağımsızlıklarını ettiklerini düşünmekteydiler. Bu nedenle Ermeniler Hınçak ve Taşnak ihtilal örgütlerini kurarak Osmanlı Devleti içerisinde sayısız isyan ve terör eylemleri gerçekleştirdiler. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nı bağımsızlıkları için bir fırsat bilerek Rusya'nın yanında savaşa katılan Ermeniler, Anadolu'da bulundukları hemen hemen her yerde isyana kalkıştılar ve terör hareketlerine giriştiler. Bu terör faaliyetlerinde yüzbinlerce Müslüman öldürüldü. Osmanlı Devleti önlem olarak tehcir kararı almak zorunda kaldı. Savaştan sonra 1920'li yılların başlarında sözde soykırım olarak iddia ettikleri tehcir kararının sorumluları olarak gösterilen İttihat ve Terakki Partisi'nin ileri gelenleri, Ermenilerin kurduğu Nemesis adlı örgüt tarafından öldürüldü. 1920'lerdeki terör faaliyetlerinden yaklaşık 50 yıl sonra, Ermeniler 1915 yılında Türklerin gerçekleştirdiğini iddia ettikleri sözde Ermeni sorununun intikamını almak için yeniden teröre başvurdular ve çok sayıda örgüt kurdular. Bu örgütler arasında ön plana çıkan terör örgütü ise SSCB tarafından 1975 yılında Lübnan’da FKÖ kamplarında kurulan ve Marksist görüşe sahip ASALA (Ermenistan Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Örgütü) idi. ASALA’nın ilk hedefi Doğu Anadolu Bölgesi’ni Türkiye’den kopararak Sovyet Ermenistanı’na bağlamak, daha sonra ise tüm Ermenileri Sovyetler Birliği önderliğinde toplamaktı. Dünya terör örgütleri arasında ön sıralarda yer alan ASALA, en önemli eylemlerinden birini 24 Eylül 1981 Paris'teki Türk Başkonsolosluğu'nu basarak gerçekleştirmişlerdir.
|
Alt Konu Başlıkları | 1. Ermeni Terörünün Nedeni 2. Olayın Nasıl Cereyan Etmiştir 3. Baskın Olayının Yankıları 4. Dünya Basınının Olayı Değerlendirmesi 5. Olayın Soruşturulması 6. Ermeni Katillerin Yargılanmaları 7. Ermenilerin Fransa'ya Karşı Tepkileri ve Tehditleri 8. Yıllar Sonra Ermeni Katil Kevork Güzelyan'ın İtirafları 9. ASALA ve Terör |
İlgili Siteler (Link Verilecek Siteler) | ASALA, Ermeni terörü, Esenboğa baskını. |
Diğer Açıklamalar | Kaynakça metin sonunda |
1. Ermeni Terörünün Nedeni
Osmanlı Devleti'nin sadık millet yani "milleti sadıka" olarak nitelediği Ermeniler, XIX yüzyılın son çeyreğinde bu barış ortamına son vererek silahlarını çektiler. Ermenilerin silaha sarılmalarının en önemli nedeni 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra imzalanan Berlin Anlaşması'nda bağımsızlıklarını kazanamamalarıydı. Ermeniler Balkan devletlerinin isyan hareketleriyle Osmanlı Devleti'nden ayrılarak bağımsızlıklarını ettiklerini düşünmekteydiler. Bu nedenle Ermeniler Hınçak ve Taşnak ihtilal örgütlerini kurarak Osmanlı Devleti içerisinde sayısız isyan ve terör eylemleri gerçekleştirdiler. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nı bağımsızlıkları için bir fırsat bilerek Rusya'nın yanında savaşa katılan Ermeniler, Anadolu'da bulundukları hemen hemen her yerde isyana kalkıştılar ve terör hareketlerine giriştiler. Bu terör faaliyetlerinde yüzbinlerce Müslüman öldürüldü. Osmanlı Devleti önlem olarak tehcir kararı almak zorunda kaldı. Savaştan sonra 1920'li yılların başlarında sözde soykırım olarak iddia ettikleri tehcir kararının sorumluları olarak gösterilen İttihat ve Terakki Partisi'nin ileri gelenleri, Ermenilerin kurduğu Nemesis adlı örgüt tarafından öldürüldü.
1920'lerdeki terör faaliyetlerinden yaklaşık 50 yıl sonra, Ermeniler 1915 yılında Türklerin gerçekleştirdiğini iddia ettikleri sözde Ermeni sorununun intikamını almak için yeniden teröre başvurdular ve çok sayıda örgüt kurdular. Bu örgütler arasında ön plana çıkan terör örgütü ise SSCB tarafından 1975 yılında Lübnan’da FKÖ kamplarında kurulan ve Marksist görüşe sahip ASALA (Ermenistan Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Örgütü) idi. ASALA’nın ilk hedefi Doğu Anadolu Bölgesi’ni Türkiye’den kopararak Sovyet Ermenistanı’na bağlamak, daha sonra ise tüm Ermenileri Sovyetler Birliği önderliğinde toplamaktı.
Dünya terör örgütleri arasında ön sıralarda yer alan ASALA, en önemli eylemlerinden birini 24 Eylül 1981 Paris'teki Türk Başkonsolosluğu'nu basarak gerçekleştirmişlerdir. Bu sitede Paris Türk Başkonsolosluğu'nun ASALA tarafından neden basıldığı olayın sonucunda neler olduğu ve dünya kamuoyunun olayı nasıl karşıladığı anlatılacaktır.
2. Olayın Nasıl Cereyan Etmiştir
24 Eylül 1981 günü yerel saatle 11.15'te ASALA mensubu olduklarını söyleyen silahlı 4 kişi, Haussmann Bulvarı’yla Courcelles sokağının kesiştiği yerde bulunan Türk konsolosluğunu basmışlardır. Baskın anında Ermeni teröristler başkonsolosluk katına gelip muhtemelen görevli Türk polis memurlarının müdahalesine fırsat vermeden yüklenerek kapıdan içeri girmişlerdir. İçeri giren teröristler aksanlı bir Fransızca'yla ve zaman zaman da Arapça konuşarak, "Kimse kımıldamasın" diye birkaç defa bağırmışlar ve aksi halde öldüreceklerini söylemişlerdir. Bunun arkasından da 40-50 el ateş ederek orada bulunanları sindirmeye çalışmışlardır.
Ermeni saldırganlar önce Konsolos Kaya İnal'ın bulunduğu odaya girmişlerdir. Kendilerine karşı koyan koruma görevlisine silahla karşılık veren saldırganlar, Konsolos'un bulunduğu yöne de ateş etmişlerdir. Daha sonra maiyette Konsolos Kaya İnal'ın göğsünden yara aldığı anlaşılmıştır.
Başkonsolosluğun iç tarafındaki bölmede bulunan Muavin Konsolos Hayri Erol ile mahallî kâtip Levent Altıntaş ve görevlilerden Hasip Memişoglu ile Tahsin Apaydın, oradaki bir pencereden çıkıp arka sokağa varabilmişlerdir. Hayri Erol, bir yandan polise, bir yandan büyükelçiliğe telefon etmiştir. Resmi ve sivil Fransız polisi olay yerine gelmiş ise de ateşle karşılaştığından başkonsolosluğa girememiştir. Daha sonra, önce 8. kesim karakolundan iki polis onlardan sonra da güvenlik kuvvetlerine bağlı meşhur komiser Broussard yönetimindeki keskin nişancılardan oluşan komando birliği olay yerine gelmişlerdir.
Konsolosluk bölümünden silah seslerinin gelmesi üzerine öğrenci müfettişi Zekai Baloğlu iki daireyi birleştiren kapıyı kapatmıştır. Ermeni teröristler birkaç kez bu kapıyı zorlamışlar fakat açamamışlardır. Bu sırada Fransız polisi de kültür merkezinin penceresine merdiven dayayarak buradakilerin kurtulmasını sağlamıştır.
Paris’te Türk Başkonsolosluğu basılırken Lübnan'da Ermeni teröristlerle ilgili 4 maddelik bir istek listesi yayınlanmıştır. Bu istekler şöyledir:
Birincisi, Türkiye’de tutuklu bulunduğu iddia edilen din adamları Manuel Yargatyan ile Hirant Güzelyan'm serbest bırakılmasıdır. İkinci istek, Türkiye'de tutuklu olduğu iddia edilen bütün Ermenilerin serbest bırakılmasıdır, üçüncü ise, Türkiye’de yaşayan Ermenilere seyahat serbestisi ve fikirlerini açıklama özgürlüğü verilmesidir. Son istek ise, cezaevinden beş Türk terörist ile beş ayrımcı anarşistin serbest bırakılmasıdır. Bunların kimlikleri konusunda bir açıklama yapılmamıştır. Lübnan'da yayınlanan bildirinin altında "Yegiya Keşişyan İntihar Komandoları" imzası bulunmaktadır.
Ermeni teröristler bu isteklerinin yerine getirilmesi için 12 saatlik mühlet vermişlerdir. (Bu mühlet Türkiye saatiyle perşembeyi cuma bağlayan gece yansı sona ermektedir.) Saldırganların, "12 saat içinde, Türkiye'de hapiste bulunan tüm Ermeniler serbest bırakılmadığı takdirde, rehin aldıkları görevlileri öldüreceklerini'' bildirdikleri de öğrenilmiştir. Eylemciler, Türkiye’de cezaevinde bulunan Ermeni tutukluların 12 saat içinde Paris yakınlarındaki bir havaalanına kadar getirilmelerini de istemektedirler. Saldırganlar Fransız hükümetinden isteklerinin Türkiye’ye bildirilmesini ve tarafsız davranmasını istemiştir. Son açıklamalarında ise "Bir kan gölü yaratmak istemiyoruz ama, herhangi bir saldırıda binayı havaya uçuracağız" demişlerdir.
Saatler ilerlerken Fransız polisi bina çevresinde güvenlik önlemlerini artırmıştır. Özel ekiplerin gelmesi ve çelik yelekli görevlilerin kilit noktalarında görev alması üzerine binaya giriş çıkış kesilmiştir. Güvenlik güçleri kısa sürede binanın diğer katlarını boşaltmış ve civardaki önlemleri artırmıştır. Bu arada binanın karşısında bulunan gazetecilerin toplandığı bir kahvehanenin de boşaltıldığı görülmüştür. Baskın devam ederken Ermeni teröristlerin elinde makineli ve otomatik silahlar ile birkaç da el bombası bulunduğu ileri sürülmüştür.
Saat 17.00 sıralarında teröristlerin şefi olduğu sanılan kişi önüne rehinelerden sarışın bir kadın tutarak pencereye yaklaşmış ve polis şefine pencerenin altına bir gazeteci göndermesini istediğini söylemiştir. Binaya yaklaşan bir gazeteciye yukarıdan bir kâğıt atılmış. Kâğıtta Ermenilerin istekleri yinelenmiştir. Bu arada penceredeki genç kadının ağladığı görülmüştür. Aynı kadın daha öncede iki kez pencereden çıkmış ve yaşlı gözlerle hıçkırarak "Bize ilaç gönderin" diye bağırmıştır. Bunun üzerine Fransız polisi içeriye pencereden ilaç atmıştır. Kadın bir seferinde de "Konsolos yardımcısı yaralı acele doktor istiyoruz" diye seslenmiştir.
Binadan Türk koruna görevlisi Cemal Özen’in ölü, Konsolos Kaya İnal yaralı olarak çıkartılmıştır. Saldırganlardan yaralı olanın konsolosluktan çıkmasından hemen sonra pencerede bir terörist görülmüş ve elinde bir çocuk tuttuğu anlaşılmıştır. Üç yaşlarındaki kız çocuğunu zafer anlamına gelen "V" işareti yaptıran Ermeni saldırgan, daha sonra çocuğu vurarak kapıdan dışarı çıkartmıştır. Çocuk hastaneye kaldırılmıştır. Baskın sırasında yaralanan korumu görevlisi Cemal Özen şehit olmuştur. Özen, baskın sırasında Ermeni teröristlere karşı kovmuş, ancak başından yara almıştır. Özen, akşama kadar binada tutulmuş, ancak gece binadan dışarı çıkarılmıştır. Koruma görevlisi, hastaneye kaldırılmasına karşın şehit olmuştur.
Paris Konsolosluğu'nda görevli konsolos Kaya İnal’ın ise baskın sırasında yara aldığı duyulmuştur. Daha sonra durumunun fenalaştığı bildirilen İnal’ın kendi yazısı ile pencereden bir kâğıt atarak, "Yaralı değilim hastayım" diye haber gönderdiği haber verilmiştir. Ancak, Türkiye saati ile 20.55 dolaylarında konsolosluk kapısına yaralı olarak bırakılan İnal'a oksijen verilmiştir. Daha sonra göğsünden kurşun yarası alan İnal, hastaneye kaldırılarak hemen ameliyata alınmıştır. İnal'ın durumunun tehlikeli olmadığı açıklanmıştır.
Polis, telefonla yaptığı konuşmalarda saldırganların, "gittikçe sinirlendikleri"ne dair haberler etrafta dolaşmaya başlamıştır. O saatlerde birinci kattaki Türk Başkonsolosluğunun tüm odaları karanlık içinde bırakılmış, sadece bir odada elektriğin yandığı saptanmıştır. Bu da saldırganların tüm rehineleri bir tek odada tuttukları şeklinde değerlendirilmiştir.
Saldırganların pencere önündeki gayet kısa "gösteri"lerine ve "Paris'teki Ermeni cemaatinin kendilerini desteklemelerini" istemelerine karşılık binanın yakınında olmasa bile, civarda gösteri yapan bir Türk grubu, olayı şiddetle kınamış ve "Toprak istiyorlarsa, onu Sovyetlerden istesinler" biçiminde sloganlar söylemiştir.
Baskından kısa bir süre sonra olay yerine gelen Türkiye'nin Fransa Büyükelçisi Adnan Bulak. "Ermenilerle pazarlık edilmez. Bu Türk hükümetinin genel politikasıdır" demiştir.
Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu koruma görevlisi polis memuru Cemal Özen'in şehit olmasından üç gün önce bir oğlu dünyaya gelmişti. Özen karısı ile konuştuktan ve oğlunun ağlama sesini duyduktan iki saat sonra da vuruldu. Ermeni tedhişçilerin Paris büyükelçiliğimizi basarak şehit ettikleri koruma görevlisi Cemal Özen, Niğde doğumlu olup, 30 yaşında, evli ve iki çocuk babası idi.
3. Baskın Olayının Yankıları
ABD, Saldırıyı Kınadı
Paris’te Türkiye Başkonsolosluğu’nun Ermeni teröristlerce silahlı saldırıya uğraması üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaparak olayı kınamıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Alan Ronberg, Washington'daki Türkiye Büyükelçiliğini arayarak rehinelerin kurtarılması dileğinde bulunmuştur. Sözcü tedhişçiliğin diplomatik temsilciliklere yönelmesi ile uluslararası düzen ve ilişkinin zedelendiğini kaydetmiş, Paris'te meydana gelen saldırıyı şiddetle kınadığını duyurmuştur. Ronberg, saldırganların en kısa zamanda hak ettikleri cezaya çarptırılacaklarım belirttikten sonra, diplomatik dokunulmazlığa herkesin saygı göstermesi gerektiğini hatırlatmıştır.
Gürün: "Fransa'da Alınan Önlemlerin Yeterli Olmadığı Bir Kez Daha Ortaya Çıktı"
Paris'teki Türk Başkonsolosluğu'nun basılması üzerine, Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Emile Caximajou, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Büyükelçi Kamuran Gürün tarafından çağrılarak dikkati çekilmiştir. Büyükelçi Gürün, Fransa Büyükelçisine Türk hükümetinin bütün uyarılarına rağmen, Türk diplomatları ve Türk resmi binalarının korunması için alınan tedbirlerin yeterli olmadığının, bu olayla da ortaya çıktığını söylemiştir. Gürün, Ermenilerin bir harekat planladığı yolunda ihbarlar alındığını, bunu Fransız hükümetine duyurduklarını Büyükelçi Cazimajou'ya hatırlatmıştır.
Dr. Karabet Arman: "Fransa Bunları Cezalandırmalı"
Yedikule Ermeni Hastanesi eski başhekimi doktor Karabet Arman, Ermenilerin Türk konsolosluğunu işgallerini sert bir dille kınamış ve "Bu olayları yapanlar, Ermeni adını katil diye tanıtıyorlar" demiştir. Doktor Karabet Arman, olayla ilgili olarak şunları söylemiştir:
"Bu olay muhakkak ki çok üzücüdür. Bütün Türkiye Ermenileri büyük üzüntü içindedirler. Ve bu olayları yapanları tamamen lanetliyoruz. Bu Ermeni anarşistleri maalesef bütün dünyada Ermeni'nin adını katil diye ve kötü bir şekilde tanıtıyorlar. Türkiye'deki Ermeniler muhakkak ki bu işlere karşı her Türk vatandaşı gibi büyük üzüntü duymaktadırlar. Ayrıca Ermeni ırkından oldukları için bu üzüntüleri ve utançları çok daha büyük oluyor. Bütün kalbimizle temenni ederiz ki, olay bir an evvel kan dökülmeden bitsin ve suçluları Fransız hükümeti gerekli şekilde cezalandırsın."
Patrikhane: "Türkiye'de Ermeni Tutuklu Yok"
Paris'teki Türk Başkonsolosluğu'nu basan Ermeni teröristlerin isteklerinden birisi de Türkiye'de tutuklu olduğu iddia edilen bütün Ermenilerin serbest bırakılmasıdır. Fakat Ermeni Patrikhanesi yetkilileri "iki papazın sıraları gelince mahkeme önüne çıkarılacağını, Türkiye'de Ermeni tutuklu ve hükümlü bulunmadığını" söylemişlerdir. Böylece Ermeni teröristlerin iddialar da patrikhanenin açıklamaları ise boşa çıkmıştır.
Türk Yetkililerine Göre Ermeni Terör Örgütü ASALA Taktik Değiştirdi
Ankara'daki yetkili ve ilgili çevreler ASALA adındaki Ermeni Örgütünün Paris'te giriştiği son eylemi yorumlayarak, bu örgütün şimdiye kadar uyguladığı taktiği değiştirdiğini, bundan böyle propagandaya ağırlık vereceğini Türkiye'nin de buna göre önlem alması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu görüşte olanlar şu yorumda bulunmaktadırlar:
"Ermeni teröristler bundan önce Türk diplomatlara ve görevlilere saldırıda bulunuyor, cinayetleri işledikten sonra kaçıyorlar ve ortadan kayboluyorlardı. Bu defa böyle yapmamışlardır. Daha başlangıçta herhalde teslim olmayı planlamışlardı. Bunda Türk Dışişleri Bakanlığı'nın işlenen cinayetlerin kınanması konusunda çeşitli ülkeler nezdinde girişimlerinin de etkisi olmuştur. Türk diplomatlarını öldürmenin yeterli propaganda etkisi yaratmadığını. tam tersine kınandığını gören Ermeni teröristler bu kez başka yol seçmişlerdir. Şimdi Ermeni teröristler mahkeme önünde hesap vereceklerdir, ancak Fransa'nın taraflı basın organlarından da yararlanarak duruşma sırasında akıl almaz yalanlarla Türkiye aleyhine propaganda yapacaklardır."
Fransız hükümetinin tutumu ise bu kez Ankara'da daha olumlu bulunmuştur. Belirtildiğine göre işgal olayı süresince Türk ve Fransız yetkililer sürekli temas halinde bulunmuşlardır. Ayrıca Fransız hükümeti ilk kez böyle bir olayı sert biçimde kınayan bir bildiri yayınlamıştır. Yalnız bu bildiride yer alan "Bu hareketi düzenleyen kişiler için tarihsel olaylar ne kadar acı olursa olsun..." sözlerini yine hatırlatmıştır.
Ermenilerin Kendi Aralarındaki Tartışmaları
Paris Türk Başkonsolosluğuna yapılan baskını üstlenen Ermeni örgütünün Fransa Lideri Ara Toranyan'ın 26 Eylül 1981 günkü basın toplantısında, ''Baskını yapan 4 Ermeni serbest bırakılmazsa Ermeni kilisesindeki ayinden sonra geniş gösteriler yapabiliriz" tehdidinden sonra 27 Eylül sabahı Ermeni kilisesinde bir ayin yapılmış ve 300 kadar genç Ermeni, ASALA'nın bayrağı altında, Paris'in Jean-Goujon sokağında bulunan kilise önünde toplanmıştır. Açık hava toplantısında Paris'teki "Ulusal Ermeni Hareketi (MNA)" adlı örgütün yöneticisi Ara Toranyan ile Paris Ermeni cemaati yöneticisi avukat Barkesyan arasında bir tartışma da çıkmıştır
Cemaat lideri "Fransız halkına şuna duyurmak isterim. Bu gençler Paris'teki Ermeni cemaatini hiçbir şekilde temsil etmemektedirler. Biz her türlü terörizme karşıyız" şeklinde konuşmuş, Toranyan ise kendisine karşılık vererek "Siz davaya ihanet ediyorsunuz gençler bizim arkamızda" demiştir. Polisin aldığı çok geniş güvenlik önlemlerinin yanı sıra Fransa hükümeti kilise ünündeki toplantının yürüyüş gösterisi haline dönüşmesini de yasaklamıştır. Görüldüğü üzere dünya üzerindeki Ermenilerin tamamı eli kanlı terör örgütü ASALA'yı desteklememektedir.
4. Dünya Basınının Olayı Değerlendirmesi
Bütün Avrupa, Paris Baskını TV'den Canlı İzledi
Paris'teki olayı tüm Avrupa büyük bir heyecan içinde zaman zaman canlı ve anında yayın yapan TV'lerinden izlemiştir. Tüm radyo ve TV yayınlarının birinci veya ikinci sırada verdiği olayın, beklentinin tersine, daha büyük can kaybıyla sonuçlanmadan kapanması da genel bir rahatlamaya yol açmıştır. Olay süresince yapılan TV radyo yayınlarında, özellikle dikkati çeken birkaç unsur şu şekilde özetlenebilir:
1) Türk hükümetinin başından itibaren izlediği kesin ve sert tutum, yani Ermeni gerillalarla pazarlığa oturmama istemi yayınlarda net şekilde yansıtılabilmiştir.
Ancak Ermeni davası konusunda Türkiye’nin görüşü yine duyulamamıştır. Oysa, olayın yaklaşık 15 saatlik süresi içinde, hemen hemen tüm TV organları, "Türk görüşünü yansıtabilecek kişi" aramıştır. Resmi veya resmi olmayan şekilde Ermeni davasının Türk açısından nasıl görüldüğü bir tek ülke TV'sinde doğru dürüst çıkmamıştır.
2) TV’lerde konuşan Ermeni militanları, mücadelelerini Kıbrıs halkları, askeri yönetim, hapishaneye atılanlar için de yaptıklarını söyleyerek, dışarıda Türkiye aleyhine çalışan tüm grupları kendi şemsiyeleri altında toplamaya özen göstermişlerdir
3) Ülke dışındaki Türk elçilik, konsolosluk ve diğer binaların son derece yetersiz korundukları bir defa daha ortaya çıkmıştır. Avrupa’da genellikle her sefaretin önce kendi kendini korumasını, buna ek olarak bir dış koruma vermek isteyen ev sahibi ülkeler, tehlikedeki her konuk sefaret veya diğer binaları sürekli koruyamayacaklarını açıkça bildirmektedirler.
4) Fransız polisi bu defa, eskiye oranla çok daha ciddi bir şekilde hareket etmiş, en önemli polis şeflerini görevlendirmiş ve daha önceki tutumunun tersine, daha sert ve kararlı önlemler almıştır. Siyasi iltica istemlerini kabul ettiği takdirde, tüm Türk binaları Ermeniler için en "kolay hedef’ durumuna girecek ve bu tip baskınlardan sonra "siyasi sığınma istemiyle kurtulma yolu" açılmış olacaktır.
Kanlı Saldırı, Dış Basında Geniş Yankı Uyandırdı
Paris'teki Türk Başkonsolosluğu'nun basılması olayı tüm dünya basınında dün büyük yankı uyandırmıştır. Fransa'da sağ eğilimli Le Figaro gazetesi dünkü yorumda eylemi, "dramatik'' olarak nitelemiş, "Ermenistan Gizli Kurtuluş Ordusu-ASALA" Örgütü'nün FKÖ ile "yakın ilişkisi" üzerinde durmuştur. Liberal La Quotiden da Paris gazetesi de, önceki günkü eylemi "dramatik" olarak nitelemiş ve "ASALA" örgütünün düzenlediği eylemlerin bir bilançosunu çıkarmıştır. Sosyalist eğilimli La Matin gazetesi ise "Katledilmiş Halk" başlığı taşıyan yorumunda Osmanlı imparatorluğunun "Soykırımda bulunduğunu" öne sürerek, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmasıyla söz konusu "Kırıma son verdiğini" de vurgulamaktadır.
İngiliz basınında da kanlı eyleme geniş yer verilmiştir. Times, Guardian gibi ciddî gazeteler olayı birinci sayfadan resimli olarak verirken, Daily Telegraph gazetesi yorumunda "Birçok Ermeni ASALA tarafından uygulanan terör yöntemlerini benimsemiyor" denilmiştir. Gazete 1916'de yapıldığı iddia edilen "Soykırımın gerçek olmadığını" da yazmıştır.
Fransız Radyo ve TV'si Soykırım İddialarını Yineledi
Fransız TV’sinin 2. kanalı öğle yayınında olayı haber verirken yeniden "soykırım" iddiasını yi-nelemiş ve bu çerçeve içinde gizli Ermeni örgütlerinin son yıllardaki tedhiş olaylarının bir bilançosunu çıkarmıştır. TV nin 1. kanalı ise. Lübnan uyruklu ve Ermeni asıllı, Vahe Katcha adlı romancı ile bir konuşma yapmış ve Ermenilerin mücadelesini konu alan "Bu Bahçedeki Hançer" başlıklı yapıtını izleyicilere sunmuştur. Akşam yayınında ise radyo ve televizyonda Paris'teki bir Ermeni yazarla konuşma yapılmıştır. Paris radyosu yayınında Türkiye'de Ermenilerin soykırım iddialarına yer vermiş ve isteklerini uzun uzun atlatmıştır.
Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu'na yapılan Ermeni saldırısı nedeniyle Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand’a bir mesaj göndererek Fransız TV’sinin tutumunu kınamıştır. Evren'in mesajında Fransa'da bir yıldan daha kısa bir zaman içinde Türk diplomatlarımı karşı 6 caniyane girişim yapıldığı belirtilmiş ve özellikle Fransız radyo-televizyon idaresinin bu olaylar karşısında her türlü terörist eyleme karşı olduğunu açıkça ilan eden Fransız hükümeti politikasıyla da bağdaşmayan bir tutum izleyerek sözde Ermeni taleplerini haklı göstermeye yönelik, terörist saldırıları teşvik eder mahiyette ve Fransız kamuoyunda Türklere karşı düşmanlık hisleri yaratacak yayınlar yaptığı ifade edilmiştir.
5. Olayın Soruşturulması
Paris Türk Konsolosluğu basan 4 Ermeni teröristinin 2'si baskın sırasında yaralanmıştı. Bu 2 teröristin iddia edildiği gibi Fransız polisi tarafından değil. Başkonsolos Kaya İnal ile görevli Fahri Çallı tarafından vurulduklarının belirlendiğini bildirmiştir. Türk dışişleri tarafından yapılan açıklamada dipçik darbeleriyle yere yuvarlanan Fahri Çallı'nın düştüğü yerden tabanca ile bir teröristi omzundan vurduğu ve bu kişinin daha sonra sokağa çıkarak eliyle zafer işareti yapan kişi olduğu belirtilmiştir. Başkonsolos Kaya İnal'ın başka bir tedhişçiyi kolundan vurduğu ancak bunun üzerine öteki teröristler tarafından İnal'ın ağır yaralandığı açıklanmıştır. Dışişleri açıklamasında öldürülen koruma memurunun, tabancasız olarak tedhişçilerin üzerine gittiği ve başına yakın mesafeden sıkılan kurşunla can verdiği bildirilmiştir.
Olaydan sonra tutuklanan Ermeni teröristlerinin sorgularına başlandığı, ancak teröristlerin sorulara yanıt vermedikleri bildirilmiştir. Polis yetkililerinin ilk belirlemelerine göre Ermenilerin Lübnan uyruklu oldukları saptanmıştır. Polisin olay sırasında el koyduğu silahlar şunlardır: 1 makineli tabanca, 11.43 çapında bir tabanca, 3 savunma e1 bombası, el yapımı bir bomba, cephane, 3 patlayıcı madde lokumu.
Konsolosluk binasında 15 saat üren işgalden sonra Ermeni teröristlerin teslim olması üzerine harekatı yürüten Polis Şefi Robert Brousseau "Tedhişçilerin mantığını bir türlü anlayamadık, Ama, rehineleri kurtarmak için dişe diş bir psikolojik mücadele ve pazarlık yaptık" demiştir. Komiser, teröristlerin çok sakin göründükleri bir anın hemen ardından, aşırı sinirli bir duruma geçtiklerini söylemiş, "Asabi ve heyecanlı duruma geçtikleri an, işin doğrusu, biz de korkuya kapılıyorduk" şeklinde konuşmuştur.
Fransa hükümetinin yayınladığı bildiride "Ermeni" kelimesini kullanmamaya dikkat ederek Türk Konsolosluğu'na yapılan baskını kınamış ve "teröristler yargılanacaktır" demiştir. Bildiride şöyle denilmektedir: "Fransa hükümeti Türk Konsolosluğuna yapılan baskını nefretle kınamaktadır. Teslim olan teröristler yargılanacaktır. Bundan da öte, Fransa'da görevli Türk diplomatlarının bir kez daha tür saldırıya hedef olmaları açısından da biç bir şekilde kabul edilemez niteliktedir". Fransa İçişleri Bakanlığı da teröristlerin Fransa mahkemelerinde yargılanacaklarını doğrulamıştır.
4 Ermeni terörist 28 Eylül 1981'de Paris Savcılığı tarafından tutuklanmıştır. Zorla alıkoymak, isteyerek adam öldürmek, isteyerek adam öldürmeye teşebbüs ve silah taşıma ile ilgili yasaları çiğnemekle suçlanan teröristlerden 2'si sorgu yargıcı önüne çıkarılmış yaralı ve halen hastanede olan 2 teröriste de suçları hastanede tebliğ edilmiştir.
Fransa'da yargılanmalarının dışında ayrıca Ermeni teröristlerin, "devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yöneldikleri'' gerekçesiyle Türkiye'de de gıyaben yargılanacaklarını bildirilmiştir.
Ermeni teröristlerin 24 Eylül'de teslim olmalarından beri gerçek kimlikleri tartışma konusu olmuştur. Fransız polisinin bu konudaki isteksizliği nedeniyle araya Türk Emniyet Genel Müdürlüğü girmiş ve sonunda Türk polisinin özel bir çalışması sonunda Paris Başkonsolosluğumuzu basarak güvenlik görevlisi Cemal Özen'i şehit eden ve Konsolos Kaya İnal’ı yaralayan 4 Ermeni teröristin gerçek kimliklerini saptamıştır. Fransız polisi tarafından dün Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Ermeni teröristlerin fotoğrafları ile, teröristlerin kendi ifadelerine göre belirlenen kimlikleri gönderilmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri gerçekleri yansıtmayan bu kimliklerle ilgili olarak özel bir çalışma yapmışlar, akşam üstüne doğru Ermeni teröristlerin gerçek kimliklerini belirlemişlerdir.
24 Eylül 1981 Tarihindeki Paris'teki Türk Başkonsolosluğu'nu Basan 4 ASALA Mensubu Ermeni Terörist
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün özel çalışması sonunda saptanan Ermeni teröristlerin kimlikleri şöyledir:
"1- Vaskan Sako Sesliyan. 1966 Beyrut doğumlu, baskını yöneten terörist.
2- Kevork Abraham Kozliyan, 1960 Beyrut doğumlu, baskında Fransız yetkilileri ile görüşmeyi yürüten terörist.
3- Aram Avadis Basmacıyan, Beyrut 1960 doğumlu.
4- Agop Abraham Joflian Beyrut 1960 doğumlu"
6. Ermeni Katillerin Yargılanmaları
24 Eylül 1981'de Türkiye'nin Paris'teki Başkonsolosluğunu basan Ermeni terör örgütü ASALA mensubu dört teröristin yargılanmasına, iki yıllık bir soruşturmadan sonra, 24 Ocak 1984 tarihinde başlanacaktır. Taammüden adam öldürme, kasten adam yaralama, rehin alma ne-deniyle yargılanacak Vasken Sisliyan, Agop Culfayan, Kevork Güzelyan ve Aram Basmacıyan'ın adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçlarından da sorumlu tutulacaklardır.
İdam cezasının 1981'den beri kaldırıldığı Fransa'da, işlenmiş olan suç veya suçların mahkemece takdirine göre, yasa azami yaşam boyu hapis cezası öngörmekte. Ancak bu cezaya çarptırılanlar bile, yaklaşık 20 yıl yattıktan sonra serbest bırakılmakta.
Duruşmayı 24 Ocak 1984 saat 13.00’te açacak olan Paris Ağır Ceza Mahkemesi Yargıçlar Kurulu Başkanı Guy Floch, Fransız adliye çevrelerinde "son derece titiz" bir yargıç olarak tanımlanmaktadır. Başkonsolos Kaya İnal ile şehit güvenlik görevlisi Cemal Özen'in avukatlarından Bernard Baudelot, Paris Barosu’nun eski başkanlarından biri olarak tanınırken, meslektaşı Francois Sarda da, "ağır toplar" arasında yer almakta. Yargılanmaları başlamakta olan ASALA mensubu dört teröristin avukatlarından Patrick Deveciyan, bugüne değin çok sayıda Ermeni tedhişçiyi mahkemeler önünde savunmuş bir kişi olarak bilinmekte. Adliyeye yakın çevrelerce sol eğilimli olarak nitelenen ikinci avukat Henri Leclerc’in "büyük kabiliyet" sahibi olduğu da söyleniyor, üçüncü avukat Emile Aslanyan’ın ise mesleğini "iyi" bildiği ifade edilmekte.
Ermeni teröristlerin yargılanmalarına 24 Ocak 1984 günü Paris Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Dava daha henüz başlar başlamaz Yargıçlar Kurulu Başkanı Guy Floch taraf tuttuğunu belli edercesine, "Terörist kelimesinin kullanılmasından hoşlanmadığını" söyledi. Sanıkların kimlik saptaması sırasında on üç kişilik halk jürisi üyelerinden birinin "terörist" sözcüğünü kullanması üzerine, yargıç jüri üyelerinin değer yargısında bulunmamaları gerekliğini anımsatarak şöyle konuştu: "Ben burada terörist kelimesinin kullanılmasından hoşlanmıyorum, çünkü herkes ve kimi devlet adamları bile, hayatlarının bir anında terörist olmuştur. Biz burada Ermeniler diyebiliriz, şiddet eylemi deyimini kullanabiliriz".
Salona önce maddi kanıtlar getirildikten sonra foto muhabirleri ve kameramanların görüntüleri saptayabilmeleri amacı ile, elleri kelepçeli dört Ermeni terörist jandarma eşliğinde sanıklar bölümüne getirildiğinde, parmakları ile zafer anlamına gelen "V" işaretleri yaparak gülümsediler. Çekim bitlikten sonra yeniden dışarıya çıkartılan sanıklar, duruşma saat 13.50’da resmen açıldığında yeniden salondaki sanıklar bölümünde yerlerini aldı.
Duruşma başlarken, müdahil olarak katılan Başkonsolos Kaya İnal kendisini ve şehit koruma görevlisi Cemal Özen'in eşinin vekilleri avukatların yanında yerini almıştı. Dinleyiciler arasında ise duruşmanın ilk gününü Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Elçi Müsteşarı Necati Utkan da izledi. Bunun yanı sıra bir ara Ulusal Ermeni Hareketi MNA lideri Ara Toranyan'ın da salonda dolaştığı görüldü.
Duruşma başında yargıç sanıklardan "olanak ölçüsünde Fransızca konuşmalarını" istedi. Mahkemeye lacivert giysiler ve kravatlı gelen dört saldırgan ara sıra tercüman aracılığı ile soruları yanıtladıysa da çoğu zaman Fransızca konuşarak 1981'de düzenlenmiş bir tedhiş olayına bilinen Türk aleyhtarı tezlere dayanarak siyasal bir görünüm vermek çabası içine girdiler.
Mahkeme kâtibinin 1981'deki olayı ilk soruşturmaya istinaden anlatan metni okurken şehit edilen korunu görevlisi Cemal Özen'i Kevork Güzelyan'ın öldürdüğünü ancak Güzelyan'ın bunu reddettiği öğrenildi. Aynı soruşturmaya göre Başkonsolos Kaya İnal’ı ağır yaralayan kişi olarak meydana çıkan Agop Culfayan da bunu inkâr etti. Yargıç metnin okunmasından sonra sanıklara hitaben suçlanma derecesine göre " hafifletici sebep olmadığı takdirde yaşam boyu hapse mahkûm olabilirsiniz" biçiminde konuştu.
İlk aşamada Güzelyan savundukları "dava"nın nedenlerini anlatıp olaya siyasî bir nitelik verdikten sonra, hepsi yargıcın kendilerine yönelttiği sorulara aynı tür yanıtlar verdi. Güzelyan konuşmasının bir yerinde "Konsolosluğa saldırdık. Ama onu koruyan Fransız, kuvvetlerine değil öldürmeye gelmedik ama, yaptığımızdan da pişman değiliz. Ermeni direnişçiyiz" dedi. Duruşmada yargıcın birkaç kez ASALA tedhiş örgütü hakkında sanıklardan bilgi istemesine karşın saldırganlar sadece bu örgütte "Askerî ve siyasî eğilim" gördüklerini söyledi.
ASALA mensubu dört Ermeni teröristin davasına Paris Ağır Ceza Mahkemesi'nde 25 Ocak'ta devam edildi. Şehit Cemal Özen’i taammüden öldürmekle suçlanan Kevork Güzelyan'ın, Türk koruma görevlisinin silahlı olduğu konusunda mahkemeye kanıtlayıcı bilgi veremediği gözlendi. Duruşma sırasında Ermeni teröristleri sorularıyla çok sıkıştırdığı dikkati çeken yargıç Guy Floch, ayrıca çok yoğun sorularıyla diğer saldırganları olayla ilgili olarak verdikleri bilgilerde zor durumda bıraktı.
Öte yandan Culfayan'ın Başkonsolos Kaya İnal'ı ağır yaralamasının hangi koşullar içinde yer bulduğunu da sanık tutarlı bir şekilde izah edemedi. Sanıkların bir sırt çantası içinde beraberlerinde getirdikleri silahlan binanın holünde dağıttıklarını söyledikten sonra yargıç, kendilerine niye "İntihar komandosu" sıfatının verildiğini sordu. Bunun üzerine bir Fransız polisini öldürmek teşebbüsünden sanık Sisliyan şöyle konuştu: "Tabii intihar komandosu. Baksanıza konsolosluğun silahlarına". Saldırganın gösterdiği Kalaşnikov tüfeğinin Ermeni tedhişçilere ait olduğunu belirten yargıç, sözlerine ayrıca şunları ekledi: "Yabancı temsilciliklerin kendilerini korumaya haklan yok mu?".
Sanıkların ayrıca konsolosluktaki insanları rehine aldıklarını kabul ettikleri fakat ölüm tehdidi suçlamasını reddettikleri görüldü. Ancak, ölüm tehdidi konusunda ısrarla duran yargıca Güzelyan nihayet, "Ben ölümle tehdit ettiğimi kabul ediyorum" dedi. Bu arada duruşmada bilirkişi raporlarına göre Paris'teki Türk Başkonsolosluğunun Ermeni teröristler tarafından işgali sırasında yerleştirdikleri patlama tertibatının işlerlik koşulları içinde bulunduğu anlaşıldı.
Celsenin sonuna doğru yargıçlar kurulu başkanının teröristlere hitaben "Bu eylem davanıza yaradı mı?" biçimindeki sorusuna Güzelyan "Bunu Ermeni halkına sormak lazım" derken, bir kadının salondan "Evet" diye bağırdığı duyuldu. Yargıç Floch celseyi 17.30'da tatil ettiğinde, ASALA’nın bir dalını desteklediği ifade edilen "Ulusal Ermeni Hareketi" (MNA) lideri Ara Toranyan'ın bulunduğu salonda bir grup Ermeni dinleyici "Bravo çocuklar" diye bağırınca, yargıç "Böyle bir gösterinin yenilenmesi halinde kimseyi salona sokmayacağı" uyarısında bulundu.
26 Ocak 1984 günü davanın üçüncü duruşması gerçekleştirildi. Bu duruşmada iddia makamı tanıklarıyla, müdahil taraflar ve bilirkişiler dinlendi. İzahatı büyük bir dikkatle dinlenen saldırıda ağır yaralanmış başkonsolos Kaya İnal'ın verdiği bilgilerin ilk adlî soruşturma sırasındaki ifadelerine uygunluğu kesinlikle saptandı. Bu arada, Agop Culfayan tarafından yayılım ateşiyle ağır yaralandıktan sonra yerde yattığı bir sırada, yanına gelen ve koruma görevlisi Cemal Özen'i öldüren Kevork Güzelyan’ın Kaya İnal'ı bu durumda gördüğünde, "Bu adam cezalandırıldı, direnen herkes cezalandırılacak" dediği öğrenildi. Öte yandan, gerek iddia makamının mahkemeye çağırttığı tanıkların, gerekse Kaya İnal'ın ifadeleriyle, şehit edilen koruma görevlisi Cemal Özen’in öldürüldüğü sırada silahsız olduğu ortaya çıktı.
Bir ara Yargıçlar Kurulu Başkanı Guy Floch'un Ermeni teröristlere yönelttiği, "Hedef olarak niye konsolosluğu seçtiniz de büyükelçiliği değil?" sorusuna Güzelyan’ın yanıtı şöyle oldu: "Emir öyleydi. Orası Ermeniler hakkında bilgi toplayan Türk casusluk merkeziydi." Yargıcın Kaya İnal'a "öyle mi?" diye sorması üzerine, maiyet konsolos, "Kesinlikle hayır" karşılığını verdi.
Duruşmada, savunma avukatlarından, başta Henri Leclerc olmak üzere, Patrick Deveciyan ile Emile Aslanyan'ın, Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Türkkaya Ataöv’ün. Ermeni "Soykırımı" iddialarını bilimsel bir tarzda yanıtlayan konuşması karşısında da soğukkanlılıklarını kaybettikleri görüldü.
Türk-Ermeni ilişkilerinin geniş bir tarihçesini çeşitli yabancı ve bu arada Ermeni kaynaklarına da dayandıran Ataöv, ara sıra savunma avukatlarına da ağırbaşlılıkla yanıt verdi ve I. Dünya Savaşı'nın koşulları içinde, Osmanlı hükümetinin "istemeyerek bir transfer kararı aldığını" da vurguladıktan sonra, "dört kişi, dünyaya yayılmış Ermeni halkını temsil edemez. Böyle bir iddianın Anayasa hukukunda yeri yoktur. Kaldı ki, Türk Ermenileri bunları kendi temsilcileri olarak görmüyor" dedi. Bu ifadesi de, zaten Yargıçlar Kurulu’yla jüri önünde kısa bir konuşma yapan İstanbul Ermeni cemaati temsilcilerinden Ekrem Kevorkyan tarafından da doğrulandı. Kendisi bir soruya yanıt olarak, "Biz Türkiye’de eşit haklara sahip vatandaşlarız" biçiminde konuştu.
ASALA mensubu dört Ermeni teröristin 27 Ocak 1984 günü ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan dördüncü duruşması gerçekleştirildi. Sanık avukatlarının kimi, "soykırımını yaşamış" ihtiyar kişiler, kimi bilim adamı olarak sunulan şahıslar ve "Genç Ermeni kuşağı"nın temsilcileri olarak tanıtılan toplam 20 tanığın ifadeleri, zaman zaman "sözlü şiddet" gösterilerine dönüştü. Örneğin 80 yaşında olduğunu ve "Soykırımından kurtulanlardan biri" olarak kendini mahkemeye takdim eden Viktor Atamyan adlı kişi, ifadesinin bir yerinde "Ben bir gün Türkiye Büyükelçiliği'ne bir bomba koyacaktım, ama çocuklarım bana ‘Baba, yapma, sen bizlere lazımsın' dedi. Ancak günün birinde bir delilik yaparsam, bu haklı bir davaya sağır kalındığı için olacaktır" şeklinde konuştu.
"Bilim adamları grubundan" söz alan ve Türkiye aleyhtarlığı ile bilinen Fransız yazar Yves Ternon Türkiye'ye dil uzattıktan sonra, kendi kitaplarından birine atıfta bulunan yargıcın "Kana kanla karşılık verilmemeli" teklindeki konuşması üzerine "Silahlı bir Ermeni mücadelesini haklı gösteremem" dedi. Yine, "soykırımı" iddiaları yanlısı diğer bir Fransız yazan olan Gerard Challand da bilinen görüşlerini yineledikten sonra, "Fransa Devlet Başkanı François Mitterraad'ın soykırımını kabul etmesi nedeniyle Fransa'yı takdir etmenin gerektiğini" söyledi. Fransa Cumhurbaşkanının bu tutumu çeşitli diğer tanıklarca da anımsatıldı.
Bu arada tanıklardan, Paris üniversitesi öğretim üyesi Bayan Ter-Mainasyan yargıcın "Toprak istekleri Sovyet Ermenistanı'nı da kapsıyor mu?" sorusuna. "Çeşitli akımların varlığından" söz ederek karşılık verdi. Öte yandan Sulaçyan adlı diğer bir bayan tanık da dört teröristin, "Ermeni davasına hayatlarını adadıklarını" söyleyip, onlara hitaben, "Bu çocukları kendi çocuklarım gibi seviyorum" dedi. Ayrıca Protestan papaz Helvacıyan, sanıkları son olarak geçtiğimiz pazartesi günü Fleury-Merogis Cezaevi’nde ziyaret ettiğini ve "Hakkın yerini bulması için birlikte dua ettiklerini" ifade etti. Dört ermeni teröristin dördüncü duruşması 19.00'da bitti.
Fransız Mahkemelerinde Teröristler mi Yargılanıyor Yoksa Tarih mi?
Paris Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarının 30 Ocak 1984 günlü beşinci duruşmasında saldırganlardan Kevork Güzelyan'ın 10 yıl, Agop Çulfayan ile Vasken Sisliyan'ın yedişer yıl ve Aram Basmacıyan'ın beş yıl hapsini isteyen savcı Michon jüri üyelerinden böylece caydırıcı bir karar" almaları tavsiyesinde bulundu. Duruşmanın sonuna doğru ise söz alan savunma avukatlarından Emile Aslanyan, jüri üyelerinden Çulfayan, Sisliyan ve Basmacıyan'tn beraatini, Türk koruma görevlisi Cemal Özeni öldüren Güzelyan'a ise azami iki yıl hapis verilmesini istedi. Jüri bu görüşe katıldığı takdirde, hapiste diğer üç teröristle birlikte iki yıldan fazla bir zaman geçirmiş olan Guzelyan özgürlüğüne derhal kavuşma olanağına sahip olacak.
Duruşma başında Başkonsolos Kaya inal ile şehit koruma görevlisi Cemal Özen’in eşinin vekilliğini üstlenen avukatlardan Francoise Sarda "Sanıkları cezalandırmak eylemler mekanizmasını durdurmak gerek" biçiminde konuştukları sonra şunları ekledi: ‘'Sanıkların yaptıklarının adı, istense de istenmese de, terörizmdir." Ayrıca eylem sırasında ayak parmağından yaralanan ve geçtiğimiz cuma davaya müdahil olarak katılan Alaaddin Ballaloğlu'nun avukatı, sanıklar için "Bunlar savaşçıyız diyor, o halde niye sivillere saldırdılar?" dedi.
Ermeni teröristlerin eylemini çok sert bir şekilde kınayan savcı. "İnsan haklarına saldırı olmuştur." dedikten sonra saldırganların "yasal savunma" tezini de geniş bir izahatla çürüterek yaptıklarının "kabul edilemez olduğunu" ve "En başta Fransa'yı hedef aldıkları" gibi "Fransız çıkarlarını tehdit ettikleri" görüşünü ortaya koydu. Savcı kanlı eylemde bir "politik nitelik" bulunduğunu da belirterek "Şiddet hiçbir ürün vermez" dedi ve işledikleri "adi suç" üzerinde ısrar etti.
Paris Ağır Ceza Mahkemesi, Ermeni teröristlerin son duruşmasını 31 Ocak 1984'te gerçekleştirdi. Yerel saatle 14.30’da başlayıp 18.20’de sona eren celseyi izleyen Yargıçlar Kurulu ve jüri heyetinin toplantısı tam üç saat surdu. Sonunda mahkeme ASALA mensubu dört Ermeni teröristin her birini yedişer yıl hapse mahkûm etti.
Daha sonra yargıcın sanıklara "Son söz" söyleyip söylemeyeceklerini sorması üzerine Güzelyan kendisi ve arkadaşları adına konuşacağını ifade etti ve özetle şöyle dedi: "Bizler kurban olduğumuz için adaletten korkmuyoruz. Karar ne olursa olsun, bu şimdiden Ermeni halkı için bir zaferdir. Bu dava sayesinde, ilk kez her siyasi düşünceden Ermeniler bir araya geldi."
Hüküm açıklandıktan sonra yaklaşık 40 kişi ile birlikte Paris'in adliye binasından ayrılırken kısa bir demeç veren ASALA'nın bir dalını destekleyen Ulusal Ermeni Hareketi (MNA) liderlerinden Ara Toranyan, şöyle dedi: "Bizlere ihanet edildi. Kendi sesimizi duyurabilmek için bundan böyle ne yapılabileceğini düşünmekteyiz". Toranyan ayrıca mahkemenin verdiği kararla, "Tüm Ermeni halkı yedi yıl hapse mahkûm edilmiştir" şeklinde konuştu.
ASALA üyesi dört Ermeni katilden Aram Basmacıyan, cezasını çekmekle olduğu Fransa'nın Fleury- Merogis Hapishanesi'nde Nisan 1985'te kendisini pijamasıyla asarak intihar etti. Diğer üç katil Ermeni ise 21 Temmuz 1986'da serbest bırakıldı. Bu teröristler 5 Ağustos 1986 günü Fransa'dan ayrılmışlar ve Lübnan’ın başkenti Beyrut'a gitmişlerdir.
7. Ermenilerin Fransa'ya Karşı Tepkileri ve Tehditleri
Ermeniler, 4 Ermeni teröristin 25 Eylül 1981'de teslim olmalarından itibaren Beyrut'a dönene kadar Fransızlara yönelik tehditlerini sürdürmüşlerdir. Ermeni teröristler teslim olunca ASALA'nın Fransa'daki siyasi kolu MNA'nın lideri Ara Toranyan bir açıklama yaparak Türkiye’nin Paris Başkonsolosluğu'na baskın yaptıktan sonra Fransız yetkililerinden siyasi sığınma hakkı isteyen Ermeni teröristlere sığınma hakkı verilmemesi halinde Paris'te sokak gösterileri düzenleyeceklerini söylemiştir.
Fransız yetkilileri 4 Ermeni teröriste siyasî sığınma hakkı vermemesi üzerine Ermeniler Fransız yetkilileri baskı altına almak için 27 Eylül 1981 tarihinde gösteri yürüyüşü düzenlemişlerdir. Yaklaşık 90 dakika süren bu yürüyüşte Devlet Başkanı François Mitterrand', Başbakan Piéeew Mauro, Devlet Bakanı ve içişleri Bakanı Gaston Defférre ile Adalet Bakanı Robert Badinter’in şiddetle kınanmıştır. Yürüyüş sırasında 4 kişilik bir heyetin de, teröristlerin serbest bırakılmalarını isteyen bir mektubu Cumhurbaşkanlığı sarayı Elysée'ye teslim etmişlerdir.
ASALA, 15 Ocak tarihine kadar 4 tutuklu Ermeni'nin serbest bırakılmamaları halinde, tüm dünyada, Fransa konsoloslukları ve kuruluşlarına karşı saldırıya girişeceklerini belirtti. Belirtilen tarihe kadar Fransa istenileni gerçekleştirememesi üzerine Orly Grubu Örgütü Paris'te bir bankayı bombaladı.
ASALA militanlarının ceza aldıkları Ocak 1984'ten sonra daha da arttı ve bütün dünyada Fransız kuruluşlarına yönelik saldırılar gerçekleştirileceği tehdidinde bulundular. ASALA, 7 yıl ceza alan Aram Bamacıyan'ın Nisan 1985'teki ölümünden Fransız güvenlik servislerini sorumlu tutarak Fransa'ya yönelik tehdidini yineledi. Beyrut'taki yabancı bir haber ajansına gönderilen bildiride, ASALA, "Fransa güvenlik servislerinin Basmacıyan'ı cezasının dört yılını doldurduktan sonra hücresinde asarak öldürmekle'' suçladı. Örgüt bildirisinde ayrıca, İçişleri ve Adalet bakanlarının denetiminde gerçekleştirildiği iddia edilen olayın tüm ayrıntılarının yakında açıklanacağı da kaydedildi.
8. Yıllar Sonra Ermeni Katil Kevork Güzelyan'ın İtirafları
24 Eylül 1981'de Paris Türk Başkonsolosluğunu basan ve koruma görevlisi Cemal Özen'i öldüren Kevor Güzelyan ile Milliyet gazetesi muhabirlerinden Nazım Alpman Erivan'da bir röportaj yapmıştır. Nazım Alpman Erivan'ın en büyük bulvarı Machtods'un kaldırımına yayılmış kafede Halepli, Beyrutlu, Şamlı Ermenilerle sohbet ediyorken, yan masadaki birisini herkesin selamladığını görünce merak edip o sahsın kimliğini soruyor. Eski ASALA militanlarından Kevork Güzelyan cevabını alınca onunla görüşmek istiyor. Daha sonra Alpman ile Güzelyan arasında su konuşma geçiyor.
Güzelyan, Cemal Özen den sürekli olarak "Çok yiğit bir insandı... Boylu posluydu... Gözüpek biriydi" gibi övgü cümleleri kullanıyordu. Peki o zaman neden korumasız biçimdeyken başından tek kurşunla vurmuştu? Guzelyan, baskını tekrar anlatıyor:
"Biz içeri girince ışıkları söndürdüler. O sırada Cemal'i gördüm. Koridordan koşarak, arkamıza geçmek isliyordu. Ben de daire şeklindeki koridorun ters tarafından koşmaya başladım. Cemal'in yanında bir de Celal Fahri vardı. Dar koridorda göğüs göğse geldik. Bir dakika karşılıklı tetiğe bastık. İkimizin de silahı ateş almadı. Çünkü tabancalarımız birbirimize dayanmıştı, namlu kapalıyken ateş edemezsin. Bir ara ben elini geri çekebildim ve tetiğe bastım, işte Cemal o zaman vuruldu. Celal Fahri'nin yüzü gözü de kan içinde kalmıştı. Cemal öldü. Fahri ise duvara yaslandı ve kayarak çöktü".
Kevork, yine Cemal Özen’e dönüyor:
"Cemal'in üç gün önce çocuğu olmuştu. O gün silahını bırakmaya gelmiş, yarım saat geç gelsek, o gitmeyecekti. Babayiğit biriydi. cengaverdi..."
"Onu vurduğun için üzülüyor musun?"
"Mahkemede de söyledim yiğit insandı. Cemal kendi memleketini savunuyordu. Ben de kendi halkımı... Karşı karşıya geldik. Birimiz ölecekti". Kevork Güzelyan Türkiye'de "idama mahkum olmuş" biri olduğunu hatırlatıp diyor ki:
"Şimdi mümkün değil... Ama bir gün Türkiye'ye gitmem mümkün hale gelebilirse, Cemalin mezarını ziyaret etmek isterdim!"
Bu duyguyu anlamak kolay değil.. önce öldür, sonra önünde saygıyla eğil...
Kevork Güzelyan, "Ben Latin Amerika'ya da gittim!" diyor: "Guetemala’da gerillalarla iki yıl savaştım!. Lübnan iç savaşında bir yıl Falanjistler safındaydım... Üç yıl da Filistinlilerin safında dövüştüm."
"Niye taraf değiştirdin?"
"Falanjistler adam değillerdi. Yaşlı, kadın, çocuk ayırmadan herkesi öldürüyorlar... Yapmayın, savaşın kuralı vardır dedim anlatamadım. Ben Hıristiyan'ım ama gerçek böyle..."
"Filistinliler yapmıyorlar mıydı?"
"Hayır. Müslümanlar kadın, yaşlı ve çocuk öldürmezler!
Ermeni-Azeri savaşında dört yıl binbaşı rütbesiyle savaşmış.
ASALA teröristlerinin Paris baskınını bitirmek için öne sürdükleri şartı Güzelyan şöyle anlatıyor " Türkiye halkları için eylem yaptık. Eylemi bitirmek, için 5 Ermeni, 5 Kürt, 5 Türk devrimci tutukluyu serbest bıraktırdık."
"Serbest bırakıldığını nereden biliyorsunuz?"
"Fransa polisiyle sürekli telefon irtibatımız vardı. Bir de televizyonda gördük, havaalanına getirildiler. Ondan sonra eylemi bitirdik. Fakat Türkiye onları bırakmasaydı da ben eylemi bitirecektim."
Bu röportaj aslında ASALA militanlarının eylem sırasındaki ruh hallerini de ortaya koyması açısından ilginçti. Eylem sırasında militanların beyinlerinin yıkandığı ortaya çıkmaktadır. Eylem sonrasında bu şekilde pişman olmaları bunu kanıtlamaktadır.
9. ASALA ve Terör
Eylemlerine 1975 tarihinde başlayan Ermeni terör örgütü ASALA'nın en önemli eylemlerinden birisi 24 Eylül 1981 tarihli Paris'teki Türk konsolosluğu baskınıdır. Baskın sırasında Cemal Özen adındaki bir Türk koruma şehit olmuş, Başkonsolos Kaya İnal ise ağır yaralanmıştır. Baskını gerçekleştiren 4 Ermeni ise 7 yıl cezaya çarptırılmış ve 5 yıl yattıktan sonra 1986 tarihinde hapishaneden çıkarak Lübnan'a gitmiştir.
Avrupa'daki devletler arasında Ermeni teröristlere en fazla destek veren Fransa olmuştur. Eylemler sırasında tutuklanan Ermenilerin hemen salıverilmesi yada az cezalar alması Ermeni teröristler açısından Fransa'nın eylem mekanı olarak seçilmesinde önemli bir etken olmuştur. 1975-1985 yılları arasında 158 eylem gerçekleştiren ASALA bunun 36'sını Fransa'da gerçekleştirmiştir. Fransa açısından Ermeni teröristlere bu şekildeki tavır 1983 Temmuz ayındaki 8 kişinin ölümü 50'den fazla kişinin de yaralanması ile sonuçlanan Orly Havaalanı katliamından sonra değişecektir. Sadece Fransa'da değil bütün Avrupa'da ASALA militanları tutuklanacak ve 1984'ten sonra örgütün eylemlerinde azalma olacaktır. 1985'ten sonra ise örgüt tamamıyla eylemlerine son verecektir.
10 yıllık sürede ASALA eylemleri sonucunda 70 kişi hayatını kaybetmiş ve 340 kişi de yaralanmıştır. 1915 yılında gerçekleştiğini iddia ettikleri sözde soykırımın cezasını henüz o tarihte doğmamış olan insanlardan kesen ASALA sonunda kendi kanlı eylemleriyle sonunu hazırlamıştır.
ASALA operasyonları neticesinde eşini kaybeden Türkiye'nin Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp bu durumu şu sözlerle açıklamaktadır: "1915 yılında yapıldığı iddia edilen fakat halen kanıtlanmamış olan Ermeni katliamı sırasında bütün Ermeniler kuzu, Türkler de kurt olsa bile, bu sizce daha o zamanlar dolmamış olan karımın öldürülmesi için yeterli bir neden midir?" Zeki Kuneralp'in bu sözleri aslında bütün her şeyi özetlemektedir.
KAYNAKÇA
Süreli Yayınlar:
Akşam
Cumhuriyet
Hürriyet
Milliyet
Tercüman
The Times
Kitap ve Makaleler:
Armenian Terrorism: A Threat to Peace, Akdeniz University Research Center for the Study of Ataturk Reforms and Principles, Antalya, 1985.
ÇİTLİOĞLU, Ercan, Yedekteki Taşeron: ASALA, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1997
GAZİGİRAY, A. Alper, Osmanlılardan Günümüze Kadar Vesikalarla Ermeni Terörünün Kaynakları, Gözen Kitabevi, 1982.
GUNTER, Michael M., "Contemporary Aspect of Armenian Terrorism", Symposium on International Terrorism: Armenian Terrorism its Supporters The Narcotic Connection The Distortion of History, Ankara University Press, Ankara, ss. 103-147, 1984.
GUNTER, Michael M., Pursuing the Just Cause of Their People: A study of Contemporary Armenian Terrorism, Greenwood Press, New York, 1986.
HYLAND, Francis P., Armenian Terrorism: The Past, the Present, the Prospects, Westview Press, Boulder, San Francisco, Oxford, 1991.
KARAKOÇ, Ercan, Geçmişten Günümüze Ermeni Komiteleri ve Terörü, IQ Yayınları, İstanbul, 2009.
KÜRŞAD, Cengiz, "Ermeni Terörü", Osmanlı Yıldız Arşivi Tasnifi-Ermeni Meselesi, C. I, edt. Ertuğrul Zekâi Ökte, Tarihi Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı, İstanbul, 1989.
LAÇİNER, Sedat, Türkler ve Ermeniler Bir Uluslararası İlişkiler Çalışması, 2. bsk. USAK, Ankara, 2005.
LAQUEUR Walter, A History of Terrorism, Transaction Publishers, 2001.
LOWRY, Heath W., "Nineteenth and Twentieth Century Armenaian Terrosim: Threads of Conrinuity", Symposium on International Terrorism: Armenian Terrorism its Supporters The Narcotic Connection The Distortion of History, Ankara University Press, Ankara, ss. 71-83, 1984.
LÜTEM, Ömer Engin, "Ermeni Terörü", Avrasya Dosyası, Cilt:12, Sayı: 3, ss. 21-74, 2006.
STERLING, Claire, Uluslararası Terörizmin Perde Akası, terc. Oya Alpar, Yüce Yayınları, İstanbul, 1981.
URAS, Esat, Tarihte Emeniler ve Ermeni Meselesi, 2. bsk, Belge Yayınları, 1987