1. ERMENİ İDDİALARI
Günümüzde dünyada yaklaşık 6 milyon Ermeni yaşamaktadır. Bunlardan 2,5 milyonu Ermenistan’da 3,5 milyonu ise dünyanın farklı ülkelerinde diaspora adı altında hayatlarını sürdürmektedirler. Ermenistan’ın iktisadi yönden zayıf olması ve her geçen gün bu durumunun kötüleşmesi hızlı bir göçe ve nüfusun azalmasına sebep olmaktadır. Türkiye’de 60.000 Ermeni yaşamakta olup mevsimsel olarak değişkenlik göstermektedir. Yaz aylarında yaklaşık 20.000 Ermeni işçi olarak kaçak bir şekilde Türkiye’ye gelmekte ve kışın Ermenistan’a dönmektedir.
Bütün bunların dışında Ermeni nüfusu ile ilgili esas sorun, Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşandığı iddia edilen soykırımla ilgilidir. Ermeni nüfusu denilince akla ilk gelen şey 1,5 milyon Ermeni’ye yapılanlardır. Ermeni tarihçilerinin ve onların etkisiyle siyasetçilerinin ısrarla üzerinde durdukları nokta, Ermenilerin XIX. yüzyılın başında Doğu Anadolu’da nüfus çoğunluğuna sahip oldukları ve Osmanlı Devleti’nin 1894 yılından itibaren bu nüfusu sistemli bir şekilde imha ettiği yönündedir. Bu araştırmacılara göre, 1915 Tehciri planlı hareketin son aşamasını teşkil eder. Ermeni tarihçileri bu iddialarını destekleyebilmek için savaş sırasında Amerikalı ve İngiliz diplomatlarının propaganda vesilesi saydıkları ve bunu da başarı ile uyguladıkları çalışmalardan istifade ederler. Bu tarihlerdeki kaynak ve istatistikler onları pek ilgilendirmez. Onlar bugün hâlâ İngilizlerin, Fransızların ve Amerikalıların Birinci Dünya Savaşı sırasındaki psikolojik yaklaşımlarına sahipler ve anı kaynaklı anlatımları belgelere tercih etmektedirler. Ermeniler, soykırım iddialarında 1,5 milyon rakamını dillerinden düşürmeyerek, insanların zihinlerinde keskin bir etki bırakmayı amaçlamaktadırlar. Ermeni halkının toplumsal belleğinin oluşturulması ve dünya kamuoyunun konuya ilgisinin daha fazla çekilebilmesi için bu iddia bir araç olarak kullanılmaktadır. Büyük bir bilgi kirliliği oluşturularak ortaya atılan bu rakam, özellikle Batı kamuoyu nezdinde etkili olmuştur. Ermeniler, bu etkinin kalıcı olmasını sağlamak amacıyla her fırsatta bu iddiayı gündeme getirmişlerdir. Fakat bu rakamın gerçek dışı olduğunun açıkça ortaya çıkartılmasına rağmen, geri adım atmamaktadırlar. Çünkü bu konuda geri adım attıkları an, diğer tüm iddialarının gerçekliği, insanların zihinlerinde sorgulanmaya başlayacaktır.
(Bu Ermeni araştırmacılarının başında Vahakn N. Dadrian geliyor. Dadrian, “ A Review of The Main Features of the Genocide”(Journal of Political and Military Sociology, Vol. 22, No:1, Summer 1994) isimli çalışmasında bu iddialar üzerinde duruyor. Richard Hovannisian da “The Historical Dimensions of The Armenian Question (1878-1923)” ( The Armenian Genocide in Perspective, New Brunswick,1987) isimli çalışmasında aynı iddiaları savunuyor).
2- OSMANLI DEVLETİ’NDE HIRİSTİYANLAR
XIX. yüzyılda milliyetçiliğin ortaya çıkışından itibaren, nüfus yoğunluğu özellikle stratejik ve siyasi kavramlarda önem kazanmıştır. Bu öneme paralel olarak nüfus sayımları ve istatistiklerinin siyasi, ekonomik ve sosyal ihtiyaç ve iddiaları destekleme, üstünlük, ayrıcalık, bağımsızlık elde etmenin bir yolu olarak kullanıldığı görülmektedir. Aslında nüfus yoğunluğunun çağlar boyunca önemli bir güç olduğu bilinmekteydi. Fransız ihtilali sonrasında, imparatorluklar içerisinde yaşayan farklı etnik öğelere dayanan toplumların millet olarak ortaya çıkmasında nüfus yoğunluğu şüphesiz gerekli bir öğedir. Toplumlarda, çoğunluk ve azınlık tanımı yapılmasını büyük ölçüde nüfus belirlemektedir. Nüfus istatistikleri bazı devletlerin siyasî emellerini gerçekleştirme ve bir coğrafyaya egemen olma aracı olarak da XVIII. yüzyıldan itibaren sıkça gündeme gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde etnik bakımdan, yirmiyi aşan gayrimüslim unsur bulunmaktaydı. İmparatorluk, fethettiği yerlerde asayişi sağladıktan sonra en başta bölgenin nüfus ve arazi incelemesini yapmaya önem vermişti. Çünkü vergi kaynakları ve askeri sistemin finansmanının organizasyonu sayım ve yazımı zorunlu kılmıştır. Bu nedenle, “tahrir” adı verilen sayımlar yapılmış, demografik kayıtlar tutulmuştur. (Orhan SAKİN, Osmanlı’da Etnik Yapı ve 1914 Nüfusu, Ekim Yayınları, İstanbul, 2008, s. 133). Ancak “tahrir” adı verilen bu sayımlarda esas alınan birim, şahıslar değil vergiye tabi tutulacak haneler olduğundan, eksiksiz bir nüfus sayısına erişmek mümkün olmamıştır. Buna rağmen, esas olarak XV. ve XVI. yüzyılları kapsayan ama XVII. yüzyılda da bazı örneklerini gördüğümüz bu defterler, Osmanlı devletinde tımar sisteminin uygulandığı topraklardaki vergilendirilebilir ekonomik etkinliklerin ve insan kaynaklarının yerinde tespit ve kaydını içermesi açısından bizlere istatistiksel analize uygun en zengin sayısal verileri sunması açısından önemlidir. (Halil İNALCIK, Sevket PAMUK (ed.), “Osmanlı Devleti'nde Bilgi ve İstatistik”, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara 2001, s. 35). Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyılda, Müslüman nüfus % 8l.10, Hristiyan nüfus % 12.45, Hıristiyan nüfusun % 6.23’ü Ermeni nüfustur. Görüldüğü gibi XVI. yüzyılda Ermeni nüfusu Osmanlı demografik yapısında küçük bir alanı oluşturmaktadır.
Zaman zaman mahallî olarak yapılmış olan sayımların yanı sıra Osmanlı Devleti'nde ilk genel nüfus sayımı ve arazi incelemesi II. Mahmut zamanında 1830'da yapılmıştır. Müslüman ve Hristiyan nüfus olarak yapılan bu sayım, Osmanlı Devleti'nin ilk genel nüfus sayımı olduğu için önemlidir. Bu sayımda Hristiyan nüfus cemaatlere ayrılmadan verilmiştir. 1830 sayımına göre, Osmanlı Anadolu ve Rumeli'sinde 4.000.000 civarında erkek nüfus mevcuttur. Bu 4.000.000 erkek nüfusun 2.100.000'i Müslüman, 400.000'i Hristiyan olmak üzere 2.500.000'i Anadolu da; 800.000'i Hristiyan, 500.000'i Müslüman bir kısmı da Yahudi ve Kıpti olmak üzere 1.500.000'ini Rumeli'de yer almıştır. (Süleyman BEYOĞLU, “Osmanlı Devletinde Ermeni Nüfusu”, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, Sayı 38, Ankara, 2003, s.55-59).
Osmanlı Devletinde Nüfusun Dinlere Göre Dağılışı-1897
Cemaatler (Milletler) | Erkek | Kadın | Toplam | % |
İslâm | 8.499.798 | 6.612.147 | 14.111.945 | 74.07 |
Rum | 1.341.049 | 1.228.863 | 2.569.912 | 13.49 |
Ermeni | 546.030 | 496.344 | 1.042.374 | 5.47 |
Bulgar | 449.286 | 380.903 | 830.189 | 4.36 |
Katolik | 65.912 | 54.567 | 120.479 | 0.64 |
Yahudi | 117.767 | 97.658 | 215.425 | 1.13 |
Protestan | 22.963 | 21.397 | 44.360 | 0.24 |
Latin | 12.280 | 10.055 | 22.335 | 0.12 |
Manini | 15.262 | 17.154 | 32.416 | 0.17 |
Keldani | 3.866 | 1.902 | 5.768 | 0.03 |
Süryani | 19.500 | 16.054 | 35.554 | 0.18 |
Kıpti gayrimüslim | 10.309 | 9.241 | 19.550 | 0.10 |
TOPLAM | 10.104.022 | 8.946.285 | 19.050.307 | 100.00 |
3- OSMANLI DEVLETİ’NDE ERMENİ NÜFUSU
XIX. yüzyıl ortalarına kadar Ermenilerin Osmanlı Devleti’ndeki nüfusları çok ön plana çıkmadı. Ancak bu dönemde Yunan bağımsızlık hareketi ve peşinden Sırp ve Bulgar milli ayaklanmaları nüfusun önemini ortaya çıkarmıştı. Ermeniler 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Rus saflarında Türklere karşı savaştılar. Ayastefanos Antlaşması sırasında İstanbul'daki Ermeni patriği Hırımyan Ruslara başvurarak antlaşmaya kendileri lehinde maddeler konulmasını istedi. Ayrıca, Berlin Antlaşmasında Ermeniler lehinde ıslahat yapılması konusunda bir madde konuldu. Bundan sonra Osmanlı sınırları içerisinde Ermeni olaylarının arttığı gözlenmiştir. 1877-78 Osmanlı Rus savaşında Bulgaristan’ı işgal eden Ruslar, bölgede kendilerine Balkanların öncüsü olacak bir Bulgaristan kurmak istemişlerdir. Ancak o dönemde Hıristiyan nüfus Müslüman nüfustan fazla değildi. Bir Bulgar milli devleti kurmak için önce bir Bulgar ekseriyeti yaratmak gerekliydi. Bu amaçla Rus ordusu ve Bulgar çeteleri yaklaşık olarak 300 bin Müslüman Türkü öldürdü, bir milyona kadar insanı da yerinden etti. Böylece Balkanlardan Anadolu’ya en büyük Müslüman Türk akını başladı. Berlin Kongresi’nde otonom bir Bulgaristan kurulmasına karar verilince, Ermeni milliyetçileri de Osmanlı’dan ayrılarak bir devlete sahip olmanın mümkün olduğunu gördüler. Çünkü otonomi siyasi özgürlüğe ve ayrılığa giden yolun ilk adımıydı. Nitekim 30 yıl sonra Bulgaristan tam bağımsızlığını ilan edecekti.
Bulgaristan’ı örnek alan Ermeniler, Berlin Kongresi’ne bir muhtıra göndererek, Anadolu’da 2,5 milyonu aşkın Ermeni olduğunu ve bu nedenle müstakil Ermenistan kurulmasını istemiştir. Patrik Nerses’in bu iddiası Berlin Kongresi’nde büyük bir tartışma yaratmıştır. Bu rakamlardaki abartı, herhangi bir araştırma yapmadan bile fark edilebilecek kadar açıktır. Nitekim bu durumdan rahatsız olan İngilizler, Ermeni Patriği’nden hesaplama yöntemini açıklamasını istemişlerdir. Çünkü Ermeni Patriği Berlin Kongresi’ne sunduğu rakamlarda Erzurum ve Van vilayetlerinde 1.150.000 Ermeni olduğunu iddia etmiştir.(Kamuran GÜRÜN, Ermeni Dosyası, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2008, s. 41). Patrik bu rakamların patrikhanede kayıtlı olan vaftiz defterlerinde bulunduğunu iddia etmiştir. Ermeni kiliselerinde doğan ve ölen Ermenilerin bu defterlere kaydedildiğini iddia eden patriğin bu tutumu bütün tarihi süreç boyunca kullanılan ancak hiçbir şekilde kontrol edilemeyen bir kaynak olarak kaldı. Avrupalı diplomatlar bu yöntemi kendileri açısından kabul ederek politikalarını sürdürdüler.
Bu tutum doğal olarak acaba bu patrikhane kayıtları nasıl hazırlandı sorusunu akla getirmektedir. Alışılagelmiş biçimde, gerçekten yapılmış bir nüfus sayımının ya da sayı çıkarımının sonucunu gösteren istatistikler, en yakın 100.000'e yuvarlanmaksızın tam sayı verir. Patrikhane istatistikleri ise (sayıları yuvarlak biçimde verdiği için), kaç vaftiz yapıldığını vaftiz kayıtlarına bakarak çıkarılmış istatistikler biçiminde değil de, sanki "Doğu illerinde acaba yaklaşık olarak kaç Ermeni var dersiniz?" sorusuna verilen bir yanıt biçimindedir. Bu durum ise kaydın art niyetli olarak yapıldığını göstermektedir. Ayrıca verilen istatistikler, belge yayınlarının bir parçası biçiminde değil, yalnızca Ermeni bağımsızlığını desteklemek amacıyla kullanılmıştır. Bu incelemelere dayanarak Ermeni kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı şüphesizdir.
Ermenilerin nüfusları, 1827-1828, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşları sırasında Rus birliklerine ve I. Dünya Savaşı'nda da yine başta Rusya olmak üzere Fransız ve İngiliz birliklerine katılması sebebiyle nüfuslarında önemli azalmalar olmuştur. Bu durum batılı araştırmacılar tarafından da teyit edilmiştir. 1829'da Rus ordusu Erzurum'dan çekilirken 40.000 civarındaki Ermeni'nin de onlarla birlikte Güney Kafkasya'ya, aynı şekilde 1878-1890 arasında 120.000 civarındaki Ermeni'nin de Güney Kafkasya'ya göç ettiği belirtilmiştir. Ayrıca yabancı tüccarlara daha çok imtiyaz tanıyan 1838 ticaret anlaşmasıyla da birçok Ermeni’nin; Rus, İngiliz ve Fransız vatandaşlığına geçtiği ve birçoğunun da bu ülkelere yerleşmek maksadıyla Osmanlı topraklarını terk ettiği bilinmektedir. Ne var ki bütün bu nüfus azalmaları bile Ermeniler tarafında katliam olarak açıklanmıştır.
Ermeni cemaati ve liderleri, XX. yüzyılın başında Doğu Anadolu’da 5.000.000’a yakın Müslüman’a karşılık 1.200.000 Ermeni’nin bulunduğunun ve bu şartlar altında bir Ermeni Devleti’nin kurulamayacağının farkında idiler. Fakat Avrupalı devletler Ermenilere yakın ilgi gösteriyorlar ve onların bağımsız Ermenistan politikalarını destekliyorlardı. Avrupa’nın sempatisine ve Osmanlı Devletini paylaşma kararlarına rağmen Ermeniler 1890 yılına kadar yaptıkları diplomatik faaliyetlerden netice alamadılar. Nüfus azınlığı yüzünden Avrupa’nın bu meseleyi ciddiye almadığını gördüler. O halde bu eksiklik giderilmeliydi ve Ermeni Devleti için Doğu Anadolu’da maddi şartlar hazırlanmalıydı. Bu durum Müslümanları Doğu Anadolu’da göç ettirmekle mümkün olabilirdi. Bu durumu Birinci Dünya Savaşı şartları onlar için hazırlamış gibi görünüyordu.
Osmanlı Hükümeti, 1915 yılında, ordunun ve bölge halkının güvenliği için bazı Ermenileri ülkenin güvenli bölgelerine sevk etti. Göç sırasında bazı Ermeniler salgın hastalıklardan, göç kervanına yapılan hırsızlık saldırıları neticesinde ölmüşlerdir. Bu durum ise Avrupa devletlerinde Amerika'da ve Ermeni toplulukları tarafından soykırım yapılıyor şeklinde propagandaya dönüşmüştür. Wilson Prensiplerinde olduğu gibi savaş sonrasında da demografik yapı sürekli incelenmiş, Avrupa ve Amerika'dan bu durumu tahkik etmek amacıyla çeşitli heyetler gelmiştir. Nitekim bu incelemelerde Türklerin Ermenileri soykırıma tâbi tuttuklarına dair hiçbir ipucuna rastlanılmadı. Ancak batı destekli Ermeni propagandası asılsız olmasına rağmen bütün dünyayı Türklerin milyonlarca Ermeni’yi katlettiğine inandırdı. Bunun sonucunda ise günümüzde de Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni nüfusunun tekrar incelenmesi gereksinimi doğmuştur. Hiçbir gerçekle bağdaşmayan Ermeni soykırımını iddia eden tezler genelde demografik yapının abartılmasından ibaret olup hiçbir belgeye dayanmayan uydurma sayılardan oluşmuştur. Bunun için demografik yapının iyi belirlenmesinin önemi daha da artmıştır.
Tarihi emellerini bu suretle gerçekleştirmek isteyen Ermenilerin Vilâyât-ı Şarkiyye'nin nüfusu hakkında verdikleri rakamlar pek sıhhatli değildir. Şimdi elimizdeki kayıtlara ve belgelere göre hem savaş öncesi hem de savaş sonrası nüfus durumunu görmeye çalışalım.
XIX. yüzyılın sonuna ait tarihsiz bir kayıt: (B.O.A. Yıldız Esas Evrakı (Y.E.E.) , Kıs.18, Evrak No: 553/48, Zarf: 93, Karton: 33)
Vilâyetler | İslam | Ermeni | Rum, Katolik ve Protestan | Süryani
|
Erzurum | 442.671 | 101.119 | 15.485 | ------- |
Bitlis | 167.054 | 110.358 | 7.046 | ------- |
Van | 282.582 | 71.582 | 1921 | 5950 |
Diyarbakır | 240.574 | 45.985 | 1347 | 13.249 |
Harput | 355.154 | 73.100 | -------- | 553 |
Toplam | 1.488.035 | 401.154 | 25.799 | 29.752 |
1912 yılına ait Ermeni Nüfusu:
Erzurum: 99.018, Bitlis: 108.358, Dersim: 13.050, Mamüretülaziz: 91.290, Diyarbakır: 45.291, Sivas: 111.856, Toplam: 467.863. (B.O.A. Yıldız Esas Evrakı (Y.E.E.) , Kıs.18, Evrak No: 553/52, Karton: 33). Bu arşiv kayıtları tarafsız ve doğru bir sayımın sonunda vali raporları ile ortay çıkmıştı ve herhangi bir endişeyi de taşımıyordu. Osmanlı Devleti’nde en yoğun Ermeni yerleşimi Doğu Anadolu Bölgesinde idi ve bu rakamlardan da anlaşıldığı gibi Ermeniler bu bölgede ancak nüfusun yüzde 20’sini teşkil ediyorlardı.
Batı kaynakları içinde doğu illerinde Ermeni nüfusunu en yüksek gösteren Fransız Sarı Kitabı'na göre : (İkdam, 3 Mart 1335/1919, No:7924)
Vilâyet | Toplam Nüfus | Gregoryan Ermeni | Ermeni Nüfusu % |
Erzurum | 645.702 | 134.967 | 20.90 |
Bitlis | 398.625 | 131.390 | 32.96 |
Van | 430.000 | 80.789 | 18.79 |
Elazığ | 578.814 | 69.718 | 12.04 |
Diyarbakır | 471.462 | 79.129 | 16.78 |
Sivas | 1.086.015 | 170.433 | 14.68 |
Trabzon | 1.047.700 | 47.200 | 4.5 |
Toplam | 4.658.318 | 716.626 | 17.23 |
I. Dünya Savaşı öncesindeki Ermeni nüfusunun miktarı konusunda, yine devletin kendisinin yaptığı güvenilir ve tarafsız bir usulle hazırladığı belgeler bulunmaktadır. Bu devir Osmanlı nüfusu hakkında en doğru bilgileri, Osmanlı Dahiliye Nezaretine bağlı Sicil-i Nüfus İdare-i Umumiyesi Müdüriyeti tarafından 1318 ve 1320 tarihli nüfus nizamnamesi gereği her vilâyet, kaza ve köyde, gayrimüslimlerin de yer aldığı komisyonlar tarafından yapılmış ve 1905'te başlayıp 1914'te tamamlanmış olan nüfus istatistiğini vermektedir.
Osmanlı İstatistiklerine Göre 1893-1910/11 Yıllarında Osmanlı Devleti’ndeki Ermeni Nüfusu
(Hikmet ÖZDEMİR, Kemal ÇİÇEK, Ömer TURAN, Ramazan ÇALIK, Yusuf HALAÇOĞLU, Ermeniler: Sürgün ve Göç, TTK Yayınları, Ankara, 2005, s.15-16.)
Şehirler | 1893 | 1910/11 |
Adana-Mersin | 44.799 | 47.047 |
İçel | ----- | ----- |
Aydın | 14.140 | 18.287 |
Menteşe | ----- | ----- |
Ankara | 67.490 | 89.780 |
Kayseri | ---- | ---- |
Biga | 1.741 | 2.336 |
Bursa | 57.918 | 77.865 |
Afyonkarahisar | ----- | ----- |
İzmit | 37.220 | 51.265 |
Kastamonu | 2.777 | 9.809 |
Bolu | ----- | ----- |
Konya | 9.813 | 15.537 |
Niğde | ---- | ---- |
Antalya | ----- | ----- |
Sivas | 116.545 | 114.056 |
Erzurum | 101.138 | 109.310 |
Van | 60.448 | 59.382 |
Bitlis | 101.358 | 90.219 |
Harput | 73.178 | 67.512 |
Diyarbekir | 46.823 | 43.610 |
Halep | 52.407 | 64.358 |
Maraş | ---- | ---- |
Urfa | ---- | ---- |
Trabzon | 41.780 | 50.055 |
Canik | ----- | ----- |
Eskişehir | ----- | ------ |
Karasi | ----- | ----- |
Edirne | 16.642 | 26.144 |
Bağdat | 349 | 373 |
Basra | 35 | 36 |
Beyrut | 86 | 18 |
Çatalca | 899 | 996 |
Deyrizor | 83 | 60 |
Suriye | 199 | 360 |
Selanik | 201 | 637 |
İstanbul şehri ve metropol alanlar | 150.529 | 59.963 |
Kudüs | 939 | 706 |
Manastır | 29 | 8 |
Musul | 45 | 45 |
Cezayir-i Bahr-ı Sedif | ----- | 131 |
İşkodra | ----- | 6 |
Trablusgarb | ----- | 60 |
Kale-i Sultaniye | ----- | ----- |
İstanbul kazaları | 148.590 | 1736 |
Katolik Ermeniler | ----- | 89.040 |
TOPLAM | 1.001.465 | 1.120.748 |
1914 Osmanlı Devleti Resmi İstatistiği
(Kemal Karpat, Ottoman Population, Wisconsin, 1985).
Vilâyetler |
| Müslüman |
| Ermeni |
Edirne | 360.411 | 19.773 | ||
Adana | 341.903 | 52.650 | ||
Antalya | 235.762 | 630 | ||
Ankara | 877.285 | 51.556 | ||
Halep | 576.320 | 20.142 | ||
Aydın | 1.249.067 | 20.142 | ||
Bitlis | 309.999 | 20.142 | ||
Bolu | 399.281 | 2.970 | ||
Bursa | 474.114 | 60.119 | ||
Kayseri | 184.292 | 50.174 | ||
İstanbul | 560.434 | 82.880 | ||
Çanakkale | 149.903 | 2.474 | ||
Diyarbakır | 492.101 | 65.850 | ||
Canik | 265.950 | 27.319 | ||
Erzurum | 633.297 | 134.377 | ||
Eskişehir | 140.678 | 8.592 | ||
İzmit | 226.859 | 55.852 | ||
İçel | 102.034 | 341 | ||
Karahisar | 277.359 | 7.439 | ||
Karasi | 359.804 | 8.653 | ||
Kastamonu | 737.302 | 8.959 | ||
Harput | 446.379 | 79.971 | ||
Kütahya | 303.348 | 4.548 | ||
Maraş | 152.645 | 32.322 | ||
Menteşe | 188.916 | 12 | ||
Niğde | 227.100 | 4.936 | ||
Urfa | 149.384 | 16.718 | ||
Sivas | 939.735 | 147.099 | ||
Trabzon | 921.128 | 68.899 | ||
Çatalca | 20.048 | 842 | ||
Van | 179.380 | 67.792 | ||
Zor | 65.770 | 232 | ||
Toplam Nüfus | 13.339.000 | 1.234.671 |
Farklı Kaynaklara Göre I. Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti’nde Ermeni Nüfusu
İstatistik Yılı | Yazar | Osmanlı Ermenileri |
1892 | Vital Cuninet | 1.475.011 |
1896 | Felix Weber | 1.000.000 |
1901 | H.F.B. Lynch | 1.325.246 |
1901 | Ludovic de Constenson | 1.383.779 |
1910 | Encyclopedia Britannica | 1.500.000 |
1913 | Ermeni Patrikhanesi | 1.915.651 |
1913 | Ludovic de Constenson | 1.400.000 |
1914 | Daniel Panzac | 1.5-1.600.000 |
1914 | Justin McCarty | 1.698.303 |
1914 | Osmanlı Nüfus Sayımı | 1.234.671 |
1914 | Stanford J. Shaw | 1.294.851 |
1914 | David Magie | 1.479.000 |
(Hikmet ÖZDEMİR, Kemal ÇİÇEK, Ömer TURAN, Ramazan ÇALIK, Yusuf HALAÇOĞLU, Ermeniler: Sürgün ve Göç, TTK Yayınları, Ankara, 2005, s.49-50)
Farklı kaynaklardan oluşturulan tabloya bakıldığında 1892-1914 yılları arasında Ermeni nüfusunun 1.300.000 ile 1.700.000 arasında değişiklik gösterdiği görülmektedir. Birçok yabancı uzmanın ulaştığı rakamların Osmanlı istatistikleriyle yakınlık derecesi dikkat çekmektedir.
Vital Cuinet'in yaptığı envanter çalışmaları daha sonraları 1892 yılında Paris'te La Turquie d'Asie Géographie Administrative [Asyanın Türkiye'si - İdari Coğrafıya(sı)] ismi altında kitap olarak Fransızca yayınlamıştır.
Osmanlı nüfus istatistiklerini en sağlıklı değerlendiren araştırmacı Prof. Dr. Justin McCarthy’dir. Eserleri Soykırımın olmadığını gösteren önemli delillerle doludur.
4- BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDAN SONRA ERMENİ NÜFUSU
Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı boyunca Ruslarla birlikte Osmanlı Devleti'ne karşı savaşmışlardı. Özellikle Van'ın Nisan 1915'te Ermeniler tarafından işgali ve Osmanlı Devleti'nin Mayıs 1915'te Ermenileri hudut dışına sürmesiyle Ermenilerin ve Müslümanların birbirlerine olan düşmanlıkları daha da arttı. 1917 baharında Rus ordusu bütün Erzurum Vilâyetini, Trabzon Vilayetinin doğu yarısını ve Van ve Bitlis vilâyetlerinin kuzey yarısını, Van, Erzurum, Trabzon, Erzincan, Gümüşhane, Bayezid, Bitlis ve Muş'un merkez şehirlerini işgal etti. Müslüman nüfus Rusya'nın lehine olarak merkezî Anadolu'ya sürüldü. 1917-1918'de Türk orduları doğuyu tekrar ele geçirince, bu sefer Ermeniler yaptıklarından dolayı göçebe durumuna düşerek Rus Ordusunun peşinden Kafkasya'ya gittiler.
Doğu Anadolu'nun Müslüman-Türk ahalisi işgalci Ermeniler elinden çok çektiler. Anadolu'nun içlerine kaçmış olanlar doğunun kurtuluşundan sonra eski yurtlarına dönmeye başladılar. Fakat hicret etmiş olanların yüzde ellisine yakını geri dönmedi. 1914'ten 1923'e kadar Anadolu insanının % 20'si öldü, bu kayıp oranı bazı doğu vilâyetleri için nüfusun yarısını buluyordu. Anadolu'daki bu duruma rağmen Ermeniler sanki hiçbir şey yapmamışlar gibi büyük devletlerin himayesinde, Avrupa kamuoyunu Türkler aleyhine kışkırtmaya devam ettiler. XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa kamuoyunda Ermeniler hakkında dolaşan bilgiler genellikle Ermeni kaynaklı idi. Bazen Avrupalı gazetecilerin de gözlemlerinden istifade ediliyordu, fakat bu gazetecilerin çoğu Orta Anadolu'dan ileriye geçmeden Doğu Anadolu hakkında yazılar yazıyorlardı. (Yüzbaşı Norman, Ermenilerin Maskesi Düşüyor, (Yay. Haz. Yavuz Ercan), Ankara 1993). Avrupa kamuoyu bu bilgileri memnuniyetle karşılıyor ve Ermenileri hiçbir suçu olmayan, masum bir millet olarak tanıtıyordu.
Suriye Bölgesinde 1916 yılında Ermenilerin yaklaşık 500.000 göçmen olarak bulunduklarını gösteren Halep Amerikan Konsolosu raporu.
Birinci Dünya Savaşı boyunca devam eden Avrupa ve Amerika'daki bu tür Ermeni propagandaları savaş sonunda etkisini göstermiş, 8 Ocak 1918'de ABD Başkanı W. Wilson on dört maddeyi ihtiva eden prensiplerini açıklamıştı. Bu prensiplerin on ikinci maddesinde, "Şimdi Türk hakimiyetinde bulunan diğer milletlere tam bir yaşama emniyeti ve muhtar bir gelişme imkanı sağlanacak" deniliyordu. Böylece kurulması düşünülen Büyük Ermenistan ve bunun manda altına alınması, daha önce Doğu Anadolu'da Ermeni çoğunluğun bulunduğu, fakat bunların savaşlar sebebiyle ya göç ettiği, ya da öldürüldüğü kabul ediliyordu.
Savaşın Osmanlı Devleti aleyhine sona ermesi, İtilaf Devletlerinin bu devlet hakkındaki emperyalist düşüncelerini uygulama imkanını vermişti. Bunun için, Şark Meselesinin ortaya çıkmasından beri uygulanan politika gereği, yine Osmanlı Devleti içerisindeki azınlıklar kullanılacaktı. Bu azınlıkların en önde gelenleri şüphesiz istismara uğramış Ermenilerdi. Ermeniler her defasında Vilâyât-ı Şarkiyye'nin kendi anavatanları olduğunu iddia ediyorlar ve bu bölgede eskiden beri nüfus bakımından çoğunlukta olduklarını kendi kayıtlarına göre ortaya koymaya çalışıyorlardı. (Justin McCarthy, Osmanlı Anadolu Topraklarındaki Müslüman ve Azınlık Nüfus, (Çev. İhsan Gürsoy), Ankara 1995, s. 51.)
Bu nüfus tahminlerine dayanan Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı sonunda yapılacak anlaşma hükümlerini tespit etmek üzere Paris'te toplanan Barış Konferansına iki delegasyonla katıldılar. Bunlardan ilki Bogos Nubar başkanlığındaki Ermeni Ulusal Birliği, diğeri Ermenistan Millet Meclisi Reisi Avetis Ahoronian başkanlığındaki Erivan temsilcileri idi. Her iki heyet aralarında anlaşarak 26 Şubat 1919'da konferansa bir memorandum sundular. "Barış Konferansı'ndan Önce Ermenistan Sorunu" başlığını taşıyan bu memoranduma göre, Ermeniler Vilâyât-ı Şarkiyye'nin Trabzon ile birlikte kendilerine terkini istiyorlar ve bu taleplerini verdikleri şu bilgilerle haklı göstermeye çalışıyorlardı:
"... Eğer Ermeniler dağıtılmasalardı Ermeni Vilâyetlerinde çoğunlukta bulunacaklardı. Savaştan önce geçen yüzyılın sonundaki güçlüklere rağmen Ermenistan diye adlandırılan Altı Vilâyette, Trabzon Vilâyetinde, Kilikya'da Kürtler ve Türklerden ve hatta Kürtler ve Türklerin toplamına yakın Ermeni mevcuttu. Bu bölgelerde 1.403.000 Ermeni, 943.000 Türk ve 482.000 Kürt vardı...
"Ermeni Patrikhanesinin kayıtlarına göre Türkiye'deki Ermenilerin nüfusu 1882 yılında 1.680.000, 1912'de 1.018.000 idi. Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı boyuca İtilaf Devletleri lehine çalıştılar ve bir milyondan fazla Ermeni bu uğurda hayatını kaybetti. 1917 yılının sonunda Van, Bitlis ve Erzurum vilâyetlerinde 46.000 Türk ve yaklaşık 30.000 Kürt vardı. Kurulacak bir Ermenistan ilk yıllarında şu nüfusa ulaşacaktır: Ermeniler: 2.500.000, Rum, Nasturi: 500.000, Türk, Kürt, Arap, Fars: 1.000.000". (USA. National Arcihive, Paris Peace Conference, 184.021/94).
Ermenilerin konferansa sundukları harita ve talep ettikleri topraklar aynı tarihlerde İngiliz Delegasyonu tarafından hazırlanan başka bir haritada da gösterilmişti. Bu önemli bir nokta idi, çünkü Sevr'e giden yol açılmış oluyordu. Ermenilerin arkasındaki Amerika ve İngiliz gücü böylece kendisini daha açık bir şekilde gösteriyordu. Zira Wilson Büyük Ermenistan'ın kurulması için çok büyük gayret gösterecekti.
Ermeni delegeleri amaçlarına ulaşmak için Paris'te bu şekilde çalışırlarken Rum ve Ermeni Patrikhaneleri de Anadolu'da boş durmuyorlardı. Polis Müdüriyet-i Umumisi 8 Mart 1919’da Dahiliye Nezareti'ne gönderdiği bir telgrafta Rum ve Ermeni işbirliğinden ve patrikhanelerin çalışmalarından şu şekilde bahsediyordu:
"Rumların emellerini gerçekleştirmek amacıyla Paris'te Sulh Konferans’ında bulunan Yunanistan Başvekili Venizelos ile Ermeni Murahhası meşhur Bogos Nubar Paşa aralarında verdikleri karar üzerine Rumların İstanbul'u, Ermenilerin Trabzon'u ilhak etmek istedikleri ve bu taleplerini gerçekleştirmek üzere Rum ve Ermeni Patrikhanelerine tezkere yazılması üzerine mezkûr patrikhanelerce bu mesele için her gün toplantı yapılarak konferans vermekte oldukları istihbar kılınmış olmakla...( B.O.A. DH.KMS. 49-1/104)
Ermenilerin kamuoyunda nüfus problemini tekrar gündeme getireceğini düşünen Osmanlı Hükümeti, Birinci Dünya Savaşı sona ermeden, 26 Ekim 1918'de Halep, Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Mamüretülaziz, ve Musul vilâyetleriyle Erzincan, Maraş, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına gönderdiği şifre telgrafnamede, vilâyet ve liva dahilindeki kazalardan her birinde ne kadar Türk, Arap ve Ermeni'nin bulunduğunu, bunların ne kadarının İslam, Ortodoks, Ermeni Katolik, Protestan, Keldani v.s. olduğunu sorarak şöyle diyordu:
"....Sulh Konferansındaki önemi dikkate alınarak gerek resmi kayıtlardan ve gerek vesikalardan doğru bilgi sağlanmasına gayretle alınacak neticenin acele olarak gönderilmesi ve her ne sebeple olursa olsun şuraya buraya sevk edilmiş eşhasdan ileride dönebileceklere tekrar memleketlerine gelmiş nazarıyla bakılarak toplam nüfusun ona göre hesap edilmesi... (B.O.A. Dahiliye Şifre Kalemi (DH.ŞFR.) 92/255; Dahiliye İdare-i Umum (DH.İ-UM.)19-10/1-6).
Dahiliye Nezareti'nin bu şifresi üzerine bu vilâyetlerde çalışmalar başlamış ve vilâyetler dahilindeki Ermeni nüfusu ve Ermenilerle meskun olan köyler tespit edilmeye çalışılmıştır. Vilâyetler bu konuda çok hızlı hareket etmişler, fakat ulaşım ve haberleşme imkanlarının yetersizliği yüzünden sonuçlar Dahiliye Nezareti'ne 1919 yılının Şubat ayına kadar gelmeye devam etmiştir. Nezaret bu konu üzerinde o kadar önemli bir şekilde durmuş ve acele etmiştir ki, sonuçlar bazı vilâyetlerde telgraf bulunmayan yerlerden özel süvariler vasıtasıyla elde edilmeye çalışılmıştır. (B.O.A.Dahiliye Sicill-i Nüfus Tahrirat (DH. SN-THR.) 82/55, lef. 45).
Nüfus ile ilgili bu çalışmaların yapıldığı sıralarda Anadolu içerisinde nüfus yönünden büyük bir hareketlilik vardı ve Anadolu'nun içlerine Ermeni zulmünden kaçmış olan aileler eski yurtlarına dönüyorlardı. Bunun dışında Erzurum ve Van vilâyetleri Kafkas sınırından, Kars ve Sarıkamış cihetinden de çok büyük miktarda göç alıyordu. Sınır ötesinde Ermeniler Müslümanlara akla gelmeyecek zulümler yapıyorlar, böylece onları göçe zorluyorlardı. Dahiliye Nezareti bu hareketliliği de göz önünde bulundurmuş 22 Aralık 1918'de vilâyetlere gönderdiği talimatta, sulh konferansına takdim edilmek üzere gönderilen nüfus istatistiklerinde iltica edenlerin, geri dönenlerin ve dönecek olanların bildirilmesini istemiştir. (B.O.A. DH.ŞFR.94/204).
Erzurum Vilâyeti tarafından bu telgrafa 30 Ocak 1919'da verilen cevapta Erzurum Vilâyeti'nin genel nüfusu ve kayıpları şu şekilde veriliyordu:
Harpten önce nüfus-ı umumi: 704.763
Şu andaki mevcudu : 408.570
Vilâyet dahiline göç edenler : 448.207
Geri dönen mülteciler : 173.304
Dönmesi muhtemel olanlar : 108.098
Gayb ve zayi' olanlar : 207.105
(B.O.A. DH.SN-THR. 82/55, lef.48-49)
Diyarbakır: Vilâyetin %75 'i İslamdır. Vaktiyle gayri müslimler gerek Vilâyât-ı Şarkiyye ve gerekse mebus seçimleri dolayısıyla katiyen kaydedilmemiş bir fert bırakmamışlardır. Bu nokta göz önünde bulundurulmalıdır. Vilâyet dahilinde sevkten önce 2600 köyden 11 köy tamamen, 92 köy kısmen Ermenilerle meskundu."
Mamüretülaziz'den Dahiliye Nezareti'ne nüfus durumu ile ilgili 9 ve 11 Kasım 1918 tarihli iki telgraf gelmiştir. Bunlardan ilkinde; " ....seferberlikten önceki duruma ve kayıtlara göre, vilâyeti oluşturan on yedi merkezden her birinde az çok Ermeni mevcut ise de vilâyet merkezi ile Harput Kazası hariç hiçbir yerde Ermeni nüfus Müslüman nüfusun yüzde onu üzerine çıkamamıştır. Vilâyeti oluşturan 2511 köyden 2417'si Müslümanlar tarafından iskan edilmiş olup yalnız Harput'ta 4, Çemişkezek'te 6, Arapkir'de 1, Ergani'de 3, Malatya'da 1 olmak üzere 15 köyde Ermeniler sakindir." deniliyordu.
İkinci telgrafta vilâyetin teferruatlı nüfusu veriliyordu ve bu telgrafın başına şu not düşülüyordu: "Seferberlikten evvelki kuyuda nazaran vilâyetin nüfus-ı umumiyesi 497.000 raddesinde olub vaktiyle nüfus kaydında Türk ile Kürt anasırı tefrik edilmeyerek müslim hanesi altında gösterilmiş olmağla ve bazı mahallerde Kürtler tabiatiyle Türkleşmiş bulunduğuna nazaran merkez kazasıyla Malatya'nın bazı kazalarında Türk ve Kürdü yekdiğerinden tefrike imkan yoktur.... Nüfus-ı umumiyenin 431.000 küsuru Müslüman, 17.000 küsuru Süryani Katolik vesaire ve 1.000 küsuru Rum olub 40.000'e karibi ise Ermeni'dir.
Van Vilâyeti'nden gönderilen cevaplardan anlaşıldığına göre, vilâyet dahilindeki 1570 köyden 116 köy tamamen, 81 köy de kısmen Ermenilerle meskun bulunmaktadır. Vilâyetin nüfusu düzenli bir şekilde kaydedilmediğinden nüfus üzerine iki tahmin bulunmaktadır. Bunlarda ilki valiliğin kayıtlarına göre yapılan tahmindir:
Müslüman: 201.950, Ermeni: 54.000, Nasturi:10.700, Yezidi: 2.000, Musevi: 2850, Yekun: 270.500
Fransız, İngiliz, Rus ve Türk memurlarının yaptığı tahmine göre:
Müslüman: 300.800, Ermeni: 68.000, Nasturi: 42.000, Musevi: 3.000, Yezidi: 3.000, Yekun: 416.800.
Ermenilerin iddiasına göre, Van Vilâyeti'nde 80.000 civarında Ermeni bulunmaktadır. Halbuki vilâyetteki Ermeni nüfusu şu anda ancak 1.000 raddesindedir. Geri kalanı Rusya ve Ermenistan'a firar etmişlerdir.
Bitlis Vilâyeti'nin nüfusu, diğer vilâyetlere göre daha geç bir şekilde merkeze ulaşmıştır. Vilâyetin nüfusu, Dahiliye Nezareti'ne 4 Ocak-1 Şubat 1919 tarihleri arasında dört ayrı telgrafla gönderilmiştir. Vali Mazhar Bey vilâyet nüfusunu şu şekilde bildiriyordu:
"... Vilâyetin her tarafında % 30 nisbetinde vücudu tahmin edilen nüfus-ı mektume ve gayr-i muharrere hariç olduğu halde Bitlis Merkez Kazası sicill-i nüfusda 38.817 İslam, 18.640 Ermeni ve 386 Protestan ve 359 Süryani ve 84 Katolik kayıtlı olup İslamlardan bir kısmı ahval-i harbiye münasebetiyle şehit ve telef olmuş, Ermeniler ise vilâyet haricine sevk olunarak buralarda pek cüz'i mikdarı kalmıştır.
Osmanlı Hükümeti Dahiliye Nezareti vilâyetlerden gelen bilgileri değerlendirerek Paris Sulh Konferansı'na hazırlandı. Hükümet Ermeni Meselesi ile ilgili düşüncelerini içeren bir muhtırayı 12 Şubat 1919'da Amerika, İngiltere, Fransa ve İtalya'nın İstanbul Yüksek Komiserlerine sundu. Bu muhtırada, Vilâyât-ı Şarkiyye'de nüfusun % 80'ini Müslümanların oluşturduğundan, Ermenilerin her yerde küçük bir azınlık halinde bulunduğundan, Ermeni çetelerinin bir milyondan fazla Müslümanı katlettiğinden ve bunların Çar Ordusu tarafından silahlandırıldığından bahsediliyordu. (Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ankara 1960, s.677-679). Bu muhtıraya Ermenilerin verdiği cevapta, Türk iddiaları reddediliyor, Türk nüfus istatistiklerinin eksik, yanlış ve yalan olduğu, Dünya Savaşı'na kadar Doğu Vilâyetlerinde Ermeni-Hıristiyan hakimiyetinin mevcut olduğu iddia ediliyordu. (Richard G. Hovannsian, The Republic of Armenia, Vol. I, s. 421-423).
Barış Konferansı bu iki iddia karşısında kesin neticeler elde etmek, Doğu Anadolu'da bir Amerikan mandasının oluşturulabilmesi ve Büyük Ermenistan'ın kurulması için şartları incelemek üzere bölgeye heyetler göndermeye karar verdi. Bu heyetlerin en önemli görevlerinden birisi hiç şüphesiz gittikleri bölgelerin nüfusunu tespit etmekti. Bu heyetlerden birisi olan ve Paris Barış Konferansı tarafından Doğu Anadolu’ya gönderilen Amerikalı Harbord’un raporunda tarihi olarak bölgede Türk hakimiyetini olduğu anlatılıyordu. (Seçil Akgün, General Harbord’un Doğu Anadolu Gezisi ve Sonuçları).
1922 de gizli olarak arşivlenen ve 5 Mayıs 1961 gizliliği kaldırılan, Ermenilerin 1921 yılındaki dağılımını gösteren İstanbul İngiliz Elçisi Raporu. Bu rapor savaş sırasında Ermenilerin imha değil göç ettirildiğini gösteren en önemli verilerdendir. Kafkasya’da görünen Ermenilerin 400.000 kadarı Anadolu’dan göçmüş olan Ermenilerdir. Suriye ve Balkanlarda bulunan 400.000 kadar Ermeni de yine göçmüş olan Ermenileri göstermektedir. Böylece 1914 Osmanlı istatistiklerindeki Ermeni nüfusuna ulaşılmış olur.
Yukarıda verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere, Ermeniler bütün gayretlerine rağmen Doğu Anadolu'da nüfus çoğunluğunu sağlayamamışlardır. XIX. yüzyılın başından itibaren Büyük Devletlerin tahrikleriyle harekete geçen Ermeniler bölgede kendilerine ait bir tarih ve devlet oluşturma gayretine girişmişler, fakat bunda başarılı olamamışlardır. Bu başarısızlığın en önemli sebebi, Ermenilerin bölgede nüfus olarak azınlıkta olmalarıdır. Altı Vilayet olarak bilinen Bitlis, Van, Diyarbakır, Mamüretülaziz, Sivas ve Erzurum vilayetlerinde 1912 yılında yaşayan Ermenilerin sayısı 870.000 idi. Dolayısıyla Altı Vilayetteki Ermeni nüfusu toplam nüfusun beşte biri bile değildir. Bu şartlar altında modern bir devlet kurmanın imkânsızlığı açıktır. (Justin McCarthy, “Ermeni Terörizmi: Zehir ve Panzehir Olarak Tarih”, Ankara Üniversitesi Uluslararası Terörizm Sempozyumu, Ankara, 1984, s.84.)
Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasını ve bu savaşa Osmanlı Devleti'nin İttifak Devletleri safında katılmasını fırsat sayan Ermeniler doğuda Ruslarla, güneyde Fransızlarla ve İngilizlerle birlikte Osmanlı ordusuna saldırmışlar ve masum halkı katletmişlerdir. Yukarıda verilen tablolar tahlil edildiğinde ortaya çıkan genel sonuç şudur: Savaş sona erdiğinde Doğu Anadolu ve Kafkasya’da 1.2000.000’den fazla Müslüman yerlerinden sürülmüş, 1.000.000’dan fazlası da hayatını kaybetmiştir. Anadolu’nun tamamında savaş sebebiyle 600.000 Ermeni ve 2.5000.000 de Müslüman ölmüştür. Ermenilerden sevk sırasında hayatını kaybedenler 85.000 civarındadır. Eğer Türklerin yaptıkları bir soykırımsa, kurbanlardan daha çok katillerin öldüğü ilginç bir soykırımdır.
Mondros Mütarekesi ile birlikte tarihi emellerinin gerçekleşme zamanının geldiğine inanarak Büyük Devletlere müracaat etmişler ve savaş boyunca yaptıkları yardımların karşılığını istemişlerdir. Onların bu devletlere yaptıkları en büyük yardım, sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bir milyondan fazla Müslüman Türkü katletmiş olmalarıdır.
Ermenilerin Paris Barış Konferansı sırasındaki en önemli iddiaları, savaş öncesinde Doğu Vilâyetlerinde nüfus bakımından çoğunlukta oldukları idi. Osmanlı Hükümeti yukarıda verdiğimiz, bu vilâyetlerden gelen bilgilere dayanarak bu iddialara karşılık vermiştir. Bu resmi yazışmalar, Ermenilerin hem savaş öncesinde hem savaş sonrasında bu bölgede çoğunlukta olmadıklarını göstermektedir. Bu bilinen gerçek tarafsız, resmi belgelerle bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Bu sırada göze çarpan diğer önemli bir nokta da, Ermenilerin Türkler tarafından kendilerine yapıldığını iddia ettikleri sürgün ve katliamın daha kötüsünü Doğu Anadolu ve Kafkasya'nın Müslüman Türk sakinlerine uygulamış olmalarıdır. Yalnızca Doğu Anadolu'nun altı vilâyetinde (Erzurum, Sivas, Bitlis, Van, Diyarbakır ve Elazığ) ve Trabzon'da nüfusun yüzde otuzu 1912-1922 yılları arasında ölmüştür. Bu ölümlerin hemen hemen hepsi Ruslar tarafından teçhiz edilerek eğitilen Ermeniler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Bu istatistikler göz önünde bulundurulduğunda Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı nihayetinde, önceleri 1.234.671 olan Ermeni nüfusundan sadece 70.000 kadarı Türkiye Cumhuriyeti'nde kalmış bulunuyordu. Bu rakamdan birçoğu sığınmacı olarak Kafkasya'ya, Amerika'ya ve Avrupa'ya gitmişlerdir. Bütün bu demografik istatistikleri değerlendirdiğimizde bazı iddialarda yer aldığı gibi Doğu Anadolu için Batı Ermenistan teriminin kullanılmasının gerçekle örtüşmediği görülmektedir. Ermeniler, Osmanlı vilâyetlerinin her yerinde bulunmalarına rağmen hiçbir yerde çoğunlukta olmamıştır. Dolayısıyla Ermeni metropolü olabilecek bir Ermeni şehri hiçbir zaman olmamıştır. Konunun siyasî emeller konjonktüründe geliştirildiği ve amacın Doğu Anadolu illerini de içine alacak büyük bir Ermeni devletinin kurulmak istenmesi olduğu görülmektedir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan Ermeni tehciri öncesinde Osmanlı’da en az 1.229.007 en çok 1.667.228 Ermeni nüfusu bulunmaktaydı. Bu rakamlar Ermeni propagandasının ne derecede abartılarak yapıldığını açıkça göstermektedir. Hatasız olmasa bile gerçeğe en yakın istatiksel sonuçlara yaklaşık olarak 1.000.000-1.500.000 arasında bir ekleme yapıldığı görülmektedir. Birinci Dünya Savaşı sırasında 1,5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğü iddiaları da tamamen propaganda ürünüdür.
KAYNAKÇA
B.O.A. Yıldız Esas Evrakı (Y.E.E.) , Kıs.18, Evrak No: 553/48, Zarf: 93, Karton: 33.
B.O.A. Dahiliye Sicill-i Nüfus Tahrirat (DH. SN-THR.) 82/55, lef. 45.
B.O.A. DH. ŞFR; DH. KMS; DH-İ/UM dosyaları.
USA. National Arcihive, Paris Peace Conference, 184.021/94.
İkdam, 3 Mart 1335/1919, No:7924.
Halil İNALCIK, Sevket PAMUK (ed.), “Osmanlı Devleti'nde Bilgi ve İstatistik”, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara 2001, s. 35.
Halit Gülşen, “Tehcir Öncesi Osmanlı Ermeni Nüfusu Üzerine Bir Değerlendirme” Ermeni Araştırmaları Dergisi Ankara, Sayı 36, 2010.
Haluk Selvi, Mondros Mütarekesi’nden Sonra Vilayat-ı Şarkiyyede Nüfus” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi.
Hikmet ÖZDEMİR, Kemal ÇİÇEK, Ömer TURAN, Ramazan ÇALIK, Yusuf HALAÇOĞLU, Ermeniler: Sürgün ve Göç, TTK Yayınları, Ankara, 2005, s. 22.
Justin McCarthy, “Ermeni Terörizmi: Zehir ve Panzehir Olarak Tarih”, Ankara Üniversitesi Uluslararası Terörizm Sempozyumu, Ankara, 1984
Justin McCarthy, Osmanlı Anadolu Topraklarındaki Müslüman ve Azınlık Nüfus, (Çev. İhsan Gürsoy), Ankara 1995.
Justin McCarty, Müslümanlar ve Azınlıklar, İnkılâp Yayınları, İstanbul, s.56.
Justin McCarty, Population History of the Middle East and Balkans, İstanbul, ISIS Press, 2002.
Kamuran GÜRÜN, Ermeni Dosyası, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2008.
Kemal KARPAT, Osmanlı Nüfusu, (1830-1914), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003.
Numan ELİBOL, Osmanlı İmparatorluğu’nda Nüfus Meselesi ve Demografi Araştırmaları, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.12, S.2, Isparta, 2007.
Orhan SAKİN, Osmanlı’da Etnik Yapı ve 1914 Nüfusu, Ekim Yayınları, İstanbul, 2008.
Richard G. Hovannsian, The Republic of Armenia, Vol. I.
Richard Hovannisian “The Historical Dimensions of The Armenian Question (1878-1923)”, The Armenian Genocide in Perspective, New Brunswick,1987.
Servet MUTLU, “Osmanlı Nüfusu”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, (ed. Hikmet ÖZDEMİR), TBMM Yayınları, Ankara, 2007.
Stanford J. Shaw, “The Ottoman Census System and Population, 1831-1914”, International Journal of Middle East Studies, Cambridge University Press, 2009.
Süleyman BEYOĞLU, “Osmanlı Devletinde Ermeni Nüfusu”, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, Sayı 38, Ankara, 2003.
Vahakn N. Dadrian “ A Review of The Main Features of the Genocide”(Journal of Political and Military Sociology, Vol. 22, No:1, Summer 1994.
Yüzbaşı Norman, Ermenilerin Maskesi Düşüyor, (Yay. Haz. Yavuz Ercan), Ankara 1993.