AMERİKA ERMENİLERİ
XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nden Batıya büyük bir göç dalgası başladı. Bu göç hareketleri içinde Ermeniler önemli bir yer tutmaktadır. Fransa, İngiltere gibi Avrupa devletlerinin yanında Amerika kıtasına da göçen Ermeniler geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerini derinden etkilemektedir. Dünyada en etkin Ermeni diaspora örgütleri ABD’de faaliyet gösterenlerdir. ABD, Ermeni diaspora örgütleri için önemli bir merkez, hatta dünya eylemlerinin yürütülme noktasıdır. Bu yönüyle ABD’de Ermeni varlığının kaynağı ve tarihi gelişmeler önemlidir.
ABD’ndeki Ermeni faaliyetleri, hem Meşrutiyetin ilanından önce ve sonra, hem de Birinci Dünya Savaşı yıllarında aralıksız devam etti. Örgütlenme, planlar ve eylemler aynı yöntemlerle sürdü. ABD’ye hayatını kazanmak için giden Ermeniler, Osmanlı Devleti ve Türk düşmanı haline dönüverdiler. ABD kamuoyunu misyonerlin desteğiyle kısa sürede kendi lehlerine çevirip bu etkiyi hükümetler üzerinde kullandılar. Kısaca belirtmek gerekirse bugün ABD hükümetlerinin ve kamuoyunun Ermeni politikalarının tarihi boyutu oldukça eskilere dayanmaktadır. Bu sebeple Osmanlı Devleti ve Türkler hakkında bu yeni kıtada oluşan olumsuz intibaı silmek oldukça güç görünmektedir, ancak imkânsız değildir.
Armenian National Committee of America (ANCA) ve Armenian Assembly of America (AAA) gibi teşkilatlar Ermeni Soykırımı iddialarının ABD Hükümeti tarafından tanınması için çalışmaktadır. Bu durum ABD Ermeni ilişkilerinin adeta merkezindedir. The Armenian General Benevolent Union (AGBU) ABD’de Ermeni kültür ve dil okullarının maddi destekçisi olarak biliniyor.
20 Eylül 2013’de Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), ABD’de sözde Ermeni soykırımına ilişkin “farkındalığın artırılmasına” yönelik çeşitli programlar başlattı. ANCA Başkanı Ken Hachikian, sözde Ermeni soykırımının “100. yıldönümü” öncesinde ABD’de ne gibi etkinlikler yapılacağı yönündeki bir soru karşısında, söz konusu program planlarından bahsetti. Sözde Ermeni soykırımına ilişkin yabancıların bilgilendirilmeleri konusuna odaklanacaklarını belirten Hachikian, bu anlamda çeşitli eğitimsel, kültürel ve politik programlar oluşturma niyetinde olduklarını söyledi. Sözde Ermeni soykırımı yalanlarının anlatılacağı etkinliklerin, üniversitelerde düzenleneceğini belirten Hachikian, ayrıca bazı müzelerde de sözde Ermeni soykırımı yalanlarını anlatan sergilerin düzenlenebileceğini söyledi. Sözde Ermeni soykırımı hakkında daha fazla insanın bilgilendirilmesinin hedeflerinden biri olduğunu belirten Hachikian, dolayısıyla insanların dikkatlerinin sözde soykırıma çekilmesi açısından “100. yıldönümün” büyük önem arz ettiğini iler sürdü.
En son 2013 yılı Eylül ayında ABD Senatosu üyesi Robert Menéndez, Los Angeles “Glendale Gençlik Merkezi”nde düzenlenen Ermenistan’ın Bağımsızlığının 22. Yıldönümü kutlamalarına katılarak, ABD’nin de AB ve diğer 19 ülkeye katılarak Ermeni Soykırımını tanınması gerektiğini ifade etmiştir.
Bugün ABD’de altı soykırım anıtı ve ondan fazla soykırım ile ilgili müze vardır.
Dünya siyasetinde bu kadar etkin olan ABD’deki Ermeni diasporası nasıl oluştu? Bu örgütler nasıl çalıştı? Bu soruların cevabı problemin çözümü açısından son derece önemli görülmektedir.
ABD’de Montebello Ermeni Soykırım Anıtı
2012 yılında açılışı yapılan Boston’daki Ermeni Soykırımı Anıtı
ABD'YE ERMENİ GÖÇLERİ
Ermeni yazarlarının çoğu Amerika kıtasına Ermenilerin göçünün Osmanlı Devleti'nin kendilerine karşı uygulamış olduğu baskılardan kaynaklandığını iddia etmekte ve Türk düşmanlığını bu suretle ayakta tutabilmektedirler. Elimizdeki bilgiler ve belgeler Ermenilerin ABD’ye göçlerinin daha çok başka sebeplere dayandığını göstermektedir.
Ermeniler Avrupa Devletleri parlamentolarında yaptıklarını Amerika Birleşik Devletleri Senatosu’nda da yapmak istiyorlar ve bunun için yoğun bir propaganda faaliyeti yürütüyorlar. Bu Ermeniler acaba ne zaman ve hangi şartlarda Amerika’ya göç ettiler? İlk teşkilatları nasıl kuruldu ve nasıl çalıştılar?
1908 yılında Boston’da Bir Ermeni Aile
Öğrenciler
Osmanlı Devleti'nden ABD'ye Ermeni göçlerini ilk organize edenler Protestan misyonerler oldu. 1900'lerin başında Amerika'daki Protestan kiliseleri, diğer din mensupları arasında çalışmaya karar verdiler. Kilise bu çalışmaları organize etmek için 1912'de yabancı misyonlar için Amerikan Masası'nı kurdu. Bu masa kendisine çalışma alanlarından biri olarak Osmanlı Devleti'nin Müslümanlarını seçti. Bu Amerika misyonerlerinden ilki 1820'de Anadolu'ya geldi. Osmanlı Devleti kanunlarına göre Müslümanların dinini değiştirmek için faaliyetler yasaklandığından misyonerler yerli Hıristiyanları seçtiler. Misyonerler öncelikle eski Gregoryen Kilisesi'ni yanlarına çekmek için reform yapmayı, bu mümkün olmadığı takdirde bu yerli Hıristiyanlar arasında bir Protestan toplumu oluşturmayı istediler. Rum Ortodoks toplumu Amerika Protestanlarına pek ilgi göstermediler, fakat Ermeniler bu konuda çok istekli idiler. Bu sebeple Protestan okulları, tıbbi klinikleri ve kiliseleri Ermenilerle dolmaya başladı. Ermeniler arasında talebin olması misyonerlerin Amerikan Masası'nı genişletti ve programı dünyanın diğer bölgelerindekinden daha geniş oldu.
Anadolu'daki Amerikan misyonerler 1891'e kadar 9 kolej kurdular. Bunlar İstanbul'da Robert Koleji (1862), Beyrut'ta Beyrut Üniversitesi (1864), İstanbul'da Amerikan Kız Koleji (1873), Antep'te Merkezi Türkiye Koleji (1876), Harput'ta Fırat Koleji (1878), Maraş'ta Merkezi Türkiye Kız Koleji (1882), Merzifon'da Anadolu Koleji (1886), Tarsus'ta St. Paul Enstitüsü (1888) ve İzmir'de Uluslararası Kolej (1891).
Misyoner okullarında eğitim gören Osmanlı vatandaşı genç öğrenciler, eğitimlerini tamamlamak için Amerika'ya gitmeyi düşünmeye başladılar. Bunlar arasından seçilen zeki gençler misyonerler tarafından Amerika'ya gönderildi. Misyonerler bunların geri dönerek misyoner okullarında öğretmenlik, papazlık veya kliniklerde yardımcılık yapmalarını umuyorlardı. Fakat bu öğrencilerin çoğu geri dönmediler, Amerika'da kalanlar kendilerine yeni bir yol çizdiler.
Tüccarlar ve Köylüler
ABD’ye Osmanlı ülkesinden gelenlerin tamamı Amerikan misyoner okullarında eğitilmiş gençler değildi, bazıları da Yeni Dünya'ya büyük fedakârlıklarla talihlerini aramaya gelmişlerdi. Bunlar Massachusetts, New York, New Jersey ve Pennsylvania'nın fabrikalarında iş buldular. Göçmen Ermeniler aynı fabrikalarda çalışmaya, aynı yerde yaşamaya önem verdiler ve karşılıklı yardımı öne çıkardılar. Bu kapalı çevrede birkaç küçük Ermeni işyeri, kahvehaneler, manavlar, ayakkabı tamircileri ve sosyal hizmetleri görecek diğer küçük yerler açıldı. Osmanlı vatandaşı olarak bu ilk giden öğrencilerden sonra tüccarlar Amerika'ya gitmeye başladı. Bu öğrenciler ve tüccarlar hızla Amerika'ya adapte oldular.
1880'lerde bunlara yeni bir grup Ermeni daha katılmaya başladı. Bu yeni gelenler daha fakir olan Anadolu köylüsü Ermenilerdi. 1870'lerin sonundan itibaren gelen bu göçmen Ermenilerin %40'ı Harput bölgesindendi ve % 90'ı bekârdı. 1885'te New York'ta ilkokulları olan Ermeni-Amerikan Vadookian Okulunu kurdular. İlk gazeteleri Aregak (Güneş) 1888'de Jersey City'de yayınlanmaya başladı. Böylece Amerika'daki Ermeniler organize oluyorlardı. Amerika'ya ilk büyük Ermeni yerleşimi 1883'te California'nın Fresno şehrine oldu. Eğitim amaçlı göçenler daha çok New York'ta, ekonomik amaçlı göçenler Worcester şehrinde yerleşiyorlardı.
ABD’ye Anadolu’dan Göçerek Bölge Kültürünü Orada Yaşatan, Kilim Dokuyan Ermeniler
(Anny P. Bakalian, Armenian-Americans: From Being to Feeling Armenian [New Brunswick, NJ: Transaction, 1992]; cited hereafter as Bakalian).
İhtilalciler
1880'lerin sonunda Amerika'ya siyasi göçmen Ermeniler de gelmeye başladı. Bunlar Osmanlı Devleti'nden kaçan ihtilalcilerdi. Bu ihtilalciler 1887-1890 arasında Amerika'da hücreler kurmaya başladılar. İhtilalci liderlerden en önemlisi Ermeni Milliyetçiliği ile tanınan Sympad Kaprielian idi. Kaprielian 1886'da Osmanlı Devleti tarafından yakalanarak sürgün edildi ve New York şehrine yerleşerek Amerika'daki ilk Ermeni ihtilal Gazetesi Haik'i çıkarmaya başladı.
New York’ta yayınlanan Haik Gazetesi
Hem Hınçaklar için hem de Taşnaksütyun cemiyeti temsilcileri için Avrupa ve ABD geniş bir çalışma alanı oldu. Bu ülkeler özellikle para toplamak, silah temine etmek için önemli hareket noktaları oldu. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Ermenilerin ABD’deki faaliyetlerini gösteren yüzlerce belge mevcuttur. Bu çalışmalar içinde en önemlisi şüphesiz ki propaganda faaliyetleridir.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE ERMENİ NÜFUSU
Osmanlı Devleti’nin 1890’larda Washington Elçisi, devlete bağlı bir Osmanlı vatandaşı olan Rum kökenli Mavroyani Bey’di. Onun 29 Mart 1892 tarihinde Hariciye Nezareti'ne gönderdiği bir yazıda, Amerika'daki göçmenlerin durumu ve sayıları şu şekilde veriliyordu:
“1890 senesi zarfında Amerika'ya hicret eden ahali 455.302 nüfus iken Haziran'da son bulan 1891 senesi zarfında 560.319 kişi hicret etmiştir. 1890 senesinde Osmanlı muhacirleri 2.167 idi. Tebaamızdan Amerika'ya en fazla hicret edenler Süryanilerdir. Bunlar kendi işleriyle uğraşmakta olup hiçbir siyasi maksatları yoktur. Bunlardan sonra Ermeniler gelir. Ermeniler hoşnutsuzluk göstermekte olup Osmanlı Devleti'ni aşağılamaya çalışmakta iseler de kamuoyuna karşı çalışmaları neticesiz kalıyor... Amerika'da mukavelenameleri kararlaştıran senatodur. Velhasıl Ermeniler bunları kendi düşünce ve maksatlarını kabul ile Osmanlı Devleti aleyhinde bulunmaya sevke ve yönlendirmeye çalışıyorlar. Senatörler ise her ne kadar kendi memleketlerinin işlerine vakıf ve bilgileri var ise de içlerinden çoğu Osmanlı Devleti’nin gerçek durumuna vakıf olmadığından hem Osmanlı Devleti’ni hem de anayasaları gereğince kendi kararlarıyla hareket ederek Amerika Hükümetini zor duruma düşürüyorlar.”
(Mavroyani Bey’in 29 Mart 1892 Tarihli Raporu, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Yıldız Sadret Hususi Evrakı (Y.A.Hus.) 260/93).
Elçi Mavroyani Bey’in ifade ettiği gibi, Ermeniler daha ilk göçlerden itibaren Amerika Senatosu üzerinde etkin olmak için çalışmaya başlamışlardı. Amerikan kayıtlarına göre, 1854'te Amerika’da 20 Ermeni bulunuyordu, bu sayı 1870'e kadar 70 civarına ulaştı. Şüphesiz bu kayıtların dışında gelen Ermeni göçmenler de vardı. 1890' a kadar Amerika'da Ermenilerin sayısı 2000'e, 1900'de 15-20 bine ulaştı. 1904 yılından itibaren ekonomik ve siyasi sebeplerden dolayı Rusya’dan da ABD'ye göçler başladı. 1899-1924 yılları arasında Rusya'dan 3.500 Ermeni Amerika'ya göç etmişti. Aynı tarihler arasında Osmanlı Devleti'nden göçen Ermeni sayısı 51.950 idi. Bunların hemen hemen hepsi genç ve bekâr insanlardı, aralarında Ermeni yetimleri de vardı. Çoğu ilk günlerde Amerika'da geçici süre kalacaklarına inanıyorlardı, amaçları ailelerine para göndermek ve dönüş için yeterli parayı biriktirmekti.
Bugün Ermeni araştırmacılarının tamamı 1890-1923 yılları arasındaki göçleri Anadolu'da meydana gelen olaylara ve Türklerin bu Ermenilere kötü muamele ettiğine bağlamaktadırlar. Oysa özellikle 1890-1896 arası göçün temel sebebi tamamen maddi sebeplerden kaynaklanıyordu. Bu dönemde Suriye'de Ermenilerle ilgili herhangi bir problem olmamasına rağmen en çok göç buradan oluyordu.
Osmanlı Devleti’nden Amerika’ya 1896-1900 yılları arasında 21.544 kişi göç etmiştir. Bunların yıllara göre dağılımı şu şekildedir:
Yıl | 1896 | 1897 | 1898 | 1899 | 1900 |
Göçmen Sayısı | 4.139 | 4.732 | 4.275 | 4.436 | 3.962 |
1895 yılında Amerika’daki Osmanlı göçmenlerinin nüfusunun 5.255 olduğu düşünülürse 1900 yılındaki sayılarının 26.799 olduğu görülür (Kemal Karpat, “The Otoman Population to America (1860-1914), International Journal of Middle East Studies, vol. 17, No:2 (May 1985), s. 190). Ermeni tarihçi Vartan Malcom Anadolu’da meydana gelen olayları gerekçe göstererek bu göçmenlerin hemen hepsinin Ermeni olduğunu iddia ederek özellikle Suriye bölgesinden olan göçleri göz ardı etmektedir (M. Vartan Malcom, The Armenians in America, Boston, 1919, s. 65). Malcom’un bu varsayımının sebebi, 1899’a kadar ABD göçmen kayıtlarında ırkın belirtilmemesidir. Oysa 1891-1898 yılları arasında Amerika’ya göçen Ermeni sayısı 12.500’dür. 1899’da 674, 1900’de 982’dir (Robert Mirak, Armenians in America, Massachusetts, 1983, s. 292). Böylece Ermenilerin 1895-1900 yılları arasında Osmanlı Devleti’nde cereyan eden olaylardan dolayı Amerika’ya kaçtıkları iddiası pek tutarlı görülmemektedir. Göç eyleminde her şeyden önce misyonerlerin faaliyetlerini ve Ermenilerin kapitülasyonlardan istifa etmek için ABD’ne giderek ora vatandaşlığını alarak geri dönmeleri oluşturmaktadır. Osmanlı Devleti ile ABD arasındaki ilişkilerin erginleşmesinde önemli faktörlerden birisi göçmenlerin tabiiyet meselesidir.
En geniş Ermeni topluluğu New York City, Fresno, Worcester, Boston, Philadelphia, Chicago, Jersey City, Detroit, Los Angeles, Troy ve Cleveland şehirlerindeydi. Tahminlere göre 1919 yılında ABD’nde yaklaşık 77,980 Ermeni yaşıyordu. 1970'lere gelindiğinde ABD'ndeki Ermenilerin sayısı 350.000-400.000'e ulaşmıştı. Bazı Ermeni yazarlar ABD’de yaşayan Ermenilerin 1.5000.000 civarında olduğunu söylüyorsa da bu rakam abartılıdır ve ABD’de Ermenilerin propaganda yönünden etkisini artırmak için böyle davranılmaktadır. 2000 yılı sayımlarına göre, ABD’ndeki Ermeni sayısı 385.488’dir.
ABD’DE İLK ERMENİ KİLİSELERİ VE KİLİSE ÖRGÜTLERİ
Amerika'ya göçen Ermeniler manevi ihtiyaçlarını gidermek için de bir araya geldiler. Ermenistan dışındaki Ermeni toplumunda merkezi bir politik oluşumun eksikliği, kiliseyi toplanma merkezi ve toplum hayatının odak noktası yapmıştır. Göçmenler kiliseyi ruhsal yuvaları olarak görmüşlerdir ve onu koruyucu ve lider olarak seçmişlerdir. Bu Ermeniler için Ermeni Kilisesi milliyetçiliğin başlıca kalesidir. Göçmenler için kilise, milletin manevi, kültürel değer ve başarılarının esası, ideallerinin ve hedeflerinin bir göstergesi, milli hayatın etrafında dönmekte olduğu bir cazibe merkezidir.
1880'lerin sonunda yaklaşık 1000 Ermeninin yaşadığı Worcester şehri Ermenilerin Amerika'daki ilk kiliseyi kurdukları yerdi. 1888'de Worcester'a gelen ve Osmanlı Devleti tarafından aranmakta olan Mıgırdıç Portakalyan, Ermenileri bir kilise kurmaya sevk etti. Portakalyan Osmanlı Devleti’nde ilk Ermeni ihtilal örgütü olan Armenekan Partisinin kurucusu idi ve amacı Osmanlı topraklarında bağımsız bir Ermenistan kurabilmekti. Portakalyan Osmanlı ülkesinden kovulunca bu amacına ulaşmak için Avrupa’ya ve oradan ABD’ye geçti. Burada ilk olarak bir Ermeni kulübü kurdu. Kulübe 250 kişi katıldı ve kiliseyi kuran da bu kulüp oldu. Muş'ta eğitim görmüş olan Joseph Sarajian da 1889'un ortalarında Amerika'ya gelmiş ve kilise kurma faaliyetlerine başlamıştı.
18 Ocak 1891'de Yüzlerce Ermeni’nin Katılımıyla Açılan Worcester Holly Saviour Kilisesi
Worcester'deki bu açılışı diğer bölgelerdeki kilise açılışları takip etti. Bu kiliseleri Ermeni Protestanlar kendi papazlarıyla şekillendirmeyi başardılar, İstanbul Ermeni Patrikliği de Amerika için papazlar gönderdi. Bu papazların Amerika'ya gönderilmesinde eski Ermeni Patriği Mıgırdıç Kırımyan'ın önemli rolü oldu. Kırımyan, Osmanlı Devleti'nin Ermenilere yaptığı sözde zulmü dile getirmek için 1878 Berlin Kongresi'ne katılmış fakat bir şey elde edemeden geri dönmüştü. Dönüşünde Ermenilere hitaben verdiği vaazında, "Ermeni halkı, elbette kılıcın neler yapabilmiş olduğunu ve neler yapabileceğini çok iyi biliyorsunuz ve böylece baba toprağına, akraba ve dostlarınıza döndüğünüzde silahlanın ve yine silahlanın, Her şeyden önce özgürlük umutlarınızı kendinize bağlayın, kendi yumruğunuzu kullanın, insan kendi kurtuluşu için kendisi çalışmalıdır" diyordu. Kırımyan'ın bu tavsiyelerine şüphesiz ki ilk uyacak olanlar onun atadığı papazlar olacaktır. Nitekim Amerika'ya gönderilen papazların faaliyetleri de bunu gösterecektir.
Bugün ABD’deki Ermeni Kiliselerinden Manhattan’daki St. Vartan Cathedrali
Kiliseler diaspora Ermenileri için bir toplanma mekanı, milli kimliğin sürekliliğini sağlayan merkezler oldu. Komiteler de bu kilise imkânlarından yararlanarak propaganda ve yardım toplamam faaliyetlerini yürüttüler.
Mıgırdıç Portakalyan Resmi
CEMİYETLER, DERNEKLER
Bugün ABD ve Ermeni denince akla ilk gelen şey Ermeni lobi faaliyetleri ve Ermeni dernekleridir. Farklı ve egemen bir kültür içinde varlıklarını sürdürmek isteyen göçmenler için dernekler ve dini mekânlar önemli bir toplanma yeri olmuştur. Amerika'daki Ermeni cemaati çalışmalarında kiliselerden sonra siyasi amaçla kurulmuş cemiyetler önemli bir rol oynamıştır.
Worcester Ermeni Kulübü 1890'ların başında İhtilalci Hınçakların yazdıkları ile tanışmaya başladı. Hınçaklar kısa sürede New York, Worcester, Boston ve Lawrence'e yayıldılar. Amerika'da Hınçakların ilk idarecisi, Cenova'da partinin kurucularından olan Nişan Garabedian'dı. Osmanlı Devleti tarafından sınır dışı edilmiş olan Protestan Karekin Chitician da Amerika'daki Hınçak liderlerindendi, fakat Ermeniler tarafından pek sevilmiyordu. Garabedian, Anadolu'yu dolaşmış, Patrik Kırımyan ile görüşmüştü, parti kurucusu Nazarbeg tarafından Amerika'ya gönderilmişti.
Hınçakların Amerika'da ilk çalışmaları halk toplantıları idi. Worcester'da 600-700 göçmenin katıldığı, milli şarkıların söylendiği toplantılar yapılırdı. Bu toplantılarda Garabedian ve yardımcısı Bedros Keljik Türkiye'deki zulümden bahsederek silahsız bağımsızlık olamayacağını söylüyorlardı. Ayrıca ihtilal için savaşın çok masraflı olduğunu söyleyerek para topluyorlardı. 1894'e kadar Garabedian Amerika'da 10.000 dolar toplamıştı.
1896 yılına kadar sayıları beş bini bulan Ermeniler, kendi aralarında örgütlenmişler ve Osmanlı Devleti’nde yaşayan ırkdaşlarının geleceği ile de yakından ilgilenmişlerdir. Bu ilgide özellikle Hınçak ve Taşnak gibi siyasi amaçları olan derneklerin de yönlendirmesi etkili olmuştur. 1896 yılına kadar Anadolu’da kendileri ile ilgili her olayda Amerika’da faaliyete geçen Ermeniler, doğuda büyük amaçlar peşinde koşan Amerikan misyonerlerinin de desteği ile Amerikan kamuoyunun dikkatini Ermeni Sorununa çekmeyi başarmışlardır.
Bu Ermenilerin hemen hemen tamamı İngilizce bilmedikleri için, gece kurslarında İngilizce öğrenmeye başladılar. Bazı Ermeni araştırmacılar böylece Ermenilerin asimile olmaya başladıklarını yazarlar. Onlara göre, Ermenice onları anavatana ve birbirlerine bağlayan tek bağdı, böylece Ermeniler ruhlarını kaybettiler.
1965-2000 yılları arasında ABD'deki Ermeni kuruluşlarında hızlı bir artış görülmüştür. Bu dönemde yüzlerce örgüt kurulmuştur. Bu örgütlerin çeşitli şehirlerde ve kasabalarda şubelerinin bulunduğu da hesaba katılırsa rakam oldukça büyüktür. Genel olarak 1887'den günümüze ABD ve Kanada'daki Ermeni kuruluşlarının sayısı kiliseler hariç yaklaşık 1046 civarındadır. Bu rakama 182 Ermeni kilisesini eklendiğinde, sayı 1228'e ulaşmaktadır.
Güçlü bir yardımlaşma ağına sahip olan kuruluşlar bünyelerinde yüzlerce çalışan ve bursiyer barındırmaktadır. Ermeni zenginlerinden alınan bağışlarla çalışan bu kuruluşlar adeta bacasız birer fabrika gibi kendilerine bir geçim kaynağı bulmuşlardır. 1890’larda Hınçakların parçalanmasında etkin olan “toplanan paranın paylaşılamaması” gibi bir durum adeta bu Ermeni lobileri arasında da yarış halini almış durumdadır. ABD’nin her yerine dağılmış olan Ermenilerin bir arada, asimile olmadan aynı dil ve kilise etrafında toplanması ancak “soykırım ruhunun” yaşatılması ile mümkün olmaktadır. Bu yüzden lobiler için soykırım fabrikası devamlı çalışmak, çalışmak, çalışmak zorundadır.
Ermenilerin ABD'ndeki Propaganda Faaliyetleri
Amerika’daki Ermeni topluluğu dünyadaki en etkin lobi faaliyetlerinin yürütüldüğü merkezin sahibidir. Amerika’daki Ermeni lobisi Yahudilerden sonra bu ülkedeki en etkin grup olarak da biliniyor. The Armenian Assembly of America (AAA) ve the Armenian National Committee of America (ANCA) Kongre ve ABD Başkanı üzerinde hem Ermenistan’ın ekonomik ve siyasi durumu için hem de Türkiye üzerinde soykırımın tanınması yönünde baskıların artırılması için faaliyet gösteriyorlar. Propagandaya büyük önem veren Ermeni komiteleri, gazete, dergi, beyanname ve duvar afişleriyle Amerikalıların Türkler hakkındaki düşüncelerini kendi lehlerinde oluşturmaya gayret ediyorlar. ABD’ndeki Ermeni propaganda çalışmaları onların bu coğrafyaya gelişleri ile başlamıştır diyebiliriz.
Osmanlı Devleti’nde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika yöntemlerine göre zaman zaman azalan zaman zaman artan bir eğilim gösteren bu çalışmalar, çoğu zaman ABD’nin Osmanlı ve Türkiye politikaları ile paralellik göstermektedir. Bu haliyle ABD’nin Osmanlı ve Ortadoğu politikaları da kendi ülkesindeki Ermeni lobi faaliyetlerini etkilemiştir. Çeşitli zaman dilimlerine ayırabileceğimiz bu propaganda faaliyetleri günümüzü de ilgilendiren şu seyri takip etmiştir:
İlk olarak Anadolu'da zoraki bir olay çıkartılıyor, bunu yerel makamların Ermenileri tutuklaması takip ediyor, orada bulunan din görevlisi olayı patrikliğe, konsolos bağlı olduğu sefire ve bakanlığa, misyoner de bağlı bulunduğu teşkilâta arzu ettiği gazete ve sefaretlere, onlardan da dünya basınına intikal ediyordu. Bu haber döngü bir çığ gibi büyüyordu. Bu aslında Hınçak ve Taşnak cemiyetlerinin nizamnamesinin bir gereği idi.
Amerika'daki Ermeniler ihtilâl fikirlerini Amerika halkına ve idarecilerine kabul ettirmek, Osmanlı Devleti'nin zalim bir devlet olduğunu ispatlamak için yoğun bir propaganda faaliyeti gösterdiler. Bunun için iki yol seçtiler; bunlardan birincisi, gazetelerde yazılar yayınlamak, ikincisi de sık sık mitingler tertiplemekti. Bu propaganda da en önemli hareket noktası Müslümanlık ve Hıristiyanlık vurgusuydu.
Anadolu’da ilk geniş çaplı Ermeni olayları 1890-1896 yılları arasında yaşanmıştı. Aynı zamanda en geniş Ermeni propagandası dünya çapında bu süre içinde kendisini göstermişti. Haliyle ABD’de de bu süre içinde Ermeni dernekleri çok yoğun bir propaganda çalışması yürütmüşler, yanlarında en büyük destekçi olarak misyoner teşkilatlarını bulmuşlardır.
Ermenilerin Amerika'da çıkardıkları ilk gazete Kaprilian'ın Haik Gazetesi'dir. Bu gazete Ermenileri kurtarmak için silâh ve savaşın gerekli olduğunu yazarak Ermenileri tahrik ediyordu. Haik Gazetesi, Anadolu'nun bazı vilâyetlerinde devrimci ilânlar sergileyen afişler asıldığını Amerikalı Ermenilere duyurarak Anadolu'yu karışık bir hâlde gösteriyor, yabancı basın yoluyla da Ermeni davasına yardımcı olacak fikirleri dünya kamuoyuna aksettirmeye çalışıyordu. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin dışta itibarını sarsmak için Ermenilere yapılan şiddet, işlenen suç ve kötülüklerin yayınlanmasını istiyordu.
New York şehrinde çıkan Haik Gazetesi 15 Ekim 1892 tarihli nüshasında, Ermenilerin bulunduğu her yerde komite kurulmasını ve bunların üstünde Avrupa'da bir merkezî komitenin bulunmasını istiyordu. Bu fikrini kuvvetlendirmek için de İngiliz Başbakanı Gladstone'un fikirlerini ve onun Ermenilerin bulundukları yerlerde komite kurmalarını ve bir araya gelmelerini tavsiye ettiğini yazıyordu. Ayrıca gazete bu birliğin Osmanlı Devleti'ne tazyik edebilmek için tek yol olduğunu vurguluyordu. Gazete 1 Ekim 1892 tarihli nüshasında da, Anadolu'da Arapkir taraflarında meydana gelen olaylardan, Müslümanların Hristiyan Ermenilere zulmettiğinden bahsetmiş ve "Bütün bunlara rağmen Ermeniler mallarını dahi satıp silahlanmaktadırlar ve bu konuda büyük maharet göstermektedirler" diye yazıyı bitirmişti.
Amerika'daki Ermeniler, Amerika gazetelerini de kendi lehlerinde yazılar yazmaları konusunda ikna etmek için ellerinden geleni yaptılar. New York Ermenilerinden bir kısmı New York'ta 10.000 Ermeninin oturduğunu, hangi gazetede davalarına yer verilirse ona abone olacaklarını basına bildirmişlerdi. Bu teşebbüslerin etkisi de oldu. 21 Mart 1894 tarihli Worcester Daily Spy Gazetesi "Acı Çeken Ermenistan" başlıklı yazısında Hınçak lideri Nişan Garabetyan ile bir röportajını yayınlıyor ve Ermenilerin eğitimli, ilerleme isteği olan, medeni insanlar olduğunu Türklerin şu anda Anadolu'da bu Ermenilere zulüm yaptığını yazıyordu.
1894 Ağustos'unda meydana gelen Sasun ayaklanması ve bunun sonunda meydana gelen olaylardan sonra Amerika'da Türkiye aleyhine büyük bir propaganda patlaması oldu. Ermenilerin ayaklanma çıkardıkları göz ardı edilerek sırf Hristiyan oldukları için kılıçtan geçirildikleri ileri sürüldü. Kiliselerde Türkleri lanetleme duaları, meydanlarda protesto mitingleri yapıldı. Gazetelerde ve dergilerde koyu düşmanlık yazıları yazıldı, birçok kitap ve broşür yayınlandı.
Sasun olaylarında yaklaşık 900 Ermeninin ölmesini Hayk gazetesi "...10.000 Ermeni katledildi" diye yazmıştı. Ayrıca bütün Amerikalıları ve Avrupalıları bu olaya müdahale etmeye çağırmıştı.
Amerika’daki Ermeniler Türkiye’deki Ermenileri de yazdıkları mektuplarla tahrik ediyorlardı. Bu haberleşme Türkiye’deki Amerika Misyonerleri vasıtasıyla yapılıyordu. Amerika’da oturan Leon tarafından 19 Eylül 1893’te Bitlis’in Zigak Köyü’nde Protestan vaizlerinden Agopyan Sarkis’e gönderilen mektupta, “... Eğer Ermeni Milleti’nin halline kan lazımsa işte on bin Sasonlunun kanı. Fakat Sasonluların kanı İngiltere ve Amerika cemaatlerini teşvik eyledi. Bunlar kendi devletlerini Ermeni meselesinin halline mecbur ettiler. Fakat devletlerin kendi menfaatleri için çalıştıklarını bilirsiniz. Eğer ikinci bir hareket daha vuku bulursa İngiliz ve Amerika Devletleri İstanbul’a yürüyüş edeceklerdir ve Sultanı üfürerek Bağdat’a kadar göndereceklerdir. İşte bizim maksadımız: İhtilal, ihtilal! Korkmayınız, mevt her yerde birdir.” diyerek ikinci bir isyanın daha çıkarılmasını istiyordu.
Yine Amerika’da oturan Van’lı Aşikyan Sahak da Van’daki kardeşlerine gönderdiği mektupta, “ ... Ermenilerin ümidi yalnız hürriyet yahut helaktır. Bundan sonra Ermenilerin Türklerle muhabbet üzere geçinmeleri mümkün değildir. Hayatınızı yalnız silahlarda bulabilirsiniz, Van Ermenileri silah tedarik ederek harekete geçmelidirler” diyordu. (Hüseyin Nazım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, I-II, Ankara, 1998)
Gazetelerden başka Ermenilerle ilgili kitaplar da propaganda vasıtası olarak kullanıldı. Amerika'da 1895-1896 yıllarında misyonerler tarafından onlarca kitap basılarak basıldı. Amerikalı misyonerlerin yayınladığı kitaplarda Türk düşmanlığı vardı ve bu propaganda kitapları daha sonraki araştırıcılar tarafından kullanılacak temel eserlerden oldular. Ermeniler bu kitaplar dışında, 1893 yılında, "Ermenilere Askerî Talim Dersleri" adlı bir kitap bastırarak dağıtımını yaptılar. Yine aynı yılın Kasım ayında Hınçak Partisi Worcester Şubesi'nin çıkardığı broşürde Ermenilerin Anadolu'da katliama maruz kaldıklarını ileri sürdüler.
Hem misyonerler için hem de Ermeni komiteleri için Ermeniler için bu propagandaların temelindeki amaç, Osmanlı Devletinde kurulacak okullar ve yürütecekleri ihtilal hareketleri için para ve silâh tedariki idi. Bağış misyonerler ve Ermeni İhtilâl Komitelerinin başlıca finans kaynaklarından biri idi. Silâh tedariki, komitelerin sıcak savaşı için kesin bir ihtiyaçtı. Bir yandan nizamnameleri gereğince her Ermeni’nin kendi silâhını temin etmesi istenirken bir yandan da bu silâhların komiteye giriş ve aidat paralarıyla yabancı memleketlerden dolaylı bir şekilde satın alınıp Osmanlı ülkesine gizlice sokulmasına ve yurt içinde depolanmasına çalışılıyordu. Yardım ve bağışın merkezi, kiliseler ve halk toplantılarıydı. Ermeni papazları gönüllü olarak veya cebren komitenin emrine girmişler hatta liderlik etmişlerdir. Worcester'daki Rahip Saraciyan burada Pazar ayinlerinde konuşmalar yaparak komitelere yardım edilmesini istemiştir. Bu tür faaliyetlerden sonra 1894 Nisan ayına kadar Amerika'daki Ermeniler 50.000 martini, 75.000 tabanca, 2 milyon tüfek ve tabanca mermisi ve muhtelif miktarlarda dinamit satın almışlardır ve Anadolu'ya göndermişlerdir. Bu çalışmalarına Amerikalıları da katmak isteyen Ermeniler 1 Mayıs 1894'te "Ermeni Dostları Birliği Derneği"ni kurmuşlardır.
(Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, cilt 11, Belge No: 149; cilt 12, Belge No: 15, Ek-2; cilt 19, Belge No: 20; Belge No: 6).
Amerika'daki Ermenilerin en önemli faaliyetlerinden biri de Osmanlı Devleti içerisinde meydana gelen olaylardan sonra ve bu olayların yıl dönümlerinde mitingler tertip etmeleridir. Amerika'daki mitingleri, sayıları yirmiyi bulan ihtilâl cemiyetlerinin Chicago, Philedelphia ve Boston başta olmak üzere çeşitli şehirlerindeki şubeleri düzenliyordu. Bu cemiyetlerin ortak amacı, bütün Ermenileri Osmanlı Devleti idaresinden kurtararak bağımsız Ermenistan'ı kurmaktı. Bu cemiyetler, 1893 Şubat ayında Kayseri ve Merzifon çevresinde meydana gelen olaylarda dolayı New York'ta 200 kadar Ermeni'yi toplayarak protesto etmişlerdi. Yine ihtilâl cemiyetlerinden birisi olan "Büyük Ermenistan Vatansever Cemiyeti" de 25 Temmuz 1894'te 200 kişi ile New York sokaklarında dolaşarak "Türkiye Batsın, Yaşasın Ermeni İhtilâli" diye bağırmışlardı.
Amerika Ermenileri bu çalışmaları ile Avrupa Ermenilerini fersah fersah geride bırakmışlardı. Bunun en önemli delili New York Ermenilerinin Kumkapı Hadisesi'nin (15 Temmuz 1890) dördüncü yıldönümünde Nişan Karabetyan tarafından Boston Şehri'nde düzenlenen bir mitingde yapılan konuşmadır. Karabetyan bu konuşmasında, Osmanlı Devleti'nin insanlık için bir ağırlık olduğundan ve ortadan kaldırılması gerektiğinden bahsetmişti. Bu konuşmanın metni Londra'daki "Armenia" Gazetesi'nde de yayınlanmıştı.
Osmanlı Devleti içerisinde meydana gelen olayları fırsat bilen Hınçaklar kiliselerinde papazları kullanarak epey para topladılar. Paraların çoğu bunların cebinde kalıyordu. Hınçakların Amerika'da şehir şehir dolaşan adamları vardı. Böylece Ermeniler için soykırım fabrikası kurulmuş oluyor, ABD’deki yüzlerce işsiz ihtilalci para kazanmanın yollarını böylece buluyorlardı. Bu para davası Avrupa ve ABD’deki Ermenileri birbirine düşürmüş silahlı suikastlar birbirini izlemiştir.
Osmanlı coğrafyasını ve kanunu bilmeyen, Ermenilerin bu yalan propagandalarına inanan Amerikalılar da Osmanlı Devleti aleyhine mitingler düzenlediler, Osmanlı Devleti aleyhine kararlar aldılar ve bu kararlar diğer hükümetlere de tebliğ edildi.
Amerika Birleşik Devletleri hükümetleri üzerinde Ermenilerin etkisini ve bu etkinin temelini göstermesi açısından 20 Aralık 1893'te Amerika Başkanı Clevland'a gönderilen bir mektup önemlidir. Ermeni Artin imzalı yazıda bazı noktalara dikkat çekilmeye çalışılıyordu. Amerika'daki Ermeni propagandasının mahiyetini gösteren bu yazı aşağıya alınmıştır:
"Kongredeki son nutkunuzda Ermeni Meselesi'nden bahsettiğinizden dolayı teşekkür ederiz. Bu mesele hâkim yoluyla halledilemez. Ermenilerin en büyük talihsizlikleri şudur ki, ne halde bulunduklarını medeniyet âlemi bilmemektedir. Ermeniler bir İslam hükümetinin idaresi altında yaşayan Hristiyan kavmidir. İslamların ne kadar mutaassıp oldukları malumdur. Dört yüz milyon nüfusu aşan ve gayet büyük bir kuvvete sahip olan Hristiyanların isevi dininin en büyük düşmanı olan bir millet tarafından zulüm görmelerine gözlerini kapamaları gerçekten gariptir. Ermeniler zeki, ilim sahibi, sanatkâr, asayişi seven ve kanaatkâr insanlardır. Bunca mezalime rağmen dinlerini koruyan Ermenilere Amerikalılar kayıtsız kalamazlar... Amerikalıların Ermenilerin bulunduğu Osmanlı topraklarında hususî menfaatleri vardır. Zira oradaki mektep, kilise ve hastaneler için yıllık iki yüz elli bin dolar sarf etmektedir. Osmanlı Devleti'ndeki Ermenilerin şikâyetlerinin dikkate alınması için Padişah nezdinde tavassut etmenizi insaniyet namına rica eyleriz." (B.O.A. Y.A.Hus. 292/39.)
New York’taki Ermeniler Madison Sokağı’ndaki bir kahvehanede düzenli olarak toplanıyorlardı. Bunlar topladıkları yardımı Londra komitesine gönderiyorlar ve Anadolu’dan haber alacak casuslarını da Anadolu’ya gönderiyorlardı. Van’da oturan Amerikalı Misyoner Miss. Grece Kimball, Christian Herald Gazetesi’ne gönderdiği bir mektupta, Osmanlı memurlarının Ermenileri din değiştirmeye zorladıklarını, köylere ekmek dağıtılması için Valiye İstanbul’dan emir verildiğini, böylece Ermenileri himaye etmeye çalıştığını bildiriyor, yardımların artırılmasını istiyordu. Osmanlı Devleti hakkında ABD. gazetelerinde yalan haber yayınlayan misyoner görevlilerinin Osmanlı Devleti’ne tekrar dönmelerine elden geldiği kadar müsaade edilmiyordu. Ermeniler ve misyonerler tarafından ileri sürülen iddiaları yerinde incelemek isteyen New York Herald Gazetesi muhabiri İstanbul’a gelmişti.
(Osmanlı Belgelerinde Ermeniler C. 39, Belge No: 81. (3Ocak 1896); Belge No: 99 (8 Ocak 1896); Belge No: 127 (14 Ocak 1896); B.O.A. Y.E.E. 6/21).
1892-1896 yılları arasında Anadolu’da meydana gelen olaylarla ilgili suçlanan Ermenilerden çoğu Amerika’ya firar etmişlerdi. Avrupa’ya ve Amerika’ya firar eden ihtilalci Ermeniler çok hareketli olup farklı ülke ve şehirlerde dolaşıyorlardı. Bunların önemli bir kısmı da isim ve kılık değiştirerek Anadolu’da karışıklık çıkarmak için geri geliyorlardı. Bunların çoğu yanlarında sandıklarla silah getirmeye de çalışıyorlardı. Bunların geliş-gidişlerine çoğu zaman misyonerler yardımcı oluyordu.
1898-1900 yılları arasında Amerika Orta Elçiliği grevini yürüten Ali Ferruh Bey İstanbul’a gönderdiği raporlarında bu konulara dikkat çekiyordu. Ferruh Bey’in 1898 yılı Mayıs ayında yaptığı araştırmaya göre, Amerika’daki Ermeni fesatçılarının başında Nişan Garabetyan vardı. Garabetyan, Nazarbeg’in idaresinde olan Atina Komitesi kâtibi Bernard ile daima münasebette idi. Taminosyan ve Sivaslı Doktor Avedis Herald isimli Ermeniler Protestan kiliselerinde Osmanlı Devleti aleyhine vaazlarda bulunmaktaydılar. Bunlar aynı zamanda Washington’da da faaliyette bulunmakla görevlendirilmişlerdi. Vaktiyle Sivas İngiltere Konsolosunun maiyetinde çalışan ve Londra’da bulunan Doktor Avedis’in kardeşi Herald, Amerika komitelerinin İngiltere muhbiridir. Bunlar çok gizli bir şekilde çalıştıklarından haklarında henüz bilgi elde edilememiştir. Ancak zamanla bilgi elde dilerek gönderilecektir. Ermeni komitecileri Türk diplomatlarının çalışmalarını engellemek için ellerinden geleni yapmışlar bu konuda suikast teşebbüsünde de bulunmuşlardır. 1898 yılı Ekim ayı içerisinden San Francisco Şehbenderine gönderilen paketlerin içinden patlayıcı maddeler çıkmıştı. Bu paketleri gönderen kişinin Ermeni anarşistlerden John Deveyer olduğu anlaşılmıştı.
Ali Ferruh Bey’in çalışmaları ile ilgili Mabeyn’e gönderdiği birkaç raporu örnek olarak şu şekilde verebiliriz: (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Yıldız Esas Evrakı, 136/53, 136/67; 136/78, 139/104).
21 Haziran 1898- New York’tan hareket eden Transatlantik şirketi vapuruyla Argayan tarafından bir sandık kullanılmış eşya içerisinde 19 revolver ve birçok fişek gönderildiği ve bunların Üsküp’te Binof isminde birine gideceği ve Makedonya’da ihtilal çıkarsa Ermenilerin de Anadolu’da ayaklanmaları için New York Ermeni komitesinden Osmanlı ülkesine yaftalar gönderileceği.
19 Temmuz 1898- Geçen cumartesi Fransa vapuru ile Adanalı Bulgaryan ve Artan, para ve dinamit fişeği ve silahlar ile komite tarafından Mersin’e gönderilmiştir.
27 Temmuz 1898- Sivas ve Merzifon’da ihtilal çıkarmak üzere “Bres Valyo” namına kayıtlı sahte pasaportla ve Helen Hart isimli misyoner kadınla Kanada’dan Hamburg’a giden İstanbullu fedai Bogos Balcıyan yakında İstanbul’a girecektir. Geçen hafta New York’tan Osmanlı ülkesine dönen Adanalı beş Ermeni teröristinin isimleri de bildirilmiştir.
5 Ağustos 1898- Osmanlı Bankası’na saldıran Ermeniler yataklık eden uzun boylu, siyah sakallı, gözlüklü Adanalı Topalyan Toros Kanada pasaportu ile Marsilya yoluyla ve papaz kıyafeti ile İstanbul’a gelecektir.
9 Ağustos 1898- Elazığlı anarşist Nezaret Tataryan gizli araştırma yapmak için ağustos sonuna doğru İstanbul’a gelecektir. Tevkifi için gerekli tedbirlerin alınması.
11 Ağustos 1898- İzmir’e gireceğini bildirdiğim ihtilalci Nişan Romanya pasaportu ile Edirne-İstanbul yoluyla bu şehre ulaştı. Yakında Merzifon’a gidecektir. Bunca gayret ve masraf ile elde edilen bilgilerin böylece ihmal edilmesi şayan-ı teessüftür.
5 Ekim 1898- Almanya imparatoru’na arzuhal takdimine ve imparatorun Osmanlı ülkesinde bulunduğu sırada olay çıkarmaya New York Ermeni komitesince karar verildiği ve bu konuda bütün komitelere talimat gönderildiği.
6 Ekim 1898- Yozgad Hadisesi üzerine firar eden Marsilya ve Londra yoluyla Amerika’ya gelip para toplayarak Paris’e dönen Kalost Dağaryan bir fedai cemiyeti kurarak arkadaşlarından Nizam, David ve Berberoğlu Orube ile Bulgaristan’a ulaştığı, bunun amacının olay çıkarmak ve Beyoğlu mutasarrıfını katletmek olduğu arz edilir.”
Ali Ferruh Bey’in A.B.D.’nde Ermeni meselesi ile ilgili en önemli çalışmalarından birisi de gazetelerde Türkiye lehine yazılar yayınlatmasıdır. Bu yazılardan en önemlileri 24 Mart ve 31 Mart 1898 tarihinde Washington Post Gazetesi’nde Richard tarafından yayınlananlardır. Ali Ferruh Bey bu yazıları Hariciye Nezareti’ne sunarak “bir Amerika gazetesi tarafından ilk defa bu yazılarla misyonerlere ve Ermeni taraftarlarına cevaplar verilmiştir. Belki binlerce dolar harcansa bundan daha iyi etki yapamazdı, bize en yakın gazete budur. Şimdiye kadar gerek Amerika’da gerek Avrupa başşehirlerinde böyle meşhur bir gazetede bedelsiz bir yazı yayınlanmamıştır. Bu yazıları diğer şehirlerdeki gazetelerde tekrarlamışlardır. Bu durumdan rahatsız olan Ermeniler ve misyonerler gazeteye yüzlerce protesto mektubu göndermişlerdir.” diyordu. Misyonerlerin çalışmalarını ve Osmanlı Devleti’nde yaşayan Ermenilerin durumunu Amerika kamuoyuna açık bir şekilde anlatan Washington Post Gazetesi’nde çıkan bu yazılar, gazetenin yayın ilkelerini yansıtmıyordu. Çünkü gazete bundan önceki nüshalarında olduğu gibi bundan sonraki nüshalarında da Ermenilerle ilgili haberleri vermeye devam etti. Bu haberlerin kaynakları genellikle İngiltere kaynaklı idi. Bunlar Osmanlı Devleti aleyhine ve Ermeniler lehine idi ve misyonerleri de destekler nitelikte yazılardı. Yukarıda tercümelerini verdiğimiz iki haber yüzlerce haber arasında Osmanlı Devleti lehine gerçekleri ifade eden belki de örneği az bulunacak türden yorumlardandı. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Yıldız Esas Evrakı, 136/116, 136/114; The Washington Post, 11 April 1898; 6 December 1899; 6 January 1900; 21 October 1900).
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE
ERMENİ FAALİYETLERİ İLE İLGİLİ İLGİNÇ RAPORLAR
ABD’de görev yapan Osmanlı Devlet temsilcileri de çok başarılı çalışmalar yaptılar. Özellikle Ermenilerin ABD’deki çalışmaları yakından takip edildi, İstanbul uyarılarak alınması gereken tedbirlerden bahsedildi. Osmanlı Devleti’nin ABD Orta Elçisi Mustafa Şefik Bey, 1901 yılı Kasım ayında Boston’daki Ermeni faaliyetlerini araştırmak için New York Başşehbenderi Aziz Bey’i görevlendirdi. Aziz Bey, yaptığı araştırma raporunu elçiye sunarak, Amerika’da bulunan Ermenilerin hemen hemen tamamının fesatçı güruhundan olduğunu ve gözetim altında bulundurmak gerektiğini, büyükelçiliğin de Ermeni komiteleri hakkında sürekli tahkikat yaparak Arapkir Yetimhanesi Cemiyeti’nin dağıtılması için ABD hükümeti nezdinde teşebbüste bulunulması gerektiğini bildirdi (Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y. Mtv. 225/81, lef. 1. 24 Ocak 1902).
Çok dikkat çekici noktaları ihtiva eden Aziz Bey’in teferruatlı raporu şu şekilde düzenlenmişti:
"Genel Bilgi
Amerika'da yaklaşık 12.000 ile 15.000 kadar Ermeni vardır. Hemen hemen her tarafa dağılmışlardır. Fakat önemli merkezleri şunlardır: New York, Boston, West Hoboken, Philadelphia, Patterson, New Jersey, Providence, Rhode Island, Worcester, Massachuses ve New England'ın çeşitli endüstri şehirleri. Bunun yanı sıra Chicago ve California-Fresno'da da çok sayıda Ermeni bulunmaktadır. Genel olarak Ermeniler şu şekilde sınıflandırılabilir: Amerikalılar ile Ermeni evliliklerinden olan Amerika doğumlu Ermeniler; bu kişiler çok sınırlı sayıdadır. Bunların çoğunluğu geçmişlerinden hiçbir şey taşımazlar milli benliklerini kaybetmişlerdir. Bazıları sadece Ermeni isimleri taşırlar, yerelleşme tamamlanmış bir haldedir. Ana dillerine ilgi göstermezler hatta doğuya ait hiçbir şey bunların ilgisini çekmez.
Yirmi beş-otuz yıl önce Amerika’ya göç etmiş olan Ermeniler ticarette yer edinmişlerdir, hatta bazıları çok zengin olmuş durumdadırlar. Bu Ermeniler arasında Amerika'da eğitim almış ve vatandaş olmuş doktorlar ve dişçiler vardır. Evlilik ve ekonomik nedenlerden dolayı Atlantik kıyısındaki şehirlerde çok sayıda Ermeni vardır.
Protestanlığı kabul etmiş olan Ermeniler; bunlar ülkeye geldiklerinde bazen misyonerlerin çalışmalarından bazen de onların etkilerinden dolayı Protestan olmuşlardır. Atlantik'e ise geleceklerini kazanmak için gelmişlerdir. Protestanlar için Küçük Asya'nın eski büyük Protestan Kolejini tanımak gerekliydi. Buradan gelmiş olanlar aldıkları eğitimden dolayı diğerlerinden farklıdırlar, yani entelektüel bir grupturlar. Bunlar megolomanyak fikirlere sahiptirler. Bu kişiler bireysel ve kolektif bir şekilde dünya sahnesinde önemli roller oynamaları gerektiklerine inanıyorlar. Bunların sınırsız hayalleri istekleri vardır ve tüm bu AMALGAM ve hırs daima bu kişileri karakterize eder. Son on yılda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki siyasi olaylardan dolayı göç etmiş olanlar da vardır. Sonuç olarak birkaç kapitalist Amerika'ya ticaret yapmaya gelmişlerdir ve Avrupa'da eğitim almış bazı gençler yeni dünyayı avantajlı görüyorlardı.
Hayat Tarzı
Ermenilerin hayat tarzı Amerika’nın diğer kolonilerinden olanlarınkinden farklı değildir. Evlenme yolu ile Amerikalılarla ilişkisi olan bir geçiş grubu vardır. Ermenler arasında ailelerini yanlarında getiren bir sınıf vardı. Bu sınıfın hayat tarzı Türkiye'dekinden farklı değildir. Geleneklerini ve dillerini korurlar, geriye kalanlar aynıdır. Sonuç olarak büyük miktarda bekâr insan vardır ya da aileleri yanlarında olmayanlar. Bu kişiler için her şehirde iş saatlerinden sonra daimi bir buluşma yeri olan doğu restoranları vardır, yemekhane, oturma odası ve kumar salonu hepsi bir aradadır. Bunlar toplanma merkezleridir. Kısacası koloninin merkezidir. Burası insanların buluştuğu günün olayları hakkında konuştukları haberlerin toplandığı yerdir.
Meslekler
Ermeniler daha çok ilim ticareti ile uğraşıyorlar. Bu iş hemen hemen tamamen onların elinde, toptan ve perakende özel satışlar, tamiratlar hatta dokuma, tüm bunlar Ermeniler tarafından yapılıyor. Fotoğraf, teyp ve kitap-gazete ve dergiler için çeşitli resim işleriyle uğraşan diğer bir sınıf daha bulunmaktadır. Bu kişilerin çoğu Türkiye'nin iç kesimlerinden özellikle Harput ve Diyarbakır illerinden gelmiş işçilerdir. Bu kişiler ipek işinde, çiftçi vakıflarında, makine atölyelerinde kısacası Amerikan endüstrisinin her alanında özellikle New England'ın endüstri şehirlerinde çalışmaktadırlar. Fresno kolonisinde Ermeniler şarap işiyle uğraşıyorlar, özellikle İzmir'de yetiştirildiği gibi kuru üzüm yetiştiriyorlar. Son zamanlarda fig ağacı işleriyle uğraşıyorlar ve bu iş gerçekten gelir getirecek gibi. Fabrikasyon antika işlerinde çalışan büyük miktardaki Ermenilerden de bahsetmek gerekir ve son olarak Amerikan ekonomi şirketlerinde çalışanlar vardır.
Dini açıdan sadece iki önemli mezhep vardır. Gregoryan ve Protestan Ermeniler, Gregoryan Ermenilerinin Saraçyan adlı bir Başpiskoposları vardır, bazen New York'ta bazen Worcester'de ve Massachusetss'te ikamet eder. Gregoryanların New York, Worchester Providence ve Boston ile Californiya'da kiliseleri bulunmaktadır. Bu mabetlerde hizmet eden papazlar piskoposun nüfuzunu yükseltirlerdi. Protestan Ermenilerin kendilerinin kiliseleri yoktur, fakat Amerikalı Protestanlar onlara bir yer verdiler, Protestan Amerikan Kilisesi onlara dini vecibelerini yerine getirmek için odalar tahsis etti, hemen hemen bütün büyük önemli şehirlerde bunlara rastlamak mümkündür.
Ermeni cemiyetleri çeşitlidir. Bunların en önemlisi; Haugaguan Mioutioun (Ermeni İtthadı)dir. Merkezi New York'tadır. Bu cemiyetinn amacı Ermeniler arasında karşılıklı yardımlaşma, haftalık toplantılar düzenlemek ve çeşitli konularda konferanslar organize etmektir. Önemli kişilerin birçoğu ve Patrik Konsülünün bütün üyeleri bu cemaate bağlıdır. Programlarında dini sorunlar ele alınır ve ayrıca diğer bir amaçları ise milliyetçi duyguların uyandırılması, Ermenilerin Amerikalılar ile karışmasını engellemek ve cemaatin fakirlerine yardımda bulunmak. Aynı zamanda çeşitli şehirlerde organizasyonlar ve toplantıların birleşme yeri olan bu cemaat Ermeni Kütüphanesi Birliği'ne bağlıdır. Bu Birliğin amacı her yerde okuma odaları kurmak, daha büyük bir cemaat oluşturmak, Avrupa ve Türkiye’de çıkan Ermenice yayınlanan dergileri ve gazeteleri oraya getirtmek ve dağıtımlarını yapmaktır. Bu Birliğin bir yönetim kurulu ile çeşitli yönetim ofisleri bulunmaktadır. Ayrıca aylık konferanslar düzenler, festivaller organize eder ve giderleri karşılamak için para bulmaya çalışırlar. Ayrıca bu komite Türkiye'den gelen Ermeni yetimlere de yardım etmek için zengin kadınların katıldığı yardım toplantıları düzenlemektedir. Bu komitelerden New York, Boston, Chicago, Providence, Fresno ve çeşitli şehirlerde bulunmaktadır. Bu bayanlar sonbaharın başında toplanıp bir başkan seçerler ve bir bütçe ayarlayıp müzikal, dramatik festivaller ve kermesler organize ederler. Tüm bu cemaatlerin kazançları İstanbul Ermeni Patrikhanesine gönderilir ve kullanılmak üzere doğuya yönlendirilir.
Bu cemiyetlere paralel olarak Türkiye'nin iç kesimlerindeki şehirlerden gelenler tarafından kurulmuş olan dernekler bulunmaktadır, bunların amacı okulların giderlerini karşılamaktır. Bundan dolayı, Harput, Diyarbakır ve Van'dan gelmiş olanlar festival ve Pazar düzenleyip ve kazanılan miktar Türkiye'deki dindaşlarına gönderilmektedir.
Gizli örgütler ya da devrimciler üç tane idi; Hınçaklar, Federalistler ve Taşnaklar. Bu komitelerin her birinin merkezleri Avrupa'da ya Cenova'da ya da Londra'da veya herhangi bir şehirde bulunmaktadır. Buradaki komiteler nispeten merkez ofise bağlıdırlar, on yıldan beri bu komitelerin amacı, Ermeni bağımsızlığını kazanmaktır. Bu amaçlarına ulaşmak için anarşik eğilimleri vardır. Bu devrimcilerin niyetleri üzerinde ısrar etmek faydasız olacaktır, dikkatimizi sadece Amerika'dakilerle sınırlı tutmak daha faydalı olacaktır. Bunların belirli bir ikamet yeri yoktur, devamlı olarak şehirlerde dolaşırlar ve Genel Merkezin emirleri doğrultusunda yerel organizasyonlar kurmaya çalışırlar. Özellikle yerel komitelerin yönetilmesiyle ilgili bir delege bulunmaktadır. Bu cemiyetlerin gelişmesi ve çoğalması tahmin edildiğinden daha çok değildir.
Bu cemiyetin gizliliğiyle tanışmış olan üyeler çok fazla değildir. Raportörün elde ettiği habere göre, bu cemaatin oluşum şeklinin üçgen şeklinde olduğudur. Her üçgenin başındaki kişi bir üyeyi temsil eder ve yeni bir üçgenin başından sorumludur ve durum bu şekilde devam eder. Bundan dolayı yeni üyeler birbirlerini tanımazlar. Komite yöneticilerinin temel amacı para temin etmektir. Amerika'daki Ermenilerin çoğunluğu zengin insanlardır. Devrimcilerin tümü ümitlerini bunlara bağlamıştır. Devrimci Ermeniler onları Amerika’nın bol süt veren inekleri gibi görüyorlar.
Her komite haftalık toplanır. Dokuz ayda bir, biri Eylül diğeri Haziranda olmak üzere "Hantees" diye adlandırdıkları festival düzenlerler, bu festivallerde toplantılar yaparlar ve konferanslar düzenlerler. Ayrıca müzikal faaliyetler olur, siyaset ve devrimci konular üzerine iki üç konuşma yapılır. Toplantının başkanı daima birliktelik içeren çözümler sunar, toplantının sonuna doğru kimin ürünlerinin önde olduğu belli olur. Genel delegelerin payına düşen para ile yerel yöneticilere verilen para belli olur.
Devrimciler arasında zıtlaşmalar vardır, bazen bu durum düşmanlık sınırlarını aşan haller almaktadır. Birbirlerine karşı nefret ederler, apaçık bir düşmanlık sürerler. Bazı toplantılarında birkaç ciddi olay meydana gelmiştir.
Hınçaklar arasında iki grup vardır, Nazarbey taraftarları ile Alpierre taraftarları. İkinci grup taraftarları birinci gruptakileri ellerinde olan parayı doğru bir şekilde kullanmadıkları için, Osmanlı Hükümetine karşı başarısız hareketleri nedeniyle eleştirmektedirler. Şu sıralar Neo Hınçakistler Yönetim Kurulunda ön plandalar. Bunların başkanları Karakin Çiticiyan'dır, Protestan'dır. Burada papaz olarak politik hayata girmiş daha büyük bir politika maceraperesti olmuştur. Daha sonra devrimci olmuş, mirası olan gür sesli mimiklerini iyi bir şekilde kullanıyordu. Halk arasında konuşurken daima sesini kısarak konuşurdu. Söylediği her şeyi doğruca söyleyen biri olduğu aşikârdır, söylenen hiçbir şeyi dinlemez, ilgisiz bir topluluğa özellikle de. Küçük Asyalı olanlara karşı hitap eder, kötü söz söyleyerek alkış alır. Kilise de onu destekler mahiyettedir.
1898 yılında New York Patrikhanesi Zeytun'daki fakirler yararına bir festival düzenledi, yaklaşık olarak 700 dolar toplandı. Çiticiyan paranın bir kısmını "Dikris" gazetesinin satın alınmasına ayırmış, kalan para ise Zeytun’a gönderilmek üzere bir macerapereste verilmişti. Çiticiyan daha sonra Dikris'in adını Tzain Haireniatz'e çevirdi. Bunda sonra gazete haftalık olarak Worcester'de yayınlanmaya başladı ve Amerika'daki Hınçak Partisinin ana yayın organı olarak tanınmıştır. Bir süre sonra gazete sorgulandı, Trochakistler olarak bilinen devrimci grup buna karşı çıktı, Federalistler "Hayrenik" adlı bir gazete yayınladılar ve bunu ana yayın organları haline getirdiler. Bu gazete ilk olarak başarılı bir şekilde New York'ta basıldı. Editörünün adı Çarşafçıyandı. Fakat daha sonra sahibi değişti ve Cenova’dan bir Trochkist gazeteyi satın aldı. Bir yıl New York'ta basıldıktan sonra Boston'a transfer edilmiştir.
"Louys" adlı on beş günde bir yayınlanan yeni bir gazete kuruldu. Bu yeni gazetenin amacı devrimci gruplar arasında olan ayrılığı ortadan kaldırmaktı. Kendi aralarında anlaşmazlık olan grupların çeşitli denemelerinin kendi yararlarına olmadıklarının farkına varmışlardı, birliktelik için görüşmeler başladı, iki hafta önce yayınlanan Hayrenik'te Alpier ve diğer devrimciler arasında bu konu üzerine değişiklikler yer aldı, 26 Ekim’de Boston' da bu üç devrimci grup anlaşmanın öncelikli koşullarını görüşmek üzere toplandılar. Yukarıda bahsettiğimiz olaylar ve devrimci hareketlerden gözlemlerimiz doğrultusunda Amerika'daki devrimciler hakkında kesin yargılara varabiliriz. Buradaki devrimcilerin bu saatten sonra ekonomik destek sağlamaları oldukça zordur. Bu parayı toplayanların ikna edici iddiaları artık son buldu, tükendi. İnsanlar özellikle devrimin zaferine inanan insanlar arasındaki ayrım tamamen ortadadır. Çeşitli gösterilerin ve denemelerinin başarısızlığından sonra herhangi biri şimdiye kadar verdikleri paraların ne olduğunu merak etmektedir. Portakalyan ve Nazarbey ve diğer devrimciler Atlantik'i geçtiler, Amerika'daki dindaşları onları mükemmel bir şekilde karşıladı, ceplerini ağzına kadar doldurdu ve anavatana dönmeleri için onlara yardımcılar verdi fakat ne oldu! Bir-iki manasız deneme, olumsuz sonuç kaldı. Ermeniler bunu sorgulamadılar, bundan memnun oldular. Devrimci liderlere karşı ciddi protestolar ve suçlamalarda bulunmalıdırlar. Ayrıca bazı kişilere karşı ciddi önlemler almaları gerekirdi; bununla birlikte devrimcilerin ekonomik açıdan destek almalarını zorlaştırmaları gerekiyordu. Yukarıda bahsettiklerimizin desteği sonucunda, aşağıdaki gerçeği ifade edebiliriz: Osmanlı Bankası olayından sonra Hınçakistler Londra'da bir toplantı yaptılar. Amerika delegesi olan Kireçyan ve Çiticiyan Komiteyi Amerika Ermenileriyle hareket planlarını paylaşmadıklarından dolayı protesto etti.
Devrimci yayınları anlamak için, Dr. Gabrielyan tarafından ay sonları yayınlanan "Haik"ten bahsetmek gerekmektedir. Bu gazete artık yok, fakat editörü daima kendisini devrimci komitelerin başkanı olarak görmektedir, bir süre sonra Amerika'da Ermenice harfli bir gazete yayınlamıştır. Fakat tüm devrimciler buna karşı çıktı, karışıklıkların kurbanlarına yardım adı altında tüm Amerika'da araştırma yaptı, bu maceraperestlerden bir tanesi. Fakat genel olarak para toplamalarına izin verildi.
İngilizceyi çok iyi konuşan bir miktar Protestan Ermeni, tüm Amerika'yı dolaşarak öğretmen gibi doğu meselesi hakkında dersler veriyorlar. Heyet, kabiliyetli bir kişi ve iki-üç yardımcıdan oluşmaktadır, amaçları için konferanslar vermektedirler ve kalpten inandıkları şeylerle bunları desteklemektedirler. Küçük, önemli ve iç kesimlerdeki şehirlere gitmektedirler. Protestan Papazlara hitap ederler ve duruma göre onlarla mülahaza ederler, ailelerin katledildiği, çocukların açlıktan öldüğü, siyasi göçmen oldukları ve benzeri binlerce husus. Yöneticiler bu kişileri toplantılarda konuşma yapmak üzere davet ederler, bu gezgin konuşmacılar konferanslarda konuşmalarını yaparlar ve para toplamaya çalışırlar ve herhangi bir yere gönderilmek için oraya bırakırlar ve komediye devam ederler. Önemli miktarda para toplarlar ve büyük şehirlere gelerek örgütlenmeye harcarlar, ya da parayı ticarete yatırırlar, bunlardan biri kilim tüccarı Haigouni'dir. Philian'ın Brookly'de bir apartmanı vardır. Dr. Attarian’ın 40.000 dolar civarında serveti vardır. Buna benzer başka kişiler de vardır.
Bitirirken, "Azad Lessaran"ın bir sözünü söyleyelim. Toplantı salonları yerel ve geçici organizasyonlardır. Mevsimin başında hemen hemen tüm önemli cemiyetler konferanslar düzenlerler, bir komite seçerler, bir toplantı salonu kiralarlar her Pazar akşamları, iki ya da üç konuşmacı siyasi ve bilimsel konularda konferanslar verirler bu faaliyetler sıcak yaz aylarına kadar, Hazirana kadar devam eder.” (Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y. Mtv. 225/81, lef. 3)
New York Baş şehbenderi Aziz Bey’in 24 Ocak 1902 tarihli ve 11 numaralı tahriratının ekinde yeniden istenen bilgilere dair cevap vardı. Aziz Bey, New York ile ilgili topladığı önemli bilgiyi aktardıktan sonra, devrimci Ermeniler hakkında daha önce bildirdiği araştırmaları ve Ermenilerin faaliyetlerinin özetini yapmak üzere New York’a geldi ve tekrar teferruatlı bir rapor hazırladı:
“18 Kasım tarihli mektubunuza cevap no: 10077-25
Bu devrimci cemiyetler, dini cemaatlere finans sağlama bahanesi ile devrimcileri destekleyip besliyorlar. Bunun yanı sıra, Amerika'daki Ermenilerin durumlarını gösteren tüm sorulara cevap olabilecek ek bir rapor daha elimde bulunmaktadır. Bu rapor koloni olarak bilinen bölgelerin ahlaki ve maddi durumlarını da gösteriyor. (Bu araştırmaya başlarken, en bilinen dedektif bürolarının birinden olan, bu mesele ile ilgilenen istihbarat bürosu tarafından desteklenen bilgiler beni tatmin etmiyor ve bunlar gerçekleri gizleyebilir. Bu konuyu eki ile birlikte sunuyorum.
Çok ciddi kişilerden, insanlardan aldığımız yazılı bilgilerden ve dedektif bürolarından aldığımız bilgileri karşılaştırdık ve bunlar bana nihai bir fikir verdi. Devrimcilerin sayıları göz önüne alındığında, şunu ifade edebilirim ki, bunu bilmek tam olarak mümkün değildir. Bunun için tüm ülke gözden geçirilmelidir, hatta devrimci komitelerin üyeleri dahi bunu sağlayamazlar. Çünkü bir sistemleri, düzenli bir iletişimleri yok. Ayrıca temsil komiteleri birbirlerinden habersizler (izole durumdalar) ve sadece tüm hareketin kalbi olan komite merkezine bağlı bulunmaktalar. Tüm şehirlerde Ermeni devrimcilerinin olduğu söylenebilir. Herhangi biri Amerika'daki Ermenilerin hepsinin devrimci ya da sempatizan oluğunu söylese hatalı ya da abartmış olmaz.
24 Ocak 1902 tarihli ve 11 numaralı tahriratın ekidir:
Rapor A Washington’dan
Geçen haftaki toplantılar çok verimli değildi. Duyurulan toplantılar yapıldı ve raporlar bunu takip etti. 15 Aralık Pazar günü öğleden sonra büyük bir miting vardı ve Taşnak komitesinin nezareti altında idi. Konuşmacılar, Messrs. A. Levonian ve A. Vramian idi. Bir miting Aralıkta Vakagan'da oldu. Bu komite yeni kurulmuş ve organizasyon için bir miktar para temin etmiştir. Konuşmacılar H. Basmacıyan ve S. Ermoian idi.
8 Aralık Pazar, Devrimci Komiteler Philadelphia'da bir araya gelip çok hiddetli bir miting yaptılar. Tartışmalar çeşitli konular hakkında idi ve çok farklı fikirler ortaya konuldu. Sonuç şu şekilde oldu, birbirlerine bağlanmaları için önlemler almak yerine, devrimciler birbirlerine karşı açık düşman gibiler. Hem de hiç olmadıkları kadar. 21 Aralık’ta Boston’da Ermeniler yararına çok büyük bir festival vardı, dernek "Khortzian Mioutioun" olarak bilinmektedir.
Massachusetts, Haverhill'de Khouylu Okulu Yardım Komitesi getirisi 140 dolara varan bir festival düzenledi. İki haftadır devrimci komitelerin (derneklerin) çok aktif olduklarını ifade etmeliyim. Bir de hevesli, gayretli hareketleri göze çarpmaktadır. Dini toplantılar, mitingler, konferanslar kısa aralarla birbirlerini takip ediyor. Gazeteler Avrupa'daki devrimcilere para (hediye) vermek amacıyla gönüllü olan kişilerin açık bir listesini yayınlayacaklarını ifade ediyorlar. Bazı taraflı makaleler saldırgan bir tavır sergiliyorlar. Örneğin, Alexandre Mantachoff'un Paris )) Gregoryan Kilisesi'nin inşası için satın alınan yere 80,000 dolar verdiği öğrenildikten sonra bazı devrimci gazeteler yabancı bir ülkede yapılan kiliseye bu parayı vermektense bu paranın on bin Ermeni'ye memleketlerini kurtarsınlar diye silah alabilmeleri için verilmesinin daha iyi olacağını ifade etmişlerdir. Ve sonunda bir milyonerin ne yaptığı ne yapması gerektiği ifade edilmiştir. Doğal olarak satır aralarının okunması zorunludur. 24 Kasım'a kadar mitingler ve konferanslar devam etti. Liberty Hall'da no:27 Market St.'de devrimciler çeşitli devrimci komitelerinin seçimi için büyük bir toplantı yaptılar. Üç gruptan oluşuyorlardı, Hınçaklar, Trachagustler (Troçkistler), ve Taşnaklar. 29 Kasım Cuma, White Kilisesi'nin toplantı salonunda büyük bir miting ve festival tertip ettiler. Ve para toplamaya çalıştılar. New Hempshire'daki Nashu'da Aralıkta devrimciler bir miting düzenlediler, önemli konuşmacıları, Mr. Levoian ve Vramiandı. 28 Kasım'da Boston'da 418 Hand Street salonunda girişin 25 (?) $ olduğu ulusal bir festival düzenlediler. Boston ve çevresindeki Ermenilerce Khouylou yetimler ve okullar için toplanan miktar 3000 dolara ulaşmıştır.
Rapor (B)
New Hampshire Masshua'da Trochaguiste (Troçkist) Devrimci Ermeni Komitesi, Aralıkta bir halk mitingi düzenledi. Messrs. Levonian ve A. Vramian başarılı birer konuşma yaptılar. Amerika Ermenilerinin ilgisizliğinden yakınmış, isyan çabalarının yenilenmesi ve Antranig adlı çete reisinin başarısı için izleyicilerden maddi yardım talebinde bulunmuşlardır. Yaklaşık 113.05 $ adı geçen Antranig'e silah ve cephane satın alması için Cenova merkez komitesine gönderildi. Boston ve çevresindeki Ermenilerce Khouylou yetimler ve okullar için toplanan miktar 3000 dolara ulaşmıştır. West Pullman devrimcileri 67.00 $ toplamıştı, Komite Başkanı Mr. Kaprielian, Sasunlu devrimcilere yardım etmeleri için bir elçi göndermiştir. Illinois Hammond Trochaguiste (Troçkist) leri Trochagust gazetesiyle birlikte 57 doları Sasun'daki kardeşlerine gönderdiler. Devrimcilerin reisleri V. Halmazian ve Mr. Kianderian'dır. Diğer küçük miktardaki bağışlar bir kişi ile Boston Komitesine gönderildi. Watertown Komitesi istasyonun karşısındaki şehir akşam okulunun salonunda 8 Aralık Pazar günü bir toplantı düzenledi. Konuşmacılar Providence'den Mr. Manuelian ve Boston'dan Mr. Vramian idi.
Worcester'de 28 Kasım'da devrimci komiteler, merkez komitesinin yararına bir gösteri düzenlediler. "Gharib" adlı gösterinin getirisi oldukça kayda değerdi. 24 Kasım akşamı, Providence devrimci kadınlar komitesi (Neo-Hınçakist grup) bir festival düzenledi ve bundan oldukça başarı kazandılar. Bayan Nahiguian, Haroutunian ve Der Hovhennesian sıra ile konuşma yaptılar. Diğer konuşmacılar arasında fikirlerini söyleyen devrimciler Hoverspian Lawrence, Mass ve E. Dr. Der Margosian idi. Özel bir komite Mazireh okulunun yararına para topladı.
Rapor (C)
Yılbaşını takip eden haftada her zamanki gibi büyük ve çok önemli toplantılar yapıldı:
Providence'de Ermeni şirketi R. İ. Yetimlere (Vurpaklınam) yardım için 450 kişinin olduğu bir festival düzenledi. Gelir 219.90 dolara ulaştı. İşi yürüten Amerikalı misyoner Miss Alice Stone Blackwell idi.
Providence'de Mezireh Merkez Okulu ve Harputlu yetimler için yardım kampanyası yapıldı. Kampanyanın başında Eremia Agopian vardı.
822 Westminister Street Providence R. İ. Lawrence şehir binasında, 25 Aralıkta amatörler "Zeytun" adlı bir tiyatro sahneye koydular. Giriş 25- 30 yüz (?) civarında idi.
21 Aralık Cumartesi 7;30'da Boston'da Knights of Honour Hall, 730 Washington Street'te "Khortzian Mioutyoun" adlı komitenin yararına kendi taraftarlarının gözetiminde büyük bir festival yapıldı. 25 yüz (?) giriş ücreti idi. (yaklaşık gelir 200-300 Dolar). Başkan; Krikor Torossian, 835 Minton, Avenue, Minton R. İ. Company. Harput'un dağılan eğitimi kendini yeniledi, gerekli olan miktar 155.20 dolara ulaştı.
Mezireh Merkez okulu için toplanan aidat 48.80 dolara ulaştı, başkan T. Ghougassian, Sekreter G. Mousgehiandı. Watertown'da 8 Aralık Pazar günü Ermeni Devrimcilerinin bir mitingi vardı. Mrç D. Manuelian (providence) ve A. Vramian (Boston) konuşma yaptılar. Ve bir devrimin gerekliliğine vurgu yapıp fazla miktarda para toplayabilmek için dinleyicilerin cömertliğine başvurmuşlardı.
25 Aralık Pazar günü Bridgewater'da Ermeni devrimci komiteleri hep birlikte bir miting düzenlediler. Konuşmacılar, Messrs. Vramian ve Levonian idi.
8 Aralık Pazar Chigaco Ermeni Devrimci Komitesi bir miting düzenledi orada hazır bulunan Chigaco Üniversitesi'nden Profesör Taylor "Gerçek Devrimler ve Edebiyatla propaganda" başlıklı uzun bir konuşma yaptı. Ondan sonra Weekagen Komitesi delegeleri olan Mr.G. Stepenian, Mr. Nevart Dzeronian ve Mr. S. Ermoyan da konuşma yaptılar.
Benim fikrime göre özet şu şekildedir: Ermeni Devrimci Komitelerinin Amerika kamuoyunda üç dört yıl öncesinde olduğu gibi kredileri yok. Ermeni meselesi Amerika'da şimdilik çözümsüz durumunda, bu duruma karşı çok sempati, cömertlikle bakılmıyor. Bazı maceraperestler ise para toplayabilmek için onları kullanmışlardır. Fakat toplumun geneli bu duruma karşı ilgisiz, isteklilik kaybolmuş durumda. Düşmanca hareketleri engellemek ve yeni girişimlerin tekrarından kaçınmak için Amerika Birleşik Devletleri tarafından devrimci komiteler yakinen gözetim altında tutulmalıdır.” (Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y. Mtv. 225/81, lef. 4).
Ocak 1902 tarihli bu rapordan sonra 1902 yılı Eylül ayında da İstanbul’a bir rapor gönderiliyor, Ermenilerin bütün toplantıları hakkında bilgi veriliyordu. Hariciye Nezaretine 5 Eylül 1902 tarihiyle New York Baş şehbenderliği vekâletinden gelen bilgiler şöyleydi:
“Ermeni fesad komitesinin son üç ay zarfındaki harekât ve muamelatına dair elde edilen bilgiler arz olunur.
New York dahilinde bulunan ‘Troy’ şehrinde yetimlere yardım maksadıyla teşekkül eden Ermeni Komitesinin geçen mayıs ortalarında sandık mevcudu veznesi yalnız yirmi beş dolardan ibaret idi. Ermeni cemaati sandıkta daha ziyade meblağ bulunması lazım geleceğini farz ve tahmin ettiğinden bu suretle bazı ihtilaflar çıkmış ve bir takım isnatlarda bulunulmuştur.
Geçen mayısın yirminci günü Filedelfi Ermeni muteberanından ve ‘federalist’ komitesi azasından birinin izdivacı münasebetiyle mezkur Ermeni komitesi için yüz yirmi dolar kadar bir yardım toplanmıştır. İzdivaç töreninden bir gün evvel zevcin birinci şahidi Arabkir Eytamı için otuz dolar iane vermiştir.
İyova eyaleti dahilinde vakı’ ‘West Polman’ nam mahalde vuku’ bulan izdivac münasebetiyle davetliler tarafından bir iane defteri açılmış ve toplanan yirmi beş dolar İstanbul patrikhanesine gönderilmiştir.
Mayısın onbirinci ve onsekizinci günleri Hınçakistler tarafından Worçester’da ve Federalist Fırkası tarafından Providans’ta akd edilen içtimalarda yardımlar toplanmış ise de miktarı malum değildir.
‘Vaytingşivil’ Ermeni Cemiyetinin Mayısın on yedinci günkü bir içtimaında Ermeni İhtilal Komitesi için açılan bir ianede 212 dolar toplanmıştır.
Konkatiküt dahilinde vaki Harford şehrinde mütemekkin Ermeniler haziranın on beşinci günü toplanılarak bir toplanma yeri ile yerli bir komite teşkili için gerekli miktarın sarfını kararlaştırmışlardır.
Aynı suretle “Santral Falis”, “Lepen” ve “Nubrifton” şehirlerinde dahi mitingler akdedilmiştir. “Providans” ve Worçester komiteleri mayısın on sekizinci akşamı komitenin umumi sandığı menfaatine tiyatro oyunları vermişelerdir. Mayısın on sekizinci günü Boston şehrinde Ermeni kadınlarından mürekkep cemiyet-i muavene icraatları menfaatine olarak bir konser tertib eylemişlerdir. Haziranın on üçüncü gününde Vorçester da tertib edilen bir konserin hasılatı altmış dolara baliğ olmuştur. Mayısın yirmi beşinci günü Nev Hampshire dahilinde vakı ’Naşna’ ile ‘Providans’ ve ‘Filadelfi’ de mahalli komite heyetlerinin seçimleri için mühim içtimalar akd edilmiş ve itidalperver olanların yerine aza intihab olunmuştur. Toplantı gününde ‘Union Darumyan’ komitesi her iki ihtilal komitesi beyninde bir ittihad veya hiç olmazsa bir münasebet veya geçici ortaklık vücuda getirmek maksadıyla bir toplantı yapmıştır.
Haziran gayesine doğru ihtilal komiteleri Osmanlı askerleri tarafından şiddetli muamelelere düçar olmakta bulunan Sason Ermeni asilerine muavenet maksadıyla iane itasıyla Amerika Ermenilerini davet etmişlerdir. Bunlar Paşek asilerinin yalnız bin beş yüz kişiden ibaret olduğunu iddia ediyorlar.
Temmuzun on ikinci cumartesi günü Arabkir Eytamı Cemiyeti bir ictima’ akdetmiş ve ertesi Pazar günü de Eğin Eytamı Cemiyeti aynı suretle toplantı yapılmıştır. Temmuzun yirmi ikinci günü ‘Enkina Başed Banagan’ isimli yeni cemiyet Rahib ‘Maşdor’un riyasetinde olarak içtima etmiştir. Bu rahip mahalli komiteler teşkili maksadıyla Ermeni cemaatinin yoğun bulunduğu şehirlerde bir seyahat icra eylemek üzere imiş. Kaliforniya’dan ve hususiyle Ermenilerin yoğun bulunduğu ‘Fresno’ şehrinden alınan son haberlere nazaran ihtilaflar sebebiyle şimdiye kadar atıl bir halde bulunan Ermeni komiteleri Protestan Rahibi ‘Filyan’ın tavassutuyla akd-i itilaf etmiş ve bir mevki’-i ictima’ teşkil etmek üzere bulunmuştur.
İhtilal komiteleri bu mahalde çok iane toplayacaklarını ümid ediyorlar. ‘West hoboken’ de bir Ermeni kilisesi tesisi için cem edilen iane dokuz yüz dokuz dolar yetmiş yedi çente ulaşmıştır. Hasbenk Eğitim Cemiyeti menfaatine olarak Lorans’da tertip edilen bir eğlenceden 132 dolar hasıl olmuştur.
Mamafih müfsitler vatanperver hisleri heyecan maksadıyla her gün neşriyat ve yaymaktan geri durmuyorlar. Bu babda elde ettiğim malumatı derhal irsal edeceğim.” (Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y.A.Hus. 435/32.)
Mustafa Şefik Bey, Osmanlı Devleti’nin komitelerin faaliyetleri hakkında bilgilendirip çalışmalarının yakından takip edilmesi gerektiğini söylerken komitelerin ABD’deki çalışmalarının Anadolu’ya yansıması şiddetli oluyordu. Hazırlanan raporlar yalnızca bahsi geçen yıla ait olamayıp genel itibariyle ABD’ndeki Ermeni faaliyetlerinin bir tarihçesi şeklindeydi.
Bu döneme ait Osmanlı Hariciye Nezareti belgelerinde ABD’de yaşayan Ermenilerin ABD tabiiyeti altında sık sık Osmanlı Devleti’ne gelerek ihtilal çıkarmaya çalışacakları belirtiliyordu. Ermenilerin özellikle gelmeyi tercih ettikleri bölgeler Zeytun, Sasun, Muş, Elazığ ve Gürün gibi yerlerdi. Ermeni ihtilalciler genellikle ABD’den Marsilya’ya geliyorlar buradan İzmir ve Kıbrıs yoluyla Anadolu’ya çıkarak İstanbul’a ya da istedikleri bölgelere geçiyorlardı. Bunlar genellikle isimlerini değiştirdikleri için ele geçirilemiyorlardı. ABD ve Avrupa’da komitecilikle uğraşan meşhur Karekin Çiticiyan da Makedonya’daki ihtilal komiteleri ile görüşmek üzere Bulgaristan’a gelmişti. Elazığ Vilayeti’ne 1900 yılında 400-500 Ermeni’nin ABD’den gelerek yerleştiği tahmin ediliyordu. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y. Mtv. 280/91;307/193; Y.EE. Ek. 86-23/2294; 86-13/1257).
Sık sık toplantılar düzenleyen ABD Ermeni Cemiyetleri Anadolu’da faaliyet gösteren çetelere yardım topluyor, bu yardımlardan bir kısmı meşhur çete reisi Antranik’e gönderiliyordu. New York Ermeni komitesi Harput Ermeni komitesi Reisi Antranik ile haberleşerek ihtilal çıkarma hazırlı yapmışlar ve bu amaçla Osmanlı ülkesine gitmek üzere 50-60 kadar Ermeni’yi Harput’a göndermişlerdi. (1908).
Hınçak Cemiyetinden kopan ve Yeni Hınçak Cemiyeti adı altında toplanan muhalif Ermeniler, Nem York’lu zengin Ermenilerden para toplayarak vermeyenleri ölümle tehdit ediyorlardı. New York Ermeni komitesi İstanbul’daki Ermenileri ve Müslümanları dahi tehdit ederek para topluyor vermeyenleri ölümle tehdit ediyordu. (Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Amerikan İlişkileri (1896-1919), II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 2007, Belge No: 63, s. 180-181.
Osmanlı Devleti Ermenilerin en büyük Ermeni fesat komitesinin Amerika’da olduğunu kabul ediyordu. Batum’a, Kars’a ve Osmanlı Devleti’nin Ermenilerin çok olduğu bölgelerine çok miktarda silah, cephane ve para gönderdiğini ispatlamıştı. Batum’a gönderilen silahlar fedailere dağıtılmıştı.(11 Haziran 1908). (Başbakanlık Osmanlı Arşivi HR.SYS. 2743/60). Amerika teb’asında Büyükada’da oturan Josef Azaryan Efendinin evinde dört rovelvör ve üç av tüfeği bulunmuş, kardeşi Artaki’nin de bu işte olduğu anlaşılmıştı. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y.Mtv. 286/16).
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN GÜNÜMÜZE ABD ve ERMENİLER
Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ve Osmanlı Devleti'nin savaşa Almanya safında girmesi Ermenilere kendi gelecekleri konusunda yeni umutlar vermişti. Bazı Ermeni grupları Rusya ve İngiltere yanında yer alarak savaş sonunda bağımsız devletlerini kurabileceklerini umdular. Bu düşüncelerle Osmanlı Devletine karşı harekete geçtiler. Osmanlı Devleti kendi güvenliği için bu çeteleri sürgün edince İngiltere ve Fransa kendi kamuoylarını etkilemek için bunu savaş propagandası olarak kullanmaya başladı. Bu propagandaya ABD'nin İstanbul elçisi Henry Morgenthau da katıldı. Amerikalılara göre Ermenilerin tehcir edilmesi 1880 tarihinden beri Anadolu’da yürütülen faaliyetlerin boşa çıkması ve yapılan milyonlarca dolarlık yatırımın heba olması demekti. Bu yüzden ABD kamuoyunda Osmanlı Devleti aleyhine büyük bir propaganda faaliyetli başlatıldı.
8 Ocak 1915 tarihli New York Times Gazetesi’nde Ermeni Sorunu
American Committee For Armenian and Syrian Relief isimli yardım teşkilâtı çalışanlarından gelen kişisel telgrafları 1916 yılında New York'ta "Ambassador Morgenthau's Story" ismiyle yayınlayarak Amerika ve Avrupa kamuoyunu etkilemeyi düşündü. Bu kitap bugün de Ermeni ve Avrupalı yazarların önemli başvuru eseridir. Bu tür telgraflar savaş süresince Amerikan gazetelerinde yayınlandı. Savaş boyunca Amerika'daki Ermeniler, bu yazıların etkisiyle, Doğu Anadolu ve Güney Anadolu'daki Ermenileri para ve silâh yönünden desteklediler.
ABD, Almanya'ya karşı 2 Nisan 1917'de harbe girince Osmanlı Devleti de bu devletle münasebetlerini kesti. Buna rağmen Amerika Osmanlı Devleti'ne karşı harp ilân etmedi. Çünkü Osmanlı Devleti sınırları içerisinde pek çok Amerikan misyoner okul ve hayır müessesesi vardı. 1919 yılında Amerika'da "American Committee tor Independence of Armenia" isimli bir teşkilât kuruldu. Bu teşkilât Türkler aleyhine ülke çapında faaliyet gösterdi. Amerika Başkanı Wilson'a göre savaş sonunda Doğu Anadolu'da Büyük Ermenistan Devleti kurulmalı idi. Wilson bu görüşe, Amerika'daki Ermeniler ve onlara destek olan misyonerlerin sürdürdükleri propagandalar sonucu sahip olmuştu. Mondros Mütarekesi'nden sonra İstanbul'a Yüksek Komiser olarak atanan Amiral Bristol ise başkandan farklı düşünüyor, Türkiye'nin bir bütün hâlinde kalmasının gerekli olduğunu savunuyordu.
Birinci Dünya Savaşı sonunda yeni sınırların belirleneceği Paris Barış Konferansında, İngilizlerin isteği doğrultusunda, Amerika Kongresi'nin tasvibi şartıyla, Ermenistan'da Amerika Mandası kabul edilmişti. Başkan Wilson Anadolu'daki durumu incelemek üzere 1919 Haziranı'nda Anadolu'ya King-Crane Heyetini göndermiş, Ağustosta da Ermenistan Mandası'nın Amerikan hazinesine getireceği mali külfeti tespit için Harbord Heyetini Doğu Anadolu'ya göndermişti. Harbord Heyeti yaptığı inceleme sonunda Anadolu'nun hiçbir yerinde, tarihin hiçbir devrinde Ermenilerin çoğunlukta bulunmadığını görmüş ve Doğu Anadolu'da kurulacak olan bir Ermenistan için Amerika mandasının kabulünü ABD'ne ilk beş yılda 750 milyon dolara mal olacağını hesaplamışta. Bu rapor üzerine Amerika Senatosu 1 Haziran 1920'de Ermenistan Mandasını reddetmişti. Wilson'dan sonra Başkan olan Harding Ermenistan konusunu bir tarafa bırakarak Bristol'ün tezini kabul etti. Böylece Ermenilerin savaş sonrası hayalleri Amerika açısından yıkılmış oldu.
Amiral Bristol 23 Aralık 1920'de harp günlüğüne şunları yazacakta:
"... Çok yazıktır ki, Birleşik devletlerde halkımızın Ermeni halkının karakteri ve Ermeni memleketi diye bir şeyin bulunmadığına dair gerçek ve doğru bir fikri yoktur".
1923 yılında Lozan Antlaşması imzalanınca, ABD'ndeki Ermeniler de diğer ülkelerdeki Ermeniler gibi bu antlaşmayı tanımadılar ve ABD'ni Ermenileri yüzüstü bırakmakla suçladılar. 1919 yılında, kurulduğundan bahsettiğimiz "American Committee for Independence of Armenia" isimli teşkilât adını "American Committee Opposed to the Lausanne Treaty" (Lozan Antlaşmasına Muhalif Amerikan Komitesi) olarak değiştirdi ve bu yönde faaliyette bulundu. Yayın faaliyetleri artırıldı, tanınmış siyaset ve din adamlarının barış aleyhine görüşlerinin yer aldığı broşürler dağıtıldı, senatoya protesto telgrafları gönderildi. Fakat bu faaliyetler Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasında normal ilişkilerin kurulmasını engelleyemedi.
AMERİKA’DAN GELEN MEKTUPLAR
Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan Ermenilerden savaş boyunca Anadolu Ermenilerine gönderilen mektuplar, onların düşüncelerini ve İtilaf Devletlerine verilen desteği açıkça gösterir niteliktedir. Osmanlı harbe girdikten sonra, Amerika’dan birçok Ermeni Anadolu’daki akrabalarına ve çalışma arkadaşlarına mektuplar göndermeğe başladılar. Bu mektupların hepsi de çok ilgi çekicidir.
Bu mektuplardan bir kaçı şu şekildeydi:
Mektup:1
Amerika’da Liyon tarafından Bitlis’in Zogak köyünde Protestan vaizlerinden Agopyan Serkis’e gönderilen 19 Eylül 1895 tarihli mektubun tercümesi:
“Şimdilik Ermenistan hakkında kısaca birkaç söz yazmak isterim. Benim sizinle hiçbir münasebetim yoktur; adresinizi öğrendim bu mektubu yazıyorum. Her bir Ermeni milleti hakkında malumat almağa ve vermeğe mecburdur; siz isterseniz bu mektubu yırtar atarsınız; isterseniz okursunuz. Ben vazifemi yapıyorum, bu mektup hükümetin eline geçerse size bir mesuliyet düşmez. Zira ben adresinizi öğrendim ve her öğrendiğim adrese bildiklerimi yazmağa karar verdim. Bundan alıcılara ne mesuliyet var? İngiltere, Fransa ve Rusya yeni ıslahat hakkında Sultana bir program verdiler. Bunun başlıca noktaları: Ermenistan’ı Avrupa’nın nezareti altına aldırmak, Hamidiye alaylarına silah terk ettirmek, vergileri muhtar ve ihtiyar azaları vasıtasıyla toplatmak, masraflar tesviye edildikten sonra fazlası vilayet merkezine ve ondan fazla kalanı da İstanbul’a gönderilmek gibi hususlardan ibarettir. Valiler, kaymakamlar milletlerin nüfusuna göre seçilecektir. Vilayet dahilinde çoğunluk Ermenilerde ise vali Ermeni ve muavini Türk olacak ve bunların memuriyeti de büyük devletler tarafından tasdik edilecektir. Kazalar Ermeni ve Türk köyleri olmak üzere tasnif ve taksim olunacak ve ekseriyet bu suretle anlaşılacaktır.
Devletlerin bu nokta-i nazarları geçici şeylerdir. Bunlar Ermeni milletinin hakiki istekleri değildir. Bununla beraber Sultan bu tekliflere de karşı durmak istememişse de şimdi boyun eğmeğe mecbur kalmıştır. Amerika ve İngiltere ahalisindeki heyecanın tarifi kabil değildir. İhtiyar Gladston, geçen gün Türk’ün başını ezecek surette bir nutuk irat eyledi; devletlerin talebi ve Sultanın cevabı her ne olursa olsun biz Ermeniler için yapılacak şey, hep beraber ayaklanmak ve barbar idaresini istemediğinizi acemi medeniyete anlatmaktır. Yalnız unutmamalıdır ki devletler kendi menfaatleri için çalışırlar. Bu sebeptendir ki bu kadar Ermeni kanı aktığı halde mesele son bulmuyor. Eğer ikinci ve daha mühim bir hareket vuku bulursa İngiltere ve Amerika hükümetleri İstanbul üzerine yürüyüş edecekler ve Sultanı düşürerek Bağdad’a kadar göndereceklerdir. Her ne söyledimse hakikattir. Bizim maksadımız bir kelimede özetlenebilir: İhtilal! İhtilal! Korkmayınız; ölüm her yerde birdir.”
Mektup:2
22 Kasım 1914’de Amerika’nın diğer şehrinde bulunan Yervant adındaki bir Ermeni’den Erzurum’daki hemşirezadesi Kevork İsrailyan’a gönderilen mektup:
“Muhterem hemşirezadem, zaten beklenen şey meydana geldi. Osmanlı Hükümeti Almanya’nın geçici başarılarına kapılarak ve Panislamizm fikrine dayanarak üç hafta önce Rusya İmparatorluğuna harp ilan etti. Almanlar genç Türklerin milli taassubundan istifade ederek Osmanlı Hükümetini de harbe sürüklüyorlar.
Sizin ancak son bir ümidiniz var, bütün geçecek olaylardan tahammül edilmez güçlüklerden, Kızıl kan ırmaklarından bir şey doğacaktır; o da Ermeni Milletinin hürriyeti. Bunu metanet ve büyük bir inançla bekleyiniz, pek yakındır. Kapımızın eşiğindeyiz. En yakın bir gelecekte, Ermenistan’ın yüksek dağlarının zirvelerinden hürriyet güneşinin parlayacağını, aziz vatanımızın ilkbaharı geldiğini göreceğiz. Bununla beraber gün bizim için pek pahalıya mal olacaktır. Hepinize hasret öpücükleri göndererek mektubuma son veriyorum.”
Amerika Ermeni Milli Müdafaa Komitesi, Boston
Mr. Colville Barclay,
Washington, D.C.
Efendim,
Türkiye’deki Ermenilerin durumuyla ilgili Katolik veya bütün Ermenilerin baş piskoposunun bildirisini size ekte sunuyorum. Enver Bey’in ve İstanbul’da iktidarda olan genç Türkiye partisinin diğer liderlerinin emirleri doğrultusunda Osmanlı İmparatorluğu boyunca çapulculuk, tehcir, toplu infaz ve katliamlarla, tarihi Ermenilere acımasızca soykırım yapıldı.
Amerika Birleşik Devletleri, bütün bir halkın atalarının topraklarından uzaklaştırılmasını emreden katil elleri durdurabilecek tek büyük güç. Eylemlerini etkili kılmanın iyi bir yolu olarak, özgürlerin yeri gelmişken seslerini yükseltmelerinin soylu ülkelerinin gelenekleriyle uyumlu olacağını düşünüyorum. Durum çok acil olduğu için, elle tutulur sonuçlar elde edebilmek amacıyla her yolu kullanarak, etki alanınızda gerekli olanı yapacağınızı ve şanlı başkanımız ve dış işleri bakanlığımızın ellerini güçlendireceğinizi umuyor ve inanıyorum. Raporda bildirildiği üzere, Ermeniler hayattaki son zamanlarını yaşıyorlar ve bütün bir ırkın yok olmasını engellemek için yapacağınız herhangi bir şey minnetle anılacaktır. Başkanımız ve dış işleri bakanlığı hâlihazırda durumla ilgileniyor. Bulunmak istedikleri herhangi bir girişimi engellemek gibi hiçbir istek yok kesinlikle. Onları temsil ederek ve kongre aracılığıyla, uzun süredir ızdırap çeken ve işkence edilen halkın kurtuluşunu hızlandırabilirsiniz.
Amerika Ermeni Ulusal Savunma Komitesi Başkanı M. Sevasly, Veznedar A. Nazar, Sekreter K. M. Gıragorian.”
Mektup: 3
Mamüratülaziz’de Murat Muratyan’a Amerika’daki oğlu tarafından gönderilen 5 Temmuz 1915 tarihli mektup:
“Sevgili pederim memleketimizin ahvalini okudukça kendimi bir hapiste zannediyorum. Hele Van ve Zeytun katliamları beni büsbütün ağlatıyor. Amerika Reis-i Cumhuru Babıâli’ye keşide ettiği telgraflarıyla katliamın önünü almak istiyor ise de henüz bir netice husule gelmemiştir. Bunları işitip okudukça bende intikam hissi artıyor. Ben niçin Ermeni ordularıyla yabani Türk’e karşı gidip intikam almayayım. Ne faydaki vakit geçmiştir. Hâlbuki bir haftaya kadar Kafkasya’ya gidecek olan yeni ordumuzu görerek iftihar edebiliyoruz. Burada zikrettiğim ordulara gelince bunlar üç dört sene Amerika ordusunda talim görmüş 50.000 muallim Ermeni efradından müteşekkildirler. Bunlar şimdi vatanlarını müdafaa ve Türklere karşı muharebe için emir almıştırlar. Bunlar en son Ermeni askerleridir. Bunlar Ermenistan’ı esaretten kurtaracaktır. Bende İnşallah üç sene sonra milletime ve aileme faydalı olacağım.
“Müstakil Ermenistan
Ermenistan kurtuldu. Kırmızı kanla boyandı. Asırlardan beri görmeyen gözleri can verdi. Ermenistan kurtuldu. Şimdi oldu müstakil bütün servet ve mülki serbest oldu. Ermenistan ne vakit kurtuldu ve buhranın tam hengâmıdır. Ermeni cesur çocukları Ermenistan’a girip Türk ve Kürtleri mahvedeceklerse işte o vakit istiklal ilan edilmiş olacaktır.” (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, BOA. DH. EUM. 2. Şube, 68/48.)
Mektup:4
Amerika’da Fresno şehrinden
“Karaoğlanyan Kardeşlere
17 Kasım 1914 Fresno
Kardeşlerim, Milletimizin yeni hayatını bir hafta önce gazetelerde okudum. Ruslar Beyazıt ve Eleşkirt’e girmişler. Zaten Türk’ü bitirecekler; benim de o zaman vatanıma dönüşüm kararlaştırılmıştır. Selamlar... Nivart (Kız adı).”
Amrika’da Babel House Tarafından Ermenilere Telgraflar Çekildiği İle İlgili Osmanlı Hariciye Nazırının Bir Yazısı (30 Ağustos 1915). (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, DH. EUM. AYŞ. 73/36).
ABD’deki Ermenilerinin İstanbul ve Anadolu Planları: Tarsuslu Kiragos Kalenciyan İmzasıyla Amerika’dan Gönderilen Bir İhbar Mektubu
Ermenice Mektubun orijinal metni
Mektubun tercümesinin ilk sayfası
(BOA. Y. PRK. AZJ, 52/80; Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Amerikan İlişkileri (1896-1919), II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 2007, s.170-177).
Amerika'dan, Tarsuslu Kiragos Kalenciyan imzasıyla gönderilen bir ihbar mektubundan Doktor Nazaret Kalustyan isimli birinin İstanbul’da yapmayı planladığı sabotaj ve büyük yangınlar ile bu işlerde yardım ve yataklık yapacak kişiler hakkında ayrıntılı bilgiler yer aldığı Amerika’da Tarsuslu Kiragos Kalenciyan tarafından gönderilen Türkçe ibareli Ermenice harflerle yazılmış mektubun aynen tercümesidir.
“Devletli, atufetli, şevketli Padişahımız âlem-penah efendimiz hazretlerine arz-ı keyfiyet olmak üzere Mabeyn-i Hümayun Başkâtibi canib-i âlisine ihbarat-ı acizanemdir.
Devletli efendim,
Acizleri tebaa-i Osmaniyye'den ve Ermeni milletinden Adana vilayetinin Tarsus kazasından olup bundan yirmi sekiz sene mukaddem yetim ve bi-kes olduğumdan iş bulmak ve okumak arzusuyla Amerika'ya geldim. Tahsil-i ilm ederek fabrikalarda birinci sınıf makinistlerden olmuşum. Yirmi bir senedir makinistlik etmekteyim. Ancak kendi işimle meşgul olmaktayım. Vuku bulan Ermeni hey'et-i fesadiyesine razı olmadığım gibi asla içlerine girip refakat etmedim. Bitaraf durmağı kendimce münasip gördüm.
Amerika'da bulunan Ermenilerin üçüncü defa olarak Deraliyye içerisinde büyük bir karışıklık çıkararak tekmilen İstanbul'u harap etmek, müslim, gayr-ı müslim perişan etmek üzere yaptıkları planların bazılarını kesb-i malumat eyledim ise de icra olmasına men'ine gayr-ı muktedir olduğumdan üç aydan beri bu halin icrasında bir milyona yakın İstanbul ahalisinin bi-suz (?) biçarelerin birkaç divane alçakların efkârına kurban gideceklerini görmekde idiğimden ne yol tutup da bu fesadeti zuhurundan evvel kapamağa düşündüm. Bir yol bulamadım. Kimseye de arz edemem.
Bugün böyle karar verdim ki, bu hali çabucak şevket-meab efendimiz hazretlerine arz ederim; oraca ehemmiyet ile aranılır, tedbirler düşünülür; her halde efkârları icra olmaz. Maksadım ile malumatımı arz-ı keyfiyet ederim.
Evvelce mühendis olup şimdi ise doktorluk eden (Nazaret Kalustyan) Nisan'ın on ikisinde benim bulunduğum eve geldi, bana misafir oldu. O gece komiteler hakkında çok söyledi. Bana da: "Sen millet değil misin, asla yardım etmiyorsun, sen nasıl milletdaşsın?" deyu söyledi. Ben de: "Milletimi severim, isterim serbest ola. Lakin dibi çıkmaz kör yoluna gidip de ahaliyi azdırmak iyi değildir. Ben bu işe girmem. Eğer yardım istiyorsan ne kadar para ister isen vereyim ama ben size dahil olmam." dedim. Bana dedi ki: "Her iş bitti, altı ay sonra tekmil millet kurtulacak. Her bir plan yolunda, ancak bir eksik var, o da senin elinde. Eğer milleti azad etmek ister isen onu da sen yap bitsin." dedi. "Bana keyfiyeti naklet de bakayım, yapabilir isem yaparım." dedim. Şöyle söyledi ki: "Ben bir senedir bilirsin ki Amerika'dan gitmiştim Osmanlı toprağına. Her şehri gezdim. Dört ay İstanbul'da durdum. Her bir tertibi yaptım. Baki ne yapacağım. Bizim emniyetli Truşaklardan İstanbul'da yerli olanlardan iki yüz yirmi fedai seçtim. Bunları İstanbul'un her bir tarafına köylerine dağıttım her birini. Ayrı ayrı evlerde, kahve, gazino, han, dükkânlarda yatacaklar. Gelecek Ağustos donanma gecesi emir verdiğim saatte herkesin kendi bulunduğu yere bir teneke gazyağı döküp dışarı çıkacaklar. Başka başka yerlerden de gidip bu suretle yakacaklar. Bir adam hiç olmaz ise iki-üç yer yakabilir. Bu suretle (220) iki yüz yirmi adam yedi-sekiz yüz yerden yangın çıkarır ise İstanbul tekmil ateş içerisinde kalacak. Birkaç saatin içinde tekmil yanıp viran olacak. Birinci plan budur. İkincisi de budur ki, Amerika'da yeni ihdas olup daha meydana çıkmayan bir nev' dinamit ruhu denilen bir nev' su var ki kuvveti dinamit atmış[dan] fazladır. Gazyağı gibi bir sudur. Bu dinamit ruhu suyundan 300 teneke İstanbul'a soktuk. "Amerikan kokusuz gazyağı" deyu kolayca girdi. Bunlar da o fedailerin evlerine de dağılmıştır ki yangın gecesi bir tertibini evlerde bırakıp kalanını ellerine alarak dışarı çıkacaklar, bu suları girilmez beylik binalarına serpecekler ve tulumbacılara su diye verip tulumbalara konulduğunda basılınca sıkışıp patlayarak cümle ahali[yi] telef edeceğiz ve evlerde bırakılan sular da ateş alarak yangına büyük yardım edecek." deyu doktor arz u beyan etti. "Şimdi İstanbul yandı amma Yıldız Saray-ı Hümayunu duruyor. Buna da iki tertib hazır ettim. Bu sayede orayı da harab edeceğim." deyu söyledi. "Şöyle ki, bilirsin burada usta baloncular var, balon ile istedikleri yere giderler, istedikleri yere inerler. Buradan bir usta baloncu gidecek, Yıldız'ın üzerine varınca tertib olunan dinamit suyundan döküp dinarnit gülleleri atacak. Bu suretle orayı da harab edeceğim." deyu beyan etdi. "Şayed hava yardım etmezse diğer ikinci planı icra edeceğim ki, nev-icad bir makine ile sessiz, elektrik vasıtasıyla istediğim yere gülle atacağım. Ben bir senedir aklımı yordum, bir makine yaptım. Modelini çizdim. Parça parça ayrı ayrı fabrikalara gönderdim, yaptırdım. Kaffesini evime getirdim. İki haftadır çalışıyorum, işletemiyorum. Lazım ki bir sade makinist olup işletsin. Kimseye emniyet edemem. Çünkü bu dünya üzerinde bulunmaz bir sessiz, demirsiz top sayılır. Ben bunu Fransa'ya götürüp külliyet[li] bir para ile bu modeli satarım. Bu para[yı] da şirketimize harcarım." deyip rica etti ki gideyim, bakayım. Düze[l]ttireyim, işleteyim. Ben de: ''Ne gibi şey ola?" deyu gittim, gördüm ki pek hafif, az aletli, güzel, dikiş makinesi gibi bir şey. On altı şişeli, bir elektrik sandığı, bir... çarga üzerinde bir kol el var. Elin üzerinde bir kalın üç metre büyüklüğünde bir demir var ki top gibi nişangâhı var. Elin içine gülleyi koyar. Makine işliyor, bastığı vakit ol demirin içerisinden gülleye el urur ki sanki el ile atar gibi fırlayıp gidiyor. Bu makinenin bazı ilişen mahallerini düzelttim. O halde işlemeye başladı. Tahta güllelerle prova ettim. Maksada muvafık surette top gibi kullanılmakda idi. Lakin bir saniyede kol beş-on kere kalkar iner. Durduruncaya kadar bir-iki gülle atdıkdan sonra kol dayanmayıp kırıldı. Altındaki tabla da sakat oldu. Şu halde lazımdır ki atıldığı anda kendi kendine dursa. Bu da kolay mesele idi. Ben söyledim ki: "Bunları döken fabrikaya gönder, yenisini getir, ben gelir, düşünür, bir çaresini bulurum." dedim. Eve geldiğimde bu işleri meydana koyup icrasına muvaffak olur iseler cümle tebaanın perişaniyetine sebep olacaklar. Ben de onlara şerik olmuş olacağım. Ancak elimden geldiği kadar geri bırakmağa cehd etmeyi karar vererek nihayet: "Bu makinenin işlemeye mümkün değil" deyu cevab verdim ve işlese ne suretle Türkiye'ye top sokmağa kolaylık var olduğu ve ehemmiyetli adam olup olmadığını anlamak maksadımla kendisine fark etdirmeksizin gayet tedbirli surette sual ettim. Usul usul anladım ki ancak Osmanlı iskelelerinin üç iskelesinden girebilir. "İstanbul ve saire iskelelerden girdirmek mümkün olamaz. Ancak İzmir, Samsun, Trabzon iskelelerinden istediğimiz şeyleri sokabiliriz. Çünkü buralarda emniyetli Türk memurlarımız vardır." dedi…
Maamafih bu ihbaratı değil ki bir mükafat için yahud milletime garez için malumat veriyorum. Ben hiçbir mükafata ihtiyacım yoktur. Sinnim kırk birdir. El-an bekârım. Servetim benim için mikdar-ı kafidir. Günde beş dolar alırım fabrikadan ve güzel evim var. Rahatlığım ber-kemaldir. Evet milletimi severim, isterim serbest ola. Lakin bu dibi çıkmaz bir yol olduğunu bildiğimden bu işlere girmedim. Şimdi ise birkaç adamın efkârı ile bu iş icra olsa bilirim ki evvelki vech üzere birçok bi-suz (?) kanlar dökülecek. Bir hayli Ermeni karındaşlarım sefalete duçar olacak, mecbur oldum ihbar etmeğe. Vuku'undan evvel taharriyat edilip meydana çıkarılıp icra edilmeden kapattırılarak birkaç fesadın mahvıyla bütün alemin mal ve canlarını satın almaklığı kendi vicdanım razı olduğundan ihbar eyliyorum.
Maamafih mahallerince tahkikat ve taharriyat icra edilmesi emri verir iseniz hiçbir semere zuhura gelemeyecektir. Zira mahalli hükümetin de istedikleri gibi yaptılar. Lazım ki bizzat huzur-ı âlilerine isteyiniz. Tahkik etmeniz iktiza eder. Her halde emr u tedbir, re'y sizindir, efendim.
Eğer bir hususta benden malumat etmek ister iseniz bu mektubumun üzerindeki adrese yazar iseniz bana gelir. Ben İslamca yazamam, lakin okuyabilirim. İslamca yazsanız okurum. Ricalar ederim ki benim bu ihbarımı âleme faş edilmesin ki ileride beni de tazyik etmesinler. Emr u ferman efendim.
Fi 10 Temmuz sene 1907. Amerika'da mukim Tarsuslu Kiragos Kalenciyan”.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ, ERMENİLER VE ABD
Sevr Anlaşmasını uygulamaya koyamayarak ABD’den istediği manda desteğini alamayan Ermeniler son kozlarını Lozan’da oynamak istediler. ABD kamuoyu ve senatosu bu sırada kendisini tekrar izolasyon politikasına bağlamış, dünyanın farklı coğrafyalarındaki siyasi gelişmelerden uzak durmaya çalışmıştı. Ermeniler için geriye sadece İngilizler ve Fransızlar destekçi olarak kalmıştı. Bu iki devlet son kozlarını Lozan’da masaya koydular. Ancak onların bu çıkışları samimi değildi ve yalnızca kamuoyunu tatmin edebilmek amacına dayanıyordu. Bu yüzden Türk delegelerinin sert çıkışları karşısında geri adım atarak doğuda bir Ermenistan yurdu kurma düşünceleri yarım kaldı.
1919’da Doğu Anadolu’ya bir gezi düzenleyen ABD Genelkurmay Başkanı General Harbord
Doğu Anadolu’da geniş bir araştırma yaparak Ermenistan mandasının kurulamayacağını ve doğunun Türk yurdu olduğunu ifade eden Harbord’un istediği olmuş, ABD kendisi için bir şey ifade etmeyecek olan manda işinden uzak durmuştu.
1920 yılında ABD ordusunda gönüllü Ermeniler
Lozan Konferansında da istediğini elde demeyen Ermeniler, 1960 Kıbrıs Buhranı'na kadar uluslararası alanda sessiz kaldılar. Fakat bu dönemde Türk Düşmanlığını Amerikan halkına telkin etmeye devam ettiler. 1984 yılına kadar uluslararası alanda Türk diplomatlarına karşı çeşitli suikastlar düzenleyerek dünya kamuoyunun dikkatlerini Ermeni Sorunu üzerine çekmeye çalıştılar. Türk vatandaşlarına yönelik Ermeni saldırıları, 1973 yılında başladı. Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos Bahadır DEMİR, 27 Ocak 1973'te yaşlı bir Amerikan uyruklu Ermeni Gürgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi. 28 Ocak 1982'de Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal ARIKAN öldürüldü. Arıkan'ın katili Taşnak militanı Hampig Sasunyan, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 5 Mayıs 1982'de Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan GÜNDÜZ, uğradığı silâhlı saldırıda öldü. Suikastçıların çoğu Amerika'da bulunan okul görünümlü kamplarda yetiştirilmişti.
Yüz yıldır Amerika'da "soykırıma" uğradık diye propaganda yapan Ermeniler, halkın şuuruna büyük bir nakış işlemiştir. 1984 yılından Amerika'daki bütün Ermeni örgütleri "Amerika Ermeni Asamblesi" adı altında birleşerek bu propagandaya devam kararı vermişlerdir. Yaklaşık 1228 Ermeni lobi kuruluşu bugün ABD'nde faaliyet göstermektedir.
ABD SENATOSU, MİSYONERLER VE ERMENİLER
Ermenilerin bugün ABD’deki en etkin faaliyetleri ABD senatosu üzerindeki çalışmalarıdır. İlk defa, 3 Aralık 1894'te Louisiana Senatörü Newton Bianchard Ermeni Meselesini Amerikan Senatosu'na getirdi. Bianchard, Senato'ya sunduğu karar tasarısında, Türkiye'de kadın, erkek, çocuk demeden yapılan katliamların insanlık için bir yüz karası olduğunu ve tüm insanlıkça en sert biçimde kınanması gerektiğini belirtiyordu. Aynı Senato Başkan Clevland'dan bilgi istiyordu. Clevland için her şeyden önce Türkiye'deki Amerikalıların hayatını korumak önemliydi ve bu olaylarda Amerikalılara hiçbir şey olmamıştı. İstanbul'daki Amerika Elçisi Terrel de Türkiye'deki Amerikalıların rahat içerisinde olduklarından bahsediyordu. Ayrıca Clevland, Amerika'da propaganda yapan Ermenilere fazla güvenilmemesi gerektiğini açıklamış, onun bu açıklaması Ermenileri çok kızdırmıştı. (B.O.A. Y.A.Hus. 314/43).
Bu sırada Amerika kamuoyunda, özellikle misyonerler ve protestan papazlar arasında Hınçaklara karşı bir propaganda başlamıştı. Misyoner Hamlin bu propagandanın başını çekiyordu. Hınçaklar bu Amerikalılar tarafından Nihilist ve Rusya taraftarı olarak değerlendiriliyordu (Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, c.18, Belge No: 60.) Ermenilerin senatörler üzerindeki çalışmaları o günden bugüne yöntem açısından hiçbir değişikliğe uğramadan devam etti. Bu propagandalar sonucu Amerika'daki Ermeniler Osmanlı Devleti'ne karşı o kadar kinle doldular ki burada yaşayan Müslümanlara saldırmaya başladılar. Özellikle Worcester'da yaşayan Müslümanlar sık sık Ermeniler tarafından tehdit edildi. Türkiye'deki farklı din ve mezheplere mensup kimselere yapılan muamele ile Amerika'daki emsallerini karşılaştıran bir Amerikalının "Tarafsız" imzasıyla Chicago Herald Gazetesi'nin 16 Haziran 1894'te çıkan mektubun özeti şöyledir:
"Amerika'da bir avuç Ermeni vardır. Bunlar bizim kanunlarımızın himayesi altındadırlar. Ama bunlar kendilerini üstün ırktan sanırlar ve ihtilâlci Hınçak Partisinin, Türk Hükümeti ve memurlarından gördükleri tazyike karşı Türkiye'de isyan çıkaracaklarını yazarlar. Buna zeki ve gerçekten dost Amerikalılar derhal inanırlar. Eğer bu kişiler kâfi süre Türkiye'de yaşasalar, Ermeni anarşistlerinin gerçek gayretlerini göreceklerdir. Bunlar üstün ırktır. Türkler değildir. Önemli olan Amerikalıların inandırılması ve Ermenilerin cesaretlendirilmeleridir. Ermeni konusuyla ilgilenen kişiler şu iki noktayı unutmamalıdırlar:
1. Türkiye'de suç işleyenler, Amerika'dakinden daha azdır.
2. Türk hükümeti suçluyu daima cezalandırır. Geçek şudur ki Türkiye'de suç işleyenler herhangi bir medeni memleketinkinden daha azdır.
Türkiye'de Ermeniler çok yüksek mevkidedirler. Mahkemelerde başkanlık mevkiinde olan çok Ermeni olduğu gibi devletin bütün dairelerinde görev yapanlar vardır.Bu Türkiye'deki adaleti ve toleransı gösterir. Ermeniler tarafından bunun aksinin iddiası iftiradır. Bu sebeple ABD'ne politik çağrıda bulunmaya hakları yoktur. ABD herhangi bir sebeple Türkiye'nin iç işlerine müdahale edemez.”
(Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, c. 20, Belge No: 102).
Ermenilerin ABD’deki çalışmalarına karşı Osmanlı Devleti de şüphesiz çeşitli tedbirler aldı. Özellikle Washington Elçisi Mavroyani Bey bu konuda çok yoğun bir şekilde çalıştı. Fakat Avrupalı Devletlerde olduğu gibi Amerika'da da siyaset ve iç politikalar Ermeniler lehine çalıştı. Onlar bu meseleyi Osmanlı Devleti'ne karşı bir baskı aracı olarak kullanmak niyetinde idiler.
1 Ocak 1896 tarihinde ABD Dışişleri bakanı tarafından başkana sunulan raporda şu konular üzerinde duruluyordu:
“Türkiye’deki kargaşa ortamı, devam ederken, isyanlar ile büyük insan kayıplarına ve mal ve mülkün mahvına neden olmuştur. Bu isyanlarda Ermenistan ve Kürdistan’da ikamet etmekte olan hiçbir Amerikan vatandaşının ölmemiş veya yaralanmamış olması memnuniyet vericidir. Her ne kadar onların yardımsever işleri Müslümanların nefretlerini sergiledikleri yerli unsurlarla onları bir araya getirse de, durum böyledir (yani Amerikalı bir kimse ne ölmüş ne de yaralanmıştır).
“Bu şahsi dokunulmazlığın nedeni bölgedeki Amerikan vatandaşlarının muhafazası ve onların çıkarlarının gözetilmesi konusunda bizim elçimizin bulunduğu talepten kaynaklanmaktadır. Osmanlı Hükümeti tarafından Elçi Terrell’e verilen güvenceler Amerikan mallarının ve mülklerinin tamamıyla korunmasını sağlamamıştır. Ayrıca Babıâli bir yıl önce Harput ve Maraş’ta meydana gelen kundakçılık ve yağmalar konusunda bizim tazminat taleplerimize direniyor. Ancak, yerel hükümet görevlilerinin bu yağma hareketlerine engel olma ve onları kontrol etme konusunda ihmalleri olduğunu ve bu soygunlarda Osmanlı askerinin aktif katılımı olduğunu gösteren sağlam kanıtlar ortaya konulmuştur. Önceki yıllarda bazı vatandaşların öldürülmesi ve yaralanması ile ilgili diğer dikkate değer tazminat talepleri karşılanmamıştır. Türkiye’deki hâlihazırdaki durum geçmişe göre daha sakin/durgun olmasına rağmen, meşruiyet endişesinin temelleri katiyen giderilmemiştir.
“Türk Hükümeti tarafından uzun süreli ısrar ve pek çok tutulmayan sözlerden sonra, şu an Amerika’da yaşayan Ermeni kökenli erkeklerin, çocuk ve kadınlarının göçmesine izin verilmesi gerekmektedir. Bu dostça talebe riayet edilmelidir ve bu bahtsız insanların Osmanlı topraklarında karşılaştıkları güçlüklerden kurtarılması için daha fazla/başka engeller çıkarılmamalıdır.” (Başbakanlık Osmanlı Arşivi. HR. SYS. 69/36).
A.B.D. senatosunun isteği üzerine başkan senatoya Türkiye’nin durumu hakkında bilgi vermiş, karışıklıklarda ölen A.B.D. tebaalılar ve Ermeniler için üzüldüğünü söylemiş, Boğazlara savaş gemisinin gönderilmesinin iyi etki yapmış olduğunu belirtmişti. Bu görüşmelerde bazı senatörler Ermeni olaylarından dolayı Osmanlı Devleti ile ilişkilerin kesilmesini teklif etmişlerse de bu teklif senato tarafından kabul edilmemiştir. Hem senato hem de temsilciler meclisi Anadolu’da Ermenilere katliam uygulandığı konusunda hem fikirdi. Mavroyani Bey’e göre bu durum özellikle din taassubundan kaynaklanıyordu. Bu tür kararların kabulü de Amerikalıların özellikle Avrupa’ya ait meseleleri muhakeme ve takdirde genellikle “haddi tecavüz eylemelerinden” ileri geliyordu.
Senatonun gemi gönderme kararını Osmanlı Hükümeti’ne ileten A.B.D. Dışişleri Bakanlığı, Hariciye Nazırı Tevfik Paşa’dan “ABD’nin Paris Antlaşmasını imzalayan devletlerden birisi olmamasından dolayı Bancroft gemisinin İstanbul’a kabulünün mümkün olamayacağı” cevabını almıştı. Amerika Hükümeti 1895 yılında Ermenileri ve Amerikan misyonerlerini korumak için Mersin ve İskenderun limanlarına savaş gemisi yollamıştı. Gemi komutanının Halep Valisi ve Mersin Mutasarrıflarına gönderdiği hakaret içeren mektupların bir sonuç doğurmadığını gören Amerikalı Ermeni taraftarları şimdi İstanbul’da “Sultanın camını sallayarak” bu konuyu halledebileceklerini düşünüyorlardı. (Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, cilt: 39, Belge No: 32, 38, 119, 110).
1896 yılı başında Amerika’da oturan Ermeniler ABD temsilciler meclisi ve senatosuna birer dilekçe vermeyi kararlaştırdılar. Worcester’da yapılan bir mitingde Osmanlı Devleti aleyhine konuşmalar olmuş ve yabancı ülkelerden yardım istemeye karar verilmişti. ABD’ndeki gazetelerin çoğunda Kayseri’deki misyonerlerden gelen haberler yayınlanıyordu. Bu haberlerde Kayseri’de bin Ermeni’nin öldürüldüğü belirtiliyordu. Anadolu’da kötü olayların meydana geldiğini İngiliz ve Amerikan gazetelerinden okuyan Ermeniler, Amerika’daki Müslümanları öldürecekleri tehdidinde bulunuyorlar ve bunun için silah talimi dahi yapıyorlardı. Osmanlı Elçisi Mavroyani Bey Avrupa’dan gönderilen gazetelerin ABD kamuoyunda Osmanlı Devleti aleyhine önemli etkiler yaptığına dikkat çekerek kamuoyunun Osmanlı ülkesi hakkında doğru bilgilendirilmesinin önemine dikkat çekiyordu.
1890’lı yıllarda Amerika’nın Ermeni siyasetinin söz ve vaadlerden ileri gitmediği görülmektedir. Mesela Merzifon olayları neticesinde Amerikan başkanı Clevland’ın İstanbul’daki Amerikan elçisi Terrell’e emir vererek Amerikan vatandaşı olan Ermenilere gereği gibi davranılmasını Babıâli’den talep etmesini istemiştir. Yine Sasun olaylarını ne başkan Clevland ne de Dışişleri Bakanı Olney dikkate almamıştır. Hatta Olney “medyanın Ermeni katliamları ile ilgili raporları çok abartılı” demiştir. Başkan Amerika’nın Berlin Antlaşması’nın imzacı devletlerinden biri olmadığını ve Osmanlı Devleti’nin işlerine karışmayacağını dile getirmiştir. Başkan Clevland’ın 1895 Ermeni olaylarına verdiği ilk tepkisi Türkiye’deki Amerikan vatandaşlarının hayatlarının muhafaza edilmesi yönünde oldu. Kongrede yaptığı konuşmada da özellikle misyonerler üzerinde durdu. Elçi Terrell’e Amerikan vatandaşları güvende olduğu sürece Ermeni işlerine müdahil olmaması söylendi. Terrell, imparatorluğa yayılmış olan misyoner kuruluşlarının silahlı ve üniformalı askerlerle korunmasını Babıâli’ye ciddi bir şekilde tavsiye ediyordu. Hatta 1895’te yazdığı mektupta söz de reformların Ermeni katliamlarını tetikleyeceğini bunun da misyonerler için büyük bir tehdit oluşturacağını dile getirmiştir.
Genel olarak Terrell Ermeni olayları esnasında Sultan’ın Amerikan vatandaşlarını korumak için aldığı önlemleri onaylamaktadır. Ancak misyonerlere kötü davranıldığı ile ilgili sürekli raporlar gelmesi üzerine senato sultan’dan kayıplarının tazmininin talebine karar vermiştir. Üstüne üstlük bu konuda senatodaki tartışmalar Başkan Clevland’ın daha sert tedbirler almasına neden olmuştur. Bu nedenle başkan kongrenin de desteğini alarak Amerika vatandaşlarının korunması için San Francisco ve Marblehead adlı iki savaş kruvazörünü muhtemel mezalimlere karşı bir güç gösterisi olarak Türk sularına göndermiştir. 7 Aralık 1896 tarihinde Başkan “ülkelerinde hükümetlerinin, İstanbul’da ise elçilerinin, Amerikan vatandaşlarını korumak için her şeyi yaptıkları şeklinde kongreye teminatta bulunuyordu. (The Armenian Massacres 1894-1896 U.S. Media Testimony, ed. Arman J. Kirakossian, Wayne State University Press, Detroit, Michigan 2004, s. 36-38).
Ermeni olayları başladığından beri devam eden bu gibi şikâyetler Amerika’nın işi biraz daha ciddiye almasına neden oldu. ABD 1898’de Başkan McKinley yönetiminde Türk meselesine öncelik vermeye başladı. 1894-96 yıllarında meydana gelen olaylarda (katliamlar) misyonerlerin zararlarının tazmin edilmesi için Türk sularına Amerikan donanması gönderilmesi gündeme geldi. Olayları müteakip misyonerler kaybettikleri malları için hükümetlerine tazminat talep etmeleri çağrısında bulundu. 1898’de başkan McKinley, ünlü bir iş adamı ve hayırsever olan ve Orta Doğu’da Amerikan menşeli okul ve misyonerleri destekleyen William Dodge’ye Osmanlı imparatorluğunu baskı altına almak istediğini söyledi. Ancak Küba’da Amerikan donanmasının çok yıpranması nedeniyle zorlayıcı önlemler almanın mümkün olamadığını dile getiren başkan 1898 baharında Türkiye’deki ABD büyükelçisi Oscar Strauss’a Sultan’ı tazminat ödemeye zorlama amacıyla İstanbul’a bir heyet göndermesini istedi. Strauss’a göre McKinley’in misyonerlerin ısrarcı talepleri nedeniyle uykuları kaçıyordu ve ona göre “Türkiye’yi zorlamanın tek yolu gemilerle gidip Sultan’ın sarayının pencerelerini sallamaktı. Yine New York’ta yayınlanan Nation dergisi de Osmanlı Devletindeki Hıristiyanların korunması meselesinin sadece donanma müdahalesiyle olmayacağını, Amerika’nın İstanbul’u Avrupalı devletlerin yardımı ile bombalayabileceğini dile getiriyordu. A.B.D. Ermeni sorununu Sultan’ı tehdit etmek ve imparatorluktaki Hıristiyanların üzerindeki etkisini arttırmak için bir unsur olarak gördü.
Bir örnek kesitini verdiğimiz ABD kamuoyunun Ermenilere bakış açısını gösteren bu tutum yüz yıl boyunca devam etmiş, misyonerler ve Ermeni teşkilatları Avrupa ve ABD kamuoyunu yanlış yönlendirmişlerdir. Bu tarihi süreç ile bilgilendirilen BAD Senatosu ve senatörler Türkler ve Ermeniler söz konusu olduğunda tavırlarını Ermenilerden yana koymakta tereddüt etmemektedirler. Ancak Türkiye’nin Ortadoğu’da ABD politikaları yanında yer alması onları Soykırımın kabulü konusunda tereddütte bırakmaktadır. Türkiye ile ABD politikalarının çatışması şüphesiz ki kendisini ilk olarak bu meselede gösterecektir. Her 24 Nisan’da ve seçim kampanyalarında ABD Başkanına yapılan baskılar bunu açıkça göstermektedir.
KAYNAKÇA
Başbakanlı Osmanlı Arşivi’nin Farklı Tasniflerinden Belgeler