1. ASALA NEDİR?
Ermeniler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra bağımsızlıklarına kavuşmak için Hınçak ve Taşnak ihtilal örgütleri halinde isyan ve terör eylemlerine başvurdular ve Osmanlı Devleti içerisinde sayısız eylemde bulundular. I. Dünya Savaşı'ndan sonra ikinci kuşak Ermeni terörü olan Nemesis faaliyete geçti ve İttihat ve Terakki Partisi'nin ileri gelenleri bu örgüt tarafından öldürüldü. Bu terör faaliyetlerinden yaklaşık 50 yıl sonra, 1970’li yıllarda sol ve sağ Ermeni grupları tekrar sahneye çıktılar. 1973’te gerçekleştirilen ilk eylemler bireysel ağırlıkta idi. İlk organize eylemler ise 1975 yılında başlamıştı. Ön plana çıkan terör örgütü ise Sovyetler Birliği tarafından 1975 yılında Lübnan’da kurulan ve sol görüşlü bir örgüt olan ASALA (Ermenistan Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Örgütü) idi. ASALA’nın ilk hedefi Doğu Anadolu Bölgesi’ni Türkiye’den kopararak Sovyet Ermenistanı’na bağlamak, daha sonra ise tüm Ermenileri Sovyetler Birliği önderliğinde toplamaktı.
Bu sitede ASALA'nın en önemli eylemlerden birisi ve Türkiye'de gerçekleştirdiği ilk eylem olan Ankara Esenboğa Havaalanı baskını ele alındı. Olay kısaca su şekilde gerçekleşmişti: ASALA'ya bağlı 2 militan 7 Ağustos 1982 günü Esenboğa Havaalanı'nda düzenledikleri bombalı ve otomatik silahlı saldırıda 3'ü polis, 9 kişinin ölümüne neden olmuştur. Güvenlik güçlerinin girişliği operasyon sonunda teröristlerden 1'i ölü, diğeri yaralı olarak ele geçirilmiştir. Teröristlerin attığı bomba ve hedefsiz ve açtığı ateş sonucu 72 kişi de yaralanmıştır. Sitede ayrıca Esenboğa baskınının detaylı olarak nasıl gerçekleştirildiği, örgütün neden bu eylemi düzenlediği, batı kamuoyunda olayın nasıl ele alındığı, olay karşısında özellikle Ermenilerden gelen tepkiler ve katliamdan sonra katliama kurban gidenlerin ailelerinin dramatik durumları incelendi. Ayrıca olayı düzenleyen, yaralı olarak yakalanan ve mahkeme sonucunda idama mahkum edilen Ermeni katil Levon Ekmekçiyan'ın itiraflarına da yer verildi. Ekmekçiyan'ın babasının sözleri ise Ermeni terörünün geldiği noktayı göstermesi açısından kayda değerdir.
2. Baskın Nasıl Yapıldı?
Esenboğa Uluslararası Havaalanı'nın dış hatlar peronunu dün saat 15.45 civarında basan ve Ermeni ASALA örgütü üyesi oldukları sanılan 2 Ermeni terörist önce bomba patlatmışlar, ardından da ellerindeki otomatik silahlarla etrafa ölüm kusmuşlardır. Havaalanındaki güvenlik kuvvetlerinin açtıkları ateş sonucu teröristlerden birisi vurularak yere düşerken, diğer terörist restorana kaçmış ve burada bulunan yaklaşık 20 yolcuyu rehin almıştır.
Olayın başlangıcı hakkında Esenboğa Emniyet Amiri şu resmi açıklamayı yapmıştır:
"Tahminen saat 15:45 civarıydı... Alman havayollarına ait Lufthansa yolcu uçağı geldi... Yolcuların giriş işlemleri yapılırken ben yukarıya, yolcu salonuna çıktım. Tam salona girerken bir patlama oldu. Çoluk çocuk herkes safta sola kaçışıyor, kendilerini yeri atıyorlardı.
Böyle bir tabloda birden karşımda iki teröristi buldum... Yanımda polis memurum da vardı... Teröristlerin açtıkları ateşe karşılık verdik...Atilla Bahşı adlı polis memurum vurularak düştü. Ben de teröristlerden birini vurdum. Diğeri ise restorana kaçtı..."
Yolcu salonunda bombanın patlatılması ve ardından da silahla tarama sonucu yaralanan yolcular taksi ve ambulanslarla hastanelere taşınırken, özel vurucu timler de restoranın önünü ve çevresini kuşatmışlardır.
Bu arada apronda da iki itfaiye arabası ve iki panzer bekletilmeye başlatılmıştır. Vurucu timlerin yanı sıra çok sayıda askeri birlik de Esenboğa Havaalanı çepeçevre kuşatmışlardır.
Olayın Krokisi
Restoranda yaklaşık 20'ye yakın yolcuyu rehin tutan teröristin teslim olması için çağrı yapıldığı bir sırada üzerleri kan içinde biri kadın iki kişi restorandan kaçmayı başarmıştır. Yaralılar ambulansa bindirilirken içeriden iki-üç el silah sesi gelmiş ve hemen ardından bir yaralı kadın daha kendini dışarıya atmaya muvaffak olmuştur. Sonradan bu kadının ABD uyruklu Jean Gifford olduğu anlaşılmış ve kaldırıldığı hastanede ölmüştür.
Restoranın önünde ve çevresinde heyecanlı bekleyiş sürerken teröristin dikkatinin çekilmesi için THY sürekli anons yapmaya başlamıştır. Saatler 18.10'u gösterirken birden restoranda bir patlama daha oldu, sonra 4 el silah sesi ve ardından da otomatik silahla tarama sesleri işitilmiştir.
Ortalığın sakinleşmesinden sonra üzerine çelik yelek giyen Hidayet Agbaba adlı polis memuru restoran kapısı önünde elinde otomatik silahı teröristi öldürmek için fırsat kollamaya başlamıştır. Ancak polisi gören rehinelerden bir kadının bağırması sonucu terörist polisi görmüş ve bir sandalye kaparak pencereyi kırıp aprona atlamak istemiştir, işte tam bu sırada Hidayet Agbaba teröristi çeşitli yerlerinden vurarak öldürmüştür. Böylelikle yaklaşık 3 saat süren operasyon başarı ile sona ererken bir terörist ölü diğer ikisi yaralı olarak ele geçirilmiş, ancak kanlı saldırıda üç polisimiz de hayatlarını kaybetmiştir. Polislerin dışında üç vatandaş, bir Amerikalı kadın bir de Alman vatandaş ölmüştür. 72 kişi de çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. AP ajansının Beyrut bürosuna telefon eden ve bozuk Arapça konuşan bir kişi Esenboğa olayını "Erzurum operasyonu" olarak bildirilmiş ve sorumluluğu ASALA'nın üstlendiğini bildirmiştir.
3. Baskının Amacı Neydi?
Milliyet gazetesi yazarı Sami Kohen, 12 Ağustos 1982 tarihli "Amaç Ne?" başlıklı yazsında Ermenilerin Esenboğa saldırısını gerçekleştirme nedenlerini şu şekilde aktarmaktadır.
"Amaçlarından biri eylemi Türk topraklarında başken Ankara'da gerçekleştirmekle "gücünü ispatlama" çabası olabilir. Beyrut'un şiddetle bombalandığı FKÖ gerillaların kenti terk etmeye hazır oldukları bir sırada aynı kentteki asala karargahındakiler varlıklarını ve savaşlarını sürdürebildiklerini göstermiş olabilirler.
Diğer bir neden, Türkiye'yi direkt olarak hedef alıp, "istikrarsızlaştırmak" terörün denetim altına alındığı şu sırada ülkede karışıklık yaratmak. belki de Türk halkını tahrik etmek, hatta daha açıkçası Türkiye'deki Ermenilere karşı bir hava yaratmak... Ve öylece Türkiye'yi dünyanın gözünden düşürmek.
Başka bir amaç, bu eylemi fırsat bilerek Ermeni davasını dünya kamuoyuna geniş şekilde yansıtmak ve batı ülkelerine ASALA'nın Beyrut merkezinden yönetilen tehditlere göz dağı vermek onlardan bazı ödünler koparmak".
Cumhuriyet gazetesinden Uğur Mumcu ise başka bir konuya değinerek ASALA silah kaçakçılığı üzerinde durmaktadır. Mumcu, 9 Ağustos 1982 tarihli köşe yazısında şu çarpıcı tespitlerde bulunmuştur.
"ASALA adlı Ermeni terör örgütünün Esenboğa havaalanında işlediği korkunç cinayetler bizleri acı acı düşündürmelidir. Demek ki, bu terör örgütü yurt dışındaki diplomatik temsilcilerimize karşı giriştiği alçakça saldırılar yanında şimdi de yurt içinde bazı hedeflere saldırmayı planlamıştır. Esenboğa baskınım bu açıdan değerlendirmeliyiz.
Hep yazılır, hep söylenir: Terör, yapısı gereği, çok ulusludur. Terör örgütleri, birçok ülkede yuvalanmış terör odaklarınca desteklenir. Bu kadar silahı, bu kadar parayı, aracı, gereci ve sahte pasaportu Ermeni teröristlerine sağlayanlar kimlerdir? Ermeni terörü elbette birkaç "amatör Ermeni" tarafından yapılmıyor. Terör örgütlenmesi bir profesyonel örgütlenme biçimidir. Her terör örgütü gibi. Ermeni teröristler de birtakım karanlık örgütlerce destekleniyor. Bunların Amerika'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya uzanan büyük mali ve siyasal destekçileri bulunuyor.
Esenboğa'daki Saldırılarda İki Yaralı
Ve "ASALA örgütü" hiç şüphe yok ki, Esenboğa saldırısını düzenlerken, Türkiye'de de kendilerine destek sağlayıcı karanlık örgütlerlere bilinmez odaklarla ilişki kuruyor. ASALA örgütü Türkiye'de kendilerine silah sağlayan kişi ve örgütlerle ilişki kurmuşlardır. Bundan hiç şüphe edilmemelidir
12 Eylül öncesi terör olaylarında bazı Ermenilerin rol oynadığı konusundaki kuşkular, kısa bir soruşturmadan sonra kanıta dönüşebilir, özellikle silah kaçakçılığı olaylarında Ermeni asıllı kaçakçıların adlarına sık sık rastlanması, şimdiden, bu kuşkuları doğrulamaktadır. Örneğin 1970 öncesi ve sonrası silah kaçakçılığı olaylarında Garabet Sarkis Abriyan adlı Ermeninin içinde bulunduğu bir kaçakçılık örgütü Türkiye'ye 27 milyon mermi ve 70 bin silah sokmuştur. Bunun dışında silah kaçakçılığı yapan başka Ermeniler de vardır.
Bu son saldırıdan sonra havaalanlarındaki giriş ve çıkışların yeterince güvenlik altında olup olmadığı elbette araştırılacaktır. Fakat bundan sonra asıl araştırılması ve soruşturulması gereken konu Ermeni terör örgütlerinin yurt içi ve dışı bağlantıları olmalıdır".
4. Batı Kamuoyu Olayı Nasıl Karşıladı?
Almanya'da Bild am Sonntag gibi bazı gazeteler olayı yorum yapmadan birinci sayfadan verdiler. Fakat, Alman Televizyonu 1. Kanalı (ARD), bir gafa imza atarak, ekrana getirdiği haritada Ağrı dağını Ermenistan sınırları dahilinde gösterdiler. Haber spikeri de şu haberi okudu: "Bilindiği gibi senelerdir Türkiye'deki Ermenilere yapılan baskılara karşı savaşan Ermeniler bugüne kadar devamlı yurt dışındaki Türk diplomat ve kuruluşlara saldırılarda bulundular. Bugün ise Ankara'daki milletlerarası havaalanına saldırdılar. Ermeniler Türkiye'nin işgali altında bulunan Ermenistan topraklarını Türkiye'den ayırmak istiyorlar". Alman TV'si böylece Türkiye'nin Doğu Anadolu topraklarının Ermenistan'ın bir parçası olduğu izleyicilere ilan etmiştir. Almanya'da yaşayan Türkler kanalı protesto yağmuruna tutmuşlardır.
Alman Kölner Standtanzeiger gazetesi ASALA'nın Esenboğa baskını konusunda, "Bireysel terörle, Türkiye gibi bir devleti dize getirme düşüncesi saçmadır. Kaldı ki, bu Türkiye'de yaşayan 10 binlerce Ermeni'yi güç durumda sokmaktan başka bir şeye yaramaz" şeklinde yorum yaptı.
Ermeni terörünü inceleyen Die Welt gazetesi bir gerçeğe vurgu yaparak "ASALA ve benzeri terör örgütlerini finanse eden ve çoğu ABD ve Fransa'da yaşayan zengin Ermeniler, en azından Türklerin, Ermeni halkına karşı girişilen toplu katliamları kabul etmesini sağlamak için, Türk devletiyle daha etkin mücadele edilmesini istiyorlar ve terör, gelecekte daha da artacak" dedi.
Gazetede özetle şu görüşlere yer verildi: "Türkiye'ye yönelik Ermeni terörü, genellikle Türkiye dışında yaygındı. Son olayla Türkiye içine sıçradı. Başından beri hiç bir netice vermeyeceği belli olan rehin olayı, teröristlerin kendi ve etrafındakilerin hayatını dikkate almadan, sansasyonel aksiyonlar planladığını ortaya koymaktadır. Bu yeni strateji, büyük bir ihtimalle, eski lider Agop Agopyan'ın ölümünden sonra geliştirildi. Güvenilir kaynakların verdikleri bilgilere göre, Ermeni teşkilâtları, Türkiye'ye karşı kayıtsız şartsız, acımasız bir savaş yürütülmesinden yana olan kişilerin eline geçti." Fakat gazetenin bilmediği bir şey vardı. ASALA lideri Agop Agopyan yasamaktaydı. Agopyan'ın 1982 yılında İsrail'in Lübnan'ı bombalaması sırasında öldürüldüğü iddia edilmekteydi. Fakat Agopyan 1988 yılına kadar yaşayacaktı.
Die Welt'deki yazıda daha sonra şu görüşler ileri sürüldü: "Ermenilerin üç milyonu Sovyetler Birliğinde, beş milyonu çeşitli ülkelerde yaşamaktadır. Ermeni teröristlerin hedefinin sadece Türkiye olması ve Ruslara yönelik hiç bir aksiyonun görülmemesi, teröristlerin çoğunun Sovyet yanlısı Marksist olmasıyla ilgilidir. Ayrıca bir Ermeni ifadesinde, 'Ruslara karşı fazla bir şansımız yoktur. Buna karşılık Türkiye, sürekli krizlerin içinde boğulan bir ülkedir. Türkleri dize getirmek daha kolay olur' demişti.
Ermeni teröristlerin, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) liderlerinden George Habbaş tarafından eğitildiği ve desteklendiğini" belirten gazete, "Lübnan işgalinden sonra, Ermeni teröristlerin faaliyetlerini Yunanistan'dan organize edebilecekleri ihtimalinden" söz etti.
Die Welt, ayrıca Ermeni teröristlerin içinde yaşadıkları ülkenin verdiği pasaportla seyahat ettiklerini, genellikle Ermeni ismi taşıdıkları ve modaya uygun güzel elbiseler giymiş işadamları olarak ortaya çıktıklarını belirtti".
Fransa ise Esenboğa saldırısı karşısında tek taraflı tutumunu sürdürmeye devam etti. Fransız radyo ve televizyonları Ermeni teröristlerin eylemini 3. haber olarak verirken, utanmadan "teröristleri haklı çıkarma" gayretçiliğini yine sürdürdü. Fransız televizyonları haber bültenlerinde ekranlarda 10 dakikadan fazla "Ermeni propagandası" yapılmasına izin verdiler. Bunun dışında Fransız TV'leri soykırım filmleri göstermeye devam etti. Bir televizyon kanalına çıkan ASALA'nın Paris temsilcisi bu tip saldırılardan gurur duyduklarını ifade ettikten sonra "Ankara saldırısı bir dönüm noktasıdır. Bundan böyle, Türk topraklarındaki saldırılarımız sürdürülecektir. Operasyonlar daha geniş boyutlara ulaştırılacaktır" şeklinde konuştu. Yine aynı kanalda çıkan başka bir ermeni ise "bu gibi olaylar artık Ermeni gençlerinin kişiliklerini bulmaya başladıklarının bir kanıtıdır".
Fransa'da yayınlanan dünyaca ünlü Le Monde gazetesi de, nihayet Ermeni terörünün gerçek yüzünü yansıtan bir yorum yayınladı."Ermeni terörizminin amacı nedir" başlıklı yazıda "Ermeni terör eylemlerini haklı göstermek için sürekli olarak kullanılan siyasi ve hissi gerekçeler artık bir yana bırakılıp, olay kaçınılmaz yönlerine de eğilinmesi gereklidir" denildi.
"Ermeni terörizminin, Federal Almanya ve İtalya'da aynı stratejiyle hareket eden, ancak, değişik siyasi amaçlı terör hareketleri ile aynı sırada doğduğuna dikkat çekilen" yazıda, "Ermeni teröristlerin FKÖ'ye bağlı kuruluşlarda yetiştirildiği ve FKÖ'ye bağlı bu kuruluşların Kızıl Ordu, Kızıl Tugaylar, ETA ve İRA gibi terörist örgütlerle ilişkin olduğu" belirtildi.
Yorumda daha sonra şu görüşlere yer verildi: "Ermeniler Türk hükümetinin bölgeciliğe karşı verdiği sert mücadele yüzünden, 1970'lerden itibaren, bu ülkenin istikrarını kaybetmesi ve batılı ittifaklar içindeki kinin zayıflatılması için araç olarak kullanılmalardır. Bu tür eylemlerin sadece Türkiye'ye yöneltilmesi de manidardır. Çünkü Ermeni teröristler, Sovyet Ermenistanı'nın bağımsızlığı için istekte bulunmamaktadırlar".
İngiliz The Economist dergisi, son sayısında Türkiye'yi ve yurt dışındaki Türkleri hedef alan Ermeni terörünü inceleyen "Beyrut virüsü" başlıklı bir makaleye yer vermiştir. Ankara Esenboğa Havaalanı'nda Ermeni teröristlerce 7 Ağustos günü girişilen, 9 kişinin öldüğü 74 kişinin de yaralandığı saldırının Türk topraklan üzerindeki geniş çaplı ilk Ermeni tedhiş eylemi olduğuna dikkati çeken The Economist, 1973'den bu yana saldırılarını Türkiye dışındaki Türklere yöneltmekte olan Ermeni teröristlerin yeni bir kampanya başlattığının tahmin edilmekte olduğunu kaydetti.
Ermeni örgütlerinin Türkiye' deki Ermenilerin desteğini sağlayabilmek amacıyla, Türk Hükümeti'ni Türkiye'deki Ermeni toplumuna karşı tahrik etmek amacında olduklarına dikkati çeken The Economist, "Teröristler Türkiye'deki 50-60 bin Ermeni'nin bu ülkedeki durumlarını tatsızlaştırarak onları kendi kamplarına çekmeye çalışıyorlar" dedi.
Ermeni iki teröristin Esenboğa Havaalanına düzenlediği silahlı-bombalı baskın konusunda ABD dışındaki ülkeler susmaya devam ederlerken İngiltere'de yayınlanan The Daily Telegraph gazetesi, Türkiye'nin uluslararası terörün hedefi olduğunu ve olayların arkasında Sovyetler Birliği'nin olduğunu yazdı. The Daily Telegraph'ın yazısı şu şekildedir: Olay ilk başta 60 yıl önce başka Türklerin yaptıklarının öcünü almak isteyen intihara kararlı manyakların hareketi gibi görülebilir.. Ancak teröristlerin gerçek hedefi, bunların, Marksist Türk çetelerine, IRA'ya, Baader Meinhof'a, Japon Kızıl Ordusu'na da yardım eden FKÖ tarafından büyütülmeleri, eğitilmeleri maddi yardım verilmesi ve korunmaları ile açıkça ortadadır. Bunların arkasında, Türkiye ile birlikte, Güney Afrika, Şili ve İsrail'i hedef seçen Sovyetler Birliği'nin gizli servisleri bulunmaktadır. Sovyetler Birliği ve yandaşlarından bu nevi hareketler Güney Yemen, Cezayir ve Küba gibi ülkelerdeki teröristleri beslemelerine bakıldığında, beklenmelidir
Fransız hükümetinin, diğerleri arasında Ermeni teröristlerle anlaşma yapmak zorunda bulunmasına şaşırmasak bile üzülüyoruz. Ama, milletlerarası törerörizmin kurbanlarından olan İngiltere, hiç şüphesiz, teröre karşı çıkan herkesi ve özellikle, NATO müttefiki olan Türkiye'yi desteklemelidir."
İngiliz BBC Radyosu'nun dünya servisi ise Esenboğa saldırısını ilk haber olarak verdi. Radyo, ASALA'ya bağlı üç teröristin dış hatlar terminalinde ortalığı kana buladığını verdi.
İngilizlerin yarı resmi yayın organı The Times gazetesi ise Esenboğa saldırısını anlattıktan sonra yaralı olarak ele geçirilen Ermeni terörist Leon Ekmekçiyan'nın açıklamalarından Türkiye'nin ASALA hakkında bilgi sahibi olacağından bahsetmektedir.
Ermeni Gazetecinin Tepkisi: Birleşik Amerika'da yayınlanan Armenian Reporter adlı Ermeni gazetesinin yazarı Edward Bogosyan da Ermeni terörizminin Lübnan kökenli genç Ermeniler tarafından yaratıldığını aslında dünyadaki, özellikle Birleşik Amerika'daki Ermeni kolonisinin barışsever kişilerden kurulduğunu öne sürdü.
Ankara'ya gelen 400 bin tirajlı Ermeni gazetesinin yazarı Tercüman gazetesinin Ankara Bürosu'ndan Nursun Alev'in sorularını cevaplandırırken, "Türklerin Ermeni toplumu üzerinde planlı bir katliam uygulamadığına inanıyoruz. Atalarımızdan duyulan hikayeler, yıllarca genç Ermenileri etkiledi. Dolayısıyla bu olumsuz psikolojik ortam doğdu" dedi.
Bogosyan, konuyla ilgili bir örnek vererek, şunları söyledi: "Meselâ, geçen yıl İstanbul'da bir Ermeni okulu kapatılmıştı.. Aslında olayın içyüzünü ben biliyorum, okul yeterli sayıda öğrenci olmaması sebebiyle kanatıldı. Ama olay, dış basına 'Türkiye'deki Ermeni okulları kapatılıyor' şeklinde yansıdı.. Yani bu tarzda yanlış anlamalar oluyor.. Bir de yeni dönemde Ermenilerle Türkler arasında bir propaganda savaşı başlatıldı.. Mesela New-York Times'de Türk tezini ortaya koyan bir yazı çıkınca, Ermeniler, ertesi gün kendi görüşünü yansıtan 2 yazı çıkması için savaş veriyorlar ve olay sonunda New-York Times'da sayfa kapma yarışı şekline dönüşüyor".
Fransız hükümetini de suçlayan Bogosyan ,"Fransa'da 300 binin üzerinde Ermeni yaşamaktadır ve bunların bazı partilerle bağlantıları olması nedeniyle Fransız hükümeti, Ermeni terörizmine karşı pasif kaldı, aslında daha önce bu konuda etkili tedbirler almaları gerekirken, işi yeni yeni ciddiye almaya başladılar ve geç kaldılar tabii.. Geçen süre içinde çok kişi yaralandı veya öldü."
Amerika Birleşik Devletleri, Dışişleri Bakanlığı kanlıyla saldırıyı resmen kınadı. Amerika Dışişleri Bakanı Esenboğa saldırısı hakkında şunları söyledi: "Amerika hükümeti bu çok çirkin ve rastgele öldürme ve yaralama olayını şiddetle kınamaktadır. Bu olay, bu tür kanunsuz ve alçakça eylemlere karşı harekete geçme ihtiyacının vahşi bir şekilde hatırlatılması yerine de geçebilir".
ABD, Esenboğa olayını kınayan tek Batı devleti olarak kayda geçecektir.
5. İstanbul Ermeni Patrikhanesinin Olaya Yaklaşımı Nasıl Oldu?
Türkiye Ermenileri Dini Lideri Şinork Kulutsyan "Teröristlerin bu işi bu kadar ileri götüreceklerini tahmin etmiyorduk. Bu gibi cinayetleri işleyenler insan değildir" demiştir. Bu gibi şeytanı düşünceleri olan ve bu tür eylemleri gerçekleştirenlerin insan olmadığına değinen Kalutsyan görüşlerini su şekilde belirtmiştir:
"Olayı üstlenen ASALA örgütü üyelerinin iddia ettiği gibi, biz Türkiye'de baskı altında yaşamıyoruz. Türkiye'de yaşayan Ermeniler Türk devletinin güvencesi altındadır. Biz Türk Ermenileri olarak olayı nefretle kınıyoruz. Bu vesile ile tüm dünya Ermenilerine sesleniyoruz: Bu gibi cinayetleri işleyenleri mahkum ediniz ve bu gibi olayları önleyiniz. Bu canilerin bizim aramızda yeri yoktur."
Bu açıklamalarla yetinmeyen Türk Ermeni Patrikhanesi bir bildiri yayınlayarak olayı kınamıştır. Türk Ermeni Patrikhanesi Patriği Başpiskopos Şinork Kalustyan'la İstanbul Ermenilerinin tüm cemaat temsilcileri dün sabah Türkiye'de ve dünyada yaşayan tüm Ermenilere "Esenboğa Katliamına Türk Ermenilerinin İnfiali" başlıklı geniş bir deklarasyon yayınlamışlardır. "1970'li yıllardan beri devletimiz temsilci ve kuruluşlarına yönelik menfur suikastlar ve çılgınca körüklenen Türk düşmanlığı 7 Ağustos günü Esenboğa katliamıyla maalesef doruk noktasına varmış bulunmaktadır" şeklinde başlayan deklarasyonun çarpıcı noktaları şu şekildedir:
"Türkiye'ye yönelik her tecavüzü, büyük bir üzüntüyle baksa ve insanlık dışı davranışlar olarak nitelendiriyor ve nefretle lanetliyoruz.
Dünya yüzündeki patlamaya hazır büyük potansiyel gücüne sahip 92 etnik grup arasında yer almayan Ermenilerin, kendilerinden kimsenin bulunmadığı bulunmayı da aklından geçirmediği bu yerler (Doğu Anadolu'daki) uğruna terörist hareketle girişimleri ya deliliktir, ya da politiktir.
Akl-ı selim sahibi dünyadaki tüm Ermenilere sesleniyoruz.
Canileri kınayınız, yeni cinayet ve tecavüzlere, engel olunuz, maceraperestleri aranızda yaşatmayınız. Bütün insanlar arasındaki sevgi, kardeşlik bağlarının güçlenmesine yardımcı olunuz. Kin ve nefretin hüsrana götürdüğünü rüzgar ekenin fırtına biçeceği gerçeğiyle masumların kanlarının dökülmesinin önlenmesi için caniyane fikirlerin yeşermesine fırsat vermeyiniz. Bu çabaları sarf etmenizi sizlerden insanlık adına diliyoruz.
Türk Ermenilileri olarak aziz şehitlerimizin ruhlarına Tanrı dan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyoruz."
6. Katliamın Ardından Kalanlar
ASALA'nın 7 Ağustos 1982'de Ankara Esenboğa Havaalanında 3 polis memuru, 1 Amerikalı, 1 Alman olmak üzere 8 kişi hayatını kaybetmiştir. Olayda hayatını kaybedenler şu şekildedir: Hamdi Yahyaoğlu (Ankara Emniyet Müdür Muavini), Atilla Bahşi (Esenboğa'da görevli polis memuru), Celal Birol (Aktepe Karakolu'nda görevli polis memuru), Erdoğan Batsınır (Meydan Müdürü), Rıza Murat Şahin (ODTÜ öğrencisi), Ruhiye Demirsalan (Ev hanımı), Herbert Roenowski (Afşin- Elbistan inşaatında görevli Alman mühendis) ve Jean Gifford Dovorth (ABD'li kadın)
11 Ağustos 1982'de Başbakanlık önünde olayda hayatını kaybeden Türk vatandaşları için devlet töreni yapıldı. Şehitlerimizin yakınları ve binlerce vatandaşın katıldığı törende neredeyse ağlamayan yoktu.
Yeni bir Ermeni vahşeti ile hayalarını yitirenler eller üstünde son yolculuklarına uğurlandılar... Gencecik, yürekli vatan evlatları ve tabutlarının başlarında vakitsiz, acı ölümlerine isyan eden, bağıran, haykıran feryat, eden eşleri, anaları, babaları, çocukları...
Artık onları geri getirmek, yıkılan yuvaların güzelim sıcaklığını ve canlılığını yeniden kurmak mümkün değil... En çok da bunun için ağlıyor, haykırıyor, eşler, anneler, çocuklar... Giden gitti... Hem de, hiç beklenmedik, bilinmedik bir sırada...
Cenaze töreninde ağlamayan, bağırmayan da vardı... Polis memuru Celal Birol'un genç eşit Güllü Birol'un ağzını bıçak açmıyor... Büyük kızı minicik Sevim'in elini tutmuş sıkıca... Aynı sözleri tekrarlıyor durmadan.
Şehit Celal Birol'un eşi ve üç yetimi
"Ben onsuz nideceğim... Ben bu bebelerle nideceğim? Kırılsın hain eller, kırılsın".
Celal Birol'un yaşlı anası, İpek Birol, Elazığ'ın Karakoçan ilçesinden gelmiş... Gelininin yanında, köylü giysileri içinde dimdik durmaya çalışıyor. "Kurban" diye sarılıyor, torunu "Sevim'e".. "Bir daha yüzünü göremeyeceği, sesini duyamayacağı oğlunun yerine...
Başbakanlıktaki devlet töreninde biraz sonra beklenenler geliyor... Al bayrağa sarılı tabutlar, birbiri ardı sıra getiriliyor... öncelik, kadın olduğu için Ruhiye Demirsalan'a verilmiş... Gözleri ağlamaktan kaybolmuş, sesi kısılmış kızı Tansel Başar, annesini son kez görebilmek için, bir hamle yapıyor... Eşi Yalçın Başar, teselli edecek gücü bulamıyor... Tansel Başar, annesinin tabutuna sarılıp, "Anneciğini, anneciğim" diye ağlıyor...
Erdoğan Batsınır'ın al tabutu, eşi Selma Batısınır'n önünden geçiyor... Selma Batısınır, iki yakınının kollan arasında artık ayakta duramıyor... Bayılıyor... İskemle bulunuyor ve yığılıyor Selma Batısınır...
Bir başka tabut daha var sırada... Hamdi Yahyaoğlu'nun tabutu... Eller üstünde... Yahyaoğlu'nun üç kızı, Nilüfer Talha ile Lale ve Deniz aynı anda haykırıyorlar:
"Baba, baba bizi bırakma... Yalan bu"... Nilüfer Talha eşinin kolları arasında yığılıyor....
"Demek yalan değil, demek doğru babam yok artık... Kahrolsunlar... kahrolsunlar.."
Nevzat Şahin'in baba yüreği, fidan oğlunu bayrağa sarılı tabutu ile göremeye dayanamıyor... Oğlunun yanında taşınan büyük boy fotoğrafına kapanıyor.. Sonra da tabutuna koşuyor...
Teröristlerin Öldürdüğü Atilla Bahşi'nin eşi ve çocuğu
Nevzat Şahin, "Duysunlar bizi artık" diyor, acımızı duysunlar, herkes duysun ... Bu acı dayanılır gibi değil... Bu acıya kimse dayanamaz... Oğlum, "Gel ne olur gel" diyor sonra sessizce... Ve en son olarak, "Rıza Murat Şahin, öğrenci" yazılı tabutu geçip, gidiyor, eller üstünde çiçekler ve gözyaşları arasında... Yaşamının taptaze baharında ve 19 yaşında...
Esenboğa'daki insanlık dışı ve hunharca saldırıda hayatlarım kaybeden Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Hamdi Yahyaoğlu, polis memurları Celal Birol, Atilla Bahşi, Havaalanı Nöbetçi Müdürü Erdoğan Batısınır, öğrenci Rıza Murat Şahin ve ev kadını Ruhiye Demirsalan dün Başbakanlık önünde düzenlenen devlet töreninden sonra toprağa verildiler.
7. Taksim'de Bir Ermeni Vatandaş Kendini Yaktı
ASALA canilerinin Esenboğa'da giriştikleri katliamı protesto etmek için Artin Penik adında bir Ermeni Türk vatandaşı İstanbul'da Taksim Meydanı'ndaki Atatürk heykelinin önünde kendini ateşe vermiştir.
Artin Penik adlı 60 yaşındaki yurttaş bir otobüs şoförünün aracını durdurarak üstüne sıktığı yangın söndürme köpüğüyle ölümden kurtarılmış ve ağır yaralı olarak Cerrahpaşa Hastanesine kaldırılmıştır.
Saat 16.00 sıralarında Taksimdeki Cumhuriyet Alanı'na gelen Artin Penik, önce parmaklıklara oturmuş, sonra üzerine gaz dökerek kendisini ateşe vermiştir.
Görgü tanıkları Artin Penik'in yanma sırasında hiç ses çıkarmadan oturduğunu ve çırpınmadan öylece durduğunu söylemişlerdir. Üstüne söndürücü sıkıldıktan sonra olay yerinden önce İlk Yardım Hastanesi'ne kaldırılan Artin Penik, daha sonra tedavisinin daha iyi yapılabileceği Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nin Yanık Servisi'ne kaldırılmıştır.
Üstüne döktüğü gazı kibritle ateşleyen Artin Penik. ikinci derecede yanıkla getirildiği İlk Yardım Hastanesi'nde kendisine ilk tedaviyi yapan Dr. Aker'e güçlükle konuşarak, "ASALA katillerini protesto ediyorum" demiştir.
Artin Penik kendisini ataşe vermeden önce Taksim Anıtının bulunduğu yere bıraktığı mektup şöyledir: 10.08.1882
"Yeter Artık ASALA Canileri"
Patrikhane ve Türkiye'deki bütün Ermeniler namına sizi protesto edip, kendimi yakıyorum. Size sesleniyorum ASALA canileri. Masum insanları arkadan kahpece öldürmekle, bu işler halledilemez. Siz emperyalistlerin oyununa geliyorsunuz. Size tarihi yanlış anlatıyorlar. O zaman da emperyalistlerin oyunuyla yüzbinlerce insanlar kayıp oldu. Kendinize gelin. Sizi kandırıyorlar. Şurda bir kaç bin Ermeni kaldı. Bunları da mı yok etmek istiyorsunuz? Fakat buna asla muvaffak olamayacaksınız. Bugün nasıl kardeşçe geçiniliyorsa, bundan sonra aynen devam edecek. Fakat siz kahpece günahsız insanları öldürmeye devam ederseniz, size yeminle söylüyorum, kökünüz kazınacak. Kendinize gelin. Bizim bildiğimiz Ermeniler mert olur. Kahpece arkadan masum insanları öldürmez. Sizi biz Ermeni olarak asla kabul etmiyoruz. Naletliyoruz. Fransa'nın eski reisicumhuru Ciscar, sizi de Ermeni olarak naletliyoruz. Zamanında rey avcılığı için yaptıklarına göz yummasaydın bunlar şımarmazdı. Bu hale gelmezlerdi Yazacak çok var, lüzum görmüyorum. Zamanı gelince Türk ulusu, sizin cezanızı verecek. O zamandan bu güne kadar ölenlerin canına rahmet diler, yakınlarına sabırlar ve başsağlığı dilerim.
Bütün Türkiye'deki vatandaşlarıma sabırlı olmalarını Allah'tan dilerim.
Saygı ve hürmetle hepinize elveda,
İmza: Artin Penik"
Artin Penik'in "Yeter Artık ASALA Canileri" şeklinde başlayan mektubu
Artin Penik'in Annesi: Oğlumla İftihar Ediyorum
Ermeni Patriği Başpiskopos Şinork Kalustyan 12 Ağustos 1982 sabahı, ASALA militanlarının Esenboğa'da giriştikleri baskını protesto etmek amacıyla Taksim Alanında üzerine gaz dökerek kendini yakan Artin Penik'i tedavi edildiği hastanede ziyaret etmiştir.
Başpiskopos Şinork Kalustyan Artin Penik'e, "Sana Türk milleti ve Ermeni cemaati adına teşekkürlerimi sunmaya geldim. Vatanımız ve tüm Ermen ilerin şerefini kurtardın, inşallah en yakın zamanda iyileşeceksin ve eskisinden daha iyi olacaksın. Bandan sonra daha güzel bir hayat seni bekliyor. Her Ermeni vatandaş senin gibi bu vatan için canını seve seve feda etmeye hazır. Sen görevini yaptın, Allah seni mükafatlandırsın".
Başpiskopos Şinork Kalustyan'ın Artin Penik'i Ziyareti
Bu sözler üzerine gözlerim güç de olsa açabilen Artin Penik. "Şuna İnanıyorum, vatanımın sevgisi canımdan çok daha önemli, onun için ben önemli değilim vatanım sağ olsun" demiştir.
Artin Penik zaman zaman yurtdışındaki akrabalarını ziyarete gitmekteydi. Penik'in özellikle Fransa'da akrabaları bulunmaktaydı. Buradaki akrabaları ile özellikle "Ermeni soykırımı" üzerinde tartışmalara girerdi. Hatta anlattığına göre Penik doğruları söylüyor diye akrabaları kendisini kovmaktaydı.
Kendi ırkından birileri katliam yaptı diye kendisini yakan asil insan Artin Penik çok geçmeden öldü. Onun ölümünü Milliyet karikatürü çok iyi bir şekilde yorumlamıştır:
8. Pişman Olan Esenboğa Katili Levon Ekmekçiyan
Esenboğa'ya saldırıda bulunan iki ASALA teröristinin biri saldırısı sırasında ölürken diğeri yaralı olarak ele geçirilmişti. Levon Ekmekçiyan adındaki bu teröriste Anakara Sıkıyönetim mahkemesi bakacaktı. Davanın savcısı, "Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf bir eylem" olarak nitelendirmesi nedeniyle sabık Levan Ekmekçiyan'ın 125. madde uyarınca idam cezasına çarptırılmasını istemiştir.
Mahkeme daha sonra savunma ve son söz için sanığa söz vermiş Ekmekçiyan ise "söyleyeceğim bir şey yok" şeklinde konuşmuştur.
Daha sonra duruşmaya ara veren mahkeme heyeti tekrar toplandığında Levan Ekmekçiyan'ın TCK'nın 125. maddesi uyarınca ölümle cezalandırılmasına karar vermiştir.
Levan Ekmekçiyan Duruşmada
Askeri Mahkeme'de devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir bölümünü devletin yönetiminden ayırmaya yönelik eylemde bulunduğu gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırılan Ermeni terörist Levan Emekçiyan, cezaevinden tüm dünya Ermenilerine yazdığı mesajda, "Ermeniliğin mezarı çimdi bizim satılmış yöneticilerimiz tarafından kazılıyor" demiştir.
Şimdiki Ermeni örgütlerinin eski Taşnaklardan hiçbir farkı olmadığını belirten Emekçiyan'ın el yazısı ile yazdığı üç sayfalık mektubu şöyledir:
"Sevgili arkadaşlar.
Ne yazık ki, ben bütün hayatım boyunca bize anlatılan sahte sözlere ve yalan tarihe inanmışım. Bugün bizim vatanın kurtarılmasının ismi altında çalışan bu örgütlerin, eskiden bizim başımızda olan Taşnaklarla hiçbir farkının olmadığını, yeni uyanan gerçeklerle ve şimdi hissettiklerimle ispat ettim.
Benim bu düşüncelerimi takip ediniz Çünkü, bizim Ermeniliğin mezarı şimdi kazılıyor, bizim satılmış yöneticilerimiz tarafından, 24 yıllık hayatımda bana öğretilen fikirler benliğime o kadar az yerleşmiş ki, Türkiye'de bir ay bulunmam bunu bana hissettirdi. Bunu size anlatacağım, iyi dinleyiniz. Bize düşman denilen Türklerle ben 30 gün yaşadım ve gördüm ki, bizim düşmanımız Türk değildir, bizim düşmanımız bizim büyüklerimiz ve bizim tarihleri yazanlardır, buna inanın ve bu yanlış yoldan ellerinizi çekin ve sizi seven ve sizin iyi olmanızı isteyen Türk halkı ile kardeşçe yaşayın. Çok acırım suçsuz insanların ölümüne sebep olduğum için. Benim vicdanım beni daima rahatsız edecektir. Benim sizden kardeşçe ricam şudur ki, siz de benim yaptığım yanlışlığı yapmayın. Çünkü, sizin vicdanınız da, benim gibi sizi rahatsız edecektir. Ve benim sizden ikinci büyük ricam ve gereklisi şudur ki, karşı koyunuz satılmış köpeklere ve onları temizleyiniz ki, sizin ailelerinizin ve Ermeniliğin yarınki hayatı aydınlansın. Size bu konuda başarı ve aklıselim temenni ederim.
Ben, bu mektubu yazan Levan Emekçiyan'ım. Bütün hayatım boyunca bizi yanıltan o köpeklere karşı bütün gücümle çarpışacağım. İşlediğim cürümden dolayı önce ben vicdanımı temizleyeceğim. Türk adaletinin bana vereceği bu hakkı ben alacağım.
Abou Raşit, Levan Ekmekçiyan"
"Bu mektubu yazdıktan sonra aklıma mühim bir şey geldi. Beni iyi dinleyin. Zannetmeyiniz ki, bu mektubu zorbalıkla yazdırdılar. Yine iyi dinleyin, mukaddes kitabın ve benim kardeşimin mezarının toprağı üzerine yemin ediyorum.
Abou Raşit Levan Emekçiyan".
Ermeni terörist Ekmekçiyan, hakkında verilen ölüm cezası kararının Yargıtay'ca bozularak hayatının bağışlanmasını istemiştir. Ekmekçiyan, kararı veren Sıkıyönetim Komutanlığı 3 Nolu Askerî Mahkemesine verdiği temyiz dilekçesinde, mahkeme ve basın önünde samimî itiraflarda bulunduğunu da belirtmiştir. Ekmekçiyan'ın temyiz dilekçesi şöyledir: "Mhkeme ve basın önünde birçok kereler pişmanlığımı belirttim idam kararının bozularak. canımın bağışlanmasını dilerim." Ekmekçiyan bin kere pişmanım dese de Ekmekçiyan, 28 Ocak 1983'te idam edildi. Son söz olarak "vurulun da ölüyor vuran da ölüyor. Benim gibi davrananların sonu bu oluyor".
Ekmekçiyan'ın İtirafları
Esenboğa baskınının idama mahkum edilen sanığı Ermeni terörist Levon Ekmekçiyan, basın mensuplarıyla bir görüşme talebinde bulundu. Bu talep kabul edilerek görüşme gerçekleştirildi. Ekmekçiyan görüşme sırasında ağladı ve yaptıklarından bin kere pişman olduğunu söyledi.
Ekmekçiyan, idama mahkûm olduktan sonra mahkeme önünde pişmanlık duygularını dile getirdiğini hatırlattı ve şöyle dedi:
"Şimdi amacım tüm dünyada yaşayan Ermeni vatandaşlarına seslenmektir. ASALA denen köpekler, Ermeni davasının menfaati için ortaya döküldüler, ama onların niyeti değişikmiş. Onların niyeti Ermeni gençlerini kandırıp kötü yollara düşürmek ve sonra da eylemler koymak üzere Türkiye'ye göndermekmiş. Bu teşkilata girdikten sonra pişmanlık duyarak dışarı çıkmak isteyenlere baskı yapılarak dışarı çıkmaları önleniyor. Gördüğünüz gibi bu gençlerden birisi de benim.
Dünya kamuoyu önünde bir terorist, bir cani olarak bulunuyorum. Ben bu sözlerimi bir baskı altında söylemiyorum. Bizi hayatımız bahasına bu terörist hareketi yapmak için Türkiye'ye yolladılar. Bir terörist davranış için Türkiye'ye yolladılar. Eğer gelmeseydik ya bizi öldüreceklerdi veya ailemize kötü davranacaklardı. Türkiye'de gerçekleştireceğimiz eylemin büyüklüğü konusunda bir fikre sahip değildik. ASALA'mn verdiği telkinler beyinlerimizi tamamen yıkamıştı.
Terörist harekete teşebbüs ettiğimiz o günde arkadaşım öldü, ben de yaralandım. Hastaneye gittikten sonra Türk doktorları üç kez bana kan verdiler. Ben bu olay karşısında üzülüyorum ve utanıyorum. Hastanede kaldığım bir ay zarfında gerçekleri anladım. Türk milleti âlicenap bir millettir ve bu toplumun her kesiminde kendini göstermektedir.
7 Eylül'de mahkeme huzuruna çıktım ve idama mahkum oldum. O günden sonra da bana karşı insani davranışlar devam etti. Bu durum beni fazlasıyla üzdü. Türk toplumu hakkında bir fikre sahip değildim. Onun için bu durum beni çok üzdü."
Ermeni Terörist Ekmekçiyan Gazetecilerle Görüşürken
Ekmekçiyan, konuşması sırasında ağladı, idamını çabuklaştırmak için ASALA'nın bazı eylemlerde bulunduğunu dile getirdi. Levon Ekmekçiyan bu konuda da şunları söyledi;
"Ben idama mahkûm olduktan ve pişmanlığımı dile getirdikten sonra ASALA köpekleri, 2 kere eyleme teşebbüs ederek benim idamımı çabuklaştırmak istediler.
Benim bu itiraflarımdan sonra beni kalleşlikle, ihanetle itham ettiler. Esas ihanet edenler ASALA köpekleridir.
ASALA Ermenilerin aleyhinde çalışmaktadır. Bunu tüm dünya Ermenileri bilmelidir. Ermeniler, Türklerle kardeş olarak yaşasın ve ASALA, köpeklerine karşı tepki göstersinler."
Levon Ekmekçiyan, konuşmasının bu bölümünde ASALA'nın ailesiyle görüşmesine engel olduğunu belirtti. Ekmekçiyan bu hakkını kimsenin elinden alamayacağını da belirterek özetle şu görüşlere yer verdi:
"Ben idama mahkûm edildikten sonra devletten ricam oldu. Türk devleti bana her kolaylığı göstererek yardımcı oldu. Benim ailemin Türkiye'ye gelmesine mani olanlar ASALA köpekleridir. Beni ölüme sev keden bu köpekler, bugün benim aileme baskı yapmakta ve onları ölüme terk etmektedirler.
Benim bu hakkımı kimse elimden alamaz. Benim ailem onların elinde oyuncak olmayacaktır. Benim şimdi tek arzum, ailemin Türkiye'ye gelmesidir. Türkiye'ye gelsinler ve gerçekleri görsünler. Onlara kimse kötülük yapmaz. Yapsalardı bana yaparlardı. Yaralandığım zaman beni bağışlamazlardı. Benim tek ricam ailemin Türkiye'ye getirilmesidir.
Ailemin gelmesine mani olan köpekler beni iki kez ölüme mahkum ediyorlar. Ermeniler iyi bilmelidir ki, onların düşmanı Türkler değil, ASALA köpekleridir".
Levon Ekmekçiyan yaklaşık yarım saat süren konuşmasının sonunda Ermeni gençlerine seslendi. Onların gerçekleri görmesini istedi ve kendisi gibi hataya düşmemelerini telkin etti.
Ekmekçiyan, konuşmasının son bölümünde de şöyle dedi:
"Ermeni gençleri gelip görsünler ve benim düştüğüm hataya düşmesinler. Ben idama mahkûm oldum. Bu adaletin hakkımdaki takdiridir. Beni cani gözüyle görmesinler. Beni yanılttılar. Ben yaptığım işten bin kere pişmanım."
Ekmekçiyan'ın Ermenice olarak söylediği sözler yanında bulunan ve daha önce de mahkeme sırasında tercümanlık yapanDikran Kevorkyan tarafından Türkçe'ye çevrildi.
ASALA, Esenboğa'da Yakalanan Teröristin Öldürülmesine Karar Verdi.
Ermeni tedhiş örgütü (ASALA)'nın Esenboğa baskını sırasında yaralı olarak ele geçirilen Levan Ekmekçiyan'ın Türk güvenlik güçlerine önemli açıklamalarda bulunduğu için öldürülmesi yolunda karar aldığı bildirilmiştir. ASALA'nın Beyrut'taki üst düzey yöneticilerince alınan kararın Paris ve Londra başta olmak üzere tüm dünyadaki Ermeni milliyetçi kuruluşlarına bildirildiği öğrenilmiştir.
ASALA'nn Beyrut'taki üst düzey yöneticilerince alınan kararın Paris ve Londra başta olmak üzere tüm dünya üzerindeki Ermeni tedhiş örgütlerine bildirildiği kaydedilmiştir.
Micheal Ekmekçiyim imzasıyla yayımlanan bir bildiriye göre de Esenboğa baskınında yaralı ele geçirilen Levan Ekmekçiyan'ın kendisini sorgulayan Türk Millî İstihbarat Teşkilâtı'na ASALA tedhiş örgütünün eylemleri, stratejileri, işbirliği yaptığı tedhiş örgütleriyle genelde askeri kanat hakkında çok önemli bilgiler verdiği, itiraflarda bulunduğu kaydedilmiştir. ASALA'nın bildirisinde, Levan Ekmekçiyan'ın ne şartlar altında olursa olsun açıklama yapmaması gerektiği ve bu davranışıyla davaya ihanet ettiği belirtilmiş, Levan Ekmekçyanın ortadan kaldırılmasını gerektiğini belirtmiştir.
Levan Ekmekçiyan'ın ifadelerine göre ASALA Batı ülkelerindeki planlarda kaymalar yapmıştır. Paris, Amsterdam, Romai Cenevre, Bilbao, Madrid, Atine ve Nice gibi kentlerdeki ASALA militanları Türk ajanlarından korkarak yer altına çekilmişlerdir.
İdam Edilen Ekmekçiyan'ın Babası Türk Dostu
Milliyet gazetesinden Savaş Ay, Levon Ekmekçiyan'ın ailesi ile görüşmek için Beyrut Ermeni mahallesine gidiyor. Baba Ekmekçiyan 52 yaşında İskenderun doğumlu. Beş yaşında tüm ailesiyle birlikte Beyrut'a göçmüşler. Hacj Ekmekçiyan konuşmaya başlıyor:
"Paşa çocuğu, Levon televizyonda bir konuşma yapmış, pişman oldum demiş. Bu konuşmayı biz de seyrettik. Önce baskı altında konuşuyor, onu zor zorluyorlar diye düşündük. Konuşmanın sonunda dedi ki: (Söylediklerimin samimi olduğuna ölen ağabeyimin mezarı üzerine yemin ederim.) İşte o zaman anladım ki itirafları samimiydi. Çünkü ölen ağabeyini herkesten çok sever sayardı."
Levon Ekmekçiyan'tn mezarı üzerine yemin ettiği ağabeyi Haçik Ekmekçiyan'ın bundan 20 ay önce beyin kanserinden ölmüş. Ve baba Ekmekçiyan konuşmasını sürdürüyor:
"Doğduğum yer olan İskenderun'dan beş yaşında ayrılmışım. Babam Dikran o kentle tüccar terzilik yaparmış. Sonra Beyrut'ta ilkokula başladım 11 yaşıma kadar okuyabildim. Çünkü ailemin ekonomik durumu çok bozuktu".
Savaş Ay, Baba Ekmekçiyan'dan oğlu Levon ile ilgili bilgiler vermesini rica ediyor: "Yanı başımızda duran genci gösterip. "Bak Paşa çocuğu, bu Levon'un küçüğü Hampartsun ne kadar sessiz, sakin bir insan olduğu yüzünden belli değil mi? İşte Levon da böyleydi. 23 yaşına gelmişti. Kimseye fiske vurduğu, birinin kalbini kırdığı görülmedi. Babasıyım diye böyle konuştuğumu sanmayın şu Ermeni mahallesinde Levon'u tan onayan yoktur. Onlar da olayı duyunca inanamadılar" diye söylüyor.
Savaş Ay, "Peki böyle bir insan nasıl oluyor da kanlı bir katliama karışıyor?.. Masum insanları öldürüyor?" diye soruyor.
"Bak Paşa çocuğu, biz anavatan olarak Türkiye'yi biliriz. Hepimiz, hâlâ Türkçe konuşuruz. Evimizde tavla oynarız, nargile içeriz. Her evde İncil'in yanında bir de Kur'an-ı Kerim durur. Ve Türkler bizim yıllarca aynı vatanı paylaştırana kardeşlerimizdir.
Ve biliriz ki. her iki halk da büyük talihsizlikler geçirmiş, şansızlıklar atlatmıştır. Yıllar önce bizim de çok hatalı davranışlarımız olmuş ve bunun bedeli ağır ödenmiştir. Şimdi biz Türkiye'nin bilmem neresinden ikiye bölünsün de yarısı Ermenistan olsun biz de gidip oraya yerleşelim diye düşünmüyoruz. Böyle bir bölücülüğe aklı başında hiçbir Ermeni yanaşmaz. Hele bu hakları savunurken günahsız insanları öldürmek, şiddete başvurmak düşünmediğimiz bir şey. Ama bir insan olarak açıkça söyleyeyim ki, Türkiye'yi anavatanım olarak kabul ediyorum. Bu gün ben bu Araplara taş taş üzerine dikerken, ne olurdu şu çalışmamı Türkiye'ye yapsaydım. Bütün gücümü, aklımı vatanım için kullansaydım. Türk kardeşlerim için kullansaydım diyorum. Ve tekrar ediyorum, akıllı olan, mantığı olan her Ermeni böyle düşünmekte. Ancak, Türk ve Ermeni halkını birbirine düşürmekten yarar uman o kadar çok dış güç var ki, bunlar her biri benim oğlum gibi tertemiz, idealist ve dürüst olan masum Ermeni gençlerini kullanıyorlar. Onların beyinlerini yıkayıp sonu hüsranla bitecek eylemlere yöneltiyorlar. Biz Beyrut'ta Filistin Kurtuluş Örgütü'nü gördük. En doğal haklarını bile yanlış eylemleri yüzünden alamadılar, sonunda buradan da sürüldüler. ASALA'nn eylemleri de bundan farksız".
"Paşa çocuğu, sen hu ASALA'nın yaşı başı ne, kaç kilo, nerede yaşar, ne yapar biliyor musun? Bilmiyorsun elbet. İşte bizde öyleyiz. Güya Ermeniler için eylem yapıyorlar ama aramıza girecek halleri, yüzleri yok. Bu mahallede 170 bin Ermeni yaşıyor, tüme yakını onları lanetliyor. Gelip buralarda bile Ermenilerin dükkanlarını bombaladılar, baskı yaptılar. Ama korkacak değiliz".
Savaş Ay, son olarak "Peki, sizin Türkiye'ye göndermek istediğiniz, benim yardımcı olacağım bir mesaj var mı?" diye soruyor,
- Var elbet. Gazetenize şunu yazın lütfen. Her gördüğünüze şunu söyleyin:
"Akıl, vicdan sahibi her Ermeni gibi bende Türk halkına kardeş gözüyle bakıyorum. Onlarla hiçbir derdimiz, sıkıntımız yok, onlara düşmanlık yapan Ermeni bile olsa bizim de düşmanımızdır. Bu benim oğlum bile olsa yanlıştır, hatalıdır. Levon'u bir baba olarak her zaman rahmetle, sevgiyle, özlemle anacağım. Ve ölene dek bu duyguları acılı yüreğimde saklayacağım. Ama bir insan olarak düşündüğümde oğlum masum insanların katilidir. Onun bu yönünü pişman olsa bile bağışlayamam".
Levon Ekmekçiyan'ın babasının anlattığından da görüldüğü üzere ASALA'nın yetiştirdiği teröristler daha çok fakir ailelerden gelenlerdir. Ne kadar iyi niyetli olsalar da beyinleri yıkanarak birer canavara dönüştürülebiliyorlar.
8. Genel Değerlendirme
Ermeni terör örgütü ASALA Türk topraklarındaki ilk büyük eylemini 7 Ağustos 1982 tarihinde Ankara Esenboğa Havaalanı'nda gerçekleştirdi. Dünyanın en gizemli terör örgütleri arasında bulunan ASALA 20 Ocak 1975'te Lübnan'da kurulmuştur. ASALA'nın kuruluşunda Sovyetler Birliği ve Marksist bir örgüt olan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)'nün rolü oldukça büyüktür. ASALA'nın kurucuları, Agopyan Agopyan, Agop Tarakçıyan ve Paris'teki "Ulusal Ermeni Hareketi'' MNA'nın lideri Ara Toranyan idi.
ASALA'nın kuruluş amacı 1915 yılında Türkiye’de meydana geldiğini iddia ettikleri sözde Ermeni soykırımının Türk devleti tarafından yapıldığını Türkiye Cumhuriyeti'ne itiraf ettirmeyi sağlamak, Türkiye’yi bu soykırım nedeni ile tazminat ödemeye zorlamak ve Türkiye'nin işgal ettiğini iddia ettikleri Doğu Anadolu'daki toprakların sözde yasal sahiplerine, yani Ermenilere iadesini sağlamak ve bu maksatla, bu topraklar üzerinde müstakil bir Ermeni devleti kurmak, veya bu toprakları Sovyet Ermenistanı'na bağlı bir Sosyalist Cumhuriyet haline getirmektir. ASALA amacını gerçekleştirmek için tek yolun şiddet eylemlerinden geçtiğini düşünmekteydi.
ASALA 1975-1986 yılları arasında 158 eylem gerçekleştirdi. Bu eylemlerin gerçekleştirildiği ülkeler ise şekildedir: Fransa 36, Lübnan 29, Türkiye 19, İtalya 18, İsviçre 15, İran 8, İspanya 8, İngiltere 5, ABD 4, Kanada 4, Danimarka 4, Federal Almanya 3, Yunanistan 3, Irak 1 ve Lüksemburg 1. ASALA en fazla Fransa, Lübnan, Türkiye, İtalya ve İsviçre'de eylem yapmıştır. ASALA'nın hedefinde olan ülkeler ise Türkiye 69, Fransa 29, İsviçre 25'tir.
7 Ağustos 1982 tarihinde meydana gelen Ankara Esenboğa Havaalanı saldırısı ASALA'nın en büyük eylemlerinden biri olarak tarihe geçti. ASALA üyesi 2 Ermeni terörist dış hatlar peronunu basarak, önce bomba patlattılar ve ardından da ellerindeki otomatik silahlarla etrafı rastgele taradılar. Havaalanındaki güvenlik kuvvetlerinin açtıkları ateş sonucu teröristlerden birisi vurularak yaralanırken, diğer terörist restorana kaçarak burada bulunan yaklaşık 20 yolcuyu rehin aldı. Türk polisinin operasyonu sonucunda restorandaki terörist ölü olarak ele geçirildi. Böylelikle yaklaşık 3 saat süren operasyon başarı ile sona erdi. Saldırı sırasında üç polis ve beş sivil hayatını kaybetti. Siviller arasında bir Amerikalı kadın yolcu ve bir Alman mühendis bulunmaktadır. Ayrıca 72 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı. AP ajansının Beyrut bürosuna telefon eden bir kişi Esenboğa olayını "Erzurum operasyonu" olarak bildirerek sorumluluğu ASALA adına üstlendi. Saldırıda yaralı olarak ele geçirilen terörist Fransız uyruklu Levan Ekmekçiyan, ölen terörist ise Zouhrap Abraham Sarkisyan'dı. Ekmekçiyan yargılanarak idama mahkum oldu ve 28 Ocak 1983'te idam edildi.
ASALA'nın Türkiye'nin başkenti Ankara'da böyle bir eylemi gerçekleştirme amacı "gücünü ispat etme" çabasıdır. Bunun dışında Türkiye'yi hedef alarak istikrarsızlaştırmak ve Türk insanında bir Ermeni düşmanlığı oluşturarak Türkiye'de yaşayan Ermenilere saldırılar gerçekleştirilmesini sağlamak ve böylece dünya kamuoyunda "Türkler hala Ermenilere zulmediyor" propagandasını yapmaktır.
Fakat başta Türkiye Ermenileri Dini Lideri Şinork Kulutsyan olmak üzere dünyada yaşayan Ermenilerin büyük çoğunluğu bu terör eylemini şiddetle kınamışlardır. "Bu gibi cinayetleri işleyenler insan değildir" diyen Kalutsyan, Türkiye'de yaşayan Ermenilerin Türk devletinin güvencesi altında olduğunu vurgulayarak "Biz Türk Ermenileri olarak olayı nefretle kınıyoruz.... Bu canilerin bizim aramızda yeri yoktur." cümlelerini sarf etmiştir. Olaydan sonra Artin Penik isimli Ermeni bir Türk vatandaşı ASALA'nın eylemini protesto etmek için Taksim Meydanı'nda kendini ateşe verdi ve birkaç gün içerisinde vefat etti. Penik "Yeter Artık ASALA Canileri" sözleriyle başlayan veda mektubunda "Masum insanları arkadan kahpece öldürmekle, bu işler halledilemez" demekteydi. Penik ayrıca Fransa'yı oy uğruna terörü desteklediği için suçlamıştı.
Olaydan yaralı olarak ele geçirilen Levon Ekmekçiyan ise idama mahkum edilmiştir. Türk yetkililerine ASALA'nın örgüt yapısı hakkında önemli bilgiler veren Ekmekçiyan yaptığı itiraflarda ASALA tarafından beyinlerinin yıkandığını söyleyerek örgütün bütün militanlarına örgütü terk etmeleri çağrısında bulunmuştu. Bu arada Türk gazeteleri ile yaptığı röportajda Türkiye'nin düşmanı Ermeni de olsa düşmanımızdır diyen Ekmekciyan'ın babası sözlerine "biz anavatan olarak Türkiye'yi biliriz. Hepimiz, hâlâ Türkçe konuşuruz. Evimizde tavla oynarız, nargile içeriz. Her evde İncil'in yanında bir de Kur'an-ı Kerim durur. Ve Türkler bizim yıllarca aynı vatanı paylaştırana kardeşlerimizdir" diyerek devam etmişti. Görüldüğü üzere ASALA canilerinin eylemleri bütün Ermenilerin düşüncelerini yansıtmamaktadır.
KAYNAKÇA
Süreli Yayınlar:
Akşam
Cumhuriyet
Hürriyet
Milliyet
Tercüman
The Times
Kitap ve Makaleler:
Armenian Terrorism: A Threat to Peace, Akdeniz University Research Center for the Study of Ataturk Reforms and Principles, Antalya, 1985.
ÇİTLİOĞLU, Ercan, Yedekteki Taşeron: ASALA, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1997
GAZİGİRAY, A. Alper, Osmanlılardan Günümüze Kadar Vesikalarla Ermeni Terörünün Kaynakları, Gözen Kitabevi, 1982.
GUNTER, Michael M., "Contemporary Aspect of Armenian Terrorism", Symposium on International Terrorism: Armenian Terrorism its Supporters The Narcotic Connection The Distortion of History, Ankara University Press, Ankara, ss. 103-147, 1984.
GUNTER, Michael M., Pursuing the Just Cause of Their People: A study of Contemporary Armenian Terrorism, Greenwood Press, New York, 1986.
HYLAND, Francis P., Armenian Terrorism: The Past, the Present, the Prospects, Westview Press, Boulder, San Francisco, Oxford, 1991.
KARAKOÇ, Ercan, Geçmişten Günümüze Ermeni Komiteleri ve Terörü, IQ Yayınları, İstanbul, 2009.
KÜRŞAD, Cengiz, "Ermeni Terörü", Osmanlı Yıldız Arşivi Tasnifi-Ermeni Meselesi, C. I, edt. Ertuğrul Zekâi Ökte, Tarihi Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı, İstanbul, 1989.
LAÇİNER, Sedat, Türkler ve Ermeniler Bir Uluslararası İlişkiler Çalışması, 2. bsk. USAK, Ankara, 2005.
LAQUEUR Walter, A History of Terrorism, Transaction Publishers, 2001.
LOWRY, Heath W., "Nineteenth and Twentieth Century Armenaian Terrosim: Threads of Conrinuity", Symposium on International Terrorism: Armenian Terrorism its Supporters The Narcotic Connection The Distortion of History, Ankara University Press, Ankara, ss. 71-83, 1984.
LÜTEM, Ömer Engin, "Ermeni Terörü", Avrasya Dosyası, Cilt:12, Sayı: 3, ss. 21-74, 2006.
STERLING, Claire, Uluslararası Terörizmin Perde Akası, terc. Oya Alpar, Yüce Yayınları, İstanbul, 1981.
URAS, Esat, Tarihte Emeniler ve Ermeni Meselesi, 2. bsk, Belge Yayınları, 1987